Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantı sonrası açıklama yaptı
Son dakika haber: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Avrupa'da zaten ilk sıraya çıkardığımız ülkemizi dünyanın en önemli tarım ürünleri üreteci ve ihracatçısı yapana kadar yatırımlarımızı, desteklerimizi sürdüreceğiz. Karşımızda ülkemize kaynak girişi sağlamak için hayata geçirdiğimiz uygulamaları dahi fuhuş, uyuşturucu, organ kaçakçılığı gelirleri ile irtibatlandıracak kadar hayattan ve izandan noksan bir anlayış var. Devlete bu şekilde gelir edileceğini sanan bu zihniyetin ülke yönetimine talip olması en büyük kara mizah örneğidir” diye konuştu.
"TÜRKİYE BÖYLE BİR MUHALEFET ANLAYIŞINI HAK ETMİYOR"
Her konuda cumhuriyet döneminde yapılanların katbekat üzerinde icraatlar yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna karşılık muhalefet ne diyor, hadi icraatlarını geçtik, çünkü tek parti devri zulmü dışında sayabilecekleri işleri yok. Hiç değilse vizyon olarak, proje olarak, program olarak söyleyebildikleri bir şey var mı? Maalesef hiçbir somut, ayakları yere basan, uygulanabilir, sürdürülebilir, hesabı kitabı yapılmış proje veya politikaları yok. Aslında böyle bir dertleri de yok. Kendi içlerindeki taciz, tecavüz, şantaj, hırsızlık işlerinin üzerini örtmekten bu konulara sıra gelmediği anlaşılıyor. Hakları yemeyelim, Türkiye aleyhine alınan her kararın, söylenen her sözün, yapılan her saldırının yılmaz savunuculuğunu üstlenme görevini ifa ediyorlar. Mesela, AİHM, ülkemizle ilgili bir davada kendi hukuki süreçlerine, İspanya ve İtalya gibi ülkelerdeki benzer yargılamalarda verdiği kararlara aykırı bir tavır sergiledi. Biz de bunun üzerine bu çifte standartlı, hukuki değil, siyasi saiklerle verilen bu kararı uygulamayız dedik. ‘Sen nasıl böyle bir şey söylersin.' Demek ki, kendileri bu işlerde yetki sahibi olsalar, elinde onlarca insanın kanı bulunan bu terörist destekçisini hemen serbest bırakacaklar. Arkasında durdukları kişi kim? Hakkındaki iddianameye göre 37 nitelikli adam öldürme, 29 adam öldürmeye teşebbüs, 3 bin 777 mala zarar verme, 25 alıkoyma, 395 hırsızlık, 15 yağma, 308 işyeri ve konut dokunulmazlığını ihlal, 13 Türk bayrağını yakma, 7 Atatürk'ü Koruma Kanunu'na muhalefet suçunun işlendiği, ayrıca 326 güvenlik görevlisi ile 435 vatandaşın yaralandığı 6-8 Ekim 2014 olaylarının baş sorumlusu. Bu kişinin burada sayılmayan teröre destek mahiyetinde pek çok sözü ve eylemi var. Lafa gelince her fırsatta ‘Atatürk'ün partisiyiz' diye övünen bu kişiler, aynı partinin kendilerine ‘Mustafa Kemal'in askerleri değil, it sürülerisiniz' diyen yöneticisine bile ses çıkartamamışlardır. Çukurcu teröristlere ‘arkadaş', Suriye'den ülkemize saldıran teröristlere ‘vatanlarını savunanlar', şehirlerimizi yakıp yıkan vandallara ‘aydınlanmacılar', darbecilere ‘mağdurlar' diyenler yine bunlardır. Türkiye böyle bir muhalefet anlayışını hak etmiyor. Önümüzdeki dönemde ülkemizin bu partilere oy verenlerin feraseti ve iradesiyle köklü bir muhalefet reformunu hayata geçireceğine inanıyorum. İnanıyorum ki, Cumhur İttifakı inşallah bunlar karşısında çok daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecektir” şeklinde konuştu.
"ASGARİ ÜCRET BELLİ OLDU"
2021 yılı asgari ücret rakamının belli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asgari ücret 2021 yılı Ocak ayı itibarıyla yüzde 21,5 artış ile bekar ve çocuksuz çalışan için net 2 bin 826 lira, evli ve çocuklu çalışan için 3 bin 14 lira olarak uygulanacaktır. Salgın döneminde işverenlerimize 75 lira asgari ücret desteği vermeye başlamıştık. Bu desteği önümüzdeki yıl da devam ettireceğiz. Böylece işverenlerimize ve çalışanlarımıza toplamda 6,5 milyar liralık ilave bir kaynak aktarmış olacağız. Kısa çalışma ödeneğinin süresini Şubat ayı sonuna, nakdi ücret desteğinin süresini 17 Mart tarihine kadar uzattık. Geçtiğimiz hafta 397 şehit yakını ve gazi yakınımızın atamasını yaparak bu kategorideki toplam istihdamı 44 bin 781'e çıkarttık. Tüm sıkıntılara rağmen reel sektör ülkemizin yüz akı olmayı sürdürüyor” ifadelerini kullandı.
"İNGİLTERE İLE SERBEST TİCARET ANLAŞMASI İMZALAMA AŞAMASINA GELDİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin dış ticareti açısından çok önemli olan bir gelişmeyi şu ifadelerle paylaştı:
“En önemli ticaret ortaklarımızdan biri olan İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı çerçevesinde başlayan takvim Perşembe günü tamamlanıyor. Ticari ilişkilerimizin bu ayrılıktan zarar görmemesi için iş dünyamızın da katılımıyla süreci yakından takip ediyoruz. Yapılan uzun müzakereler sonunda İngiltere ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalama aşamasına geldik. Yarın inşallah bu anlaşmanın imzaları atılıyor. Bu, Gümrük Birliği Anlaşması'ndan sonraki en önemli ticari anlaşmamız olacaktır. İnşallah 2021 yılından itibaren hem Türkiye'nin hem İngiltere'nin kazanacağı yeni bir dönem başlıyor.”
"YÜZ YÜZE EĞİTİME VERDİĞİMİZ ARAYI 15 ŞUBAT 2021'E KADAR UZATIYORUZ"
Menşeine bakmaksızın tüm aşı çalışmalarını yakından takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çin'den sipariş verdiğimiz aşının ilk partilerinin yılbaşından önce ülkemize teslim edilmesini bekliyoruz. Almanya'dan gelecek aşının da Ocak'ta ülkemize ulaşacağını ümit ediyoruz. Gelişmeler salgının daha uzunca bir süre dünya gündeminden düşmeyeceğine işaret ediyor. Bunun için asıl önemi ve önceliği hem gelenekçi hem yenilikçi yöntemlerle geliştirdiğimiz kendi aşılarımıza veriyoruz. Son 18 yılda kurduğumuz yüksek teknolojiye dayalı alt yapılar ve bilim insanlarımızın gayretiyle şuan 8 ayrı aşı çalışmasını başarıyla yürütüyoruz. Bunlardan birinde son aşamaya geçildi. İnşallah en kısa sürede kendi üretimimiz olan birden fazla aşıyı milletimizin hizmetine sunmakta kararlıyız” dedi.
Vaka sayısındaki düzenli düşüşe uygun olarak kısıtlama tedbirlerini dikkatle gözden geçirdiklerinin altını çizen Erdoğan, temizlik, maske ve mesafe kurallarına dikkat çekti. Erdoğan, “Bugünkü toplantımızda salgınla mücadelede geldiğimiz yeri tekrar değerlendirdik, gelişmelerin ümitvar olduğunu gördük. Bu çerçevede okullarımızdaki yüz yüze eğitime verdiğimiz arayı 15 Şubat 2021'e kadar uzatıyoruz” diye konuştu.
"iLK HABERLEŞME UYDUMUZU 2022'DE UZAYA GÖNDERİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in 27 Aralık'ta Ankara'ya gelmesinin ardından istiklal mücadelesinin yeni bir safhaya geçtiğini kaydederek, ”İstiklal Harbi'ni bizzat yöneterek gazi sıfatı alan Büyük Millet Meclisi bu vasfını 15 Temmuz'da bir kez daha tescil ettirerek tarihe geçmiştir. Dün 84. vefat yıl dönümünde rahmetle andığımız Mehmet Akif Ersoy'un 12 Mart 1920'de mecliste gözyaşları içinde okunarak kabul edilen İstiklal Marşı bir asır önce verdiğimiz mücadelenin ruhunu yansıtıyordu. TBMM'nin kabulünün 100'üncü yılı vesilesiyle 2021'i İstiklal Marşı yılı olarak ilan etti. Bu ülkenin bir vatandaşı, bu milletin bir ferdi olmanın en başta gelen şartlarından biri İstiklal Marşı'nın 10 kıtasındaki tüm mesajları kalbimize kazımaktır” dedi.
"EVLATLARIMIZDAN BEKLENTİMİZ, KORKMA DİYE BAŞLAYAN VE İSTİKLAL DİYE BİTEN BU MARŞI LAFZI VE RUHUYLA İÇİNE SİNDİRMELERİDİR" DİYEN ERDOĞAN, SÖZLERİNİ ŞÖYLE SÜRDÜRDÜ:
”Çünkü bu marşın her satırı bize önümüze çıkan zorluklar karşısında nasıl davranmamızı gerektiğini anlatan mesajlarla bezelidir. İstiklal Marşımız bir asır önce millet olarak hürriyetimizi kazanmak, vatanımızı işgalden kurtarmak, kendimize yeni bir gelecek inşa etmek için vardığımız milli mutabakatın ifadesiydi. Bugün de aynı mutabakatla hedeflerimize doğru yürüyoruz. Türk milletinin binlerce yıllık devlet ve medeniyet davasını 10 kıtada yüreklere nakşeden İstiklal Marşımızı unuttuğumuz gün ayağımıza esaret prangası, boynumuza zillet zinciri vurulmuş demektir. İstiklal Marşımızda bayrağımızın, ezanımızın, özgürlüğümüzün timsali olarak yüceltilmesi, geçen asrın çeyreğinde verdiğimiz milyonlarca şehidimizin mücadelesinden ilhamladır. Bayrağı bez parçası, ezanı hoparlör gürültüsü, toprağı taş ve kum yığını, vatanı anlamsız bir saplantı, şehadeti sıradan bir ölüm olarak görenlerin İstiklal Marşı'nın manasını kavrayabilmesi elbette mümkün değildir. Biz, Asım'ın nesli dedikçe içlerini sıkıntı basanların, biz 'tek millet, tek vatan, tek bayrak' dedikçe yüzlerini buruşturanların, biz büyük ve güçlü Türkiye dedikçe kulaklarını kapatanların İstiklal Marşı'na sahip çıkması elbette mümkün değildir. Çünkü mandacıların, özellikle dünden gelen bu mandacıların bugünkü temsilcilerinin dış güçlerin borazanlığından terör örgütlerinin hamiliğine kadar envaı çeşit ihanetin peşinde koşmaları, İstiklal Marşımıza daha sıkı sahip çıkmamız gerektiğini gösteriyor. Hamdolsun İstiklal Marşımızdaki her lafzı, her mesajı bedeninin ve ruhunun her zerresiyle özümseyen gençlerimiz var. Hamdolsun bayrak ve ezan hassasiyetini yeri geldiğinde canı pahasına koruyan evlatlarımız var. Hamdolsun medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir nesil var. Ardı ardına yüzüncü yılını idrak ettiğimiz her tarihi hadise bize sahip olduğumuz ülke ve mensubu olduğumuz milleti bir kez daha hatırlatıyor. İnşallah 2023‘te ülkemizi dünyanın en büyük 10 devleti arasına sokarak ecdada layık ve bizden sonraki nesillere örnek bir başarıyı hep birlikte ortaya koyacağız.”
"KİMİ ZAMAN AÇIK, KİMİ ZAMAN GİZLİ SİBER SALDIRILARA MARUZ KALDIĞIMIZ İÇİN STRATEJİMİZİ YERLİ VE MİLLİ BİR ANLAYIŞLA ŞEKİLLENDİRDİK"
Bugünkü kabine toplantısında ulusal siber güvenlik stratejisi ve eylem planının da görüşüldüğünü kaydeden Erdoğan, ”Dijitalleşmenin ayrılmaz bir parçası haline gelen siber güvenlik tüm dünyada üzerinde hassasiyetle durulan konuların başında geliyor. Güvenlikten sağlığa, eğitimden evimizde kullandığımız aletlere kadar her alanda hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline dönüşen dijitalleşme ile birlikte siber tehditlerde büyük artış yaşanıyor. Öyle ki ülkelerin fiziki sınırlarının korunmasıyla dijital altyapılarının ve verilerinin korunması aynı derecede önem kazanmıştır. Esasen savunma sanayi projelerimizin temel bileşenleri arasında dijital sistemler ilk sıralarda yer alıyor. Aynı şekilde günlük hayatımızı kolaylaştıran teknolojilerin hemen hemen tamamı dijital altyapılarla çalışıyor. Devletler vatandaşlarının can ve mal güvenliği yanında dijital bilgilerini ve aldıkları hizmetleri de korumak mecburiyetindedir. Yaklaşık 7 yıl önce kurduğumuz Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi ile bu doğrultuda ilk adımı atmıştık. Güncel ihtiyaçları ve tehditleri dikkate alarak ülkemizin siber güvenlik politikalarını kapsamlı ve bütüncül anlayışla özellikle yeni bir strateji oluşturma konusunda adımı attık. Son dönemde diğer alanlarla birlikte dijital altyapılar, siber güvenlik konularında kimi zaman açık, kimi zaman gizli siber saldırılara maruz kaldığımız için stratejimizi yerli ve milli bir anlayışla şekillendirdik” diye konuştu.
"İLK HABERLEŞME UYDUMUZU 2022'DE UZAYA GÖNDERİYORUZ"
Dijitalleşmeyle birlikte siber tehditlerde de artışlar yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, ”Esasen savunma sanayi projelerimizin temel bileşenleri arasında dijital sistemler ilk sıralarda yer alıyor. Devletler vatandaşlarının can ve mal güvenliği yanında dijital bilgilerini ve aldıkları hizmetleri de korumak mecburiyetindedir. İlk haberleşme uydumuzu 2022'de uzaya gönderiyoruz. Alternatif maliyetleri onlarca milyon dolar olan alternatif projeleri bir süredir ülkemizde yürütecek kapasiteye zaten ulaşmıştık. Bu çalışmaları daha da ileriye taşıyoruz. Kendi milli siber güvenlik teknolojilerimizi geliştirmek suretiyle güçlü ve caydırıcı bir alt yapı oluşturuyoruz. Mavi Vatan'dan siber uzaya kadar her sahada egemenlik haklarımıza, sahip çıkacağız. Bu amaçla Cumhurbaşkanlığı dijital dönüşüm ofisimizle , Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız öncülüğünde ilgili tarafların katılımıyla uzunca bir süredir yürüttüğümüz çalışmalarda sona gelinmiştir. İlk aşaması 2020- 2023 dönemini kapsayan bu planda belirlenen faaliyetleri hayata geçirerek ülkemizin dijital alt yapılarını siber saldırılara karşı inşallah güvenli hale getireceğiz. Bununla kalmayacak Türkiye'nin bu alanda kendi ürünleri ev firmalarıyla uluslararası düzeyde söz sahibi olmasını da sağlayacağız. Ulusal siber güvenlik stratejisi ve eylem planımızın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE OLARAK BİZ DE BU AMAÇLA ÇEŞİTLİ YERLERDE TOPRAK KİRALAMAYA BAŞLADIK"
Salgın döneminde üzerinde en çok konuşulan konulardan birinin gıda üretimi ev temini olduğunun altını çizen Erdoğan, yaşanan kuralığın bu tartışmayı daha anlamlı ve önemli hale getirdiğini söyledi. Erdoğan, tahminlerin dünyanın 2050 yılında 10 milyarlık bir nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak zorunda kalacağını gösterdiğini bildirdi. Bu durumun refah artışı ve lojistik imkanların etkisiyle bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıda üretimi yapılmasına ihtiyaç duyulacağı anlamına geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugünkü anlayışla bir asır arasında çok daha büyük farklar ortaya çıkacağı açıktır. Bugün 140 ülke başka yerlerde toprak kiralamak suretiyle kendini geleceğe hazırlamanın gayreti içindedir. Şimdiden kiralanan toprak miktarı ülkemizin yüzölçümünün üç katına ulaşmıştır. Bu konuda en cazip yer bakir ve bereketli Afrika topraklardır. Toprak kiralamada amaç bugünün ihtiyaçlarını karşılamak değil yarım asır, bir asır sonrasının taleplerine hazırlık yapmaktır. Türkiye olarak biz de bu amaçla çeşitli yerlerde toprak kiralamaya başladık. Böyle bir vizyonu, böyle bir derdi olmayanlar ülkemizin neden Nijer'de, Sudan'da toprak kiraladığını, başka yerlerde benzer arayışta olduğunu anlayamıyor. Sadece anlamamakla kalmıyor, bir de çıkıp bize ithamlar yöneltiyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde hükümetlerin böyle ithamlara maruz kaldığını göremezsiniz. Çünkü oralarda ülkenin ve milletin üzerine ikbal hesabı yapan bir siyasi muhalefet anlayışı yoktur. Maalesef bu yıkıcı ve çapsız zihniyet yaptığımız barajlardan yollara, hastanelerden enerji santrallerine kadar her konuda karşımıza çıkıyor. Çiftçilerimizi, üreticimizi, insanımızı bize karşı kışkırtmak için tamamı yalan, tamamı yanlış, tamamı çarpıtma olan söylemlerle gündem oluşturmaya çalışan bu zihniyeti biz çok iyi tanıyoruz. Bu zihniyete cevap vermek bizim için zul olmakla birlikte milletimize olan sorumluluğumuz gereği hakikatleri tekrar tekrar anlatmak mecburiyetindeyiz. Biz bu cahillerle dost değiliz, cahilliklerini ifşa edene kadar cahillerle muhatap olmaya katlanacağız” açıklamasında bulundu.
"TÜRKİYE 18 YILDA TARIMSAL MİLLİ GELİRİNİ 37 MİLYAR LİRADAN 278 MİLYAR LİRAYA YÜKSELTEREK AVRUPA'DA İLK SIRAYA YÜKSELDİ"
Türkiye'nin tarım alanında önemli bir yol kat ettiğini bildiren Erdoğan, "Türkiye'nin tarımda nerden nereye geldiğini anlatmadan önce soframızda eksikliğini hissetmediğimiz, ekmeğimizi, aşımızı üreten eli nasırlı, anlı terli, yüreği imanlı, yüreği tertemiz çiftçilerimize şükranlarımı şahsım, milletim adına sunuyorum. Üreticilerimize hakkını teslim etmek, emeklerinin karşılığını vermek için 18 yıldır çalışıyoruz. Türkiye'nin Avrupa'dan Asya'ya uzanan toprakları kendi imkanlarını karşılayacak bir imkan sağlıyor. Son dönemde yaptığımız altyapı sayesinde ülkemiz önemli bir ihracatçı konumuna gelmiştir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçtiğimiz 18 yılda tarımsal milli gelirini 37 milyar liradan 278 milyar liraya yükselterek Avrupa'da ilk sıraya yükseldiğini bildirdi. Geçtiğimiz yıl 197 farklı ülkeye tarımsal ürün ihraç ederek, 18 milyar gelir elde edildiğini açıklayan Erdoğan, ”Un ihracatında dünyada 1'inci, makarna ihracatında 2'nci sıradayız. Çiftçimize verdiğimiz destekleri bu dönemde 12 kat arttırarak, bitkisel üretimimizi 124 milyon tonla cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkardık. Tarımsal üretimdeki artış kendi kendine gelişmedi. Bunun için destekler yanında çok büyük sulama projelerini hayata geçirdik. Biz son 18 yılda sulama amaçlı 600 baraj, 423 gölet, bin 457 sulama tesisi yaparak milletimizin hizmetine sunduk” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN KONUŞMASININ DEVAMINDA ŞUNLARI SÖYLEDİ:
“Toprak nedir, çiftçi ne iş yapar, üretim nasıl yapılır, bilmeyenler, ağızlarını her açtıklarında saman ihracatından bahsedenler aslında cahilliklerinden bahsediyorlar. Saman ihracatımız 84,5 bin ton, geliri de 14 milyon dolardır. İthalat dedikleri saman bin 953 tondur. Söyledikleri sadece yalan, iftira ile belki günü kurtarmak mümkündür ama bu tarzın ne çiftçiye ne de ülkemize bir faydası vardır.”