Mehmet Güleç

Yargı iğdiş edilmemeli!

Mehmet Güleç

Geçtiğimiz günlerde, haklarında yargılamaları devam eden Milletvekillerinden üçünün TBMM ne gelen Mahkeme Teskereleri gereği Milletvekillikleri düşürüldü.

Böylesi durumlarda, 12 Eylül 2010 Referandumu öncesinde o vekillerin mensup oldukları partileri kapatıldığı için, Partiler Tarihimiz kapatılmış partilerin mezarlığı hâline gelmişti. Şimdi ise, sadece ceza almış Vekil’in vekilliği düşürülüyor.

Konuyu vehâmet boyutuna taşıyanlara; bu aziz Ülkenin ve aziz Milletin birliği, dirliği, istikbâli ve istiklâli adına üzülmemek mümkün değil. Elbette ki, “Kürsü dokunulmazlığı” kurumunun muhafazasını savunanlardanız. Lâkin TBMM Kürsüsünde, Meşrutiyet’in Emperyalist Devletlerin kontenjanından seçilmiş Boşo, Agopyan, Emenuel Karasu… Efendi gibilerin Engerek Yılanı dili ile yaptıkları yıkım, parçalama, tarumar etme ve ayaklanmaya dâvet şeklinde olmamalıdır. Ne yazık ki bugün; güzel vatanımızın giriş kapımız konumundaki bölgesinin bin yıldan beri herkesten daha çok vatansever olmuş ve mü’min kalmış insanlarımızı, müştereken kurduğumuz devletimize karşı ayaklanamaya dâvet edenlere, Yargımızın verdiği cezaya, en başta Milliyetçilikten yana mangalda kül bırakmayanlar itiraz eder ve özgürlük ister olmadı mı? Ayrıca:

Bu hususta da, samimiyet istemek hakkımız da mı yok? Bugünkü hukuk anlayışınız, (bundan 155 sene önceden itibaren başlayan ÇOK STANDARTLI ANLAYIŞINIZI sorgulamaktan vaz geçtik);  bundan 13 sene önce neredeydi? Halkından aldığı yetki ile 357 Milletvekili çıkarmış ve Hükûmet kurarak 4,5 yıldan beri Ülkeyi yönetmeye gayret etmekte olan bir partiyi, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesinden 6 tanesi (bunu isteyen 7 kişi olsa kapatılıyordu) kapatmak isterken niye “ Böyle bir rezalet olamaz!  Bu demokrasinin ve Millet İradesinin katledilmesidir…” diyen bir demokrat çıkışınız olmadıydı? Kaldı ki, kapatılmak istenen 357 vekile sahip Hükûmet Partisinin hangi mensubu, HDP isimli bölücü parti ve bunlarla aynı çizgide hareket ve diğer partilerin içine çöreklenmiş Vekillerin işlediği suçu işlemişti?  Kuzey Kore, Kızıl Çin, Suudî ve benzeri vahşî diktatörlükler hâriç Dünyanın neresinde böyle bir anlayış vardır?

 Konuya bir başka pencereden bakacak olursak: İsteyen, bahsedeceğimiz konuyu Google’ye adını yazarak bile göz atabilir. İngiltere’de de bizdeki MİT TIRLARI vak’asına (daha da kısmen) benzeyen bir olay oldu. İngiltere’nin millî güvenlik mahfillerinde planlanmış bir hareket, ülkenin en büyük gazetesi The Guardıan tarafından ifşa’ edildi. Fakat takip eden günlerde çok güçlü ve asırlık yaştaki bu gazete, devletin istihbarat örgütü MI6’dan, Devletin en üst yöneticilerinden defalarca özür diledi ve bunu manşetinden de teyit etti. Esasen, bizdeki MİT TIRLARI İhanetini işleyenler, dünyada kabile devletleri hâriç nerede işlenirse işlensin sadece 2 saat içinde hak ettikleri ile buluşurlardı. Meselâ, İsrail’de olsaydı... Zaten, zaman zaman bu sütunlarda yazdık: Bendeniz, adı geçen bu ihanet hareketini düşündükçe aklıma, bundan 65 yıl önce Başbakan A.Menderes’in o günün Özel Harp Dairesi yetkilisi Kur.Yarbay A.Türkeş’e, Cezayir Mücâhitlerine silah, sağlık ve eğitim yardımı yapılması talimatını ve bu talimatın o günün zor şartlarına rağmen 11 gün içinde  tereyağından çatal çekercesine uhûlet ve suhûletle tamamlanarak Başbakan’a verilen tekmil ve "Mazbut ve Güçlü Devlet Olma" vasfı geliyor... Sonrası ise, sonra!

Bir de, 2011 yılında, o günkü Sayın Başbakanımız, bugünkü Sayın Devlet Başkanımızın : "Dokunulmazlık bizim aklımıza geldiğinde veya popülistlikle gündeme getireceğimiz bir konu değildir. Bu seçilmişi, bürokratik oligarşiye mahkûm etme çabasıdır. Demokrasilerin geliştiği dünyada asla seçilmişler, atanmışların elinde oyuncak haline getirilemez.” sözlerini hatırlarım Lâkin bunu hatırlarken de şunu da asla aklımdan çıkarmam: Osman Baydemir, Sezgin Tanrıkulu, Selahattin Demirtaş, Eren Erdem… Vs... gibilere de, dünyadaki hiçbir demokraside Milletvekilliği yaptırılmaz ve hatta (biz böyle bir fâili meçhul istemeyiz amma) çoktan bir şekilde bertaraf edilmiş olurlardı.

Yazarın Diğer Yazıları