Başbakan Yardımcısı Kaynak, Kılıçdaroğlu'na yüklendi
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Kılıçdaroğlu şimdi milletimizin kafasını karıştırmak için yeni bir yalan ihdas etti. 'Cumhurbaşkanı isterse bir imza ile birinin elindeki malı alır, diğerine verir.' Sayın Kılıçdaroğlu, bizler okur-yazar insanlarız, bizler susadığımızda su içeriz. Hacca umreye giden olur ikram ederse zemzem içeriz. Ben çalı çok içerim. Kahve içeriz, ayran, şalgam içeriz. Allah aşkına sen bu metni okurken ne içiyordun? dedi.
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, 'Kılıçdaroğlu şimdi milletimizin kafasını karıştırmak için yeni bir yalan ihdas etti. 'Cumhurbaşkanı isterse bir imza ile birinin elindeki malı alır, diğerine verir.' Sayın Kılıçdaroğlu, bizler okur-yazar insanlarız, bizler susadığımızda su içeriz. Hacca umreye giden olur ikram ederse zemzem içeriz. Ben çalı çok içerim. Kahve içeriz, ayran, şalgam içeriz. Allah aşkına sen bu metni okurken ne içiyordun?' dedi.
Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde, AK Parti Elbistan İlçe Başkanlığı tarafından, Anayasa Değişikliği Referandumu konulu toplantıda konuşan, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi.
'Kılıçdaroğlu yukarı çıkan merdiveni inmek için kullanır' diyen Kaynak, 'Milletvekili seçilme yaşı ile ilgili bir görüş okuyacağım. Sunucu soruyor; 'Maden gençleri daha çok hayatın içine sokacağız diyorsunuz. Seçilme yaşının düşürülmesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?' CHP'nin genel başkanı diyor ki; '18 yaşa düşürülmesine evet, herhangi bir sorunumuz yok. O konuda biz anayasa değişiklik teklifini de verdik. Gençler siyasete ısınacaksa, 18'e ulaşan bir gençte rahatlıkla milletvekili, belediye başkanı olabilmeli. Şu anda bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye'nin en genç belediye başkanı bizim partimizdendir.' Bunu bugün çoluk çocuğu milletvekili yapacaksınız diyen, 26 Mayıs 2015 tarihinde CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu söylemiş. Ama Kılıçdaroğlu yukarı çıkan merdiveni inmek için kullanır. Kılıçdaroğlu dümdüz yalan söylüyor. Kılıçdaroğlu şimdi milletimizin kafasını karıştırmak için yeni bir yalan ihdas etti. 'Cumhurbaşkanı isterse bir imza ile birinin elindeki malı alır, diğerine verir.' Sayın Kılıçdaroğlu, bizler okur-yazar insanlarız, bizler susadığımızda su içeriz. Hacca umreye giden olur ikram ederse zemzem içeriz. Ben çalı çok içerim. Kahve içeriz, ayran, şalgam içeriz. Allah aşkına sen bu metni okurken ne içiyordun?'
Kaynak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Milletin gözünden kaçırmak için her türlü hareket yapılmaktadır. CHP, 'Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok, başörtüsünün Avrupa'da yeri yok' diyen Cem Özdemir ile oturacak ve diyecek ki, 'ben olsam, ben göreve gelirsem, AB'nin özerklik şartını kabul ederim.' Yani ülkemizin doğusunda, güneydoğusunda özerk bölge kurulmasına imkan verecek. Sonra dönüp bize diyecek ki, 'Cumhurbaşkanı bu sistemle, bir kararname ile eyalet kurabilecek.' Bu da bugünlerin icadı yeni bir yalan. Yeni sistem şuanda Bakanlar Kurulu'nun kararname çıkarma yetkisini cumhurbaşkanına veriyor. Zaten Bakanlar Kurulu hangi alanda kararnameler çıkartabilecekse, cumhurbaşkanı da bu alanda kararname çıkartabilecek. Ama asla temel haklara dokunamayacak. Kimsenin mülkiyet hakkına, kimsenin can emniyetine, inanç özgürlüğüne dokunamayacak. Cumhurbaşkanı bir kanuna aykırı kararname de çıkartamayacak. Cumhurbaşkanı bir kararname çıkardığı taktirde, gene milletin seçtiği meclis bir kanunla onu ortadan kaldırabilecek. Bizim bu sistemi getirme sebebimiz ülkemizin bekasıdır.
Bakın bu bölgede Allah vergisi bir bölgede yaşıyoruz. Büyük nimetlere sahibiz. 4 mevsimi yaşıyoruz. Çok çalışkan insanlarımız var. Ama bu bölge aynı zamanda tehlikelerle, risklerle etrafı çevrili bir bölge. Bu bölgede güçlü bir devlet olmazsa başımıza neler gelebileceğini, hemen Suriye'de, Irak'ta görüyoruz. O yüzden bizim milletimizin hukukunu sağlama, devletimizin geleceğini sağlamamız gerekir. Bu sistemin özü budur. İstiyoruz ki bu sistem kriz üretmesin. Krizler olursa bunun çözümünü bizzat milletimiz yapsın, milletin seçtiklerinden başka hiç kimse milleti yönetmesin. Diyeceksiniz ki bu milleti milletin seçtiklerinden başkası mı yönetiyor? Bizler 2007 yılında cumhurbaşkanı seçtirilmeyince 367 gibi bir garabet çıkartılınca, yani 276 kişi cumhurbaşkanı seçebilir ama 276 kişinin cumhurbaşkanı seçmesi için 367 vekilin mecliste olması gerekir. Böyle bir icat çıkartılınca, cumhurbaşkanını halkın seçmesi düzenlendi. Milletimizin yüzde 68'i buna evet dedi. Ardı sıra biz bir anayasa değişikliği yaptık. Milletimizin çocukları istedikleri kılık kıyafetle üniversiteye gitsinler diye bir anayasa değişikliği yaptık. O zaman MHP ile birlikte yaptık. Ertesi gün uyandığımızda, 411 el kaosa kalktı manşetini gördük. Ardı sıra milletin seçtiği 411 vekilin oyu ile yapılan değişiklik, Anayasa Mahkemesi'ndeki 8-9 kişinin oyu ile iptal edildi. Bu mudur millet iradesi. Ardından bununla da yetinmediler. Türkiye'nin yarısının oyunu almış, ülkeyi kalkındırmış, büyütmüş, okuldaki çocukların sıralarına kitap bırakmış, fakirlerin kömürünü teslim etmiş, hastasını ilaçsız bırakmamış partiye karşı kapatma davası açtılar. Bu sistemde böyle odaklar var da ondan yapabiliyorlar. Yetkilerini kullandılar. Ve milletin oyunun yarısını almış partiye irticai eylemden para cezası verdiler. Bir tek üye daha oy verseydi, milletin kurduğu parti millete rağmen kapatılacaktı. O yüzden bu sistem var olduğu müddetçe bizim bu zor coğrafyada devletimizin bekasını sağlamamız mümkün değildir. Şehit vererek ayakta tuttuğumuz bu vatan topraklarını asla risk altında, tehdit altında bırakamayız. Halk kendisini yönetecek başkanı seçsin. Ve halk kendisinin yasalarını yapacak meclisi seçsin. Tabi bu sistem milletimizle de ittifakı zorunlu kılar. Yani milletin yüzde 50'sinden fazlasını oyunu alabilecek kimse, bir, milletin ortak değerlerine sahip olacak, iki, tavanda bir mutabakat sağlanacaktır. Bu sistem uygulanmıştır da. Hatırlayın. 2014'te cumhurbaşkanlığı seçiminde biri sol siyasi parti CHP, biri milliyetçi parti MHP ortak aday çıkardılar. Demek ki bu sistem çatışmayı, kutuplaşmayı değil, uzlaşmayı doğurur. Ekmeleddin İhsanoğlu. Neydi sloganı? Ekmek için Ekmeleddin. Ekmek için Ekmeleddin olabilir ama istikrar için bu sistem. Biz diyoruz ki; milletimizin iradesinin üstünde bir irade olmasın. Milletimizin üstünde bir söz, bir karar olmasın. Milletimiz koalisyonlarla, krizlerle, cumhurbaşkanlığı başbakan anlaşmazlığı ile asla meşgul olmasın.'
Kaynak, son olarak, 'Türkiye, 2007'deki müdahale olmasa idi, Türkiye o kapatma davaları ile Anayasa Mahkemeleri ile bilmem Ergenekon, sarıkız, ayışığı, balyoz darbe girişimleri bunlar olmasa idi, inanın bugün fert başına gelirini 25 bin dolarlara çıkarmıştı' diye konuştu.
Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde, AK Parti Elbistan İlçe Başkanlığı tarafından, Anayasa Değişikliği Referandumu konulu toplantıda konuşan, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi.
'Kılıçdaroğlu yukarı çıkan merdiveni inmek için kullanır' diyen Kaynak, 'Milletvekili seçilme yaşı ile ilgili bir görüş okuyacağım. Sunucu soruyor; 'Maden gençleri daha çok hayatın içine sokacağız diyorsunuz. Seçilme yaşının düşürülmesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?' CHP'nin genel başkanı diyor ki; '18 yaşa düşürülmesine evet, herhangi bir sorunumuz yok. O konuda biz anayasa değişiklik teklifini de verdik. Gençler siyasete ısınacaksa, 18'e ulaşan bir gençte rahatlıkla milletvekili, belediye başkanı olabilmeli. Şu anda bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye'nin en genç belediye başkanı bizim partimizdendir.' Bunu bugün çoluk çocuğu milletvekili yapacaksınız diyen, 26 Mayıs 2015 tarihinde CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu söylemiş. Ama Kılıçdaroğlu yukarı çıkan merdiveni inmek için kullanır. Kılıçdaroğlu dümdüz yalan söylüyor. Kılıçdaroğlu şimdi milletimizin kafasını karıştırmak için yeni bir yalan ihdas etti. 'Cumhurbaşkanı isterse bir imza ile birinin elindeki malı alır, diğerine verir.' Sayın Kılıçdaroğlu, bizler okur-yazar insanlarız, bizler susadığımızda su içeriz. Hacca umreye giden olur ikram ederse zemzem içeriz. Ben çalı çok içerim. Kahve içeriz, ayran, şalgam içeriz. Allah aşkına sen bu metni okurken ne içiyordun?'
Kaynak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Milletin gözünden kaçırmak için her türlü hareket yapılmaktadır. CHP, 'Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok, başörtüsünün Avrupa'da yeri yok' diyen Cem Özdemir ile oturacak ve diyecek ki, 'ben olsam, ben göreve gelirsem, AB'nin özerklik şartını kabul ederim.' Yani ülkemizin doğusunda, güneydoğusunda özerk bölge kurulmasına imkan verecek. Sonra dönüp bize diyecek ki, 'Cumhurbaşkanı bu sistemle, bir kararname ile eyalet kurabilecek.' Bu da bugünlerin icadı yeni bir yalan. Yeni sistem şuanda Bakanlar Kurulu'nun kararname çıkarma yetkisini cumhurbaşkanına veriyor. Zaten Bakanlar Kurulu hangi alanda kararnameler çıkartabilecekse, cumhurbaşkanı da bu alanda kararname çıkartabilecek. Ama asla temel haklara dokunamayacak. Kimsenin mülkiyet hakkına, kimsenin can emniyetine, inanç özgürlüğüne dokunamayacak. Cumhurbaşkanı bir kanuna aykırı kararname de çıkartamayacak. Cumhurbaşkanı bir kararname çıkardığı taktirde, gene milletin seçtiği meclis bir kanunla onu ortadan kaldırabilecek. Bizim bu sistemi getirme sebebimiz ülkemizin bekasıdır.
Bakın bu bölgede Allah vergisi bir bölgede yaşıyoruz. Büyük nimetlere sahibiz. 4 mevsimi yaşıyoruz. Çok çalışkan insanlarımız var. Ama bu bölge aynı zamanda tehlikelerle, risklerle etrafı çevrili bir bölge. Bu bölgede güçlü bir devlet olmazsa başımıza neler gelebileceğini, hemen Suriye'de, Irak'ta görüyoruz. O yüzden bizim milletimizin hukukunu sağlama, devletimizin geleceğini sağlamamız gerekir. Bu sistemin özü budur. İstiyoruz ki bu sistem kriz üretmesin. Krizler olursa bunun çözümünü bizzat milletimiz yapsın, milletin seçtiklerinden başka hiç kimse milleti yönetmesin. Diyeceksiniz ki bu milleti milletin seçtiklerinden başkası mı yönetiyor? Bizler 2007 yılında cumhurbaşkanı seçtirilmeyince 367 gibi bir garabet çıkartılınca, yani 276 kişi cumhurbaşkanı seçebilir ama 276 kişinin cumhurbaşkanı seçmesi için 367 vekilin mecliste olması gerekir. Böyle bir icat çıkartılınca, cumhurbaşkanını halkın seçmesi düzenlendi. Milletimizin yüzde 68'i buna evet dedi. Ardı sıra biz bir anayasa değişikliği yaptık. Milletimizin çocukları istedikleri kılık kıyafetle üniversiteye gitsinler diye bir anayasa değişikliği yaptık. O zaman MHP ile birlikte yaptık. Ertesi gün uyandığımızda, 411 el kaosa kalktı manşetini gördük. Ardı sıra milletin seçtiği 411 vekilin oyu ile yapılan değişiklik, Anayasa Mahkemesi'ndeki 8-9 kişinin oyu ile iptal edildi. Bu mudur millet iradesi. Ardından bununla da yetinmediler. Türkiye'nin yarısının oyunu almış, ülkeyi kalkındırmış, büyütmüş, okuldaki çocukların sıralarına kitap bırakmış, fakirlerin kömürünü teslim etmiş, hastasını ilaçsız bırakmamış partiye karşı kapatma davası açtılar. Bu sistemde böyle odaklar var da ondan yapabiliyorlar. Yetkilerini kullandılar. Ve milletin oyunun yarısını almış partiye irticai eylemden para cezası verdiler. Bir tek üye daha oy verseydi, milletin kurduğu parti millete rağmen kapatılacaktı. O yüzden bu sistem var olduğu müddetçe bizim bu zor coğrafyada devletimizin bekasını sağlamamız mümkün değildir. Şehit vererek ayakta tuttuğumuz bu vatan topraklarını asla risk altında, tehdit altında bırakamayız. Halk kendisini yönetecek başkanı seçsin. Ve halk kendisinin yasalarını yapacak meclisi seçsin. Tabi bu sistem milletimizle de ittifakı zorunlu kılar. Yani milletin yüzde 50'sinden fazlasını oyunu alabilecek kimse, bir, milletin ortak değerlerine sahip olacak, iki, tavanda bir mutabakat sağlanacaktır. Bu sistem uygulanmıştır da. Hatırlayın. 2014'te cumhurbaşkanlığı seçiminde biri sol siyasi parti CHP, biri milliyetçi parti MHP ortak aday çıkardılar. Demek ki bu sistem çatışmayı, kutuplaşmayı değil, uzlaşmayı doğurur. Ekmeleddin İhsanoğlu. Neydi sloganı? Ekmek için Ekmeleddin. Ekmek için Ekmeleddin olabilir ama istikrar için bu sistem. Biz diyoruz ki; milletimizin iradesinin üstünde bir irade olmasın. Milletimizin üstünde bir söz, bir karar olmasın. Milletimiz koalisyonlarla, krizlerle, cumhurbaşkanlığı başbakan anlaşmazlığı ile asla meşgul olmasın.'
Kaynak, son olarak, 'Türkiye, 2007'deki müdahale olmasa idi, Türkiye o kapatma davaları ile Anayasa Mahkemeleri ile bilmem Ergenekon, sarıkız, ayışığı, balyoz darbe girişimleri bunlar olmasa idi, inanın bugün fert başına gelirini 25 bin dolarlara çıkarmıştı' diye konuştu.