Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Yılın ilk gününden itibaren bir yandan salgınla mücadeleye, bir yandan yatırımlara, eser ve hizmet kazandırma çalışmalarına hız verildiğini aktaran Erdoğan, ocak ayında hizmete sunulan projelere ilişkin bilgiler verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yılın ikinci günü Kömürhan Köprüsü ile bağlantı tüneli ve yolunu hizmete açtık. Bu eser Elazığ ve Malatya'yı birbirine bağlamanın ötesinde ülkemizin doğu-batı- kuzey-güney ulaşımının en önemli bağlantısıdır. Kömürhan Köprüsü kendi kategorisinde dünyanın 4. büyük eseri olma hasebiyle ayrıca anlamlıdır. Türkiye'nin uzay çalışmalarındaki iddiasının ve gücünün son işareti olan Türkstat 5A uydumuzu 8 Ocak'ta Amerika'dan yörüngesine yolcu ettik. İnşallah 5B uydumuzu da önümüzdeki yaz başında uzaya fırlatacağız" dedi.
Uzay çalışmalarında uzak mesafelerdeki büyük uydular yerine düşük maliyetleri ve teknik kolaylıkları sebebiyle daha kısa mesafelerdeki mikro uyduların öneminin giderek arttığına dikkat çeken Erdoğan, ”Bu amaçla ülkemizde bir mikro uydu fırlatma tesisi kurma çalışmalarına başladık. İnşallah çok uzak olmayan bir tarihte ülkemizin ve dostlarımızın uydularını kendi tesisimizden uzaya göndereceğiz. Haberleşmeden enerjiye, çevrenin korunmasından savunma sanayiine kadar geniş bir kullanım alanına sahip uzay ve uydu teknolojileri konusunda ülkemizi marka haline getirmekte kararlıyız. Bu adımın gençlerimizin 2053 vizyonlarının alt yapısına yapacağımız en büyük desteklerden biri olacağına inanıyoruz" diye konuştu.
"DİYARBAKIR TOPRAKLARINI BÖLGE VE ÜLKEMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR KAZANÇ KAYNAĞI HALİNE GETİRECEĞİZ"
2020 yılını 169 buçuk milyar gibi tarihin en yüksek ihracat rekoru ile kapatan iş adamlarının Türkiye'de ve dünyanın her yerinde yanlarında olmayı sürdüreceklerini ifade eden Erdoğan, "Silvan Projesi GAP'ın en bereketli bölümlerinden birini oluşturuyor. Bünyesinde 8 ayrı baraj, 23 sulama tesisi olan bu proje tamamlandığında 2 milyon 360 bin dekar alanı sulayacak. İnşallah hem barajın hem tünellerin hem de sulama tesislerinin inşasını hedeflediğimiz tarihlerde mutlaka ama mutlaka tamamlayarak Diyarbakır topraklarını bölge ve ülkemiz için önemli bir kazanç kaynağı haline getireceğiz. Elazığ ve Malatya illerimizde can kaybı yanında ciddi yıkıma yol açan depremin yıl dönümünde milletimize verdiğimiz sözleri tutmanın sevincini paylaşmak üzere Elazığ'a gittik. Depremin 6. ayından itibaren teslim edilmeye başlananlarla birlikte toplamda 8 bin konutun anahtarını hak sahiplerine verdik" şeklinde konuştu.
Elazığ'da inşa edilen 20 bin konutun kalanının yaz aylarına kadar tamamlanacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde 6 bin konutun Malatya'da tamamını bitirip hak sahiplerinin hizmetine sunulacağını aktardı. Bu tür projelerde sadece konut yapılmadığını söyleyen Erdoğan, okulu, camisi, parkı ve yeşil alanıyla adeta yepyeni şehirler inşa edildiğini kaydetti. Elazığ ziyaretinde ayrıca Avrupa'nın en büyük çocuk ve gençlik merkezinin açılışının yapıldığını ifade eden Erdoğan, bu merkezde yazılımdan kodlamaya, tasarımdan montaja, tarımdan binicilik ve okçuluk sporlarına kadar geniş bir alanda gençlere hizmet verileceğini aktardı.
"BİZİM GÖREVİMİZ DÜNYANIN VE TÜRKİYE'NİN DEĞİŞİM ŞARTLARINDA MİLLETİMİZİN DEĞİŞEN İHTİYAÇ VE BEKLENTİLERİNE GÖRE YENİ REFORM GÜNDEMLERİ OLUŞTURMAKTIR"
Türkiye'nin son 18 yılının en büyük özelliğinin demokrasi ve ekonomide kesintisiz bir reform gündemine sahip olması olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yıllarca siyasi istikrasızlıklar, ekonomik krizleri, darbeler, vesayet kıskacında bu ülkenin ve milletin enerjisini, vaktini, imkânını heba edenlerin yol açtığı kayıpları telafi etmek için gerçekten çok çalıştık. Bu mücadeleyi ülkeyi bu hale getiren vesayetçilerin, darbecilerin, kriz tüccarlarının nice sinsi tuzaklarına rağmen başarıya ulaştırdık. Tabii reform dediğimiz değişim ve dönüşüm gündemi dinamik bir süreci ifade ediyor. Bizim görevimiz dünyanın ve Türkiye'nin değişim şartlarında milletimizin değişen ihtiyaç ve beklentilerine göre yeni reform gündemleri oluşturmaktır. Her kim artık bu ülkede yeni reforma ihtiyaç yok derse bilinmelidir ki o kişi Türkiye'den de, dünyadan da toplumdan da bihaberdir. Mesela daha düne kadar kendi çocuklarına dahi üniversite eğitimi imkânı sunmayan bir Türkiye ile bugün 8 milyon evladı yanında 200 bin yabancıya yükseköğrenim sağlayan bir Türkiye'nin eğitim yaklaşımı aynı olabilir mi? Aynı şekilde geçmişte bırakın dünya ile rekabet etmeyi, kendi vatandaşlarının askeri ihtiyaçlarını karşılayacak, sağlık, ulaşım, enerji, sanayi, teknoloji, şehircilik, çevre, spor alt yapısına sahip olmayan bir ülkenin ihtiyaçlarıyla bugünküler aynı olabilir mi? Yine kendi sınırları içinde teröristle baş etmekte zorlanan bir Türkiye ile sınırları ötesinde güvenli alanlar oluşturan, çok daha ötelerde harekâtlar yürüten bir Türkiye'nin güvenlik stratejileri aynı olabilir mi?" ifadelerini kullandı.
"ÜLKEMİZ YILLARCA KÜRESEL SİYASİ VE EKONOMİK DEĞİŞİMLERİN GERİSİNDE KALDI"
"Hayatın bir gerçeği olan değişimin dışında kalan, değişimi doğru istikamette yönlendiremeyen toplumların yaşadıkları acı tecrübe ve yıkımları hemen yanı başımızda bizzat görüyoruz" diyen Erdoğan, "Avrupa'dan Amerika'ya, Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın her yerinde siyasi, sosyal, ekonomik çalkantılar yaşanırken Türkiye'nin olduğu yerde çakılıp kalması elbette düşünülemez. Ülkemiz yıllarca küresel siyasi ve ekonomik değişimlerin gerisinde kaldı. Hep büyük bedeller ödemiştir. İnşallah bu defa küresel siyasi ve ekonomik değişimin önünden giderek kendi inisiyatiflerimizi hayata geçirmek suretiyle hedeflerimize ulaşacağız. Ülkemiz bu amaçla bir süredir ekonomiden güvenliğe her alanda bölgesel ve siyasal liderlik politikası izlemektedir" şeklinde konuştu.
"YASAMANIN ALANINDAKİ KONULARLA İLGİLİ MECLİSTE, İDARİ ALANLARDAKİ KONULARLA İLGİLİ CUMHURBAŞKANLIĞIMIZDA GEREKEN ADIMLARI ATMAYA BAŞLAYACAĞIZ"
Gelinen noktada yeni ve köklü reform ihtiyaçlarının artık ertelenemez olduğunun görüldüğünü söyleyen Erdoğan, ”Bu çerçevece hukuki ve ekonomik reform paketlerinin hazırlıklarını zaten bir süre önce başlatmıştık. Adalet Bakanlığımız hukuki reformlarla, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ekonomik reformlarla ilgili teknik çalışmaları hamdolsun belirli bir seviyeye getirdi. Bu reform paketleri çalışılırken dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelerin detaylı bir analizi yanında ilgili tüm bakanlıklarımızla, kurumlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşümeler yapıldı. Hazırlık çalışmalarında ortaya konan tespitler ve teklifler çerçevesinde her kesimin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak taslaklar ortaya çıktı. Bu taslakları hem kendi içimizdeki kurumlarda, hem Cumhur İttifakı ortağımızla değerlendirip nihai aşamaya getireceğiz. İnşallah çok yakında reform paketlerimizin felsefesini, amaçlarını, hedeflerini ve faaliyet başlıklarını içeren kapsamlı bir çalışmayı kamuoyuyla paylaşacağız. Hemen ardından yasamanın alanındaki konularla ilgili Mecliste, idari alanlardaki konularla ilgili Cumhurbaşkanlığımızda gereken adımları atmaya başlayacağız" şeklinde konuştu.
"CUMHUR İTTİFAKI ORTAĞIMIZLA BU KONUDA BİR ANLAYIŞ BİRLİĞİNE VARMAMIZ HALİNDE ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE YENİ ANAYASA İÇİN HAREKETE GEÇEBİLİRİZ"
"Türkiye'de sorunların kaynağının 1960'dan beri darbeciler tarafından yapılan anayasalar olduğu açıktır” diyen Erdoğan, "Ne kadar değiştirirsek değiştirelim anayasanın ruhundan darbe ve vesayet izini silmek mümkün olmuyor. Bunun için daha önce yeni bir anayasa girişiminde bulunmuştuk. Mecliste sandalye sayılarına bakmadan tüm partilerden eşit temsilciyle başlatılan çalışmalar CHP'nin süreci tıkaması ve uzlaşmaz tutumu sebebi ile maalesef neticeye ulaşamamıştır. Ülkemizin bu önemli fırsatı kaçırmış olmasından dolayı üzüntülüyüz. Belki şimdi Türkiye'nin tekrar yeni bir anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir. Anayasa çalışması öyle gizli saklı mahfillerde, terör örgütü ile irtibatlı kesimlerin gölgesinde, ülkesiyle zihni ve kalbi bağlantısı kopuk isimlerle yürütülebilecek bir iş değildir. Bu çalışmanın milletin gözü önünde ve onun temsilcilerinin tamamının katılımıyla şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi, ortaya çıkan metnin mutlaka milletin takdirine sunulması gerekir. Cumhur İttifakı ortağımızla bu konuda bir anlayış birliğine varmamız halinde önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz" açıklamasında bulundu.
"EN GÜÇLÜ EKONOMİLER BİLE KÜÇÜLMEYE, DARALMAYA BAŞLADI"
Korona virüs salgınının ülke ayrımı yapmaksızın tüm dünyada tüketimi, üretimi, ticareti, yatırımı, turizmi ve sosyal hayatı derinden etkileyen sıkıntılara yol açtığını söyleyen Erdoğan, “En güçlü ekonomiler bile küçülmeye, daralmaya başladı. Hasarın boyutunu gösteren çarpıcı rakamları paylaşmak istiyorum. Yapılan son tahminlere göre 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 3,5, gelişmiş ülkelerin yüzde 4,9, gelişmekte olan ülkelerin yüzde 2,5 oranında küçülmesi bekleniyor. Görmeye alışık olmadığımız bu oranlar, bu rakamlar yaşanan krizin ne kadar derin olduğunu işaret ediyor. Tabii bu denli bir ekonomik küçülme aynı zamanda işsizlik demektir. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre 2020 yılında çoğu gençlerden ve kadınlardan oluşan 255 milyon iş kaybı yaşandı. Sadece bu iş kayıplarının ekonomik değeri 4 trilyon dolara yakın. Böylesine zorlu bir küresel konjonktürün Türkiye'yi olumsuz etkilememesi elbette mümkün değil. Fakat bizi dünyadan ve özellikle gelişmiş ülkelerden ayıran çok önemli avantajlarımız var. Biz son 18 senendir sağlığa, sosyal güvenliğe, sanayiye, teknolojiye, toplumun refahını artıracak her alana büyük yatırım yapan bir ülkeyiz. Yaptığımız yatırımların karşılığını bu gibi zor günlerde alıyoruz" diye konuştu.
Salgın süresince Türkiye'nin direncinin kırılmadığı gibi tam tersine önüne yeni fırsatlar çıktığını belirten Erdoğan, ”Milletimiz azmini, çalışkanlığını, yardımseverliğini bu dönemde yeniden tüm dünyaya gösterdi. Sağlıkçılarımızın özverisini, sanayide, tarımda, hizmet sektöründe çalışan kardeşlerimin alın teri ile tamamladı. Aşı ve ilaç geliştirmeye kendini adayan bilim insanlarımızın tutkusunu uzaktan eğitimle öğrencilerine ulaşan öğretmenlerimizin çabaları tamamladı. Salgına karşı hep birlikte topyekûn bir seferberlik yürüttük. Hükümetimiz bu süreçte sağlıktan sosyal desteklere kadar her konuda vatandaşlarımızın yanında olacak adımları attı" dedi.
Salgın süresinde verilen desteklere ilişkin bilgiler aktaran Erdoğan, "Yaklaşık 650 bin emeklimizi kapsayan en düşük emekli maaşı ödemesini bin liradan bin 500 liraya yükselttik. Bunu bu iktidar yaptı. Sosyal destek kapsamındaki tüm ailelere ilave nakdi yardım yaptık. Büyüklerimize sahip çıkarak yalnız yaşayan 80 yaş üstü vatandaşlarımızı yakın takibe aldık. Ekonomiyi canlandırmak ve istihdamı korumak için geliştirdiğimiz bir dizi tedbiri kararlılıkla uyguladık. Bay Kemal, öyle danışıklı dövüşte öyle gidip çöp konteynerleri içerisinden aldatmak suretiyle vatandaşlarımızı işte bak aç, açık, sefil gibi yalan yanlış haberlerle, spekülasyonlarla sen bu milleti aldatamayacaksın. Zaten böyle söyledikçe de bak artık partin kendi içinde dağılmaya başladı" ifadelerini kullandı.
Kısa çalışma ödeneğinin şartlarını kolaylaştırdıklarını ve kapsamını genişlettiklerini söyleyen Erdoğan, ”Ayrıca kısa çalışmadan ve işsizlik sigortası şartlarından yararlanamayıp ücretsiz izne çıkarılanlar için nakdi ücret desteği vermeye başladık. Bunları biz yapıyoruz. Sosyal koruma kalkanı kapsamında bugüne kadar çeşitli kesimlere verilen hibe desteklerinin rakamı 49 milyar lirayı geçti. SGK teşviklerimiz ve İŞKUR desteklerimizle birlikte bu rakam 71 milyar liraya ulaştı. Geçtiğimiz yıl salgın şartlarına rağmen 16 milyonluk turist sayısına ulaştık. İhracatçılarımıza stok finansman desteği sağladık. İhracatçılara destekleme ve fiyat istikrarı fonu kapsamında 2,4 milyar lira destek ödemesi yaptık. Dijital ortamda yapılan pazara giriş çalışmalarını destekledik. Mart 2020'den itibaren belirli sektörler için mücbir sebep ilan ederek vergi yükümlülüklerini ve Sosyal Güvenlik Kurumu prim ödemelerini 6 ay erteledik. Böylece 29 milyar lira vergi alacağını, 40 milyar lira Sosyal Güvenlik Kurumu alacağını erteleyerek 2,5 milyon vergi mükellefini rahatlattık. Yurt içi yolcu taşımacılığında eğitim ve öğretim hizmetlerinde yeme-içme, sinema, tiyatro ve konaklama hizmetlerinde KDV oranını yüzde 1'e indirdik. Şu ana kadar 7 buçuk milyon vatandaşımız 108 milyar liralık alacağı yapılandırmak amacıyla vergi dairelerimize başvurdu" açıklamasında bulundu.
"ÖNCÜ GÖSTERGELER 2020 YILINI YÜZDE 1 BÜYÜME İLE KAPATABİLECEĞİMİZE İŞARET EDİYOR"
Salgın sebebi ile faaliyetleri tamamen durdurulan kıraathane, kahvehane, sinema salonları işletmelerinin mücbir sebep hükümleri kapsamında vergi yükümlüklerinin ertelendiğini hatırlatan Erdoğan, uygulanan ekonomi politikalarının olumlu etkilerinin üçüncü çeyrekten itibaren makro ekonomik verilere yansımaya başladığını kaydetti. Erdoğan, "Öncü göstergeler 2020 yılını yüzde 1 büyüme ile kapatabileceğimize işaret ediyor. Son yapılan uluslararası analizler, G20 ülkeleri içinde 2020 yılını pozitif büyüme ile kapatabilecek iki ülkenin Türkiye ve Çin olduğunu gösteriyor. Ekonominin üretim, tüketim, yatırım harcamaları ve ihracat tarafı oldukça güçlü seyrediyor" dedi.
"GIDA ENFLASYONU ÖNÜMÜZDEKİ EN BÜYÜK TEHDİTLERDEN BİRİDİR"
Son üç ayda 16 milyar doların üzerinde portföy girişi gerçekleştiğini söyleyen Erdoğan, bu olumlu gelişmelerin yanında ekonomide sorunlu alanların da bilindiğini, yüksel enflasyonun hem üretici hem tüketici cephesinde oluşturduğu tahribatın farkında olunduğunu aktardı. Erdoğan, "Gıda enflasyonu önümüzdeki en büyük tehditlerden biridir. Gıda ürünlerinde tarla veya fabrika, market arasındaki fiyat farklarının ekonomik süreçler ve gerekçelerle izah edilemeyecek seviyelere çıkması milletimizle birlikte bizi de rahatsız ediyor. Nitekim bugün yine gündemimizin en önemli maddelerinden biri oydu. 3-5 açgözlü tüccarın milletimize ekmeğini ve aşını zehir etmesine izin veremeyiz. Bununla birlikte hükümet olarak görevimizin meseleyi tüm boyutlarıyla incelemek ve ona göre tedbir almak olduğu açıktır. Sıkıntının kaynağına indiğimizde kimi tüccarların aç gözlülüğü yanında uluslararası gıda fiyatlarında yaşanan yükselişin, bununla birlikte kuraklığın ve yapısal sorunların etkilerini görüyoruz. Kuraklığın bazı bölgelerde üretimi düşürmesi, Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerin ürün taleplerinin artması, tüm dünyada gıda fiyatlarını hareketlendirmiştir. Özellikle uluslararası piyasalarda ayçiçeğinde iki kata varan, soya fasulyesinde yüzde 50, buğday ve mısırda yüzde 40'ı bulan fiyat artışları yaşandı" dedi.
Türkiye'de alınan tedbirler ve kendi üretim gücü sayesinde market raflarının boşaldığı görüntülerin ortaya çıkmasına müsaade edilmediğini, bundan sonraki süreçte de müsaade edilmeyeceğine dikkat çeken Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl verdiğimiz 22 milyar liralık destekle tarımsal üretimin kesintisiz devamını sağladık. Bu sayede bitkisel üretimimizi bir önceki yıla göre 7 milyon ton artışla 124 milyon tonun üzerine çıkarak cumhuriyet tarihinin rekorunu gördü. Nitekim gıda komitesi harekete geçerek üretimden perakendeye kadar zincirin halkalarını değerlendirmeye ve gereken tedbirleri almaya başladık. Erken uyarı sistemi kurarak, çok hızlı ve etkin bir karar alma mekanizması oluşturacağız. Rekabet Kurulunu etkin bir şekilde harekete geçireceğiz. Tarımsal üretimle ilgili kronik sorunların çözümü hususunda 2019 yılında düzenlediğimiz Tarım ve Orman Şurası'nda alınan kararların uygulanmasına hız vereceğiz. Ülkemizi 2023'e inşallah hedeflerini gerçekleştirmiş olarak ulaştıralım. Bütün bunları salgın tehdidini en aza indirerek yapmamız gerekiyor. Bu çerçevede bugünkü kabine toplantımızda salgın tedbirlerimizi yeniden gözden geçirdik" şeklinde konuştu.
"SALGINLA MÜCADELEDE EN KRİTİK HUSUSLARDAN BİRİ OLAN YERLİ AŞI ÇALIŞMALARINI YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ"
Aşı çalışmalarının hızla sürmesinin önümüzdeki dönemi görebilmek açısından önemli olduğunu bildiren Erdoğan, "Sahadaki aşı uygulaması belirlenen öncelikler doğrultusunda sürüyor. Covid-19'un mutasyona uğraması herkes gibi bizim de işimizi zorlaştırıyor. Buna rağmen Allah'ın izni ile bu küresel sağlık krizinin üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Dışarıdan aşı tedariki sürdürebilirliği şüphelidir. Dünyada bu konuda yaşanan ve giderek ayyuka çıkan kriz, bize yerli aşı çalışmalarına hız vermemiz gerektiğini gösteriyor. Salgınla mücadelede en kritik hususlardan biri olan yerli aşı çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Geçtiğimiz mart ayından bu yana süren bu salgın tedbirlerinin ekonomik ve sosyal hayat üzerindeki olumsuz etkilerini de gayet iyi biliyoruz. Bunların değerlendirmesini, kazanımlarımıza halel getirmeyecek şekilde sürekli yapıyoruz. Bilim insanlarımızın görüşleri yanında milletimizin her kesiminden gelen seslere kulak veriyoruz" diye konuştu.
Milyonların merakla beklediği okullarda yüz yüze eğitime ilişkin de açıklamada bulunan Erdoğan şunları söyledi:
"Kabinemizin bugünkü toplantısında da bu değerlendirmeleri ayrıntılı bir şekilde tekrar yaptık. Uzaktan eğitim öğretimin temeli olan internete erişimdeki sınırlılığı da dikkate alarak köy okullarında 15 Şubat'ta eğitim-öğretimin başlamasını kararlaştırdık. Ancak, okulların açıldığı köylerde vaka artışı yaşanması halinde eğitim - öğretime yeniden ara verilebilecek. Bunu özellikle söylemek zorundayım. Bizim için Covid hepsinden çok daha tehlikeli, çok daha Allah muhafaza önemli. Bizim yavrularımızın kaybına tahammülümüz olamaz. Onun için her türlü tedbiri almak durumundayız. 8. ve 12. sınıflar ile ilkokul ve özel eğitim okullarındaki eğitim-öğretimin 1 Mart'tan itibaren başlaması için hazırlıklara başlanacak. Vaka sayılarındaki iyileşmeye paralel olarak 1 Mart'tan itibaren il bazında eğitim-öğretimin kademeli başlaması için gereken çalışmalar yürütülecek. Yine vakaların belirli sayının altına düşmesiyle birlikte esnaflarımıza yönelik kısıtlamaların kademeli olarak gevşetilmesi ile ilgili takvimi başlatmayı planlıyoruz. Belediyelerden ve organize sanayi bölgeleri yönetimlerinden il hıfzıssıhha kararlarının uygulanması konusunda hassasiyet göstermelerini beklediğimizi belirtmek istiyorum. Yaklaşık 11 aydır sabırla ve metanetle tedbirlere riayet eden milletimin her bir ferdine yine şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum."