Bakan Ağbal'dan taşeron açıklaması
Maliye Bakanı Ağbal, taşeron işçilerin kadroya alınması konusuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Bakan Ağbal, taşeron işçilerin kadroya alınması konusuyla ilgili, ‘Teknik çalışmalar hemen hemen tamam. Şimdi her alternatifin, farklı olabilecek alt detayların ortak bir çözüme dönüştürülmesiyle ilgili çalışmalar yapılacak. Taşeron konusunda Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı olarak çalışıyoruz. Burada önemli olan EKK ve Bakanlar Kurulunda nihai olarak verilecek kararlardır' dedi.
Maliye Bakanı Ağbal, Ocak-Eylül 2017 Dönemi Merkezi Yönetim Bütçe Uygulama Sonuçları, 2017 Yıl sonu Bütçe Gerçekleşme Tahmini ve 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı hakkında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Ağbal, torba yasa tasarısında Motorlu Taşıtlar Vergisi ve Kurumlar Vergisinde yapılan düzenlemenin, ortaya çıkan açığı telafi etmeye yeterli olup olmadığının sorulması üzerine Ağbal, geçen cuma günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda maddeler görüşülürken alınan tedbirlerin bütçeye etkileri konusunda komisyon üyelerinden bilgi talebi geldiğini belirterek, Orta Vadeli Program'da (OVP) öngörülen kamu dengelerini sağlamak üzere torba yasayla uygulamaya konulacak düzenlemelerin mali etkileri konusunda, Plan ve Bütçe Komisyonunda etraflıca değerlendirmelerde bulunacağını ifade etti.
"EKK VE BAKANLAR KURULUNDA NİHAİ OLARAK VERİLECEK KARARLARDIR"
Taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili soruya Ağbal, "Çalışma Bakanlığımızda bu konuyla ilgili çalışma yaptı. Öncelikle Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK) ardından da Bakanlar Kurulunda bu konudaki çalışmaları bir araya getirmek suretiyle kapsamlı bir çözüm paketini oluşturmayı hedefliyoruz. Hükümet olarak bir çerçeve düzenleme yapacağız. Teknik çalışmalar hemen hemen tamam. Şimdi her alternatifin, farklı olabilecek alt detayların ortak bir çözüme dönüştürülmesiyle ilgili çalışmalar yapılacak. Taşeron konusunda Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı olarak çalışıyoruz. Burada önemli olan EKK ve Bakanlar Kurulunda nihai olarak verilecek kararlardır" ifadelerini kullandı.
“Taşeronun kamuya alınması 'aldım' demekle olmuyor” diyen Ağbal, “Bunun birçok parametresi var. Kapsam, istihdam statüsü ne olacak, geçiş süreci düzenlemeleri ne olacak? Buradaki taşeron firmaların durumları ne olacak? Birçok parametre var. Biz, Çalışma Bakanlığı ile farklı alternatifleri masaya getireceğiz. Her bir parametre ile ilgili değerlendirmelerimizi yapacağız. Bir taraftan çalışanlarımızın kamuya geçişinin en uygun koşullarını oluştururken, bir taraftan da kamu maliyesi ve kamu hizmet sunumu açısından da bu sistemin en elverişli olmasının yolunu açacağız. Hükümet karar verecek. Hükümet olarak bir karar verip kamuoyuyla paylaşacağız. Şu ana kadar teknik çalışmalarda belediyeler de dahil olacak şekilde yürüdü. Farklı kurumlarda farklı statüler, farklı çözümler var. Bunu da EKK'da ve Bakanlar Kurulunda konuşacağız” değerlendirmesinde bulundu.
“2018 YILINDA SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİNDEN ŞEHİR HASTANELERİ PROJELERİ İÇİN 2,6 MİLYAR LİRALIK ÖDENEK AYIRDIK”
Kamu-özel iş birliğinde yapılan projelerin bütçeye yansımasıyla ilgili soruya Ağbal, bütçeden kamu-özel iş birliği projelerine taahhüt edilen ödemelerin yapılması amacıyla gerekli kaynakları ayırdıklarını kaydetti.
Ağbal, gerçekleştirilen tüm kamu-özel işbirliği projelerinin toplam büyüklüğünün, ileriki yıllarda bütçelere yansımaları konusunda uluslararası standartlarla uygun bir çalışmayı kamuoyuyla paylaşacaklarını açıkladı.
Ağbal, “2018 yılında Sağlık Bakanlığı bütçesinden şehir hastaneleri projeleri için 2,6 milyar liralık ödenek ayırdık. Bu ödeneğin bir kısmı sabit kira ödemeleri, bir kısmı da hesaplanan değişken hizmet bedelleri. Bundan sonraki yıllarda da şehir hastaneleri tamamlandıkça, buradan gelen bedelleri bütçeye yansıtacağız. Burada yapmış olduğumuz ödemelere paralel olarak Sağlık Bakanlığının bütçeden doğrudan yatırım olarak ayrılacak ödenekleri de yıllar itibarıyla azalmasa bile artış oranında bir düşme olacak. Bütçe kompozisyonu olarak bakıldığında Sağlık Bakanlığının yatırım bütçesi kamu-özel iş birliği projelerinin oran olarak arttığı, doğrudan bütçeden yatırım harcamaları olarak ayrılan kaynağın nispeten azaldığı bir görünüme kavuşacak ama bu görünüm kamu mali dengeleri içerisinde sürdürülebilir ve yönetilebilir seviyelerde olacak. Kamu-özel iş birliğinin projelerinin bütçe içerisinde karşılanabilirliğine ilişkin birtakım tartışmalar yapılıyor. Zaten bu projelerin her birine girişirken önümüzdeki yıllara ilişkin muhtemelen ödeme aralığını tahmin ederek, hesaplayarak bunları yapıyoruz. Bu açıdan herhangi bir şekilde burada bütçenin üzerinde bir olağanüstü yükten bahsetmek mümkün olmayacak” değerlendirmesinde bulundu.
2018 yılında ulaştırma projelerinde verilen garanti ödemeleri kapsamında 3,6 milyar liralık bütçeden kaynak ayıracaklarını bildiren Ağbal, "Yaptığımız hesaplamalara göre ilk yıllarda böyle bir garanti ödemesi olsa bile sonraki yıllarda trafiğin hızla artması sayesinde buradaki garanti ödemeleri biteceği gibi, devlet olarak burada ilave gelir sağlayacağız” açıklamasında bulundu.
Türkiye ekonomisinin yüksek büyüme gücünü, sürdürülebilirliğini ileriki yıllarda da devam ettirmesi halinde bütün kamu-özel iş birliği projelerinin getirdiği ilave yükümlülüklerinin karşılamanın ötesinde, büyüyen ekonominin ödemeleri tersine çevirip kamuya ilave gelir sağlayacağına dikkat çeken Ağbal, "Büyüyen Türkiye ekonomisi hikayesini, gerçekliğini, 2023 hedefleri bağlamında gelecek senelerde de hiçbir şekilde taviz vermeden devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
“İLK DEFA VERGİ SİSTEMİMİZDE VERGİ ADALETİNİ GÜÇLENDİREN, ÖDEME İLKESİNİ HAYATA GEÇİREN YENİ BİR VERGİ SİSTEMİNE GEÇİYORUZ”
Motorlu Taşıtlar Vergisinde (MTV) yapılan değişikliğe ilişkin eleştirilere ilişkin ise bu konuyla ilgili komisyonda yeterli derecede tartışmaları yaptıklarını belirten Ağbal, "Muhalefet partisi milletvekilleri de dahil olmak üzere herkesin son derecede olumlu karşıladığı bir yeni sistem değişikliği var. Bu sistem değişikliğini, 2018 yılındaki MTV artışlarından bağımsız olarak değerlendirmemiz lazım. Mevcut MTV sisteminde aracın değeri ne olursa olsun, motor silindir hacmi aynı ise aynı miktarda vergi ödüyorsunuz. Mesela 2017 yılında 1600 cc, vergili değeri 70 binin altında bir araç aldınız, siz buna bin 35 lira vergi ödüyorsunuz, öbür tarafta vatandaş diyor ki 'Ben Ferrari alacağım, ben de aynı parayı ödeyeyim.' İlk defa vergi sistemimizde vergi adaletini güçlendiren, ödeme ilkesini hayata geçiren yeni bir vergi sistemine geçiyoruz. Bu, verginin artışından bağımsız bir konu. Geniş toplum kesimleri de muhalefet partileri de bu düzenlemeyi, komisyonda yaptığımız görüşmeden hareketle söylüyorum, vergi adaletine ve ödeme gücü ilkesine uygun buluyor ve destekliyor” şeklinde konuştu.
Ağbal, 2018 yılında ilk defa trafiğe yeni çıkacak araçlar için yeni bir vergi sistemi getirdiklerini belirterek, burada yeni oluşacak değerler üzerinden vergi ödeneceğini ifade etti.
"Ödeme gücü ilkesine göre, vergi adaletine göre 2 milyon liranın üzerinde Ferrari alıyorsanız, 6 bin liralık ilave vergiyi de vereceksiniz” diyen Ağbal, “Bu vergi adaletine son derece uygun bir düzenleme" değerlendirmesinde bulundu.
Faiz dışı giderlerle ilgili soruya Ağbal, "2017 yılının ikinci 6 aylık döneminde faiz hariç giderlerdeki artış trendi aşağıya gelirken, vergi gelirlerindeki artış trendi yukarıya gelecek. Böylelikle yıl sonunda hedeflemiş olduğumuz bütçe açığını gerçekleştirmiş olacağız" ifadelerini kullandı.
Ağbal, Ocak 2018'de en düşük memur maaşının 2 bin 830 liraya çıkmış olacağını kaydetti.
Ağbal, kamuya alınacak personele ilişkin dağılımın bütçe kanununun çıkmasından sonra belirleneceğini bildirerek, başta öğretmen, sağlık çalışanları alımları olmak üzere açıktan atama kontejanları dahilinde personel dağılımını yeni yılla birlikte yapacaklarını ifade etti.
“ADIYAMAN VE O BÖLGEDEKİ ÜRETİCİLERİN ÜRETTİĞİ TÜTÜNÜ KENDİ LEHLERİNE DAHA ELVERİŞLİ KOŞULLARDA SATMASINA İMKAN VERECEK BİRTAKIM YASAL DÜZENLEMELERİ GETİRECEĞİZ”
Tütün konusunda önemli düzenlemeler yaptıklarını söyleyen Ağbal, bunun temel amacının yasa dışı tütün ticaretine son vermek olduğunu kaydetti.
Adıyaman ve o bölgedeki üreticilerin ürettiği tütünü kendi lehlerine daha elverişli koşullarda satmasına imkan verecek birtakım yasal düzenlemeleri getireceklerini belirten Ağbal, "O bölgede üretim yapan çiftçimiz kooperatifleşmek, ürettikleri tütünü kooperatifler eliyle piyasaya sunmak istiyor. Bu konuyu son derece olumlu değerlendiriyoruz. Onların önünü açacak bir düzenlemeyi de inşallah torba yasada önergeyle hayata geçireceğiz" dedi.
Tütün üreticilerinin ilave bir cezayla karşı karşıya kalmayacaklarını vurgulayan Ağbal, şunları kaydetti:
"Burada mücadele etmek istediğimiz, alnının teriyle üretim yapan çiftçiden aldığı tütünü kayıt dışı yollarla, vergiden kaçırmak üzere yasa dışı yöntemlerle satanlarladır. Yasal yolların dışında tütün ticareti yapmak isteyenler için de bir ceza düzenlemesi getiriyoruz. Orada da önergelerle birtakım değişiklikler yapacağız ve fiilin derecesiyle ceza arasında orantı kuran, ölçülülüğü oluşturan yeni bir sistemi de önergeyle komisyona getireceğiz. Böylelikle bu bölgedeki üreticiler üretimlerini daha elverişli koşullarda yapma imkanına kavuşacak."
Savunma Sanayii Destekleme Fonu kapsamında ilave tahsil edilecek kaynağın büyük ölçüde savunma birimlerinin yeni oluşan modernizasyon ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kullanılacağını belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetleri teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak üzere yeni, önemli projelere imza atıyor. Ülkemizin güvenliği için gerekli her türlü ilave projeyi de bu yolla destekleme imkanına kavuşacağız"dedi.
Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaleti için bütçeye konulan 3 milyar liralık kaynağa ilişkin Ağbal, Mart 2017'den itibaren artan ölçüde kredi kullanımları olduğunu, bunların geri dönüşü safhasında yaşanabilecek riskleri karşılamak üzere yapılan teknik çalışmalarda 3 milyon ödeneğin öngörüldüğünü bildirdi.
Ağbal, yeniden değerleme oranına ilişkin soruya, bunun yurt içi üretici fiyat endeksindeki değişime göre hesaplanan oran olduğunu ve vergi kanunlarında birçok vergisel düzenlemenin yeniden değerleme oranına bağlandığını hatırlattı.
Kamu maliyesinin 2014 sonrasında büyüme odaklı, genişlemeci bir görünüm arz ettiğini, 2018-2020 döneminde de denge itibarıyla büyümeye destek vereceğini söyleyen Ağbal, şöyle konuştu:
“Bunu yaparken kamu maliyesinde sürdürülebilirliği esas alan bir denge trendini öngörüyoruz. Bu, Türkiye ekonomisine güç veriyor, ekonomiye dışarıdan gelebilecek kırılganlıklar karşısında kalkan vazifesi görüyor. Yatırım, üretim, büyüme, kamu maliyesi dengeleri arasındaki ilişkileri tek taraflı okuyup da bütçe dengelerinde ortaya koyduğumuz yaklaşımı, sanki bugünden daha sıkılaştırıcı bir denge olarak görme anlayışı yanlış. Kamu maliyesi önümüzdeki 3 yıl boyunca da büyümeye destek verecek, bir taraftan da enflasyonla mücadelede para politikasıyla uyumlu bir çerçevede politikalar geliştireceğiz. Tedbirlerdeki değişikliğimizin bu çerçevede okunması gerekiyor.”
KURUMLAR VERGİSİ'NİN ARTIRILMASI
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen torba yasa tasarısında Kurumlar Vergisi'nin artırılmasına reel sektörün tepkisinin hatırlatılması üzerine, daha önceki yıllarda da bütçe dengesi için tedbirler alındığını ve bunları yaparken her zaman için bütçe dengesinin, kamu maliyesi dengelerinin ekonomik istikrara destek vermesini gözettiklerini ifade etti.
Bütçe açığının borçlanarak karşılandığını anlatan Ağbal, bütçe açığı ne kadar artarsa özel sektörün kullandığı kredi imkanını devletin kullanacağını, o zaman özel sektörün kredi imkanının daralacağını kaydetti.
Kamu maliyesi ile özel sektörün dengesinin bir istikrara işaret etmesi gerektiğini bildiren Ağbal, "Belki bir miktar özel sektörden vergi yoluyla kaynak alacağız ama aslında bütçe dengesi sayesinde de özel sektörün bankacılık sektöründen kullanamayacağı bir kaynağı da özel sektöre bırakmış olacağız” diye konuştu.
Ağbal, özellikle 2018-2020 arasında özel sektörün yatırım harcamalarının da artacağını varsaydıklarını kaydederek, "O zaman özel sektörün daha fazla kaynak kullanması lazım. Kamunun, özel sektörün yerine geçip daha fazla bankalardan kaynak almaması lazım. Bunu temin etmek gerekiyor. Getirdiğimiz vergi artışının doğurduğu ilave maliyetten çok daha fazlasıyla ekonomik istikrar zaten özel sektör yatırımlarının önünü açacak” dedi.
Bu düzenlemenin geçici bir madde olduğunu söyleyen Ağbal, 3 yıllık bir dönemi kapsadığını ve Bakanlar Kuruluna da geçici olan bu madde döneminde oranı tekrar aşağı çekebilmesi için yetki verildiğini aktardı.
Kamu maliyesi dengelerini gözeteceklerini vurgulayan Ağbal, "Sadece geçici olarak yaptığımız bu düzenlemeyi imkan bulursak eski haline getireceğiz. Kalıcı bir düzenleme değil. Mali alanımız olduğu anda o vergi artışından vazgeçeceğiz" açıklamasında bulundu.
2018 yılında öğretmen alımı olacağını söyleyen Bakan Ağbal, kamuya kaç personel alınacağını Bakanlar Kurulunda konuşacaklarını bildirdi.
Kanal İstanbul'a ilişkin bir bütçe hazırlığı olup olmadığının sorulması üzerine de bu projenin çalışmalarının Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yürütüldüğüne bildiren Ağbal, proje için henüz bütçe çalışma aşamasında olmadıklarını ifade etti.