Mehmet Güleç

Nereye kadar?

Mehmet Güleç

VEFASIZLIĞIN, ENÂNİYETİN, RİYÂNIN…
KOL GEZDİĞİ BU FÂNİ DÜNYADA NEREYE KADAR..?!

Zor zamanlardan geçiyoruz, hem de çok daha zor zamanlardan. En eski yazıtlardan ve yazılı belgelerden de anlaşılacağı üzere insanlık, her geçen gün makalemizin başlığında yer alan İBLİSÎ duyguların girdabında bir öncekinden daha çok boğuldu ve boğulmaya devam ediyor.

Cemiyetler ; nankörlük, vefâsızlık, bencillik, riyâkârlık, münâfıklık, gömgök cehâlet gibi CAHİLİYYE TOPLUMU hâlini alma hususunda ne zaman zirveye çıktıysa, Cenab-ı Hak da o kavime mutlaka bir UYARICI, bir ELÇİ, bir RESÛL göndermişti. Son resûl Hz. Muhammed (s.a.s) olduğu için artık İlâhî bir uyarıcı da gelmeyeceğine göre bundan sonraki çağlarda insanlığın işi daha da zor olacak.

Sümerler zamanında da peygamber vardı. İlâhî Mesajları tebliğ etti. Lâkin, ne yazık ki insanoğlunun çoğunluğu; her dönem ve her devirde olduğu gibi, Mizan Günü'ne ertelenmiş cezalara "aldırış etmedi".
Bunun içindir ki; insanlık, ilk yazıtlardan da anlaşıldığı üzere (Sümerlerin kralı Hammur Âbi ),  öyle ki , bugüne bile hitap edebilecek derinlikte ve kapsamda kanunlar tanzim etmişti.                                                       

Bu, şu demektir : Devletler ; toplumun ve fertlerin bir kısmının, toplum ve fertlerin diğer bir kısmının hukukunu çiğnemesini önlemek, herkesi hizaya sokmak, belli kural ve ilkelerin sınırlarını aştırmamak için Cenab-ı Hakk'ın beşerüstü sabrını beklemesi elbette mümkün olmadığı için hemen uygulanacak kanunlar düzenledi. Fakat,  "İNSAN" isimli, mahlûkatın en tehlikeli ve en zâlim canlısı, kendi eliyle yapılan bu kuralları da dinlemedi, iplemedi ve çiğnemeye devam etti; bütün arsızlık ve pervasızlığı ile de devam ediyor.  En canlı, en taze ve en çarpıcı bir örnek : İlgili esnafın, Vatan Coğrafyamızın maalesef bir çok noktasında sürmekte olan orman yangınlarını fırsat bilerek,  yangını söndürmek için ihtiyaç duyulan âlet ve edevâta      % 630 oranında zam yapmasını hangi kelâm ve hangi kelimelerle izah ya da tarif edebilirsiniz.?.

Hâsılı : " Zor dostum zor.." diyordu ya bir şarkıcı, işte aynen öyle...                                                                       
Yüreklerden  ALLAH KORKUSU şeklindeki insan ruhunu ve zihnini kuşatan duyguyu ve yaptırımı söküp almak için en az 220 yıldan beri mümkün olan her ihâneti, her sosyal katliamı ve her türlü inanç -îmân kurumunun tahrîbâtını yaparsanız, sonunda da işte böyle CAHİLİYYE DÖNEMİnin tıpkısının aynısı bir cemiyetle, toplumla, kavimle haşır neşir olur, iç içe yaşamak zorunda kalırsınız. Öyle bir topluluk ki ; lafa gelince mangalda kül bırakmayan, inandığı ..izmlerin veya dinin tüm esaslarını harfiyyen uyguladığını sandığı hâlde, boyunun bir kaç misli derinlikteki münâfıklık, riyâkârlık, vefâsızlık, enâniyet ve kibir çukuruna yuvarlanmışlığını idrak edemeyen ZİHNİYET SEFİLLERİ ile dopdolu...

Ve siz, peygamber olmadığınıza ve olamayacağınıza göre, böyle bir kulvarda ne zamana kadar koşabilirsiniz ? Zira; aynı insan tipinden tüm peygamberler olduğu gibi, tüm bilgeler : Konfiçyus da, Tonyukuk da, Nizam-ül Mülk de, Mevlâna da, Yunus da, Bektâşî Velî de, Fuzûlî de, Kanûnî de, Sokullu da, ve hattâ Kuvva-i Milliye de ve daha niceleri de şikayetçi idi.

Sözün hülâsasına gelecek olursak:  Nihayet biz de beşeriz ve bizim de yorgun düşmemiz çok mümkün. İşbu sebeple, siz değerli ve vefâlı okurlarımızdan ruhen ve bedenen dinlenmeme izin vermenizi istirham ediyor ; VEDÂmızın kabûlünü arz ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları