Tarih, birbirleriyle mücadele edenlerin hikâyelerinin geçit töreninden ibarettir. Ve bu mücadele Kıyamet’e kadar da hiç bitmeyecektir. Peki, bu mücadeleyi kim kazanamayacak? - Kurdukları tuzakların borazancıları, baktığını göremeyen, zihnini kör ideolojinin esaretine vermişler, hilekârlar, iftiracılar, itibarsızlaştırmakla görevlendirilmiş kiralanmış güruhlar kazanamayacak… Yerlere ve geçitlere mayın döşeyip göğün rahmetini unutan kararmış ve dumûra uğramış vicdan sahipleri kazanamayacak… Bu mücadeleyi bilerek ve bir çoğu aymazlığı sebebi ile ipini eline tutuşturduğu sahipleri adına tuzak kuranlar değil, vatanları için hayâl kuran yiğitler kazanacak! - Gaflet ve dalâlet çukuruna düştükleri için ne yaptıklarının bilincinde olmadıklarından karanlık dehlizlerde Ülkesine ve Milletine hançer saplamak için pusuya yatmış Mankurtlar değil, saflarını kavimler ve medeniyetler mezarlığı hâlindeki bu kutlu ve kadim coğrafya üzerinde dâhili ve harici düşmanları bertaraf etmek adına saf tutanlar kazanacaktır… Ezelî ve ebedî düşmanlarımızın zokasını yutarak hainlerin bayraklarına sarılıp kan uykusuna yatanlar değil; günü geldiğinde ve gerektiğinde Hilalin altında bayrağa ve sancağa sarılıp “Allah !..” diyerek,” Vatan sağ olsun..!..” diyerek son nefesini verenler, şehadet şerbetini içenler kazanacak..!..
Niçin kaybedeceğinizi de bilmek ister misiniz? Şöyle ki: Kazanacak olan yiğitler şükür secdesine alın koyarlar. Kaybedecek olan sizler ise, sadece ihtirasa, fitneye, gaflete, dalâlete gark olursunuz ve sonunda da ihanete boğulursunuz… Siz küçük görürsünüz, lakin büyüklüğünü Allah gösterir! Alay edersiniz, lâkin “alayınız” da kaybeder! Ağız bükersiniz, lakin bükemediğin bileği de öpmek zorunda kalırsınız! Sesini kısarsınız, lakin; Hak, hak ve halk O’nu gök gürültüsü gibi tepenize diker !. Sizler kuyu kazarsınız ve kuyuya atarsınız, lâkin o çıkarak Kenan İline sultan olur! Sizler Âsa’yı çalarsınız, lâkin o Âsa elinizde ejderha olur, sizler de kaçacak yer bulamazsınız. Hâsılı; siz Firavun olursunuz, lâkin O da Musa olur; Musa’ya zaferler nasip olur ve haykırışları Cihanı inletir.
Dememiz odur ki: Bu mücadele, Vatanseverler ile zillete helva olanlar arasındadır!.. Bu mücadele, Mazlumların Ensar’ı ile vicdanları kararmış Cehaletin babaları (Ebû Cehiller) arasındadır. Bu mücadele, Amerikan bayrağına İMDAT! Bakışı atarak bu meş'ûm hayâlle uyuyanlar ile mukaddeslerin nöbetini tutarken seccadelerine sarılıp uyuyanlar arasındadır... Bu mücadele; kardeşlikle kalleşlik, vefa ile nankörlük, masum ile zalim, helâl ile haram, haysiyet ile zillet arasındadır. Bunun içindir ki, istikameti doğru tarafta olanların işi, sorumluluğu ve görevi daha ağırdır. Dileriz ve niyazımız o ki; kardeşlik tarafında olduğunu iddia edenler, omuzladıkları bu kutlu ağırlığın altında ezilmesin, bu kutlu yolda yürürken kirlenmesin, kirletmesin.
