Başkan Ocak 'Çalışanın alacağı ücret, asgari ücretin altında olamaz'
Erzincan Barosu Başkanlığı tarafından İşçilik Alacakları konulu meslek içi eğitim seminerinde konuşan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Daire Başkanı Uğur Ocak, İşçi ücretinin dava dilekçesinde açıklaması gerektiğini belirterek, eğer dava dilekçesinde bir ücret belirtilmediyse, ücretin bodrodaki kadar kabul edileceğine ve çalışanın alacağı ücretin, asgari ücretin altında olamayacağına dikkat çekti.
Erzincan Barosu Başkanlığı tarafından 'İşçilik Alacakları' konulu meslek içi eğitim seminerinde konuşan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Daire Başkanı Uğur Ocak, İşçi ücretinin dava dilekçesinde açıklaması gerektiğini belirterek, eğer dava dilekçesinde bir ücret belirtilmediyse, ücretin bodrodaki kadar kabul edileceğine ve çalışanın alacağı ücretin, asgari ücretin altında olamayacağına dikkat çekti.
Erzincan Barosu Başkanlığınca aylık olarak gerçekleştirilecek olan seminerlerin ilki, 'İşçilik Alacakları' konulu meslek içi eğitim semineri Erzincan Barosu toplantı salonunda gerçekleştirildi. Düzenlenen seminere; Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Abdullah Akın Çiçek, Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, İlçe Kaymakamları ve Erzincan Barosuna kayıtlı avukatlar ile bazı işverenler katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Baro Başkanı Avukat Adem Aktürk, tüm davetlilere katılımları için teşekkür ederek, aylık olarak farklı konularda gerçekleştirecekleri Eğitim Seminerleri ile bilgilendirme faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi.
Daha sonra konuşan Vali Arslantaş ise Türkiye'nin, son dönemde gerçekleştirilen reformlar ve yatırımlarla, 2023 hedeflerini gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerlediğine değinerek, 'Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla, vatandaşlarımızın refahını, huzurunu ve emniyetini sağlamak için çalışmaktadır.' dedi.
Vali Arslantaş konuşmasının devamında; 'Bu çerçevede, demokratik standartların yükseltilmesi, insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi, adaletin hızlı bir şekilde tecellisinin sağlanması amacıyla da önemli reformlar gerçekleştirilmektedir. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda ilerlemesinde yargı kurumları da, hakimleri, savcıları, avukatları ve diğer çalışanlarıyla hayati bir önem taşımaktadır. Güvenilir ve hızlı bir şekilde tecelli eden adalet, toplumsal barışın, huzur ve kardeşliğin en güçlü teminatıdır. Hukuk devletinin yaşatılabilmesi için, yargının her türlü taassuptan, gruplaşmadan, siyasi ve ideolojik kamplaşmadan uzak kalması, tarafsızlığını koruması şarttır. 15 Temmuz darbe girişimiyle hain planları ortaya çıkan ihanet çetesinin en çok hedef aldığı kurumların başında yargı gelmektedir. Bu ihanet çetesine karşı verilen mücadele sırasında karşılaştığımız hadiseler, yargıyı teslim almaya çalışan gruplara karşı müteyakkız olmamız ve sorunların üzerine cesaretle gitmemiz gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Başta Hakim ve Savcılarımız olmak üzere, tüm yargı mensuplarının bu konuda ortaya koyacakları öncülük büyük önem taşımaktadır. Ülkemizi daha aydınlık yarınlara taşımaya yönelik çalışmalarda, adalet sistemimizin kusursuz işleyişi, hukukun eksiksiz tecellisi ve yargıya güvenin pekiştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen reformların kesintisiz şekilde sürmesi büyük önem taşımaktadır. Adalet sistemimizin şeffaflaştırılması, hesap verebilirliğinin temini, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının daha da güçlendirilmesi için herkes üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmelidir. Bu gün Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Başkanı Sayın Uğur Ocak beyin ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Başkanı Sayın Mustafa Söylen beyin gerçekleştireceği işçilik alacakları konulu bir meslek içi eğitim seminerinde birlikteyiz' dedi.
'DAVALARIN ÇOĞU İŞVERENLER AÇISINDAN OLUMSUZ SONUÇLANIYOR'
Davaların kaybedilmesindeki en önemli faktörlere değinen Vali Arslantaş, 'İşçi ve işverenler arasında iş ilişkilerinde her zaman pürüzler ortaya çıkabilir. Haksızlığa uğradığını düşünen çalışanlar tarafından açılan iş davalarında, sanılanın aksine mahkemeye sunulan dava dilekçeleri, sadece çalışma dönemi alacakları, ücret alacak davaları, kıdem ve ihbar tazminatı davaları ya da alt işveren işçi davaları ile sınırlı kalmıyor. İnsan Kaynakları ve İş Hukuku mevzuatında yapılan uygulama hataları, bilgi eksikliği ya da sözleşme şartlarıyla çelişen uygulamalar gibi başlıklarda açılan davalar bilgi eksikliği nedeniyle işverenler tarafından kaybediliyor. Açılan iş davalarında, mahkemelerden çıkan kararlar yüzde 90 gibi yüksek bir oranda işverenler açısından olumsuz sonuçlanıyor. Davaların kaybedilmesindeki en önemli faktör nedir? İşverenlerin haklı olduklarını ispatlayamamaları ve savunmalarını güçlendirecek belgeleri mahkeme dosyalarına koyamamaları önemli sorunlardan biridir. İş sözleşmesi prosedürlerine yeterince önem verilmemesi ise davanın kaybedilmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Bu konuda öne çıkan sorular şöyle; İş sözleşmesi ve iş sözleşmesinin unsurları çalışanın şirket ile uyumu ile doğru şekilde konumlandırılmış mı? İş sözleşmesinin feshi geçerli sebeplere dayandırılmış mı? Geçerli ve geçersiz sebepler nelerdir? İşçinin yetersizliği ve davranışlarından kaynaklı sebepler hangi durumlarda geçerli sayılır? İhbar ve kıdem tazminatlarının hesaplanması, ödenmesi ve zaman aşımlarında çıkabilecek anlaşmazlıklar neler olabilir? İş sözleşmesinin feshi, itiraz ve yargılama süreçleri nasıl gelişir? Geçersiz sebeplerle yapılan feshin sonuçları nelerdir? İşçi tarafından açılan kötü niyet tazminatı davaları nelere dayandırılabilir? Çalışma koşullarının değerlendirilmesi, fazla mesai alacakları, iş kazaları ve meslek hastalıkları ya da yıllık izin alacakları davalarında işverenin durumu nedir?
İşverenlerin tedbir almamaları, personel haklarını ödememeleri veya eksik ödemeleri, açılabilecek davalara hazırlıklı olmamaları, personel özlük işlerine gereken önemi vermemeleri halinde açılan davalar devamlı artacak ve işverenler, önemli miktarlarda tazminat, fazla mesai, işe iade tazminatları, avukat masrafları ve diğer ödemeleri kaybetmek durumunda kalacaklardır.
Tüm işverenlerin, şikyetlerinin ortak noktası 'Her türlü tedbiri aldıkları halde mahkemeler tarafından işçi lehine karar verildiği' başlığında toplanmaktadır. İşverenler ne gibi tedbirler alabilir? Bu tarz sorunların yaşanmaması için iş hukuku ve mevzuatlarını doğru bir şekilde öğrenmek çok önemli. Bunun yanı sıra, işçi ve işveren ilişkilerinin iyi yönetilmesi, denetim yapılması durumunda muhtemel olabilecek risklerin önceden engellenmesi, personel dosyaları ve dokümantasyonlarının mutlaka iş hukukuna uyumlu bir şekilde oluşturmaları ve geliştirmeleri gerekiyor.
'ARABULUCULUK SİSTEMİ DAVALARIN %93'ÜNÜ ÇÖZÜYOR'
Özellikle arabuluculuk sistemi uygulamalarından sonra iş hukuku açısından davaların %93 ünün mahkeme aşamasına gelmeden çözülmeye başlamasının altında yatan gerçek, işverenin zaten kaybedeceğini düşündüğü dava ile uğraşmayıp belli bir miktar ödeme yaparak kurtulma isteğidir. Çünkü arabulucuda sonuçlanan dosyalarda yapılan inceleme %90 lara varan oranlarda işverenin ödeme yaparak dosyayı kapattığı gerçeğiyle bizleri karşı karşıya bırakmaktadır.
Türkiye Cumhuriyetinin demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden asla feragat etmeden, kazanımlarında herhangi bir geri gidişe izin vermeden hedeflerine ulaşacağına olan inancımı bir kez daha vurgulayarak, bu programın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Adaletin tesisi için ilimizin her köşesinde fedakarca görev yapan Hakim, Savcı ve avukatlarımız ile tüm yargı çalışanlarına görevlerinde başarılar diliyorum. Görevleri başında şehit olan yargı mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum. Dedi.
Konuşmaların ardından Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Daire Başkanı Uğur Ocak, 'ücret alacakları' konusunda katılımcılara verdiği bilgilerde; ' İşçi ücretinin ne kadar olduğunu dava dilekçesinde açıklamalıdır. Eğer dava dilekçesinde bir ücret belirtmediyse, ücret bordodaki kadar kabul edilir.' dedi. Çalışanın alacağı ücret, asgari ücretin altında olamaz diyen Ocak, hiçbir işte asgari ücretin altında bir ücretin ödenmesi mümkün olmadığını söyledi.
Daha sonra ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Daire Başkanı Mustafa Söylem katılımcılara 'İşçilik alacakları' hakkında sunum gerçekleştirdi.
Erzincan Barosu Başkanlığınca aylık olarak gerçekleştirilecek olan seminerlerin ilki, 'İşçilik Alacakları' konulu meslek içi eğitim semineri Erzincan Barosu toplantı salonunda gerçekleştirildi. Düzenlenen seminere; Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Abdullah Akın Çiçek, Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, İlçe Kaymakamları ve Erzincan Barosuna kayıtlı avukatlar ile bazı işverenler katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Baro Başkanı Avukat Adem Aktürk, tüm davetlilere katılımları için teşekkür ederek, aylık olarak farklı konularda gerçekleştirecekleri Eğitim Seminerleri ile bilgilendirme faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi.
Daha sonra konuşan Vali Arslantaş ise Türkiye'nin, son dönemde gerçekleştirilen reformlar ve yatırımlarla, 2023 hedeflerini gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerlediğine değinerek, 'Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla, vatandaşlarımızın refahını, huzurunu ve emniyetini sağlamak için çalışmaktadır.' dedi.
Vali Arslantaş konuşmasının devamında; 'Bu çerçevede, demokratik standartların yükseltilmesi, insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi, adaletin hızlı bir şekilde tecellisinin sağlanması amacıyla da önemli reformlar gerçekleştirilmektedir. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda ilerlemesinde yargı kurumları da, hakimleri, savcıları, avukatları ve diğer çalışanlarıyla hayati bir önem taşımaktadır. Güvenilir ve hızlı bir şekilde tecelli eden adalet, toplumsal barışın, huzur ve kardeşliğin en güçlü teminatıdır. Hukuk devletinin yaşatılabilmesi için, yargının her türlü taassuptan, gruplaşmadan, siyasi ve ideolojik kamplaşmadan uzak kalması, tarafsızlığını koruması şarttır. 15 Temmuz darbe girişimiyle hain planları ortaya çıkan ihanet çetesinin en çok hedef aldığı kurumların başında yargı gelmektedir. Bu ihanet çetesine karşı verilen mücadele sırasında karşılaştığımız hadiseler, yargıyı teslim almaya çalışan gruplara karşı müteyakkız olmamız ve sorunların üzerine cesaretle gitmemiz gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Başta Hakim ve Savcılarımız olmak üzere, tüm yargı mensuplarının bu konuda ortaya koyacakları öncülük büyük önem taşımaktadır. Ülkemizi daha aydınlık yarınlara taşımaya yönelik çalışmalarda, adalet sistemimizin kusursuz işleyişi, hukukun eksiksiz tecellisi ve yargıya güvenin pekiştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen reformların kesintisiz şekilde sürmesi büyük önem taşımaktadır. Adalet sistemimizin şeffaflaştırılması, hesap verebilirliğinin temini, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının daha da güçlendirilmesi için herkes üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmelidir. Bu gün Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Başkanı Sayın Uğur Ocak beyin ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Başkanı Sayın Mustafa Söylen beyin gerçekleştireceği işçilik alacakları konulu bir meslek içi eğitim seminerinde birlikteyiz' dedi.
'DAVALARIN ÇOĞU İŞVERENLER AÇISINDAN OLUMSUZ SONUÇLANIYOR'
Davaların kaybedilmesindeki en önemli faktörlere değinen Vali Arslantaş, 'İşçi ve işverenler arasında iş ilişkilerinde her zaman pürüzler ortaya çıkabilir. Haksızlığa uğradığını düşünen çalışanlar tarafından açılan iş davalarında, sanılanın aksine mahkemeye sunulan dava dilekçeleri, sadece çalışma dönemi alacakları, ücret alacak davaları, kıdem ve ihbar tazminatı davaları ya da alt işveren işçi davaları ile sınırlı kalmıyor. İnsan Kaynakları ve İş Hukuku mevzuatında yapılan uygulama hataları, bilgi eksikliği ya da sözleşme şartlarıyla çelişen uygulamalar gibi başlıklarda açılan davalar bilgi eksikliği nedeniyle işverenler tarafından kaybediliyor. Açılan iş davalarında, mahkemelerden çıkan kararlar yüzde 90 gibi yüksek bir oranda işverenler açısından olumsuz sonuçlanıyor. Davaların kaybedilmesindeki en önemli faktör nedir? İşverenlerin haklı olduklarını ispatlayamamaları ve savunmalarını güçlendirecek belgeleri mahkeme dosyalarına koyamamaları önemli sorunlardan biridir. İş sözleşmesi prosedürlerine yeterince önem verilmemesi ise davanın kaybedilmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Bu konuda öne çıkan sorular şöyle; İş sözleşmesi ve iş sözleşmesinin unsurları çalışanın şirket ile uyumu ile doğru şekilde konumlandırılmış mı? İş sözleşmesinin feshi geçerli sebeplere dayandırılmış mı? Geçerli ve geçersiz sebepler nelerdir? İşçinin yetersizliği ve davranışlarından kaynaklı sebepler hangi durumlarda geçerli sayılır? İhbar ve kıdem tazminatlarının hesaplanması, ödenmesi ve zaman aşımlarında çıkabilecek anlaşmazlıklar neler olabilir? İş sözleşmesinin feshi, itiraz ve yargılama süreçleri nasıl gelişir? Geçersiz sebeplerle yapılan feshin sonuçları nelerdir? İşçi tarafından açılan kötü niyet tazminatı davaları nelere dayandırılabilir? Çalışma koşullarının değerlendirilmesi, fazla mesai alacakları, iş kazaları ve meslek hastalıkları ya da yıllık izin alacakları davalarında işverenin durumu nedir?
İşverenlerin tedbir almamaları, personel haklarını ödememeleri veya eksik ödemeleri, açılabilecek davalara hazırlıklı olmamaları, personel özlük işlerine gereken önemi vermemeleri halinde açılan davalar devamlı artacak ve işverenler, önemli miktarlarda tazminat, fazla mesai, işe iade tazminatları, avukat masrafları ve diğer ödemeleri kaybetmek durumunda kalacaklardır.
Tüm işverenlerin, şikyetlerinin ortak noktası 'Her türlü tedbiri aldıkları halde mahkemeler tarafından işçi lehine karar verildiği' başlığında toplanmaktadır. İşverenler ne gibi tedbirler alabilir? Bu tarz sorunların yaşanmaması için iş hukuku ve mevzuatlarını doğru bir şekilde öğrenmek çok önemli. Bunun yanı sıra, işçi ve işveren ilişkilerinin iyi yönetilmesi, denetim yapılması durumunda muhtemel olabilecek risklerin önceden engellenmesi, personel dosyaları ve dokümantasyonlarının mutlaka iş hukukuna uyumlu bir şekilde oluşturmaları ve geliştirmeleri gerekiyor.
'ARABULUCULUK SİSTEMİ DAVALARIN %93'ÜNÜ ÇÖZÜYOR'
Özellikle arabuluculuk sistemi uygulamalarından sonra iş hukuku açısından davaların %93 ünün mahkeme aşamasına gelmeden çözülmeye başlamasının altında yatan gerçek, işverenin zaten kaybedeceğini düşündüğü dava ile uğraşmayıp belli bir miktar ödeme yaparak kurtulma isteğidir. Çünkü arabulucuda sonuçlanan dosyalarda yapılan inceleme %90 lara varan oranlarda işverenin ödeme yaparak dosyayı kapattığı gerçeğiyle bizleri karşı karşıya bırakmaktadır.
Türkiye Cumhuriyetinin demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden asla feragat etmeden, kazanımlarında herhangi bir geri gidişe izin vermeden hedeflerine ulaşacağına olan inancımı bir kez daha vurgulayarak, bu programın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Adaletin tesisi için ilimizin her köşesinde fedakarca görev yapan Hakim, Savcı ve avukatlarımız ile tüm yargı çalışanlarına görevlerinde başarılar diliyorum. Görevleri başında şehit olan yargı mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum. Dedi.
Konuşmaların ardından Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Daire Başkanı Uğur Ocak, 'ücret alacakları' konusunda katılımcılara verdiği bilgilerde; ' İşçi ücretinin ne kadar olduğunu dava dilekçesinde açıklamalıdır. Eğer dava dilekçesinde bir ücret belirtmediyse, ücret bordodaki kadar kabul edilir.' dedi. Çalışanın alacağı ücret, asgari ücretin altında olamaz diyen Ocak, hiçbir işte asgari ücretin altında bir ücretin ödenmesi mümkün olmadığını söyledi.
Daha sonra ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Daire Başkanı Mustafa Söylem katılımcılara 'İşçilik alacakları' hakkında sunum gerçekleştirdi.