Mehmet Güleç

Fikri, irfanı ve vicdanı hür nesiller çoğalmadıkça çıkış yok

Mehmet Güleç

Gazi Mustafa Kemal Paşa, müthiş öngörüsü ile Cumhuriyetin eğitim ordusundan ilk talebi; kendine saygılı ve böyle bir karakterin sağlayacağı HÜR FİKİRLİ, herhangi bir baskı ve önyargı içinde olmadan bağımsız ve sağlıklı zihinlerin erdemi ve bir başka ismi de "Kalp gözü" olan İRFAN'ın EHLİ, bu iki erdemin zaten kendiliğinden güçlü bir temelini oluşturacağı kişiliğin merkezindeki gözlem kulesi (radarı) VİCDAN'ın SAHİBİ nesiller yetiştirmesi olmuştur. Böyle bir nesili yetiştirmek kendine nasip olmamıştır. Daha kötüsü de, böyle bir nesilin yetişmesini önleyen inanılmaz yanlışlar yaşanmıştır. Gazi Atatürk, bunun için olsa gerektir ki ; daima en yakınında bulunmuş bir ünlü yazarımıza: "Çocuk, büyük hatalarımız oldu..." demek gibi cesur bir yüreğe yakışan itirafı yapmış olsa da, maalesef düzeltmek için ömrü vefa etmemiştir. (Zaten; işbu husus da, ciltlere sığmayacak boyutta başka ve müphem bir husustur.) Yazık ki, kendinden sonraki İdareler de bunu başaramamıştır.

Hür fikre, hür irfana, hür vicdana sahip olmayan nesiller; bugün burnumuzun dibinde 29 Eylül 1911 Trablusgarp Harbi ile başlayan ve 9 Eylül 1922 Tarihine kadar sürecek olan ölüm, yıkım ve felâketler zincirinin başlarındaki atmosferi yaşadığımızın farkında değiller. Çünkü hür fikre değil önyargılara, ideolojik bağnazlıklara, ihtirasa, kine ve nefrete tutsak olmuş vaziyetteler.

ABD ve AB  ile hem müttefikiz, hem stratejik ortak. Lâkin bu nasıl bir kader ortaklığıdır, bu nasıl bir dostluk ve ittifaktır ki; Ülkemizi parçalamak isteyen ne kadar ihanet Yapılanması ve düşman örgüt varsa tamamına destek veriyorlar, besliyorlar, binlerce tır silah sevk ediyorlar. Yazık ki, sipariş verilen nesiller, bu vehâmetin farkında bile değil. Bu kalleş düşmana gülücükler atıyor, bunlardan siyasi rakiplerinin tasfiyesi için destek bekliyorlar.

Bir nesil ki; çok büyük bir kısmı, 100 yıl önce yıkılan bir imparatorluğumuz nasıl ve kimleri hangi şekildeki Mankurtlaştırılmalarla yıkıldı bilmiyor. Bu yıkılışı kutlayabilecek kadar gözler köreliyor, kulaklar sağırlaşıyor, kalp ve vicdanlar mühürleniyor. Tarihin övgü ya da sövgü kitabı olmadığını bilmiyorlar. 1. TBMM'nin nasıl açıldığını, Sivas ve Erzurum Kongrelerinin nasıl yürütüldüğünü, 1.BMM'nin nasıl tasfiye edildiğini bilmiyor. Bilmediğini de bilmiyor ve zaten hiç akletmiyor. Birçok gerçeğin bırakın bilmeyi, farkında da değiliz.

Haram tezgâhı bozulanlar, tarihin her döneminde haramdan ve kul hakkından elde ettikleri servetleri ve saltanatlarına kaynak akışını kesenleri, her daim kendi yaptıkları haram ve talanlarla suçlamışlar ve yavuz hırsız olmuşlardır. Bu, 4 bin yıl önce Nûş-i Revan'a da, Hz. İbrahim'e de, Hz. Musa'ya da, "Kral çıplak" diyen Yunan Filozoflarına da, hâsılı: bugüne kadarki zaman boyunca "Yavuz Hırsız" taktiği ile yıpratmaya, itibarsızlaştırmaya ve yok etmeye çalışmışlardır. Yazık ki, bahse konu bilgi fukarası nesil, bunu da bilmez. İnsanın olduğu her yerde İblis'in de olacağını ve her beşerin aynı zamanda bir “şaşar” olduğunu kabul etmez. "Sıfır hatalı" bulmak adına timsah bataklığına düşeceğini ve düştüğünü bir türlü akletmez.

Yazarın Diğer Yazıları