Mehmet Güleç

Çanakkale ve İstanbul boğazlarına hakimiyet

Mehmet Güleç

Boğazlara hakimiyet, tarihin her döneminde zor olmuştur. Osmanlı Donanmasının yelkenlerinin ibrişimden olduğu dönemlerde bile, denizcilikte çok gelişmiş olan kavimlerin Cenevizlilerin, Venediklilerin, çok önceki asırlarda da Finikelilerin...her türlü savunma kolaylığına rağmen Boğazları zorladığı ve İstanbul Surlarının önüne kadar geldikleri vâkî olmuştur.

TBMM Başkanımızın dil sürçmesi (!) ile başlayan bir yurt içi gerilim, tartışma ve polemik ortamı, yurt dışına da taşmış ve her ne hikmetse (?!) Ukrayna-Rusya Krizi de aynı günlerde yeniden ivme kazanmıştır. Bunu tâkiben de ABD ve NATO savaş gemilerinin Karadeniz'e çıkmak için Boğazlara yönelme aşaması başlamıştır.

İnsan hafsalasının almadığı o kadar çok garâbetlerle karşı karşıyayız ki, anlamak ve anlatmak bir büyük müşkül. Asırlar boyunca Türk Yurdu olmuş Kırım'ın bir hamlede Ukrayna'dan koparılarak Rusya Federasyonu tarafından ânî bir kararla yutulmasının izahı nasıl yapılabilir ? Esasen bizatihi kendileri Rus (Slav) kökenli olan Ukrayna'nın ve Ukrayna'nın doğusunun Kırım'dan daha değerli olan yönü nedir ki, Kırım'a gösterilmeyen hassasiyet Ukrayna'nın doğusu için gösteriliyor ? Rusya'nın, Türkiye'nin Antalya'sına benzer bir deniz sayfiye bölgesi yapmak adına Kırım'ı bir kaç gün içinde apar topar Ukrayna'dan kopararak işgal etmesi, Batı'ya, NATO'ya ve ABD'ye niye Doğu Ukrayna kadar dert olmadı ? En önemli bir kaç sebebebini söyleyeyim :

Kırım, bir Türk Yurdudur ve 70 yıldan beri tarifsiz fedâkârlıklarla NATO'yu ayakta tutan, 1952 yılından 1990 yılına kadar halkının refahını ikinci plana bırakarak 1 milyon asker besleyip Rus-Komünist yayılmacılığına sed olmuş Türkiye, fazlaca kaale alınması gereken bir müttefik değildir. Türkiye'nin duygu, düşünce ve politikaları "..TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR.."ı çok da bağlamaz. Kısacası; "..CANAVAR.." ile dost olursanız, işte böyle sadece postunuzu deldirmez, onurunuzu da kevgire çevirttirmiş olursunuz. Kırım konusunda Türkiye'yi Rusya ile karşı karşıya bırakmak daha ne ki ? Vatanımızın Doğu ve Güneydoğusunu bizden koparmak için BÖLÜCÜ MAŞALARı besler, "ÇEKİÇ GÜÇ" adını verdiğimiz bir kısmı da bize ait uçaklarla günümüzün bu hâin Mankurtlarına ve Batınî- Haşhaşîlerine erzak, mühimmat .vs..dağıtırlar. Yetmedi, bu korkunç ihânete göz yummuyan komutanlarımızı yok ederler. Daha da yetmedi, Güney ülkelerimizde ciğerimize el uzatan ve uzatacak olan İsrail için "TAMPON DEVLET" kurmak için oralarda Ülkemize karşı her biri birer intihar bombası militanlar yetiştirir ve bunlara da gözümüzün içine baka baka on binlerce tır silah gönderirler. Benim Ülkeme sahtekârca numara çekerek, Devletimin en yetkiliklerini yanıltırlar ve Şam'daki bir büyük câmide namaz kılmaktan söz ettirerek önünü boşa çıkarırlar ve itibarsızlaştırılmasına çanak tutarlar. Kendileriyle daha dün yan yana gelmiş, NATO üyesi bile olmayan Ukrayna'ya gösterilen hassasiyet Türkiye'ye gösterilseydi bugün güney coğrafyamızda hâlâ şehit verir durumda olur muyduk ?

Bir insan, "ÖNCE VATANIM.." diyorsa (ki, demiyorsa zaten ihânet çizgisinin öbür geçesinde demektir) Boğazlarda tam hakimiyetimizi talep etmek zorunda değil mi? Rusya, Türkiye'ye rağmen , ne Türkiye'yi ve ne de NATO'yu hiç kaale almadan Kırım'ı işgal ediyorsa, Boğazların Türkiye'nin Millî sınırlarının içinde olduğunu şimdi mi hatırlamalı ? ABD ve NATO, Ukrayna'yı korumayı hesap ederken niye bizi yalnız bıraktığından, Patriyotları dahi Ülkemizde kısa bir süre tuttuğundan pişman olduğuna dair özür dilemeli ve PYD-PKK'ya verdiği on binlerce tır dolusu silahı geri almaya başladığını göstermelidir. Aksi hâlde, başta İncirlik olmak üzere ülkemizi terk etmeye başlamak zorunda kalacağını artık bilmelidir.

Elbette ki, bunları söylemesi de yazması da kolay. Tüm bunların yapılabilmesi için Ülkemin, adı "aydın"a çıkmış, lâkin bizâtihi kendisi aydınlanmaya muhtaç yol arkadaşlarının ıslahı ya da tedavisi gerekmektedir. Aksi hâlde, Nasrettin Hoca misâli, Timur'un Çadırının önünde yapayalnız kalmak işten bile değildir. 

Yazarın Diğer Yazıları