Coşkun Bulut

Eleştir (me) !

Coşkun Bulut

Merhaba sevgili okurlarım, bugün sizlere doğru kullanıldığı zaman fayda sağlayacak, yanlış kullanımında ise gönül yıkacak bir konudan bahsedeceğim. Eleştiri… Hayatımızın hemen hemen her alanında rastladığımız bir olgudur eleştiri. 7’den 70’e her kesimden insan bir şeyleri eleştirmeye bayılır. Hatta günümüzde eleştiri öyle bir boyut almıştır ki neredeyse beş yaşındaki çocuk annesini, babasını aklına yatmayan bir konuda eleştirir. Peki, eleştiri kötü mü yoksa iyi mi? İşte bu konu hakkında sizinle biraz muhabbet etmek istiyorum.

Her işte olduğu gibi eleştiride de bilinmesi gereken bazı kurallar söz konusudur. Öncelikle uzman olmadığımız bir konu hakkında herhangi bir yorum veya eleştiri yapmamak o konunun uzmanlarına saygı duymak olacaktır. O yüzden her konuyla ilgili gelişigüzel konuşmak yanlıştır. En güzeli kendi bildiklerimiz hakkında konuşmaktır. İkincisi ise eleştirmek için eleştirmemek lazım. Yani bir konu ile ilgili yanlışlığa değineceksek yapıcı olmamız gerekir. Aslında dikkat edilmesi gereken en önemli husus budur. Örneğin bir arkadaşımız herhangi bir yere bir taş koydu farz edelim. Bizim düşünce yapımıza ters düştü ve “o taşı oradan kaldır, oranın ahengini bozuyor!” diye bir karşılık verdik. Belki dediğimiz doğrudur da ama şunu düşünemedik: Acaba karşımızdaki insan bizim kafamızdakileri düşünebiliyor mu? Peki, oradaki taşı kaldırdığını düşünelim. Yerine ne koyacak? Oranın ahengini nasıl sağlamalı? O yüzden böyle eleştiri yapmaktansa hiç yapmamak daha iyidir. Olumlu yapılan eleştiri ise hem insanların doğruyu bulmalarına yardımcı hem de karşı tarafın eksiğini gidermesine yardımcı olarak o insanın gelişmesine vesile olur. Yani bir yerden bir taşı kaldırıyorsak ya daha iyisini yerine koymalıyız ya da en kötü ihtimalle aynı değere sahip bir taşı yerleştirmeliyiz. İşte böyle insanları geliştirecek eleştirilere hem açığız hem de hasretiz. Tabi son olarak kullanılan üslubu da değinmek isterim. “Şunu şuradan al!” demek mi daha doğru yoksa “Şunu şuradan almak lazım!” demek mi? Unutmayalım ki “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” Diye atalarımız boşa dememiş. Konuşmalarımızı karşı tarafı kırmadan yaparsak elbette karşı taraftaki insan da yaptığı hatanın farkına varacaktır ve ister istemez kendine sunulan doğru alternatifleri düşünecektir.

Başta İslam dininin gereklerinden olan hoşgörüyü benimseyerek hayatımızın her alanına yaymalıyız. “Hepimizin hataları ve eksiklikleri var; gelin, karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini hoş görelim; çünkü insanlığın ilk yasası budur.” (Voltaire) diye insanlığı hoşgörüye çağıran insanlara da kulak vermeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları