Elazığlı muhtarlarlar Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Ruslar bir yandan bizdeki birtakım kişiler, diğer taraftan Türkiye'nin neresi bombalanmalı egzersizleri yapıyor. Hadi ötekileri anladık da bizimkilere ne oluyor? Bunlar nasıl bizimki? Bunun adı kendi ülkesine, kendi milletine körü körüne düşmanlık etmektir' dedi.  

Elazığlı muhtarlarlar Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Aksaray, Artvin, Bursa, Elazığ, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kayseri, Sakarya ve Ordu'dan gelen muhtarlarla 16. Muhtarlar Buluşması'nda bir araya geldi. Programda konuşan Erdoğan, "Ne diyor o güzel türküde, 'Şükür erenler geldi, derdim derenler geldi, yari görmediysem, yari görenler geldi.' Bugün burada geldiğiniz şehirdeki vatandaşlar adına siz muhtarlarımız varsınız. Siz dertleri derenlersiniz. Sizleri görmekle, sizlerle hasbihal etmekle o şehirlerdeki vatandaşlarımızla da kucaklaştığımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Kelime anlamı "seçilmiş" olan muhtarlık müessesinin Türkiye'de 200 yıla yaklaşan geçmişi olduğunu belirten Erdoğan, Osmanlı devlet yönetiminde "yiğitbaşı" ve "kethüda" gibi muhtarlara benzer görevler yürüten kişilerin olduğunu hatırlattı.  Türkiye'de muhtarların sadece kendilerine kanunen belirlenen görevleri yapmakla kalmayıp nüfusun önemli bölümünün köylerde yaşadığı uzun yıllar boyunca "muhtar, imam, öğretmen" üçlüsünün ahali arasındaki sorunların çözümünde bir çeşit "hakem vazifesi" üstlendiğini vurgulayan Erdoğan, "Asli birimlerinin yayılıp güçlenmesiyle bu ihtiyaç kısmen ortadan kalkmışsa da halen 'muhtar, imam, öğretmen' üçlüsü yaşadıkları yerlerin en muteber kişilikleri olmaya devam etmektedir" dedi.

"HERKES YERİNİ VE KONUMUNU BİLECEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüzde valilikler, kaymakamlıklar ve belediyelerin ellerindeki geniş imkanlarla çok önemli hizmetler ifa etmesine rağmen halen devletin milletle yüz yüze ilişki içinde olduğu seçilmiş temsilcilerinin muhtarlar olduğunu belirtti.

Bakanlıklar, valilikler, belediyeler ve bunlara bağlı tüm kuruluşların, muhtarlıklarla birlikte mahalle ve köy halkının gönlünü kazanmasının önemine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Herhalde burada bir yanlışlık yok değil? Ne diyoruz ki 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' veya 'önce insan' diyoruz. Hangi hizmet için yola çıkarsanız çıkın önce milletin fertlerinin gönül rızasını nasıl elde edebileceğinize bakmanız gerekiyor. Biz Yunus Emre gibi 'Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim' diyoruz. Bizim öteden beri seçilmişlerin önemine yaptığımız vurgunun sebebi işte bu. Siz önemlisiniz. Dolayısıyla atanmış sizden sonra gelir. Ama bunun kadro kıymetini bilmeyenler var mı? Var. İşte bürokratik oligarşi dediğimiz şey budur. Onlar güçlenmek istiyorlar. Bazı seçilmişler de farkında olmadan onları güçlendiriyorlar. Eğer sen böyle hareket edersen ondan sonra bürokrat gelir senin boynunda bozayı pişirir. Herkes yerini bilecek, konumunu bilecek. Burada aramızda atanmışlar da var ama onlar da bunu bilmesi lazım. Çünkü milli iradenin seçip iş başına getirdiği kişiye bürokrat da saygı duymalıdır. Tabii ki seçilmiş de ona saygı göstermelidir. Seçimle göreve gelen hiç kimsenin milletin tasribini gözardı etmek gibi bir lüksü yoktur olamaz. Çünkü bürokrat, seçilmişe oy veren değil midir? O da onun başına gelmesini sağlayan değil midir? Seçtin, o zaman saygı duyacaksın. Eğer böyle davranırsak o zaman biz ülkemizi güçlendiririz. Bu ister filanca köyün falan mahallenin muhtarı olsun isterse Cumhurbaşkanı olsun farketmez."

"BİZ BU TEKERE ÇOMAK SOKTUK, BU DÜZENİ DEĞİŞTİRDİK"
Seçilmiş olan herkesin vakti geldiğinde oyuna tabi olduğu kişilere hesap verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizde milletin tarihinden, kültüründen, tercihlerinden bir tür memnun olmayan, bu yüzden de seçtiklerini de beğenmeyen bir kesim var. Bunlar istiyorlar ki davul milletin boynunda asılı olsun, kaynağı millet sağlasın. Külfeti millet çeksin. Buna karşılık tokmak da bunların elinde olsun, ülkenin kaymağını bunlar yesin ama hiçbir yükümlülük da üstlenmesinler. Biz işte bu tekere çomak soktuk, bu düzeni değiştirdik. Bize olan tepkilerinin, hüsumetlerin gerisinde bu var. Geçmişte sadece bir avuç seçkine hizmet eden sistemi, bir avuç azınlığa akan kaynakları biz milletini tamamına mal ettik" dedi.

"BUNLAR NASIL BİZİMKİ?"
Yeni anayasa konusundaki tekliflere karşı oluşan direncin sebebinin de aynı olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Eski Türkiye'nin kodlarıyla oluşturulmuş mevcut anayasa tümüyle yenilenirse ellerindeki son kozları da kaybedeceklerini düşünüyorlar. Milletimiz çok partili sisteme geçildiğinden beri mücadeleyle adım adım ilerleyerek bugünkü haklarına, özgürlüklerine kavuştu. Sürekli darbelerle, muhtıralarla kesintiye uğrayan bu zorlu süreç halen bitmiş değil. Tek parti döneminin vesayet anlayışının kalıntıları bugün dahi hiç ummadığımız yerlerden, hiç ummadığımız yöntemlerle karşımıza çıkabiliyor. Sizler de görüyorsunuz, takip ediyorsunuz, Hatay'da sınırlarımızı ihlal eden yabancı bir savaş uçağını düşürüyoruz. Birileri hemen çıkıyor tüm kinini, düşmanlığını, husumetini ülkemize, şahsımıza yöneltiyor. Ruslar bir yandan bizdeki bir takım kişiler diğer taraftan Türkiye'nin neresi bombalanmalı egzersizleri yapıyor. Hadi ötekileri anladık da bizimkilere ne oluyor? Bunlar nasıl bizimki? Bunun adı kendi ülkesine, kendi milletine körü körüne düşmanlık etmektir. Allah bunlara fırsat vermesin, Allah ülkemizi ve milletimizi bunların eline bırakmasın."

"MECLİSLERDEN SÖZ ATANLAR, GERÇEĞE YALAN KATANLAR..."
Muhalefete Kahramanmaraş yöresine ait "Gökte uçan huma kuşu" adlı türküyle seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne diyor o güzel Maraş türküsünde, 'Gökte uçan huma kuşu, ne bilir dalın kıymetini. Kargayı kondurmam dala, ne bilir gülün kıymetini. Meclislerden söz atanlar, gerçeğe yalan katanlar, sonra beyliğe yetenler ne bilir ilin kıymetini.' Bunlar ne dalın kıymetini bilir ne gülün kıymetini bilir. Ne ilin ne de memleketin kıymetini bilir. Bunlar sadece meydanı boş bulduklarında söz atmayı, yalanı, iftirayı, millete hakaret etmeyi bilir. Ama artık Türkiye, dünkü Türkiye değil. Milletimiz istiklaline ve istikbaline sahip çıkma kararını her fırsatta ortaya koydu. 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını bu iradenin bir tezahürü olarak değerlendiriyorum. İnşallah devlet ve millet olarak bu kararlılığımızı sürdürecek, 2023 hedeflerimize hep birlikte ulaşacağız" ifadelerini kullandı.