Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen: 'Diyarbakırlı çocukların elinde taş değil, kalem, kitap ve gül olmalı'

Diyarbakır'ın Fethi Haftası etkinlikleri kapsamında tarihi Ulucami'de düzenlenen sohbet programına katılan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, peygamberler ve sahabeler şehri denilince akla elinde taş olan çocuklar geldiğini ve kentin bunu hak etmediğini vurguladı. Çocuklara anne ve babaların sahip çıkması gerektiğini belirten İşleyen, Sen elinde kalem olması gereken, kitap olması, gül olması gereken çocuksun dedi.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen:  'Diyarbakırlı çocukların elinde taş değil, kalem, kitap ve gül olmalı'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Diyarbakır’ın Fethi Haftası etkinlikleri kapsamında tarihi Ulucami’de düzenlenen sohbet programına katılan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, peygamberler ve sahabeler şehri denilince akla elinde taş olan çocuklar geldiğini ve kentin bunu hak etmediğini vurguladı. Çocuklara anne ve babaların sahip çıkması gerektiğini belirten İşleyen, “Sen elinde kalem olması gereken, kitap olması, gül olması gereken çocuksun” dedi.

Diyarbakır’ın Fethi Haftası kapsamında merkez Sur ilçesinde bulunan tarihi Ulucami’de iftar ve söyleşi programı düzenlendi. Program kapsamında Ulucami Meydanı’na ve avlusuna yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı bir iftar sofrasına katıldı. Kurulan sofrasında iftar açılmasının ardından vatandaşlar akşam namazlarını eda etmek üzere cami içerisine geçti. Edilen duaların ardından ilahiler okundu. Ardından konuşan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, Kudüs ve Diyarbakır hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“Plan kuranların heveslerinin kursaklarında kalması bizim ümmet olmayı başarmamıza bağlıdır”

Küresel güçlerin İslam ülkelerinin başını kaldırmasına izin vermediğini vurgulayan İşliyen, “Aziz kardeşlerim iddiası olan insanlarız hamdolsun. Bakmayın siz dünyadaki halimize, dünyadaki halimize bakıp da hüzünlenmeyin. Hüzünlendiğimiz, bazen lokmaların boğazımızdan aşağıya geçmekte zorlandığı, boğazımızda düğümlendiği anlar yaşıyoruz. Ramazan ayına tam girerken bu topraklardan geçerken kendisine emanet edilen gül sularıyla Mescid-i Aksa’nın mihrabını yıkayan Selahaddin Eyyübi’nin torunları, burada daha anlamlı Kudüs’ü konuşmak, tam Ramazan ayına girerken Kudüs İslam’ın şehri olmasın, diye İslam’ın şehri olmaktan uzak olsun diye işgal edilmiş bir şehir olan Kudüs başkent ilan edildi. Buna direnen Gazze’deki kardeşlerimiz onlarcası hunharca şehit edildi. Başımızı eziyor bütün dünya. Küresel güçler başımızı eziyor. Başımızı kaldırmaya fırsat vermek istemiyor. Biz saflarımızı sıklaştırarak, biz ümmet olarak, biz Hz. Selman’ın ‘Ben İslam’ın oğlu Selman’ım’ demeyi başarmazsak ezmeye devam edecekler. Kenetlenmeyi başaramazsak, içimizde yek bir vücut olamazsak sahabenin emanetini taşımakta zorlanacağız değerli kardeşlerim. Tek bir vücut haline gelmeliyiz, yek bir vücut gelmeliyiz ve bize dışarıdan bu millet hakkında, bu ümmet hakkında, bu ülke hakkında plan kuranların planlarının, heveslerinin kursaklarında kalması bizim ümmet olmayı başarmamıza bağlıdır. Her halükarda kenetlenmeyi başarmamıza bağlı” dedi.

“Hak etmiyorsunuz bu görüntüyü”

Diyarbakır denilince akla peygamberlerin geldiğini belirten İşliyen, “Peygamber şehri. Başka taraftan peygamber şehrini yaralıyorlar. Biz yeteri kadar kendimizi anlatmadığımız için, yeteri kadar kendimizden bahsetmediğimizden dolayı Diyarbakır denilince elinde taş polis panzerinin üzerine atan çocuklar geliyor. Hak etmiyoruz bu görüntüyü, hak etmiyorsunuz bu görüntüyü. Çocukların elinden tutmak babaların görevi. Çocukların yüreğine girmek annelerin babaların görevi. Ne yapıyorsun yavrum sen? Senin deden İyaz bin Ganem, senin dedelerin Halid bin Velid, Muaz bin Cebel onların çocukları bir hatıra bıraktılar sana. Sen elinde kalem olması gereken, kitap olması gerek, gül olması gereken çocuksun. Bir anne diyecek ki şimdi Diyarbakır’da yavrum sana başka şey layık değil sana Selahaddin Eyyübi olmak yakışır. Süleyman bin Halid olmak yakışır sana, Halid bin Velid olmak yakışır sana. Muaz bin Cebel olmak yakışır sana. Onun çocuğu gelmişti Diyarbakır surlarına ‘Ne yapıyorsun’ diye evlatlarını bu bilinçle, bu terbiye ile yetiştirmeli Diyarbakır’ın anneleri, babaları, hocaları, sevdaları, yaşayan güzel insanları. Cenabı Hak cümlemizden razı olsun. Geceniz mübarek olsun. Ramazan-ı Şerif’iniz mübarek olsun bayrama arınmış tertemiz olarak ulaşabilmeyi nasip eylesin. Hayatı Ramazan gibi yaşayıp ahirette de bayram yapan kullardan olabilmeyi nasip eylesin” diye konuştu.