Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan emeklilere müjde

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısında ele alınan başlıklara ilişkin bilgi verdi ve gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

TAKİP ET

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Emeklilerimizin temmuz ayı emekli aylıkları ile bayram ikramiyelerini Kurban Bayramı öncesinde ödeyeceğiz. Emeklilerimizin aylıklarında ocak-temmuz dönemi TÜFE oranını dikkate alarak yüzde 8,45 oranında artış yapıyoruz. Böylece 12,7 milyon vatandaşımıza 12,3 milyar lirası Kurban Bayramı ikramiyesi olmak üzere toplamda 38 milyar liralık bir ödeme gerçekleştireceğiz” dedi.

Erdoğan, emeklilere müjde verirken, vergilerle ilgili gelen eleştirilere de cevap verdi. Salgın döneminde yaşanan gelişmeleri hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlara 18 yaşın üzerindeki herkese açık olan aşı randevularını alarak kendilerini ve sevdiklerini hastalıktan korumaları çağrısında bulundu. Erdoğan, salgın döneminde verilen desteğin 196 milyar liraya ulaşmasını beklediklerini de kaydetti.

"TÜFE ORANINI DİKKATE ALARAK YÜZDE 8,45 ORANINDA ARTIŞ YAPIYORUZ"

Emeklilere de müjde veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Emeklilerimizin temmuz ayı emekli aylıkları ile bayram ikramiyelerini Kurban Bayramı öncesinde ödeyeceğiz. Emeklilerimizin aylıklarında ocak-temmuz dönemi TÜFE oranını dikkate alarak yüzde 8,45 oranında artış yapıyoruz. Böylece 12,7 milyon vatandaşımıza 12,3 milyar lirası Kurban Bayramı ikramiyesi olmak üzere toplamda 38 milyar liralık bir ödeme gerçekleştireceğiz. Diğer yandan İller Bankamız; AB, Dünya Bankası ve Fransız Kalkınma Ajansı ile 15 belediyemizi kapsayan, toplamı 5,8 milyar lirayı bulan bir hibe ve kredi anlaşması imzaladı. Bu kaynakla 18 milyon vatandaşımıza ve 2,3 milyon sığınmacıya daha iyi alt yapı hizmeti verilmesi sağlanacaktır” diye konuştu.

Bütçe açığının 2020 yılının ilk 5 ayında 90,1 milyar lirayken, bu yılın aynı döneminde açığın 7,5 milyar liraya gerilediğini söyledi. Erdoğan, “2021 yılı bütçe açığı hedefimizi aşağı yönlü revize ederek milli gelirin yüzde 3,5'una çektik. Bu şekilde oluşturacağımız mali alanı gerekmesi durumunda vatandaşlarımızın ihtiyaçları için kullanacağız. Vergi politikalarında gelir ihtiyacı ile vergi yükleri arasındaki hassas dengeyi korumaya büyük özen gösteriyoruz. Ekonomik kararlara olumsuz etki edecek yatırımları ve girişimciliği engelleyebilecek mahiyette ağır bir vergi yükünün ortaya çıkmasını istemiyoruz. Bu anlayışla hükümetlerimiz döneminde giyimde, ilaç ve tedavi hizmetlerinde, eğitimde, yeme içme ve turizm faaliyetlerinde, zirai faaliyetlerde ciddi KDV indirimleri yaptık. Ayrıca eğitim kurumlarına kuruluşlarından itibaren gelir ve kurumlar vergisi istisnası sağladık. Asgari geçim indirimi uygulamasını getirerek çalışanın vergi yükünü düşürdük. Hatta 3 çocuklu asgari ücretlinin aylık vergi yükünü sıfıra kadar indirdik. Son alarak ekonomi reform programımız kapsamında basit usulde vergilendirilen esnafımızın tüm kazançlarını vergi dışı bırakıyoruz. Vatandaşlarımızın kendi evlerinde el emekleriyle imal ettikleri ürünlerin internet üzerinden satışını esnaf muaflığı kapsamına aldık. İstihdamın desteklenmesi ve işgücü maliyetlerinin azaltılması amacıyla önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Bu amaçla yılsonuna kadar işe alınacak her bir işçi için asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken tüm SGK primleri ve vergileri 12 ay boyunca karşılıyoruz. Aynı şekilde istihdam maliyetinin yaklaşık yüzde 36'sına tekabül eden bin 556 lirayı devlet olarak biz ödüyoruz. Bu desteği kadın, genç ve engelli istihdamında 18 ay olarak uyguluyoruz. Organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, endüstri bölgeleri ve serbest bölgeler başta olmak üzere her alanda yatırımı, katma değerli üretimi, istihdamı, tasarımı ve yenilikçiliği destekleyen pek çok düzenleme yaptık” şeklinde konuştu.

"MAZOTTA 71 KURUŞ, BENZİNDE 83 KURUŞ ÖTV ALIYORUZ"

Gelir politikalarını enflasyonla mücadeleye destek olacak şekilde uyguladıklarını ve uygulamaya devam ettiklerini belirten Erdoğan, "Döviz kurunda yaşanan dalgalanmaların vatandaşımıza yansımasını en aza indirmek için gerekli tedbirleri aldık. Eşel mobil sistemi ile akaryakıt ürünleri üzerinden alınan maktu ÖTV tutarlarında indirimler yaparak fiyatların yükselmesini engelledik. Bugün mazotta 2 lira, benzinde 2,5 lira ÖTV almamız gerekirken, mazotta 71 kuruş, benzinde 83 kuruş ÖTV alıyoruz. Dolayısıyla her bir akaryakıt alımında vatandaşımızı litrede en az 2 lira destekliyoruz. Evlerde ve sanayide kullanılan tüplerde ise eşel mobil uygulaması sayesinde hiç ÖTV almıyoruz. Aynı sistemle sadece bu yıl toplam 46 milyar liralık KDV ve ÖTV vergisi gelirinden feragat ediyoruz. Şuanda Avrupa'da benzinin ve motorinin hem en ucuz olduğu hem de en az vergilendirildiği ülke biziz. Eskiden yurt dışından gelenler arabalarının depolarını doldurup öyle sınırlarımızdan girerlerdi, şimdi iş tersine döndü, depoları fulleyip sınır dışına çıkıyorlar. Tüm bunlara ek olarak beyaz eşya, mobilya, motorlu taşıtlar ve inşaat sektörlerine yönelik geçici veya kalıcı nitelikte ÖTV, KDV ve harç indirimi yapmak suretiyle enflasyonla mücadeleyi ve ekonomide canlanmayı destekledik. Vergisini düzenli olarak ödeyen mükelleflerimize yüzde 5 gelir ve kurumlar vergisi indirimi getirdik. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almak amacıyla gelir vergisi tarifesine yeni bir dilim ekledik” ifadelerini kullandı.

Vergi alanında yaptıkları düzenlemelerin saymakla bitmeyeceğini söyleyen Erdoğan, yapılan eleştirilere şu ifadelerle cevap verdi:

“Böylesine büyük maiyetlere katlanmamızın tek gayesi, vatandaşlarımızın, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin yükünü azaltarak insanımızın refahını artırmaktır. Birileri ‘ülkemizde gelir vergileri yüksek, sigorta primleri yüksek, dolaylı vergilerde dünya şampiyonuyuz' diyor. Bunların her söyledikleri gibi bu da yalan. Türkiye'de mahalli idare gelirleri ve sosyal güvenlik primleri dahil dolaysız vergi gelirlerinin toplam vergi gelirlerine oranını yüzde 53'ten yüzde 61'e çıkarttık. Aynı dönemde dolaylı vergilerin payını yüzde 47'den yüzde 39'a düşürdük. Yunanistan, Macaristan, Portekiz, Estonya ve Şili gibi ülkelerde dolaylı vergi geliri oranları çok daha yüksektir. Yine dünyanın en yüksek vergilerini uyguladığımız ve buna rağmen vergi geliri üretemediğimiz eleştirileri yapılıyor. Ülkemizde uygulanan vergi oranları ile OECD ülkelerindeki vergi oranlarına bakıldığında bununda yalan olduğu görülecektir. Daha önce gelir vergisine ilişkin en düşük vergi oranı yüzde 22 olarak uygulanıyordu. Biz bu oranı yüzde 15'e düşürdük. Gelir vergisine ilişkin en yüksek vergi oranını da yüzde 49,5'dan yüzde 40'a indirdik. Böylece gelir vergileri açısından OECD ortalamalarına epeyce yaklaştık. Salgının etkilerini azaltmak amacıyla aldığımız önlemler kapsamında kurumlar vergisini bu yıl yüzde 25, gelecek yıl yüzde 23 olarak uygulayacağız. Bu oranlarda OECD ortalamalarına yakındır. Kurumlar vergisi oranını 2023'ten itibaren yüzde 20 seviyesine indiriyoruz. Hatırlayın, bu ülkede kurumlar vergisi oranı biz geldiğimizde yüzde 33'tü. Kaldı ki, bugün ülkemizdeki belli bölgelerde üretimi desteklemek amacıyla yatırımcılarımızın kurumlar vergisi oranı yüzde 2'ye, imalat faaliyetlerinde ise 0'a kadar iniyor. Katma değer vergisi oranlarına da değinmek istiyorum, tüm işlemlerde KDV oranının yüzde 18 olduğunu varsaydığımızda OECD ülkeleri arasında KDV oranı en düşük ikinci ülkeyiz. Hepinizin de bildiği gibi biz, sosyal amaçlarla yüzde 8 ve yüzde 1 oranında iki indirimli oran daha uyguluyoruz. Bunları da dikkate alırsak ortalama KDV oranımız yüzde 14'e geriliyor. Bu durumda KDV oranları açısından OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahip ülke oluyoruz. Vergi geliri de üretemediğimizi söylüyorlar. Bu ülkede kamu gelirlerinin yaklaşık yüzde 84'ü vergi gelirlerinden toplanıyor. Bütçeyi 2021 yılında 922 milyar lira vergi toplamak üzere hazırladık. Hazine ve Maliye Bakanlığımız yılsonunda vergi gelirlerinin 1 trilyon 51 milyona çıkacağını hesaplıyor. Bütçe harcamalarımızın yüzde 72'sini vergi gelirlerinden karşılıyoruz. Gördüğünüz gibi ülkemiz çalışıyor, üretiyor, istihdam yapıyor, ihracat yapıyor ve büyüyor. Sağladığımız istisna ve muafiyetlere rağmen vergi gelirlerimizi de sürekli artırıyoruz.”

"YÜKSEK ENFLASYONLA MÜCADELE TAKIM OYUNUNU GEREKTİRİYOR"

En önemli sorunlardan birisinin yüksek enflasyon olduğunu belirten ve geçmişte hem enflasyonu aşağıya çekmeyi hem de büyümeyi aynı anda gerçekleştirme başarısını gösterdiklerini hatırlatan Erdoğan, “Şimdi çok daha iyisini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Yüksek enflasyonla mücadele takım oyununu gerektiriyor. Merkez Bankamız bu sorunu çözmekte kararlı bir yaklaşıma sahiptir. Sadece Merkez Bankasının gayretiyle bu mücadele kazanılamaz. Enflasyona yol açan yapısal sorunların çözümüne de güçlü bir şekilde odaklanmamız gerekiyor. Bu anlayışla enflasyon ataletini ortadan kaldırmak ve arz şoklarını daha etkili yönetmek için Fiyat İstikrarı Komitesini hayata geçirdik. Salgın dönemi de göstermiştir ki, bir anda ortaya çıkabilen arz sıkıntılarına hızlı bir şekilde müdahale edilmesi şarttır. Aksi taktirde ülkede yaşayan her bir insanın mağduriyetine yol açan tablolarla karşılaşmamız kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu komite vasıtasıyla fiyat istikrarını etkileyen yapısal sorunlara hızlı, etkin ve sonuç odaklı çözümler geliştirmeyi planlıyoruz” dedi.

Bankacılık sektörünün güçlü ve sağlam görünümünü korumaya devam etmesinin Türkiye'nin önemli avantajı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Türk lirasını desteklemek amacıyla ilgili kurumlarımız gerekli adımları atıyor. Reel sektörümüz de döviz açık pozisyonunu azaltıyor. Şu gerçeğin unutulmaması şarttır, güçlü bir ekonomi için bankacılık sektörü kaynakları doğru projelere yatırım olarak aktarılmalıdır. Bu da ancak kredi tahsis süreçlerinin yatırım odaklı hale getirilmesiyle mümkündür. Finansman sağlarken üretilecek katma değer, kazanılacak rekabet avantajı ve oluşacak istihdam kapasitesi mutlaka dikkate alınmalıdır. Yalnızca teminata bakılarak verilen kredilerin ekonomimize istenilen katkıyı sağlamadığını görüyoruz. Tüketimi teşvik eden, cari açığı artıran ve tasarruf düzeyini düşüren faaliyetlerinin azaltılması gerekiyor. Biz bu kapsamda gereken önlemleri aldık. Almaya devam ediyoruz. Banka kredilerinin yanı sıra sermaye piyasası araçlarının da şirketlerimiz tarafından tercih edilmeleri, gerekli alt yapıyı bununla ilgili olarak hazırlıyoruz. Şirketlerimizin bilançolarını özkaynak finansmanı ile güçlendirmesine önem veriyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında 23 şirket halka arz oldu. Şirketlerin bu yöndeki ilgisi halka arzların devam edeceğinin işaretidir” diye konuştu.

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme