Cinsel istismar olaylarında ceza yeterli, uygulama sıkıntılı
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, Türkiye'de cinsel istismar olaylarına karışan şahıslara verilen cezaların yeterli olduğunu fakat bunun uygulamasında sıkıntılar yaşandığını söyledi.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, Türkiye'de cinsel istismar olaylarına karışan şahıslara verilen cezaların yeterli olduğunu fakat bunun uygulamasında sıkıntılar yaşandığını söyledi.
Dicle Üniversitesinde görevli Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, son zamanlarda artan çocuk kaçırma ve cinsel istismar olaylarına ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Çocukların kaçırılması ve cinsel istismar olayları sonrasında toplumun istediği idam cezasının anlaşılabilir olduğuna değinen Doç. Dr. Nasıroğlu, dünya örneklerinde olduğu gibi, bu cezanın verilmesinin ardından suç oranların düşeceğine ilişkin kesin verilerin olmadığını kaydetti. Doç. Dr. Nasıroğlu, 'Küçük bir çocuk, 4-5 yaşında tecavüze uğruyor, ya da bir diğeri uzun süre aç bırakılarak öldürülüyor. Bizim iyi insanlar dediğimiz kişilerin aklının alamadığı olaylar ve bunlarda, zihnin ve aklın alamadığı konularda çok yoğun bir korku ve öfke ile bu olaylara tepki veriyor. Tabiki yoğun ve kötü bir olayla karşılaştığımız zaman da hemen böyle kendimize yoruyoruz, acaba aynı olay benim de başıma gelebilir mi ya da benim yakınlarımdan birinin çocuğunun başına gelebilir mi diye çok yoğun bir endişe oluşuyor ailelerde. Olabilir mi, evet olabilir fakat cinsel istismar olayları bizim çocuğumuzun başına gelmez, bunlar çok istisnai durumlardır, diyebilecek bir durumda değiliz. Dünyanın her yerinde, her toplumunda tarih boyunca cinsel istismar ya da çocukların kötü muameleye maruz kaldıklarını görüyoruz. Ne yapılması gerekiyor, evet çocukları korumak lazım burada ama şuna da çok girmemek lazım, paranoid bir şekilde çocukları dışarıdan, sokaktan, insandan koparmak da çok yanlış. Şunu öneriyorum, daha önce güvenli gördüğünüz insanlar, ya da sokak, mahalle, çevre varsa yine ebeveyn gözetiminde o sokakta o insanlarla iletişim kurmaya devam edebilir, ama güvensiz bulduğunuz yepyeni bir ortam ise elbette ki çocuklarınıza sahip çıkmanız gerekiyor' dedi.
'Kayıp çocukların gizlenmemesi gerekiyor'
Çocuklara kayboldukları esnada nasıl davranmaları gerektiğinin öğretilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Nasıroğlu, şöyle devam etti:
'Çocuk geliyor ağlıyor baban nerede diyoruz bilmiyorum diyor, adın ne diyoruz çocuk adını o anda ifade edemiyor. Annenin adını bilmiyor, babanın adını bilmiyor, en azından bu çocukların kimliklerini belirtebilecek bir veri konulabilirse çocukların yanına ya da anne ve babaların isimleri ezberlettirilebilirse çok daha uygun olacaktır. Ailenin bazen kayıp çocukları gizlediği görülüyor, çok kayboluyor bir iki gün, aile kendi imkanları ile aramaya çalışıyor. Bunlar saklanmasın, ya da çocuk kaybolduğunda aile içerisinde bir husumet varsa bunların da saklandığını görüyoruz. Çocuk bir hafta 10 gün içerisinde ortaya çıkmazsa daha sonra polise ve adli mercilere iletiliyor. Bir çocuk kaybolduğunda bu acil bir durumdur, bir an önce risk altında olunan durum neyse bu alacak verecek meselesi olabilir, boşanma durumu söz konusu olabilir, bu neyse bir şekilde adli mercilere şeffaf bir şekilde bu durumun anlatılması gerekiyor.'
'Zanlının cezalandırılması, istismara uğrayan kişinin iyileşmesine neden olur'
Kamuoyunun çok yoğun bir dehşet içerisinde olduğu için verilebilecek en ağır cezanın bu kişilere karşı verilmesini talep ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Nasıroğlu, şu ifadeleri kullandı:
'Bu tepkiler gayet anlayışla karşılanabilir. Bunun sonuçları tüm dünyada zaten ortada bugün Amerika örneği verebiliriz, burada idam cezası var, peki idam cezası Amerika'da çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarında bir azalmaya yol açmış mı hayır, elimizde böyle bilimsel bir veri yok. Aksine cezaların idam gibi eri dönüşü olmayan ölümcül bir ceza ile sonuçlandırılması bu tür çocukları kaçıranlara cinsel istismarda bulunan kişilerde yoğun bir korkuya yol açabilir. Bu yoğun korku, o kişi konuşmasın diye çocuğun ölümüne de yol açabilir. Sonuçta şu anda cinsel istismarın karşısında uygulanan ceza Türkiye'de az değil. Şu anda uygulanan ceza ağır ceza zaten, bunun yeterince ağır olduğunu düşünüyorum ben, yeter ki bu cezalar verilebilsin. Uygulama kısmında bazı sorunlarla karşılaşılıyor. Gizlenen, saklanan her bir cinsel istismar olgusu tekrarlayabilir, aynı çocuğa karşı da tekrarlayabilir ya da yepyeni bir çocuğa karşı tekrarlayabilir. Aynı zamanda bir cinsel istismar durumunda çocuğun ruh sağlığının düzelebilmesi için istismarcının mutlaka yargılanması gerekir. Kişinin iyileşebilmesi için mutlaka istismarcının yargılanması gerekir.'
Dicle Üniversitesinde görevli Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, son zamanlarda artan çocuk kaçırma ve cinsel istismar olaylarına ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Çocukların kaçırılması ve cinsel istismar olayları sonrasında toplumun istediği idam cezasının anlaşılabilir olduğuna değinen Doç. Dr. Nasıroğlu, dünya örneklerinde olduğu gibi, bu cezanın verilmesinin ardından suç oranların düşeceğine ilişkin kesin verilerin olmadığını kaydetti. Doç. Dr. Nasıroğlu, 'Küçük bir çocuk, 4-5 yaşında tecavüze uğruyor, ya da bir diğeri uzun süre aç bırakılarak öldürülüyor. Bizim iyi insanlar dediğimiz kişilerin aklının alamadığı olaylar ve bunlarda, zihnin ve aklın alamadığı konularda çok yoğun bir korku ve öfke ile bu olaylara tepki veriyor. Tabiki yoğun ve kötü bir olayla karşılaştığımız zaman da hemen böyle kendimize yoruyoruz, acaba aynı olay benim de başıma gelebilir mi ya da benim yakınlarımdan birinin çocuğunun başına gelebilir mi diye çok yoğun bir endişe oluşuyor ailelerde. Olabilir mi, evet olabilir fakat cinsel istismar olayları bizim çocuğumuzun başına gelmez, bunlar çok istisnai durumlardır, diyebilecek bir durumda değiliz. Dünyanın her yerinde, her toplumunda tarih boyunca cinsel istismar ya da çocukların kötü muameleye maruz kaldıklarını görüyoruz. Ne yapılması gerekiyor, evet çocukları korumak lazım burada ama şuna da çok girmemek lazım, paranoid bir şekilde çocukları dışarıdan, sokaktan, insandan koparmak da çok yanlış. Şunu öneriyorum, daha önce güvenli gördüğünüz insanlar, ya da sokak, mahalle, çevre varsa yine ebeveyn gözetiminde o sokakta o insanlarla iletişim kurmaya devam edebilir, ama güvensiz bulduğunuz yepyeni bir ortam ise elbette ki çocuklarınıza sahip çıkmanız gerekiyor' dedi.
'Kayıp çocukların gizlenmemesi gerekiyor'
Çocuklara kayboldukları esnada nasıl davranmaları gerektiğinin öğretilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Nasıroğlu, şöyle devam etti:
'Çocuk geliyor ağlıyor baban nerede diyoruz bilmiyorum diyor, adın ne diyoruz çocuk adını o anda ifade edemiyor. Annenin adını bilmiyor, babanın adını bilmiyor, en azından bu çocukların kimliklerini belirtebilecek bir veri konulabilirse çocukların yanına ya da anne ve babaların isimleri ezberlettirilebilirse çok daha uygun olacaktır. Ailenin bazen kayıp çocukları gizlediği görülüyor, çok kayboluyor bir iki gün, aile kendi imkanları ile aramaya çalışıyor. Bunlar saklanmasın, ya da çocuk kaybolduğunda aile içerisinde bir husumet varsa bunların da saklandığını görüyoruz. Çocuk bir hafta 10 gün içerisinde ortaya çıkmazsa daha sonra polise ve adli mercilere iletiliyor. Bir çocuk kaybolduğunda bu acil bir durumdur, bir an önce risk altında olunan durum neyse bu alacak verecek meselesi olabilir, boşanma durumu söz konusu olabilir, bu neyse bir şekilde adli mercilere şeffaf bir şekilde bu durumun anlatılması gerekiyor.'
'Zanlının cezalandırılması, istismara uğrayan kişinin iyileşmesine neden olur'
Kamuoyunun çok yoğun bir dehşet içerisinde olduğu için verilebilecek en ağır cezanın bu kişilere karşı verilmesini talep ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Nasıroğlu, şu ifadeleri kullandı:
'Bu tepkiler gayet anlayışla karşılanabilir. Bunun sonuçları tüm dünyada zaten ortada bugün Amerika örneği verebiliriz, burada idam cezası var, peki idam cezası Amerika'da çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarında bir azalmaya yol açmış mı hayır, elimizde böyle bilimsel bir veri yok. Aksine cezaların idam gibi eri dönüşü olmayan ölümcül bir ceza ile sonuçlandırılması bu tür çocukları kaçıranlara cinsel istismarda bulunan kişilerde yoğun bir korkuya yol açabilir. Bu yoğun korku, o kişi konuşmasın diye çocuğun ölümüne de yol açabilir. Sonuçta şu anda cinsel istismarın karşısında uygulanan ceza Türkiye'de az değil. Şu anda uygulanan ceza ağır ceza zaten, bunun yeterince ağır olduğunu düşünüyorum ben, yeter ki bu cezalar verilebilsin. Uygulama kısmında bazı sorunlarla karşılaşılıyor. Gizlenen, saklanan her bir cinsel istismar olgusu tekrarlayabilir, aynı çocuğa karşı da tekrarlayabilir ya da yepyeni bir çocuğa karşı tekrarlayabilir. Aynı zamanda bir cinsel istismar durumunda çocuğun ruh sağlığının düzelebilmesi için istismarcının mutlaka yargılanması gerekir. Kişinin iyileşebilmesi için mutlaka istismarcının yargılanması gerekir.'