Başbakan Davutoğlu Bingöl'de

Başbakan Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile birlikte geldiği Bingöl'de kamu yatırımlarının toplu açılışını gerçekleştirdi. Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürlüğü Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen açılış törenine katılan Davutoğlu, burada halka hitap etti. Büyük bir sevgi gösterisiyle karşılanan Davutoğlu, seçimlerden sonra ziyaret ettiği ilk illerden birinin Bingöl olduğunu belirterek, Bingöl'ün oylarını en fazla arttığı 3. il olduğunu vurguladı. Hain alçakların Türkiye'yi terör belasına salması karşısında en dik duran illerden birinin Bingöl olduğunu anlatan Davutoğlu, “Doğu ve Güneydoğulu, özellikle de Bingöllü kardeşlerimiz bu vatan bölünmez. Kardeşliğimiz edebi diye haykırdı. Hepinize teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“ELİ BOŞ GELMEDİK”
Bingöl'e eli boş gelmediklerini anlatan Davutoğlu, “Seçimlerden önce verdiğimiz her sözü yerine getirmenin gururu ile karşınızdayım. Biz tutamayacağımız sözleri vermez, verdiğimiz sözleri de unutmayız. Nasıl ki Ankara'da ülke geneli ile ilgili verdiğimiz sözleri birer birer yerine getiriyorsak, illerimiz için de verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Sevgimizi, aşkımızı gösteren bir hizmet paketi ile karşınızdayız. İmar ve inşasını daha da arttıracak, Bingöl'ü daha da güzelleştirecek ve zenginleştirilecek bir açılış paketi ile karşınızdayız. Bugün açılışını yapacağımız hizmetler arasında kayak tesisi, terminal binası, göletler, okul, pansiyon, lojmanlar var. Var da var. 82 milyon 920 bin TL'lik bir yatırım bugün hizmetinize giriyor. Hayırlı uğurlu olsun” dedi.

“BİZİM GÜNDEMİMİZ HİZMET”
Gündemlerinin Bingöl'ün daha güzel, vatandaşların ise daha huzurlu, güvenli ve refah içerisinde bulunması olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Bizim meselemiz Türkiye'nin daha güçlü, milletin daha refah içinde olmasıdır. Sadece Bingöl'e değil, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'ya kazandırdığımız eserlerle de gurur duyuyoruz. Bingöl parlayacak yükselen güç olacak. Türkiye parlayacak dünyanın yükselen gücü olmaya devam edecek. Çevremizde ne tuzaklar kurulursa kurulsun, Türkiye'nin yükselişi, Bingöl'ün kalkınması engellenemeyecek. Bugün açacağımız eserlerle bu kalkınmanın bir buketini sunuyoruz size. Türkiye'yi baştan başa imar ve inşa faaliyeti AK Parti ile başladı. Eskiden hayali bile kurulmayan dev projeler bizimle birlikte faaliyete geçti. Şehirlerimiz bizim dönemimizde birbirine bağlandı. Bölgelerdeki gelişmişlik farkı en aza indi. Adalet her konuda her alanda o ulvi duyguyu kaybetmemektir. Biz kalkınma hamlesinde de adaletli olduk. Başarımızın sırrı da buradadır. Bizim adalet ve kalkınma anlayışımız birbirine tamamlayan bir siyasetle mümkün oluyor. Kalkınma ve adaleti eş zamanlı olarak gerçekleştiriyoruz. Bir elimiz Karadeniz sahil yolunda, bir elimiz Akdeniz. Bin elimiz Afyon da bir elimiz Bingöl'de. Gündemimizde ajandamızda eğitim ve sağlık yatırımları da var. En büyük meseleden en küçüklere hiçbir meselenin çözümünü ertelemiyoruz. AK Parti yarım kalan işleri tamamlayan, yarık kalan gönülleri birleştiren parti. Doğuda da böyle batıda da. Türkiye bugün eskisi ile asla kıyaslanmayacak ileri bir seviyede. Türkiye'mizin her köşesi her şehri aynı anda gelişiyor. Bütüncül bir siyaset yürütüyoruz ve insanlarımızın mutluluğu için adımları aynı anda atıyoruz.”

“HEPSİNE MEYDAN OKUYORUZ”
Konuşmasında muhalefete de yüklenen Başbakan Davutoğlu, şu ifadelerde bulundu:
“Şu muhalefetin haline bir bakın. Dün mecliste gördünüz. Karşımızda ne hale düştüklerini gördünüz. Hepsine ülkenin her yerinden meydan okuyoruz. İşte biz bugün Bingöl'deyiz. Dün Ankara'daydık. Edirne'de Van'da, Şanlıurfa'da olacağız. Her yere gideceğiz. Ama diğer partiler Türkiye'nin bir bölgesinde varlar, diğerinde yoklar. Biz ise ülkemizin her yerinde varız. Çünkü biz her şeyden önce 78 milyonun kalbinde, yüreğinde varız. Onların fikirleri kısık. Herhangi bir soruna herhangi bir çözüm öneremiyorlar. Çekişmeden, nidadan, hakaretten başka bir şey yok. Bunların yüreğinde millet sevgisi, halk sevgisi yok. CHP'de, MHP'de, HDP'de böyle. Bakın dün hiç birbirlerine laf etmediler. MHP ülkenin doğusuna batısına gelip, selam veremeyen MHP diğerlerine laf edemedi. Terör örgütünün sözcüsü olan HDP diğerlerine laf edemedi. Hep beraber bize saldırdılar. Hodri meydan. Biz buradayız. Türkiye'deyiz, Doğuda, batıda, kuzeyde ve güneydeyiz. Her meydan okumaya karşı dimdik ayaktayız.”

“BAHARI ATEŞLE ÇAĞIRIYORLAR”
7 Haziran seçimlerinden önce eş başkanlardan birinin Bingöl'e geldiğini anımsatan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Burada Bingöllülerin gözlerine baka baka ‘Hiçbir kirli ilişkinin altına girmedik' demiştik. Yalanları bir bir döküldü. Sırtlarına Kandile sınır ötesindeki Türkiye düşmanlarına dayadılar. Türkiye'yi şikayet ettiler. Kirli ittifakın göbeğindeler. Onlar kimlerle ittifak yaparsa yapsın, biz birlik demeye devam ediyoruz. Ellerini tetikten çekmeyenler iflah olmayacaklar. Şimdi tehdit ediyorlarmış. Bahar gelince terörü Bingöl'e Van'a diğer illere yayacaklarmış. Baharında da yazında da ülkenin her yerinde varız, her yerinde olacağız. Bizi kimse korkutamaz. Her hafta buradayım, Nevruz'da da Ramazan'da buradayım. Değerli Zazalar, yiğit Türkler ve yiğit Kürtler, bunlar baharı ateşle çağırıyorlar. Şiddetle, terörle çağırıyorlar. Biz ise kardeşlik türküleri ile çağırıyoruz. Biz baharı teröre değil, kayak tesislerine davet etmek için çağırıyoruz. Bingöl üniversitesine eğitime gelmeleri için çağırıyoruz. Biz baharın sözcüsüyüz. Biz şafağın sözcüsüyüz. Onlar karanlık gecelerin sözcüleri. Kirli ittifakın neferleri. Biz aydınlık sabahların habercisiyiz. Bizim terör konusuna bakışımız başından beri belli.”

“RİSK ALDIK, HAREKETE GEÇTİK”
AK Parti'nin her zaman çözüm odaklı olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Biz katkı verecek herkese ‘Fikrinizi söyleyin, katkı verin' dedik. Risk aldık harekete geçtik. Cumhurbaşkanımızın başlattığı süreç demokrasi anlayışımızın gereğiydi,. Siyasetin çözüm üretmesi gerektiğine inandık. Bu nedenle her türlü talebin demokratik bir atmosferde dile getirebileceği zemin tesis ettik. En baştan itibaren çözüm sürecinin milli ve yeni bir proje olduğunu vurguladık. Toplumun bütün kesimleri de büyük bir vicdanla bu süreci sahiplendi. Şiddetin ve silahın tavsiye edilmesini, demokratik siyaseti amaç olarak benimsedik. Bu amaçla attığımız adımların samimiyetini kimse sorgulayamaz. Ama bu çalışmalarımız karşılık bulmadı. En alçakça yöntemleri kullanmaktan kaçınmayan bir anlayış çıktı. O zihniyet, Marksist, Leninist ayağına geri döndü. Ülkemizin birliğine kast edenler, huzur ortamını ortadan kaldırmak için yeniden harekete geçti. Esed rejimi ile işbirliği halinde kanlı bir çatışmanın tarafı olmaya tercih ettiler. Bugün çözüm sürecinin durmasının tek sorumlusu silahların gölgesine saklanmaktan vazgeçmeyenlerdir. ‘Silahları terk edeceğiz' sözünü verdikten sonra şehirlerimizi, ilçelerimizi silah deposu haline getirmeye çalışanlar işte çözüm sürecini durduranlar da bitirenler de onlardır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir demokratik ülke bir şehrin herhangi bir yerin terör örgütü tarafından silahlandırmasına izin vermez” dedi.

Milletvekillerinin terörist cenazesine gitmesinin ayrı bir provokasyon olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, şöyle dedi:
“Bu hastalıklı bir ruh halidir. Bir milletvekilinin terör örgütünün bile sahiplenmeye çekindiği bir teröristin cenazesine gitmesi aymazlıktır. Ankara'nın göbeğinde 29 canımızı şehit eden teröristin cenazesine giden o terörist gibi suça ortak olmuş olur. Hiçbir siyasi sistem böyle bir şımarıklığa ve aymazlığa göz yummaz.”

“ONLAR BOMBA, BİZ TABLET VERİYORUZ”
Bir taraftan terörle kararlı bir şekilde mücadele ederken, diğer taraftan Türkiye'nin saygınlığını ve halkın huzurunu arttırmakla meşgul olduklarını kaydeden Başbakan Davutoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Allah'ın izni ile bu harici durumu hep birlikte ortadan kaldıracağız. Gündemi öldürme, yıkma, yok etme olanlara inat, bizim gündemimiz, imar, inşa, birlik, beraberlik ve kardeşliktir. Bizim gündemimiz hem manen hem de madden kalkınmadır. Biz bu bölgenin yiğit çocuklarının ellerine tablet veriyoruz. Onlar ise bomba, silah veriyorlar, aramızdaki fark bu. Biz hiçbir gencimizin o çukurlarda, dağlarda hayatının kararmasına izin vermeyeceğiz.”