Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin düzenlediği AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan partilerini selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak şımaran, böbürlenen milletin teveccühünü yanlış yorumlayan bir kadro asla olmadıklarını söyledi.
Erdoğan, "Şunu herkes bilsin ki; biz millete hizmet için yola koyulan ve millete hizmet ettikçe büyüyen bir siyasi partiyiz. Önümüzdeki ay Türkiye'yi yönetme görevini devralışımızın 22'nci yılını tamamlıyoruz. Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğimiz 3 Kasım 2002'den beri 'aşk ile koşan yorulmaz' düsturuyla durmadan, dinlenmeden, gecemizi gündüzümüze katarak aşkla koşturuyoruz. Milletin namusumuza emanet ettiği iradesini şanla, şerefle ona zerre miskal leke bulaştırmadan taşımanın hasbi mücadelesini veriyoruz. Hamdolsun bugüne kadar milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. Gün oldu milli iradeye kast eden darbecilere meydan okuduk, gün oldu eli kanlı terör örgütlerine karşı canımızı ortaya koyduk, gün oldu kendini ülkenin sahibi gören elitlerin karşısına dikildik, gün oldu bürokratik oligarşiyle mücadele ettik, gün oldu emperyalistlere ve taşeronlarına bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdik. Vesayete, mafyaya, çetelere, terör örgütlerine haksızlığa, hukuksuzluğa, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik güç odaklarına hiçbir zaman baş eğmedik. Gece yarıları millete karşı bildiri yayınladılar. Buruşturduk ve çöpe attık. Gezi olaylarında sokak terörüyle darbe yapmaya kalktılar.
Demokrasimize sıkı sıkıya sahip çıktık. 7 Şubat MİT kriziyle ardından 17-25 Aralık girişimiyle seçilmiş hükumete operasyon çektiler. Hiçbirine teslim olmadık. 15 Temmuz gecesi ölüm kusan silahlara, bomba yağdıran uçaklara sinsice, korkakça, namussuzca millete kurşun sıkan FETÖ'cü alçaklara aziz milletimizde sırt sırta vererek hadlerini bildirdi. Tankların arasından sıvışıp kaçan korkaklar milletin direnişini keyif kahvelerini yudumlayarak televizyon ekranlarında izlerken biz darbecilere meydanları dar ettik. 'Her hesabın üstünde bir hesap vardır' dedik. 'Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır' dedik. 'Kaderin üstünde bir kader vardır' dedik. Darbecilerin, hainlerin gözünü kan ve nefret bürümüş haysiyet fukaralarının tekmilini birden bozguna uğrattık. Zaferlerimizle birlikte tevazuumuzu da büyüttük. Kibre kapılanlardan halkla arasına mesafe koyanlardan asla ve asla olmadık. Milletimizin çizdiği rotadan milletin belirlediği istikametten bir an olsun sapmadık, ayrılmadık" diye konuştu.
"TERÖRİSTLER TARAFINDAN DAHA ÖMRÜNÜN BAHARINDAYKEN KALLEŞÇE ŞEHİT EDİLEN GENÇLERİMİZ OLDU"
Özellikle zorlu mücadele boyunca kendilerinin bedel ödeseler dahi millete ve memlekete bedel ödettirmediklerini söyleyen Erdoğan, "Teröristler tarafından daha ömrünün baharındayken kalleşçe şehit edilen gençlerimiz oldu. FETÖ'cü melunların kurşunlarıyla toprağa düşen dostlarımız henüz 17 yaşında şehadet şerbeti içen gencecik evlatlarımız oldu. Trafik kazalarında, tabii afetlerde kaybettiğimiz nice yol arkadaşlarımız oldu. Her ölüm gibi bu arkadaşlarımızın, bu kardeşlerimizin vefatları da erkendi, zamansızdı. Yüreklerimize kor bir ateş saldı. Rabbim hepsine rahmet eylesin diyorum. Burada özellikle geçtiğimiz günlerde trafik kazasında hayatını kaybeden Ankara İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyemiz kıymetli kızımız Betül Önderoğlu'na Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Betül evladımızın ailesine, arkadaşlarına, sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Onların son nefeslerine kadar gururla taşıdıkları bayrağı yere değdirmeden inşallah gelecek kuşaklara en güzel şekilde teslim edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi yine yüksek bir şuurla insanlara örnek olacak bir teslimiyet ve vakar içinde bizlere yakışan asil bir dava ahlakıyla Türkiye'ye hizmet yolculuğumuzu sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
"DEVLETİMİZİN TÜM KURUMLARININ NEFESİ İSTER YURT İÇİNDE İSTER DÜNYANIN EN ÜCRA KÖŞESİNDE OLSUN FETÖ'CÜ SIRTLAN SÜRÜSÜNÜN ENSESİNDE MUHAKKAK OLACAĞIZ"
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüne ilişkin Erdoğan, milletin çocuklarını 'hizmet' diyerek 'himmet' diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen maalesef emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar. Bu dünyadan işledikleri suçların hakkına girdikleri insanların ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler. Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır. Biliyor ve inanıyoruz ki Allah'ın cezalandırması çetindir. Rabbimiz bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır. Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Devletimizin tüm kurumlarının nefesi ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun FETÖ'cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız. Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ve kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyor, ruhları şad olsun diyorum. Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, Gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye'ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür."
"AK PARTİ ÇATISI ALTINDA 'BEN'E VE BENCİLLİĞE YER YOKTUR"
12 Ekim itibariyle 8'inci Olağan Kongre sürecini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu ana kadar 259 ilçemizde kongrelerimizi adeta bir bayram havasında, kardeşlik ve muhabbet ikliminde hamdolsun başarıyla tamamladık. Yeni seçilen ve görevlerine devam eden kardeşlerimi tebrik ediyor, Mevla'dan kendilerine üstün başarılar diliyorum. Görevi arkadaşlarımıza da partimize olan hizmetleri ve fedakarlıkları dolayısıyla teşekkür ediyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Kongre maratonumuzu hep ola geldiği üzere bir bayrak yarışı anlayışıyla sürdüreceğimize inanıyorum. Şunu sizlerle birlikte tüm teşkilatımıza hatırlatmak istiyorum; biz sadece vizyon, gayret, ufuk ve hizmet bakımından değil, dava ahlakı ve dava arkadaşlığı bakımından da siyasi rakiplerimizden farklıyız. AK Parti çatısı altında 'ben'e ve bencilliğe yer yoktur. Bu kadronun hamurunda 'biz' vardır. Bu kadronun kalbinde koltuk, makam, rütbe hırsı değil, millete hizmet etme aşkı, Türkiye sevdası vardır. Vazife almak elbette önemlidir. Ama aslolan görevli değil, gönüllü olmaktır. AK Parti bir gönül hareketi olarak doğmuş, bugünlere kendisine gönül verenlerin fedakarhane gayretleriyle gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, kendilerinin başkaları gibi şahsi ikbal kavgası değil, Türkiye ve Türk milleti için bir istikbal mücadelesi yürüttüklerini vurgulayarak, "Bizim için esas olan hakkın ve halkın rızasıdır. Bizim için esas olan aziz milletin hayır duasıdır. Bizim için esas olan Türkiye'nin aydınlık geleceğidir. Bizim için esas olan davamızın sekteye uğramamasıdır. Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkarlık uğrunda yola çıkmış dava arkadaşlarıyız. İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen-ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz. Fitne için, nifak için AK Parti'nin sağlam, sarsılmaz ve yıkılmaz kalesinde gedik açmak için pusuda bekleyenleri kesinlikle sevindirmeyeceğiz. Tüm umutlarını AK Parti'nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız. Tek bir arkadaşımızı dahi dışarıda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak, bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha daha sıklaştıracağız. 'Eski-yeni, genç-yaşlı' demeden hep beraber bu ülke bu vatan bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.
"AK PARTİ'NİN VE CUMHUR İTTİFAKI'NIN SENDELEMESİNİ DÖRT GÖZLE BEKLEYEN ŞER ODAKLARININ OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORUZ"
Partileri ve ittifakları ne kadar güçlüyse Türkiye'nin güçlü, emniyette, emin ellerde olduğunu kaydeden Erdoğan, "Ama biz zayıflarsak Türkiye'de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor' demektir. AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz. Allah'ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz. Sizlerden milletin emanetiyle birlikte yüzünü ülkemize çevirmiş milyonların da umudunu omuzladığınızı bir an olsun unutmamanızı rica ediyorum. Parti ve ittifak olarak son bir yılda üst üste yaşanan seçimler sebebiyle gerilen siyasi atmosferi dağıtmaya, buna yönelik hüsnü niyetli adımlar atıyoruz. Sandığın ufukta görünmediği önümüzdeki 3,5 yıllık süreyi ülkemiz ve milletimiz açısından bir icraat seferberliğine dönüştürmenin çabasındayız. Bölgemiz son derece sancılı bir dönemden geçerken bir asır önce olduğu gibi haritalar yeniden kanla çizilmek istenirken İsrail'in Gazze'de yaktığı şimdi de Lübnan'a taşıdığı yangın gün be gün sınırlarımıza yaklaşırken iç cephemizi kuvvetlendirmeye çalışıyoruz.
Hiçbir ayrım yapmadan 85 milyona 'gelin, bir olalım, iri olalım, diri olalım, gül olalım' diyoruz. Hacı Bektaşi Veli'nin 'sevgi saygı üzerine kurulmuştur yapımız. Daha ezelden ebede açık durur kapımız' sözüne uygun şekilde karşılıklı saygı çerçevesinde müştereklerimizi artıralım. Türkiye ortak paydasında 85 milyon olarak bir araya gelelim, gelebilelim istiyoruz. Yıllardır meşrep köken ve ideoloji üzerinden milletimizin arasına nefret tohumları saçanların şaibeli bir kurultay süreciyle de olsa bir köşeye atılması Türkiye'nin birlik ve dirliği noktasında değerli bir kazanımdır" ifadelerini kullandı.
Yıllar yılı muhalefeti esir alan çirkin dilin sahipleriyle birlikte artık terk edilmesi, siyasette yeni ve temiz bir sayfanın açılması temennilerinin olduğunu aktaran Erdoğan, "Milletimizin siyasi aktörlerinden beklentisi de bu yöndedir. Coğrafyamızın içinde bulunduğu tehlikeli konjonktür siyasetçiler olarak hepimizi daha sorumlu ve ağırbaşlı davranmaya teşvik etmektedir. Eski Türkiye'nin kifayetsiz muhteris siyasetçilerinin bu iklimi zehirlemesine baltalamasına müsaade etmemeliyiz. Tekrar altını çizerek söylüyorum; gerilim ve sokak siyaseti sadece buna tevessül edenlere değil tüm ülkeye ve millete kaybettirecektir. Milli iradeyi temsilen siyaset yapan hiç kimsenin ülkemizin yükünü daha da ağırlaştırmaya hakkı olamaz. Türkiye'ye kaybettirecek bir denklemin veya şahsi hesabın içine girenleri bu millet asla affetmez. Bunun için iktidar-muhalefet fark etmeksizin hepimizin ülkeye faydası dokunmayan tartışmalara, çekişmelere, kayıkçı kavgalarına prim vermemesi önemlidir. Doğru bulmadığımız hususları elbette eleştireceğiz. Bize güvenen insanların hak ve hukukunu elbette savunacağız. Partimize ve hükümetimize yönelik saldırıların elbette cevabını vereceğiz. Ama bunları yaparken, dengeyi mutlaka koruyacak, oyuna gelmeyecek, vakarımızı ve soğukkanlılığımızı daima muhafaza edeceğiz. Burada şunun bilinmesini isterim; biz merhum Mehmet Akif'in o veciz ifadesiyle yumuşak başlıysak birilerinin zannettiği gibi uysal koyunda değiliz" şeklinde konuştu.
"İSTER BARO OLSUN, İSTER AVUKAT OLSUN, İSTER SİYASETÇİ, İSTER GAZETECİ KILIKLI TERÖRİST SEVİCİLER OLSUN, ŞİDDETİ ÖVENLERE, ŞİDDETİ BİR HAK ARAMA YOLU OLARAK GÖRENLERE YEDEĞİNE SİLAHI TERÖRÜ ALARAK SİYASET YAPMAYA KALKANLARA MÜSAMAHA İLE YAKLAŞAMAYIZ"
Haksızlık, hukuksuzluk, küstahlık karşısında kesinlikle sessiz kalamadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesela istiklal marşımızda sorunu olanlara ve demokrasimizin altını oyanlara eyvallah demeyiz. İster baro olsun, ister avukat olsun, ister siyasetçi, ister gazeteci kılıklı terörist seviciler olsun, şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere yedeğine silahı terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız. Türkiye'nin geleceğinde teröre ve terörün karanlık gölgesine yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Bu doğrultuda Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekun millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz. Devlet millet için ve millete hizmet için vardır" diye konuştu.
"2002 YILI SONUNDA ÜLKEYİ YÖNETME MESULİYETİNİ ÜSTLENDİĞİMİZDE ÖNCELİKLE HİZMET ALANLARIMIZI SAĞLIK, EĞİTİM, ADALET VE EMNİYET OLARAK BELİRLEDİK"
Devletin görevi özellikle güvenlik, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında vatandaşına imkanlar dahilinde en iyi hizmeti sunma olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bakınız bu temel konularda zafiyeti olan bir devlet vazifesini hakkıyla yerine getiremiyor demektir. 2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme mesuliyetini üstlendiğimizde öncelikle hizmet alanlarımızı sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olarak belirledik. Bugüne kadar da bu hassasiyetimizden kesinlikle taviz vermedik. Bilhassa sağlık alanında gerçekten kötü bir Türkiye tablosu devralmıştık. Hastane bulunsa doktor bulunmuyor doktor bulunsa ilaç bulunmuyordu. Hadi bir şekilde ilaç buldunuz. Bu sefer satın alacak para bulunmuyordu. Yaşı kırkın üzerinde olan kardeşlerim eski Türkiye'nin sağlık sisteminin nasıl bir sorunlar yumağı olduğunu gayet net hatırlamaktadır” diye konuştu.
Son 22 yılda sağlık alanında tam anlamıyla bir devrim gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erdoğan, “Sağlık sistemini vatandaş odaklı değiştirirken yeni hastaneler yeni sağlık ocakları inşa ederek mevcutları ıslah ederek altyapıyı modernleştirdik. 2002'de hastane yatak sayımız 18 bini nitelikli olmak üzere toplam 164 bin iken şu an 182 bini toplam 270 yatağımız var. Hepsi en modern cihazlarla donatılmış otel konforunda odalarda 36 bin 508 yatak kapasitesine sahip 25 şehir hastanesini hizmete açtık. Hastanelerimizi fiziki olarak yenileme yanında en modern aletlerle, cihazlarla yeterli sayıda personelle teçhiz ettik. Tomografi, emar, diyaliz cihazı, ambulans gibi geniş bir alanda çok önemli başarılara imza attık. Örneğin ambulans sayısı 618'den 5 bin 746, 112 istasyonlarının sayısı ise 481'den 2 bin 2 bin 990'a ulaştı. Türkiye'yi helikopter ve uçak ambulans hizmetleriyle ilk kez tanıştıran biz olduk. Sağlık çalışanı sayımızı 378 binden aldık bir milyon 462 bin çıkardık. Uzman hekim sayımız ise 45 binden 108'bine yükseldi” şeklinde konuştu.
Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini Türkiye'ye kazandırdıklarını bildiren Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“ Memurun ayrı işçinin ayrı pek çok kurumda çalışanın ayrı hastanesinin olduğu bunların birbirine gidemediği parçalı yapıyı rafa kaldırdık. Bütün kamu hastanelerini ayrı veya aynı çatı altında birleştirerek sağlık hizmetini erişilebilir hale getirdik. Böylece kamu özel ayırmadan Türkiye'nin sağlık imkanlarının tamamını tüm vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Özel sağlık kuruluşlarının kapılarının halkımıza açılmasıyla birlikte vatandaşımızın sağlık hizmetine erişimini daha da kolaylaştırdık. Yine bu süreçte özel sağlık kuruluşlarının acil haller ve özellikle bazı hizmetlerden fark ücreti almadan hizmet vermesini temin ettik. Yoğun bakımdan yanık tedavisine kanser tedavisinden yeni doğana verilen sağlık hizmetlerine organ doku ve kök hücre nakillerinden doğumsal anomaller için yapılan cerrahi işlemlere hemodializ tedavilerinden kalp damar cerrahisiyle ilgili işlemlere yani pek çok başlıkta ilave ücret ödemeden özel sağlık kuruluşlarında vatandaşımızın hizmet almasının önünü açtık. Tekrar söylüyorum. Tüm bu süreç boyunca gayemiz ister devlet hastanesi ister özel hastane olsun milletimize en iyi sağlık hizmetinin sağlanmasıydı. İlk defa bizim uygulamaya aldığımız evde sağlık hizmetleriyle bugün 2,6 milyon vatandaşımızın ayağına sağlık hizmeti götürüyoruz. Daha birçok alanda zengin fakir demeden tüm kardeşlerimizin birinci sınıf sağlık hizmeti almasını temin ediyoruz. “
Tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını döneminde özellikle şehir hastanelerin nasıl büyük bir yük omuzladığını milletin çok iyi bildiğini aktaran Erdoğan, “Türkiye son asrın en büyük sağlık krizini güçlü sağlık altyapısı sayesinde en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Sağlık alanında hayata geçirdiğimiz reformlar açık söylüyorum. Dünyaya örnek olacak düzeydedir. Öyle bir noktaya geldik ki sadece kendi insanımıza değil dünyanın birçok ülkesinden milyonlarca turiste de 2023 yılında yaklaşık 1,6 kişi şifasını ülkemizde aradı, sağlığını Türk hekimlerine ve hastanelerine emanet etti. Sağlık turizminden ülkemiz 3 milyar doların üzerinde gelir elde etti. Hasılı nereden bakarsanız bakın büyük bir başarı hikayesi görüyoruz. Bunun da en yakın şahidi vatandaşlarımızın bizatihi kendisidir. Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu iftira atmaya karalama çarpıtma hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum” ifadelerini kullandı.
"CHP'NİN SADECE ESKİ GENEL BAŞKANI DEĞİL YENİ LİDERİ DE BU KONUDA BİZE LAF SÖYLEYEMEZ"
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ'nun sözlerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bürokratik kariyerinde SSK'yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise buradan kendisine aynen iade ediyorum. Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi CHP'nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu'dur. CHP'nin sadece eski genel başkanı değil yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez. Hele hele eleştiri de bulunamaz. Millet koronavirüs salgınıyla boğuşurken Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete şayet biraz utanma duyguları varsa bu süreçte susmak düşer. Şunu özellikle söylemek istiyorum” dedi.
"MASUM BEBEKLERİN CENAZESİ VE AİLELERİNİN ACISI ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAK VİCDAN TUTULMASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR"
Yenidoğan çetesine ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, müessir eden, insan olan herkesin vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde. Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi bir buçuk sene öncesine uzanıyor. Şikayet üzerine Sağlık Bakanlığımız ve İstanbul İyi Sağlık Müdürlüğümüz hemen harekete geçiyor. Sağlık, emniyet, yargı birimlerimizin çok yakın işbirliğine çete teknik ve fiziki takibi alınıyor. Sorumluların üzerine kararlılıkla gidiliyor. Yürütülen titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor. Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22'si şu an cezaevinde. Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ'da bir hastaneyi kapatıyor. İstanbul'daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor. Yani 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa hangi sağlık kuruluşu varsa hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor. Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın Türk ordusuna kimyasal silah kullandığı iftirası atan tabipler odasıyla el ele verip utanmadan bizi bakanlıklarımızı sağlık sistemimizi hatta topyekûn sağlık çalışanlarımızı hedef alması ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur. Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak vicdan tutulmasından başka bir şey değildir” şeklinde konuştu.
"BİRKAÇ ÇÜRÜK ELMA YÜZÜNDEN SAĞLIK CAMİAMIZIN HIRPALANMASINA DA GÖZ YUMMAYIZ"
Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle doktoru, hemşiresi, ebesi, hasta bakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık bir buçuk milyon sağlık çalışanını töhmet altında bırakamayacağını bildiren Erdoğan, “Salgın döneminde sağlık personelimizin kendi canlarını atma ailelerinden haftalarca uzakta kalma pahasına nasıl gayret gösterdiklerini muhalefet unutmuş olabilir. Ama biz hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Birkaç çürük elma yüzünden sağlık camiamızın hırpalanmasına da göz yummayız. Tekrar ediyorum. Ortada para hırsıyla 12 evladımızın canına kasteden insanlık müsveddesi bir çete vardır. Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkanları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir. Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş gereken her türlü adımı atmıştır. Şunu da söylemek isterim ki böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır. Maddi menfa temin etmek gayesiyle masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim.
Sağlık ve Adalet Bakanlarımızla yaptığım görüşmede kendilerine gerekli talimatları çok net biçimde verdim. Bir kez daha evlatları kaybeden ailelerimize başsağlığı diliyorum. Rabbim kimseye böyle acılar yaşatmasın diyorum” ifadelerini kullandı.
Son dönemde özel sağlık kuruluşlarının ücretlendirme politikalarıyla ilgili vatandaşlardan çok sık şikayetler aldıklarını söyleyen Erdoğan, “Ayrıca artık tamamen eski Türkiye'de kaldığını düşündüğümüz ve sağlık sistemimize zarar veren kimi kötü alışkanlıklardan yeniden nüksetmeye başladığına dair hasta yakınlarımızdan sertlenişler duyuyoruz. Bunların da üzerine karanlıkla gideceğimizin bilinmesini istiyorum. Vatandaşlarımız Türkiye gerek kapsayıcılık gerekse erişilebilirlik noktasında dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahiptir. Hükümetimiz sağlık sistemimizin etkinliğinin artması için de elinden geleni yapmaktadır. Gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların içeriden veya dışarıdan sistemi sabote etmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin'in davetine icabetle Tataristan'ın Kazan şehrine gideceklerini, BRICS zirvesi kapsamında düzenlenecek genişletilmiş liderler oturumuna iştirak edeceklerini ifade etti.