Elazığlı bir savcının bir gün bir haftalık bir iş için Kayseri'ye gitmesi gerekir. Savcıya terminale arkadaşları eşlik eder. Bakarlar ki savcının yol arkadaşı şalvarlı, cepkenli, sekiz köşe kasketli tipik bir Elazığ amcası. Savcının arkadaşları savcıya bir oyun oynamak isterler. Savcıya çaktırmadan amcayı çekerler bir köşeye ve derler ki:
-Amca senin yanında oturan çocuk var ya! Çok saf bir çocuk. Aman çocuğa göz kulak amcam. Sevaptır amcam.
Amca da:
- ''Siz hiç merak etmeyin yeğenlerim'' der ve yola çıkarlar.
Aradan bir hafta geçer. Savcı döner Elazığ'a. Bir gün buluşur o arkadaşlarıyla. Derken konu gelir o yolculuğa. Savcı başlar anlatmaya:
-Ya otobüste yanımda bir amca vardı. Kendisi Ankara'ya gidiyordu. Otobüs mola verdi. Bana ''gel buraya çay içeceğiz''' diye adeta emir verdi. Şaşırdım. Gittim çay içtik. Çay ücretini çıkardı verdi. ''Amca ben vereyim'' dedim. ''Sen karışma'' diye çıkıştı. Lavaboya giderken bir baktım amca takip ediyor beni. Lavaboya girdim çıktım bir baktım amcam lavabonun kapısında beni bekliyor. Mola bitti. Otobüs geldi Kayseri'ye. Ben tam inerken ''buraya kadar beraber geldik ama bundan sonrasını sen nasıl yapacaksın?'' diye sordu bana. Ben de savcı olduğumu söyledim. ''Amca merak etme, tutar bir taksi giderim'' dedim.
Arkadaşlar ''eeee'' diye sorar merakla. Savcı:
-Amca da bunun üzerine bana dedi ki: he oğlum he! Sen savcı da olursun, hakim de olursun, vali de olursun...
