HDP'ye kapatma iddianamesi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesinde, HDP'nin devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği belirtildi.

HDP'ye kapatma iddianamesi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

PKK'nın legal görünümlü bir yan kuruluşu oldu. Aslında HDP ile PKK/KCK arasında bir fark yoktur.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması istemiyle hazırlanan 609 sayfalık iddianamede, partinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği belirtildi.

"Kapatılması hukuksal zorunluluk" 

Başsavcılığın iddianamesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzur ve güveni için HDP'nin temelli kapatılmasının hukuksal zorunluluk olduğu kaydedilerek, partinin temelli kapatılması ve hazine yardımlarından tamamen yoksun bırakılması istendi.

6-8 Ekim Olayları" ve "çukur eylemleri" anlatıldı

HDP üyeleri hakkında çeşitli mahkemelerdeki iddianameler ve mahkeme kararları, "6-8 Ekim Olayları", "çukur eylemleri" ile tüm dosya kapsamında ortaya konulan delillerden, HDP'nin daha önce Anayasa Mahkemesince kapatılan partiler gibi tamamen PKK/KCK'nın güdümünde bulunduğu ve PKK'nın legal görünümlü bir yan kuruluşu olduğunun ortaya konulduğu ifade edildi.

PKK ve elebaşı Abdullah Öcalan lehine sloganlar hatırlatıldı

İddianamede, davalı partinin teşkilat kongreleri ve büyük kongreleri ile tüm gösteri ve toplantılarının, Anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir siyasi partinin olması gereken parti kongreleri ve toplantıları gibi değil, bölücü terör örgütü PKK ve elebaşı Abdullah Öcalan lehine sloganlar atılan alanlar haline getirildiği kaydedildi.

Kongrelerdeki terörist fotoğrafları

Kongre salonlarının, örgüt kampları gibi terörist fotoğrafları ve sözde terör örgütü bayrakları ile donatıldığı anlatılan iddianamede, "Davalı partinin kongrelerinin bir siyasi partinin kongresinden ziyade terör örgütünün propagandasının yapıldığı, ölen teröristlere saygı duruşlarında bulunulduğu, Anayasal düzenimize ve üniter devlet yapımıza yönelik açıkça düşmanlığın sergilendiği adeta 'PKK kongreleri' şeklinde cereyan etmiştir" denildi.

İddianamede, bunun son örneğinin, 23 Şubat 2020 tarihli partinin 4. Olağan Büyük Kongresi olduğu, bu kongreyle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma yürütüldüğü hatırlatıldı.

"Aslında HDP ile PKK/KCK arasında bir fark yoktur"

İddianamede, HDP ile PKK/KCK arasındaki bağ ve elebaşı Öcalan'ın partideki etkisi şöyle anlatıldı: 

"Davalı HDP, terör örgütü PKK-KCK'yı açıkça desteklemekten öteye geçerek onun bir organı gibi faaliyette bulunmuştur. Aslında HDP ile PKK/KCK arasında bir fark yoktur. HDP silahlı terör örgütü PKK/KCK'nın emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürüten, yaptıkları veya yapmadıkları bakımından halka değil terör örgütü PKK/KCK'ya hesap veren, terör örgütünün siyasi görünümlü bir uzantısı, organıdır. Başka bir deyimle HDP, PKK'nın partisidir. Partinin Eş Genel Başkanlığını yapmış Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş HDP’nin terör örgütü lideri Öcalan’ın projesi olduğunu, Öcalan’ın HDP fikriyatında büyük emeği olduğunu belirterek bunu açıkça söylemekten çekinmemişlerdir. Bu hususu örgüt elebaşı da kabul etmektedir."

Sıradan kişiler değil üst düzey yöneticiler

HDP'nin faaliyetlerinin Türkiye Cumhuriyeti devletinin bağımsızlığı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehlike attığının da altı çizildi: 

Örnek olarak yer verilen eylemler ile iddianamenin tamamında yer alan diğer eylemleri gerçekleştirenler sıradan kişiler değil, partide genel başkanlık, milletvekilliği, MKYK üyeliği, MYK üyeliği, MDK üyeliği, belediye başkanlığı, teşkilat kademelerinde yönetici gibi davalı partide üst düzey görev almış kişiler olduğundan Türkiye Cumhuriyeti devletinin bağımsızlığı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün ne kadar büyük bir tehdit altında olduğu daha iyi anlaşılacaktır." 

"Hiçbir milli meselede devletin yanında yer almadı"

İddianamede, davalı HDP'nin, hiçbir milli meselede Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanında yer almadığı, Türk devletinin ve milletinin karşısında yer alan kim varsa haklı olup olmadıklarına bakmaksızın ön kabulle onların safında yer almayı tercih ettiği vurgulandı.

Bunun son dönemdeki örneklerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak amacıyla yaptığı Fırat Kalkanı Harekatı, İdlib Operasyonu, Zeytin Dalı Harekatı, Barış Pınarı Harekatı, Bahar Kalkanı Harekatı ile Gara Operasyonu'na karşı takınılan olumsuz tavırlar olduğu bildirildi.

Operasyonları işgal girişimi gibi gösterme gayreti

İddianamede, bir kısım parti üyesinin halkın arasında kin ve düşmanlığa tahrik içerir şekilde terör örgütü PKK/YPG'nin görüş ve amacı doğrultusunda ve örgütün çağrısı üzerine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gayesi ve kapsamı belli olan operasyonlarını işgal girişimi gibi göstermeye çalışarak terör örgütüne destek sağladığı ve terör örgütünün propagandasını yaptığı kaydedildi.

Siyasi partilerin tüzük ve programları doğrultusunda devletin hukuksal ve anayasal yapısını değiştirmek için çaba sarf etmelerinin, bazen bunu yaparken de taciz ve rahatsız edici yol ve yöntemleri kullanmalarının çoğulcu demokrasi ilkeleri gereği olduğu vurgulanan iddianamede, şu tespitler yapıldı:

"Şiddeti teşvik etme ve meşru gösterme ifade özgürlüğü olamaz"

"Ancak bu mücadelenin hukuka uygun demokratik araçlara dayanması zorunludur. Siyasi partiler hedeflerine şiddeti teşvik ederek, şiddeti meşru göstererek değil, mevcut anayasal ve yasal sistemin belirlediği kurallar çerçevesinde ulaşmayı amaç edinmeleri çağdaş hukuk düzeninin gereğidir. Terör örgütünü, terörü lanetlemeyi bırakın tek bir eleştiri cümlesi bile kurmayan veya kuramayan davalı partinin şiddeti, terörü, teröristi öven, onları kutsayan beyanatlarının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı düşünülemez.

Bir siyasi partinin, siyasi faaliyet görüntüsü altında ülkenin tamamının huzur ve güvenliğini olumsuz yönde etkileyen, tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinden yararlanmalarını engelleyen veya ortadan kaldıran terör eylemlerini desteklemesi, bunları meşrulaştırmaya çalışması ve hatta bizzat organları vasıtasıyla bu eylemleri işlemesi, demokratik olsun olmasın dünyanın hiçbir ülkesinde kabul ve koruma göremez."

İddianamede, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de bu eylemleri gerçekleştiren böyle bir partiyi Anayasa ve yasaların çizdiği çerçeve karşısında kabul etmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.

"Israrla geçmişte kapatılan partilerin yolundan gittiler"

HDP'nin, demokratik sistemin çerçevesini çizdiği bir siyasi partiden çok bölücü terör örgütü ve elebaşı tarafından yönetilen ve yönlendirilen, ulusal ya da uluslararası her ortamda örgüt amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren bir oluşum olduğu kaydedilen iddianamede, şöyle devam edildi:

"Geçmişte de aynı vasıftaki partilerin yine aynı nedenlerle açılan davalar sonucu kapatılmış olmalarına rağmen davalı partinin ısrarla geçmişteki kapatılan diğer bölücü partilerin yolundan gitmesi, terör örgütü PKK-KCK ve elebaşının direktifleri ile faaliyetlerde bulunması temelli kapatma yaptırımını meşru, orantılı ve zorunlu kılmaktadır.

Anayasa'nın 68. maddesinin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerin yoğunluğu ve bu eylemlerin partinin büyük kongrelerince, teşkilat kongrelerince, genel başkanlarınca, milletvekillerince, merkez karar, yönetim ve icra organlarınca, merkez disiplin organlarınca, il, ilçe teşkilat başkan ve yönetim kurulu üyelerince, belediye başkanlarınca ve üyelerince kararlılık içinde işlenmesi, bu nitelikteki eylemlerin zımnen olmanın ötesine geçerek sayılan parti organlarınca açıkça benimsenmesi ve hatta işlenmesi karşısında, davalı siyasi partinin Anayasa'nın 69. maddesinin 6. fıkrasında belirtildiği üzere bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği kuşkuya yer vermeyecek biçimde anlaşılmıştır. Davalı partinin, bölücü terör örgütü PKK ile amaç birliği doğrultusunda, ülkeyi ırk esasına dayalı olarak bölüp ayrı bir devlet kurma hedefine ulaşmada bölücü terör örgütü vasıtasıyla şiddet unsurunu kullanmada kararlı olduğu toplumun her kesimince bilinmektedir.

Bu hal ve şartlarda Anayasa'nın 3. maddesinde ifadesini bulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumak ve toplumun huzur, güven ve birlikteliği için davalı partinin temelli kapatılması hukuksal bir zorunluluktur." 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, HDP'nin kapatılması istemli iddianamesinde, aralarında "Kobani davası" olarak bilinen iddianamenin de bulunduğu 20 delil, Anayasa Mahkemesine sunuldu.

HDP'li yöneticiler ve milletvekilleriyle ilgili soruşturma ve dava dosyaları ile parti binalarında ele geçirilen terör örgütü PKK'ya ilişkin materyaller yer aldı.

Bunun yanı sıra, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü'nden temin edilen, HDP üyelerine ilişkin, Cumhuriyet savcılıklarına ve mahkemelere intikal etmiş soruşturma ve kovuşturma bilgileri, İmralı Günlükleri kitabının çıktısı, HDP'nin Diyarbakır'da görev almış üyelerine ilişkin yargı organlarına intikal eden soruşturma- kovuşturma dosyaları ve partiyle ilgili basına yansıyan haberlere yer verildi.

HDP'li milletvekili Hüda Kaya ile milletvekilliği düşürülen Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Gara operasyonu sonrası sosyal medya hesaplarından attıkları mesajlarla milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir'in Gara bölgesinde bulunduğuna dair beyanlar da iddianameye girdi.

Diyarbakır annelerinin beyanları da iddianamede yer aldı

Bunun dışında iddianamede yer verilen diğer deliller şunlar:

- HDP teşkilatları aracılığıyla PKK'ya katılan ve yargılanan örgüt üyelerinin beyanlarını içeren Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ve Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyalarındaki sanık beyanları.

- Kobani olaylarının vuku bulduğu tarihteki MYK'de görevli olanlar.

- Diyarbakır annelerinin beyanları.

- Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın, PKK için kuryelik yaptığına ilişkin haber çıktısı ve CD.

- HDP İstanbul Esenyurt ve Güngören, Elazığ Karakoçan, Batman, Diyarbakır ve ilçeleri, Aydın ile Van İpekyolu Belediyesi'nin parti binalarında PKK ile ilgili iltisaklı olduğunu gösterir, ele geçirilen bilgi ve belgeye ilişkin haber çıktıları.

- HDP teşkilat kademelerine seçilen teşkilat başkanı ve üyelerine ait sabıka kayıtları.

- Parti eş genel başkanlarının açık kaynaklara yansıyan beyanları.

- Tüzük, program ve iç yönetmelik.

- Kurucular- eş genel başkanlar ve merkez organlarda görev alanlar ile milletvekilleri ve kayyum atanan belediye başkanlarına ilişkin belgeler.

- HDP tarafından 23 Şubat 2020'de yapılan 4. Olağan Kongre ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/90491 soruşturma sayılı dosyasına ilişkin evrak.

- HDP tarafından gerçekleştirilen kongrelerde, merkez organlarında görev alanlar ile Kurucular Kurulu listesi.

- İçişleri Bakanlığından temin edilen 5 Mart 2021 tarih ve 3924 sayılı yazı ekinde görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarına ait evrak.

- İdris Baluken'in "Hendek Olayları" sırasındaki beyanına ilişki haber çıktısı.