Anadolu Gençlik Derneği Başkanı Beyazkaya'dan Avrupa'ya eleştiri
Anadolu Gençlik Derneği Adıyaman Şube Başkanı Bedrettin Beyazkaya, Batı ülkelerinin ve İsrail'in İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırılarının artarak devam ettiğini vurguladı.
Anadolu Gençlik Derneği Adıyaman Şube Başkanı Bedrettin Beyazkaya, Batı ülkelerinin ve İsrail'in İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırılarının artarak devam ettiğini vurguladı.
Anadolu Gençlik Derneği Adıyaman Şube Başkanı Bedrettin Beyazkaya, İsrail'in Kudüs'te ezan okunmasını yasaklamaya çalışırken Avrupa'da da başörtüsüne yönelik kısıtlamalar tekrar gündeme geldiğini söyledi.
Birçok İslam ülkesinde, bizzat batı ve İsrail tarafından silahlandırılmış grupların Müslüman kanı dökmeyi sürdürdüğünü belirterek, 'Sözde insan hakları, özgürlükler ve demokrasinin beşiği olan Avrupa Birliği'nin üst mahkemesi Avrupa Adalet Divanı, işverenlerin, Müslüman kadınların işyerinde başörtüsü takmalarına engel olma haklarının olduğuna karar verdi. Adalet Divanı'nın Müslüman kadınların başörtüsü takmalarının engellenmesinin bir ayrımcılık olmadığını belirtmesi de Batı zihniyetinin özgürlükten ne anladığı bir kez daha gösterdi. Dünyaya insan hakları dersi vermeye kalkan Batı'nın, insanların kılık kıyafetiyle uğraşması, insan hakları noktasında ne seviyede olduğunu aşikr etmiştir. İşverene tanınan, kadınların başörtülü çalışmasını engellenme kararı, Avrupa Birliği'ni kuran zihniyetin Müslümanların yaşam tarzlarına yönelik tahammülsüzlüğünü yeniden gün yüzüne çıkarmıştır' dedi.
Beyazkaya, 'Avrupa Birliği'ni kuran zihniyetin, kendilerinden olmayanların inançlarına, kültürlerine ve yaşam tarlarına dair en ufak bir saygısı yoktur. Avrupa'nın çifte standartçı, yukarıdan bakan, kendini seçilmiş addeden düşünce yapısı, insanların özgürleşerek birlikte yaşama imknına dönük bir tehdittir. Yaşananlar gösteriyor ki Avrupa, insan hakları ve özgürlüklerin beşiği değil ve fakat farklı kültürler ve inançlar için inkar ve asimilasyon politikalarının merkez üssüdür. Öte yandan İslam coğrafyasının bağrına saplanmış bir hançer olan İsrail hem Müslümanlara yönelik fiziksel kıyıma hem de psikolojik baskıya devam etmektedir. Herkes biliyor ki İsrail'in en önemli ihraç ürünü terördür. İsrail, başta Filistin toprakları olmak üzere İslam coğrafyasının her noktasına ve tüm dünyaya terör ihraç ederek varlığını ikame etmektedir.
Müslümanlar bir araya gelemediği müddetçe İsrail'in ve Avrupa Birliği'nin Müslümanlara yönelik zorbalıkları, aşağılayıcı tutumları, direkt ya da dolaylı olarak imhaya yönelik politikaları devam edecektir' diye konuştu.
Anadolu Gençlik Derneği Adıyaman Şube Başkanı Bedrettin Beyazkaya, İsrail'in Kudüs'te ezan okunmasını yasaklamaya çalışırken Avrupa'da da başörtüsüne yönelik kısıtlamalar tekrar gündeme geldiğini söyledi.
Birçok İslam ülkesinde, bizzat batı ve İsrail tarafından silahlandırılmış grupların Müslüman kanı dökmeyi sürdürdüğünü belirterek, 'Sözde insan hakları, özgürlükler ve demokrasinin beşiği olan Avrupa Birliği'nin üst mahkemesi Avrupa Adalet Divanı, işverenlerin, Müslüman kadınların işyerinde başörtüsü takmalarına engel olma haklarının olduğuna karar verdi. Adalet Divanı'nın Müslüman kadınların başörtüsü takmalarının engellenmesinin bir ayrımcılık olmadığını belirtmesi de Batı zihniyetinin özgürlükten ne anladığı bir kez daha gösterdi. Dünyaya insan hakları dersi vermeye kalkan Batı'nın, insanların kılık kıyafetiyle uğraşması, insan hakları noktasında ne seviyede olduğunu aşikr etmiştir. İşverene tanınan, kadınların başörtülü çalışmasını engellenme kararı, Avrupa Birliği'ni kuran zihniyetin Müslümanların yaşam tarzlarına yönelik tahammülsüzlüğünü yeniden gün yüzüne çıkarmıştır' dedi.
Beyazkaya, 'Avrupa Birliği'ni kuran zihniyetin, kendilerinden olmayanların inançlarına, kültürlerine ve yaşam tarlarına dair en ufak bir saygısı yoktur. Avrupa'nın çifte standartçı, yukarıdan bakan, kendini seçilmiş addeden düşünce yapısı, insanların özgürleşerek birlikte yaşama imknına dönük bir tehdittir. Yaşananlar gösteriyor ki Avrupa, insan hakları ve özgürlüklerin beşiği değil ve fakat farklı kültürler ve inançlar için inkar ve asimilasyon politikalarının merkez üssüdür. Öte yandan İslam coğrafyasının bağrına saplanmış bir hançer olan İsrail hem Müslümanlara yönelik fiziksel kıyıma hem de psikolojik baskıya devam etmektedir. Herkes biliyor ki İsrail'in en önemli ihraç ürünü terördür. İsrail, başta Filistin toprakları olmak üzere İslam coğrafyasının her noktasına ve tüm dünyaya terör ihraç ederek varlığını ikame etmektedir.
Müslümanlar bir araya gelemediği müddetçe İsrail'in ve Avrupa Birliği'nin Müslümanlara yönelik zorbalıkları, aşağılayıcı tutumları, direkt ya da dolaylı olarak imhaya yönelik politikaları devam edecektir' diye konuştu.