40 yaşından sonra prostata dikkat
Üroloji Uzmanı Dr. Aydın Erkul prostat hastalığına ilişkin bilgilendirdi.
Prostat bezinin doğuştan her erkekte bulunan ve idrar kesesinin çıkışında yer alan bir organ olduğunu, bu organın cinsel hayatta ve üremede etkili olduğunu dile getiren Dr. Erkul, erkeğin ilişki sırasında boşaldığı semen sıvısının yüzde 90’ının prostat sıvısı, geri kalan kısmının sperm olduğunu, spermlerin bu prostat sıvısı içinde canlılığını ve hareketliliğini sağladığını belirtti.
Prostat bezinin büyümesine bağlı Benign Prostat Hiperplazisi denilen iyi huylu hastalığın mutlaka idrar yapma alışkanlığını etkilediğini aktaran Dr. Erkul, “En sık görülen semptomlar; gece sık tuvalete kalkma, zorlu idrar yapma, idrarı kesik kesik yapma, idrarın saçaklanması, idrar sonrası tam boşalmama hissi, idrar tazyiğinde ve kalınlığında azalmadır” diye konuştu.
Prostatın birden ortaya çıkan bir hastalık olmadığına dikkat çeken Dr. Erkul, süreğen ve giderek artan bu ilerleme yıllar içinde olduğundan hasta bize geldiğinde ‘Benim bir şikâyetim yok diyebiliyor’ çünkü bu duruma zamanla alışmış oluyor ve bu şekilde işemenin normal olduğunu düşünüyor” şeklinde konuştu.
Genetik, yaş faktörü, yaşam ve beslenme şekli; alkol tüketimi, cinsel ilişki sıklığının prostat büyümesi nedenlerinden olduğunu belirten Erkul, bu faktörlerin ötesinde asıl nedenin sağlıklı erkek olmak (vücutta aktif testosteron hormonunun bulunması) olduğunu belirtti ve ekledi: “Tüm erkeklerde doğuştan prostat bezi vardır, yalnızca testis fonksiyonları ergenlik dönemi öncesi yitirilmişse, vücutta testosteron üretimi yoksa, hasta kastre (hadım) edilmişse prostat bezi büyümez, bunun dışında tüm erkeklerde ilerleyen yaşla birlikte prostat bezi büyür, işemeyle ilgili şikayetlere neden olur. Bu sağlıklı bir erkek olmanın sonucudur aslında.”
Prostat bezi büyüdüğü zaman idrar kanallarında yaptığı basından ve buna bağlı idrar yolunu kapamasından dolayı söz konusu şikayetlerin ortaya çıktığını anlatan Erkul, “Burada asıl önemli olan kişide prostat kanseri olup olmadığının tespitidir, prostat kanserini ne kadar erken tespit edersek o kadar yüz güldürücü sonuçlar alıyoruz” şeklinde konuştu.
Prostatın büyüklüğüne, bu büyümeye bağlı vücutta oluşan ikincil rahatsızlıkların olup olmamasına, işemeyle alakalı şikayetlerinin şiddetine göre tedavinin başlıca ilaç tedavileri ve cerrahi girişimler olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Dr. Erkul, ilaç tedavisinin uzun süreli olduğunu, hasta ilaçtan fayda gördüğü sürece ilaç tedavisine devam etmesinin uygun olacağını söyledi.
Dr. Erkul, “Ancak periyodik kontrollerde ilaç tedavisinin yetersiz geldiği ve hastanın ilaç ile yeterince rahatlamadığı tespit edildiğinde cerrahi müdahalelerin yapılması planlanır” diye konuştu.
İyi huylu prostat büyümesine yönelik cerrahi tedavinin ikiye ayrıldığını aktaran Erkul; “Bunlar; açık ve kapalı cerrahi girişimlerdir. Tüm dünyanın kabul ettiği TUR-P ( Transüretral Rezeksiyon-Postat: İdrar deliğinden kamera ile girilerek prostatın küçük parçacıklar halinde kesilerek dışarı alınması) yöntemidir. Lazer daha iyidir algısı yanlıştır. Prostat cerrahisinde prostat ve hastanın durumuna göre farklı cerrahi teknikler kullanılır, doğru hastaya doğru yöntemin uygulanması ameliyat sonrası hasta memnuniyeti için en önemli kriterdir. Çok büyük boyuttaki prostat bezi büyümeleri, eşlik eden idrar kesesi taşı, fıtık gibi ek hastalıkların olması durumlarında açık cerrahi müdahaleler yapılır” ifadelerini kullandı.
Prostat ameliyatları sonrasında, iyileşme süresinin açık cerrahide daha uzun olduğunu söyleyen Erkul, açık cerrahide bu sürenin 5-7 gün arasındayken, kapalı cerrahide ise bu sürenin 1-3 gün arasında değiştiğini anlattı. Özellikle ameliyatın ilk günlerinde hastanın kabızlık yaşamaması gerektiğini söyleyen Erkul, “Ikınmaya bağlı kanama olabilir, iki haftaya kadar cinsel perhiz öneririz, 4 hafta kadar alkol, gazlı içecekler, baharatlı yiyecekler alınmamalıdır, kişinin motosiklet, bisiklet veya at binmesini de istemiyoruz” dedi.
Cerrahi sonrasında bir erkeklik kaybının söz konusu olmadığına dikkat çeken Erkul, şöyle konuştu:
“Prostat ameliyatının hastanın cinsel hayatında değiştirdiği tek şey; geriye doğru boşalma yani; meninin penisten dışarı değil, idrar kesesine doğru geri kaçmasıdır ki bu ameliyatın beklenen bir sonucudur. Retrograde Ejakülasyon denilen bu geriye olan boşalma gebelik istenmesi durumunda önemlidir. Bu durumda ilişkiden sonraki ilk idrara karışmış olan spermler özel yöntemlerle ayrıştırılarak gebelik sağlanabilir, bu ameliyat üremenin ve cinsel hayatın sonu değildir.”
Prostat hastalığının tedavi edilmediği durumlarda nasıl sonuçlar doğuracağını da anlatan Dr. Erkul, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kişi prostat tedavisi olmazsa, sağlıklı ve tam olarak idrarını boşaltamayacağı için bu, böbreğin çalışma fonksiyonlarını zaman içinde bozabilir ve böbrek kayıplarına kadar gidebilir, idrar kesesinde ve böbreklerde taşa neden olabilir, idrar kesesi depolama ve boşaltma mekanizmasını bozabilir. Kişi kabızlık problemi yaşayabilir. Prostat bezinin büyümemesi için maalesef erkeklerin yapabileceği etkili bir yöntem yok, yaş ilerledikçe prostat bezi büyümesi görülme sıklığı artar, ayrıca sinsi gelişebilecek prostat kanserinin erken tanı ve tedavisi için hiçbir sorun yoksa bile erkeklere 40 yaşından sonra yılda bir prostat kontrolü öneririz"