Dışişleri'nden Avrupa Birliği'ne TPAO tepkisi

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği tarafından Türkiye aleyhine iki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) yetkilisinin isimlerini içeren yaptırım listesini onaylamasının Doğu Akdeniz'de hem Türkiye'nin haklarını hem Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak konusundaki kararlılığı etkilemeyeceğini, daha da güçlendireceğini bildirdi.

Dışişleri'nden Avrupa Birliği'ne TPAO tepkisi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği'nin 27 Şubat tarihinde Türkiye aleyhine iki TPAO yetkilisinin isimlerini içeren yaptırım listesini onaylamasının ardından yazılı açıklama yayımladı. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, "Avrupa Birliği’nin (AB) 27 Şubat’ta ülkemiz aleyhine iki TPAO yetkilimizin isimlerini içeren yaptırım listesini onaylaması, birlik dayanışması kisvesi altında tarafgir ve hukuk tanımaz tutumunun yeni bir örneğidir. AB’nin 11 Kasım 2019 tarihli kararı uyarınca açıklanan bu yaptırımın bizim için hiçbir hüküm ve değeri yoktur" denildi.

 

"YAPTIRIM KARARI DOĞU AKDENİZ’DE HEM KENDİ HAKLARIMIZI HEM KIBRIS TÜRKLERİNİN HAKLARINI KORUMAK KONUSUNDAKİ KARARLILIĞIMIZI ETKİLEMEYECEK"

Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin meşru haklarının hilafına izlenen bu politikanın hem uluslararası hukuka hem AB müktesebatına aykırı olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin meşru hakları hilafına izlenen bu gayrı adil politika hem uluslararası hukuka hem AB müktesebatına aykırıdır. AB’nin Rum/Yunan ikilisinin maksimalist deniz yetki alanı iddialarını hangi kararı alırsa alsın ülkemize dikte etmeye çalışması beyhudedir. AB uluslararası bir mahkeme gibi hareket edemez. Sınırlandırılmamış ihtilaflı deniz yetki alanlarını nihai deniz sınırları gibi gösteremez. AB’nin Doğu Akdeniz konusunda işbirliği ve diyaloğu desteklemek yerine Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin meşru haklarını yok sayması ve Rum/Yunan ikilisinin maksimalist iddialarının ve politikalarının esiri olması esef vericidir. 27 Şubat tarihli söz konusu yaptırım kararı, Doğu Akdeniz’de hem kendi haklarımızı hem Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak konusundaki kararlılığımızı etkilemeyecek, bilakis daha da güçlendirecektir."