Mehmet Güleç

Ordumuz güçlü ise kardeşlerimiz de güçlüdür

Mehmet Güleç

Türk Savunma Sanayisi’nin yerli İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) üretiminde yıllardır hız kesmeden artan başarısı, her gün yabancı ülke medyasının manşetlerinde. Türkiye’nin son yıllarda tepeden tırnağa etkileyici bir yerel ve millî silah endüstrisi geliştirme başarılarının kaleme alındığı analizlerde, özellikle Bayraktar TB2 ve Anka-S’nin Suriye, Irak ve Libya’da yapılan operasyonlarda büyük bir başarı elde ettiğine dair itiraflara yer veriliyor. Üretimine başlanan ve çok yakında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde girecek olan Akıncı, Aksungur ve Alpagu’nun, Türkiye’nin bölgedeki gücüne güç katacağının belirtildiği analizlerde, hava araçlarının hedefleri tespit edip yok etme başarısının Türkiye’nin ve dostlarının düşmanı olan kuvvetler için büyük bir tehdit olduğunun ayrıntısı da yer almakta. Bu araçların, kapalı-açık hava ve alan ayrımı yapmaksızın hedefe kilitlenme özelliğine ayrıca dikkat çekiliyor. Türkiye’nin var olan İHA ve SİHA envanterinin üstüne eklenecek yeni araçlar, “Türkiye’nin düşmanlarına zor günler yaşatacağı, Akıncı’nın önümüzdeki 10 yıllık süreçte Türkiye’nin istihbarat, gözetleme ve hedefleme alanında kullanılacak en önemli araç olarak, ölümcül bir savaş oyunu kurucusu olacağı belirtiliyor.

Çünkü; Suriye’de ve Libya’daki Rus yapımı silahlara karşı SİHA’ların başarısı dikkat çekici oldu. Ermenistan'da da genellikle Rus yapımı silahlar kullanılıyor. Bu durum, Azerbaycan-Türkiye arasında işbirliği için yeni bir zemin oluşturdu. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir : “Savunma Sanayimiz, SİHA’larımız, mühimmatlarımız ve füzelerimiz, elektronik harp sistemlerimiz, bütün tecrübe, teknoloji ve kabiliyetleriyle her zaman Azerbaycan’ın emrindedir.” şeklinde açıklama yaparak Azerbaycan’ı, modern ve ileri teknolojik silahlarla destekleyeceğimizin mesajını açık bir şekilde verdi.

Bir Rus Gazetesine demeç veren Rus yetkilisi : “Gökyüzüne tamamen Türkiye yapımı İHA’lar ve SİHA’lar hâkim. Ermenistan’ın tankları bunlar karşısında savunmasız durumda. Eski tip tanklar artık tarihe karışıyor.” dedi. Eylül ayı içinde Azerbaycan ordusunun, Bayraktar TB2’leri kullanarak Ermenistan’a ait dokuz hava savunma sistemini imha ettiği bilgisine yer verildi. Ayrıca, Suriye ve Libya’da İHA’larla en az 23 Rus yapımı Pantsir-S1 füze sisteminin vurulduğu itiraf edildi.

Teknolojik ve silah üstünlüğü bu iken son duruma ve kaygılarımıza gelince: Savaş Bölgesinin Kafkasya ve dolayısıyla zor bir bölge olduğunu kabul ediyoruz. İşgalci ve pervasız Ermenistan’ın, 28 yıldır savunma mevzilerini çok güçlendirmiş olabileceklerini de tahmin ediyoruz. Lâkin yine de işgal altındaki Yukarı Karabağ’ın şu saat itibariyle 12 gündür sürdürülen taarruzlara rağmen kurtarılamaması bizi kaygılandırıyor. Haçlı Ruhu’nun, bu duruma daha fazla seyretmeyeceğinden kaygılıyız. Aklımıza, Kıbrıs Harekâtımız geliyor. Lefkoşe’yi bile temizlememize izin vermedikleri geliyor. Dolayısıyla ve esasen: Azerbaycan Ordusu; Ermeni nüfusunun daha yoğun olduğu D. Karabağ’ın kuzey Bölgesi ile zaman öldürmektense;  Nahcivan – Azerbaycan arasında kalan ve Türklerin yoğun olduğu coğrafyanın kurtarılarak Türkiye –Nahcivan – Azerbaycan’ı birbirine bağlamalıydı. Bağlanmalıydı ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Hazar ve Hazar Ötesi Anayurdumuz ve oralardaki kardeşlerimiz arasına kasten yerleştirilmiş sınır dümdüz edilmeliydi. Ayrıca; Milletimize karşı tarih boyu daima fitne-fücur merkezi olmuş Acemistan ile Ermenistan arasına da bir set çekilmiş olurdu. Üstelik Acemlerin işgalindeki Büyük Azerbaycan (Güney Azerbaycan) ile Kuzey Azerbaycan tam olarak sınırdaş olmalıydı.

Koca Yunus’umuz, 750 yıl önce boşuna mı : “BUGÜNÜN İŞİNİ YARINA KOYMA!..” demiş. Üstelik en hızlı aracın at olduğu bir devirde…

Yazarın Diğer Yazıları