AK Parti'de yeni MKYK ilk toplantısını yaptı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yeni MKYK ilk toplantısını yaptı.

TAKİP ET

AK Parti Genel Merkezinde ilk toplantısını yapan MKYK'da yeni görevler belirlendi.

Yeni belirlenen görevlere göre, AK Parti Genel Başkanvekilliklerine Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş getirilirken, Siyasi ve Hukuk İşleri Başkanı Hayati Yazıcı, Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir, Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz, Tanıtım Medya Başkanı Hamza Dağ, Dış İlişkiler Başkanı Efkan Ala, Sosyal Politikalar Başkanı Jülide Sarıeroğlu, Halkla İlişkiler ve Sivil Toplum Başkanı Özlem Zengin, Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki, Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, Mali ve İdari İşler Başkanı Vedat Demiröz, Ar-Ge ve Eğitim Başkanı Mustafa Şen, İnsan Hakları Başkanı Leyla Şahin Usta, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanı Ömer İleri, Çevre Şehir ve Kültür Başkanı Çiğdem Karaaslan, Genel Sekreter Fatih Şahin, Parti Sözcüsü Ömer Çelik, TBMM Grup Başkanı Naci Bostancı, TBMM Grup Başkanvekilleri Mahir Ünal, Mustafa Elitaş, Bülent Turan, Emin Akbaşoğlu, Cahit Özkan, Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Kadir inan olarak belirlendi.

"BU TİP DURUMLARDAKİ BÜTÜN TAHMİNLER BOŞA ÇIKAR"

Toplantı sonrasında düzenlediği basın toplantısında, Kabine revizyonu olup olmayacağına ilişkin sorula cevap veren Sözcü Ömer Çelik, “Bu Cumhurbaşkanımızın taktirinde bir konu. Benim var ya da yok demem, şu tarihte olacak gibi bir şey demem söz konusu değil. Hepiniz biliyorsunuz, bu tip durumlardaki bütün tahminler boşa çıkar. Ne zaman yapılacağı, nasıl yapılacağı tamamen Cumhurbaşkanımızın taktirindedir. Listelerin de her zaman yanlış olduğunu, çoğu kez uydurma olduğunu hepiniz görmüşsünüzdür. Ankara siyasetinin cilvelerinden bir tanesi bu” diye konuştu.

"EGEMEN BİR DEVLET OLARAK TÜRKİYE BU HAKKINI KULLANMIŞTIR"

Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesine ilişkin yapılan eleştirilere cevap veren Ömer Çelik, “Usulüne ilişkin bir problem yok. Burada önemli olan, egemen bir devlet olarak Türkiye bu hakkını kullanmıştır. Hepimizin odaklanması gereken konu; kadınların kazanımlarının daha çok nasıl artacağıdır, kadına şiddetin önlenmesiyle ilgili daha çok ne yapacağımız konusudur. Kadınların kazanımlarının artması ya da kadına şiddetin önlenmesi politik bir tercih değildir, ahlaki bir zorunluluktur. Siyaset kurumu, hükümet bunu farklı enstrümanlarla yapabilir, enstrümanların değişmesi bu hedeften ve bu haktan ayrılındığı anlamına gelmiyor. Burada çok netiz. Kim ne derse desin kadın haklarını güçlü bir şekilde savunuyoruz. Bunu ahlaki bir zorunluluk olarak görüyoruz. Sistematik olarak geri bırakılmış, şiddetle karşı karşıya kalmış, kazanımları çeşitli sebeplerle tarih içinde ellerinden alınmış kadınlara herhangi bir şekilde pozitif ayrımcılık uygulamak, herhangi bir dengeyi bozan, herhangi bir yanlış siyaset sonucu doğuran bir mesele değildir. Bu kavramlar kadınların büyük mücadelesi, onurlu mücadelesi, görkemli mücadelesi sayesinde elde edilmiştir. Kadınların bu görkemli mücadelesi aslında bir insanlık mücadelesidir. Kadınlar insandır, hepimiz insanoğluyuz. Bu konuda çeşitli eleştiriler var. Bunların bir kısmının iyi niyetli olduğunu biliyoruz, ‘acaba bir kayba mı uğranır, acaba elimizdeki kuvvetli bir enstrümanı kaybetmiş mi oluruz?' gibisinden yaklaşımları okuyoruz ve değerlendiriyoruz. İyi niyetli olan eleştirilerin hepsine saygı duyuyoruz. Eleştiri temel bir haktır, iyi niyetli, yapıcı eleştiri her zaman muhataplarına yol gösterir. Pek çok tartışmanın neticesinde bu şekilde bir sonucun ortaya çıkması kesinlikle kadınların haklarından vazgeçildiği anlamına gelmiyor” açıklamasında bulundu.

"KADINLARIMIZIN KAZANIMLARINI KORUMAYA VE ARTIRMAYA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE DEVAM EDECEĞİZ"

Hem kamusal hayatta hem siyasi hayatta kadınların yer alması, kadına şiddetin önlenmesi, kadın haklarının korunmasının kendileri için sadece politik bir tercih olmadığını, aynı zamanda insani ve ahlaki zorunluluk olduğunu söyleyerek, politik istikametlerini ahlaki ve insani zorunluluğun üzerine yerleştirdiklerini belirten Ömer Çelik, “Net bir şekilde söylemek isterim ki, kadın haklarından taviz vermek, kadına şiddetle mücadelede üstümüze düşen bir şey var ve bunu yapmıyorsak, bundan vazgeçmek, kesinlikle bu ahlaki zorunluluktan, bu ahlaki haktan ayrılmak anlamına gelir. Biz bu bilinçle hareket ediyoruz. Bunun enstrümanı yasalar olur, uluslararası sözleşmeler olur. Bunun taktirini yapacak olan Türkiye'yi yöneten hükümettir. Biz kadın haklarını güçlü bir şekilde savunmaya devam edeceğiz, kadınlarımızın kazanımlarını korumaya ve artırmaya güçlü bir şekilde devam edeceğiz. Kadına karşı şiddetle mücadele konusunda bileşenlerle birlikte istişare etmeye, yapılması gerekenler konusunda üstümüze düşeni her zaman olduğu gibi yapmaya, daha fazlası gerekiyorsa onu da yapmaya hazır olduğumuzu ifade edeceğiz. Mesele öncelikle kültüreldir. Aileden başlayarak, çocukların yetiştirilmesinden başlayarak, sokaktaki gündelik hayattan başlayarak bir duyarlılık oluşturulması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme