'Diyanet'le ilgili daha asılsız bir haber üretilemezdi'
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, 9 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilebileceğine dair yapılan haberlerin kesinlikle gerçeği yansıtmadığını belirterek, 'Diyanet İşleri Başkanlığı ile alakalı daha asılsız bir haber üretilemezdi' dedi.Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, TRT Haber'e, son günlerde bazı basın yayın organlarında Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik gerçek dışı haberlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Martı, 9 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilebileceğine dair yapılan haberlerin kesinlikle gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, 'Diyanet İşleri Başkanlığı ile alakalı daha asılsız bir haber üretilemezdi' dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının 9 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilebileceğine dair bir açıklamasının bulunmadığını vurgulayan Martı, şöyle konuştu: “9 yaş, kız çocuklarının ergenliğe başladığı, ilk adım attığı yaştır. Ama bir insanın buluğa ermesi evlenebileceği anlamına gelir demek değildir. Sadece buluğa ermiş olmak bir insanın artık evlenebilme yetisini kazanması için yeterli değildir.”
Yapılan asılsız haberlerde Dini Kavramlar Sözlüğünün birbirini işaret etmeyen iki farklı maddesinin bir kurguyla çarpıtılarak asılsız haber yapıldığını kaydeden Martı, hangi kitap olursa olsun cımbızlanarak iki farklı cümleyi bir araya getirip yeni bir kurguyla sunulduğu ifade etti. Bu durumun metnin hatasından ziyade bunu kurgulayarak haberleştiren ellerin hatası olduğunu belirten Martı, Din İşleri Yüksek Kurulunun görüşlerinin bu noktayla asla bağdaşmadığının vurguladı.
"DİYANET, KIZ ÇOCUKLARININ ERKEN YAŞTA EVLENDİRİLEMEYECEĞİNİ DEFALARCA DEKLARE ETMİŞTİR"
Diyanet İşleri Başkanlığının erken yaşta evliliğe karşı çıkması hakkında en güçlü delilin, “Din Şuralarının ve İl Müftüleri Seminerlerinin sonuç bildirgeleri olduğunu ifade eden Martı, “Bütün müftülerimizin ortak deklare ettiği metinlerde kız çocuklarının erken yaşta ve zorla evlendirilemeyeceği kesinlikle net bir şekilde belirtilmiştir” diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığının en önemli çalışma alanlarından birisinin ailenin ve aile bireylerinin korunması olduğuna işaret eden Martı, şu hususlara değindi: "Kişinin kendi rızası dışında evlendirilmesi dinin onay vermediği bir durumdur. Ailenin korunması konusunda İslam dininin bir takım temel prensipleri var. Bu temel prensiplerle bağdaşmayan bir kararı veya fetvayı Diyanet İşleri Başkanlığının yayınlaması mümkün değildir. Bu temel prensiplerden birisi, nikahın keyfi uygulamalara kesinlikle kapalı, son derece ciddi, son derece önemli bir adım olduğu ve nikahta tarafların her türlü haklarının korunması mecburiyetidir. Bir insan kız olsun, erkek olsun evlenebilmek için mutlaka rüşt yaşına gelmelidir. Rüşt yaşına gelmiş olmak bir insanın kendi ayakları üzerinde durabilen, Allah ve toplum karşısında hayatının sorumluluğu alabilen, evliliğin anlamını sorgulayabilen olgunluğa erişmesi demektir. Bir insan kız olsun, erkek olsun mutlaka “aile kurmak ne anlama gelir”, “bir insan evlendiği zaman, anne baba olduğu zaman ne gibi sorumluluklar üstlenir” sorularının cevaplarını bilmelidir. Bunları bilmeden evlenmesi, biyolojik olarak ve psikolojik olarak anne olma noktasında kendini henüz yeterli hissetmediği bir zamanda kendi rızası dışında evlendirilmesi zaten dinin hiçbir şekilde onay vermediği bir durumdur. Bu noktada dinin birtakım prensipleri vardır. Nikah akdi, rızaya dayalı bir akittir. Evlenecek olan taraflar kadın olsun, erkek olsun haklarının ihlal edilmemesi açısından kendi rızalarıyla ve hür iradeleriyle buna karar vermelidirler".
“KÜÇÜK YAŞTAKİ EVLİLİKLER, TOPLUMUN VE NESLİN GELECEĞİNİ HEBA EDER"
Martı, "Küçük yaşta henüz evliliğe hazır olmayan bir kız çocuğunun ya da oğlan çocuğunu evlendirdiğinizde sadece ona yazık etmiyorsunuz toplumun geleceğini ve neslin inşasını da heba etmiş oluyorsunuz. Bu, güçlü bir aile yapısının tesisi, çocuk haklarının korunması için önemlidir. Dinin temel prensiplerinden bir başkası da budur. Bir insanın zarurat-ı hamse dediğimiz insan olmaktan kaynaklanan temel hak ve hürriyetleri vardır. Zaruri olarak her insanın korunması gereken can güvenliği, mal güvenliği, ırzının güvenliği, aklının güvenliği ve dokunulmazlığı gibi prensiplerimiz vardır. Çocuk haklarının korunması açısından da bu çok önemlidir. Siz bir kız çocuğunu zorla ve erken yaşta evliliğe mecbur bıraktığınız zaman onun hem onurunu zedeliyorsunuz hem de eğitim hakkını elinden alıyorsunuz. Bütün bunların da bir arada düşünülmesi gerekiyor" dedi.
“AİLENİN KORUNMASI DİNİMİZİN TEMEL PRENSİPLERİ İÇERİSİNDE YER ALIR”
Diyanet İşleri Başkanlığının İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları konusunda halkı doğru bilgilendirme amacıyla kurulmuş bir kurum olduğunu anlatan Martı, "Bu doğru bilgilendirme mutlak suretle dinimizin temel kaynaklarına dayanarak yapılması gerekmektedir. Başkanlığımızın bu hususta dinin temel referansları ile çelişen herhangi bir açıklamada bulunması mümkün değildir. Ailenin korunması, ailenin sağlıklı bir zemin üzerine kurulması sadece aile fertlerini değil, bütün toplumu ilgilendiren bir husustur ve bu, dinimizin temel prensipleri içerisinde yer alan bir konudur" diye konuştu.