'Çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla'

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) 'Yeni Anababalık Bilimi: Anne-Baba Çocuk Çalışması' programında konuşan BAU Öğretim Üyesi Dr. Bahar Tanyaş, anneliğin içgüdüsel bir duygu olmadığını belirterek, çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla diyebiliriz' dedi.

'Çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

BAU Psikoloji bölümü tarafından ‘Yeni Anababalık Bilimi: Anne-Baba Çocuk Çalışması’ konferansı düzenlendi. Etkinlik kapsamında Prof. Dr. Selçuk Şirin, BAU Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Bahar Tanyaş, BAU Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Meltem Budak ve BAU Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Türküler Aka açıklamalarda bulundu. Konferansta, ‘Ebeveynlik kriziyle nasıl başa çıkılır?’, ‘Anne-Babalar hakkında konuşmadıklarımız’, Bilinçli Farkındalık (Mindful), Anne-Babalık’ ve ‘Anne-Babanın duygu mirası’ gibi konular tartışıldı.

“ÇEKİRDEK AİLENİN STRESİ BÜYÜK BİR PAZAR OLUŞTURUYOR”

Programda konuşan Prof. Dr. Selçuk Şirin, çekirdek ailede çocuk yetiştirmenin anne ve babada strese yol açtığını belirtti. Şirin, “Eskiden çocuk yetiştirme işi anne ve babanın değil dedenin, ninenin, halanın işiydi. Yani çocuğu yetiştirmek bütün mahallenin, köyün işiydi. Şimdi köy yok. Bütün sorumluluk tecrübesi olmayan 20-30 yaş arası anne ve babaya düşüyor. Böyle büyük sorumluluğu omuzlarına yüklendiğinde dolayısıyla stres hormonu devreye giriyor. Bu sorun da büyük bir pazar oluşturuyor. Bir kitap çıkıyor anne ve babaya diyor ki ‘dert etme’ tüm sorunların cevabı kitapta var. Bir kuşak kitapla yetişti. Çocuk doktorları, çocuk gelişim uzmanları var. Bu uzmanların derdi ebeveynlere yardımcı olmak. Eğer bir kitap bütün dertlerimize derman olsaydı hiç bir sıkıntımız olmazdı, çocuğumuzu ona göre yetiştirirdik. Öncelikle mükemmel ebeveynlik arayışı içinde olmayın. Bu işin reçeteyle yazılacak bir yanı yok. ‘3 yaşında şunu yapın’, ’10 yaşında böyle olacak’ bu cümleleri duyuyorsanız oradan kaçın. Benim tavsiyem rahat olun. Çocuk içine kapanık olabilir, utangaç ya da dışa dönük de olabilir. Çocuğunuzu öncelikle dinleyin ve ilgi gösterin. Sıcak ilgi, çocuğa sarılmak, kucaklamak, öpmek yani çocuğa sevildiğini hissettirmek önemli. İkinci önemli nokta ise duyarlılık. Yani çocuk belki o anda dokunulmak istemiyor. O an belki birlikte uyumak istemiyor. Bunlara dikkat ettiğiniz anda çocuğunuzu tanıyacaksınız” dedi.

“TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARLA TEMAS KURMA KONUSUNDA ÇOK İYİYİZ”

Devletin eğitime yaptığı yatırımı okul öncesi döneme yapması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Selçuk Şirin, şunları kaydetti: “Türkiye’de yapılan çalışmalarda çocuklarla sıcak temas kurma konusunda çok iyiyiz. Türkiye’deki tek sıkıntı çocukları tanımak ve oldukları gibi kabul etmek ve daha da önemlisi onların mizacına göre kendimizi değiştirme konusunda çok kötüyüz. Yani her çocuğu her daim sevmek doğru değildir. Beyin gelişimi 36 ayda en azından alt yapı itibariyle tamamlanıyor. Bu yüzden bize göre, okul öncesi eğitim çok önemli. Bir yatırım yapılacaksa okul öncesi eğitime yapılmalıdır. Bu en çok dezavantajlı aileler için önemli. İlkokulu mezunu olan anne ve babanın çocuğa sunabildiği meteryal çok kısıtlı.  Chicago’da yapılan araştırmada üst gelirli ve alt gelirli ailelerin çocukları takip ediliyor. Çocukların günde aileleriyle kaç kelime alışverişi olduğuna dikkat ediliyor. Eğitim seviyesi yüksek olan ailede aylık kelime ortalaması  40 milyon iken eğitim seviyesi düşük olan çocukların ayda ortalama keime sayısı 10 ya da 30 milyon kelime. Beynin en hızlı geliştiği bu dönemde çocuğun gıdası olan, ebeveyn alışverişi çok önemli”

“ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE BABANIN ROLÜ DAHA FAZLA”

Anne ve babanın çocuk yetiştirmedeki rollerinin birbirinden bağımsız olmadığını belirten Dr. Bahar Tanyaş, erkeğin çocuk üzerindeki etkisinin daha fazla olduğunu belirterek şunları ekledi: “Çift ilişkilerinde eşitliğe olan vurgu kuvvetli olsa bile ya da  iş paylaşımında destekleyici olsalar bile çocuğun dünyaya gelmesi çok şey değiştiriyor. Yani birdenbire toplumsal roller bariz hale geliyor. Çocuk bakımına ayrılan zaman ve emeğe baktığımız zaman, babalar aile bakımına yaklaşık 46 dakika ayırırken anneler ise yaklaşık 3 saat ayırıyor. Yani baba, annenin yanında yardımcı oyuncu gibi. Babanın ebeveynliğinin çocuğa her anlamda pozitif etkisi var. Çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla diyebiliriz. Çünkü baba sınırdır. Mesela Türkiye’de bağımlılık çok önemli bir sorun. Çocuğun tedaviye devam etme eğilimine baktığımız zaman en önemli faktör annenin değil babanın olduğunu görüyoruz. Baba, bu süreci destekliyorsa çocuğun, gencin bağımlılık tedavisinde düzelme oranı otomatik olarak artıyor. Annelik söylemi de babaların anne olmasını engelliyor. Annelik içgüdüsel bir şey değil. Çocuk bakmak öğrenilen bir şeydir. Yani babalar beceriksiz değil. Annelerin tutumu babaların bu duruma dahil olması için önemli. Annenin de erkeğin bu durumu yapabileceğine inanması lazım” ifadelerini kullandı.