Depremde hamile eşini ve oğlunu kaybetti
Elazığ'da 24 Ocakta 6.8 büyüklüğündeki depremde 5 aylık hamile eşi ile 13 yaşındaki oğlunu kaybeden ve kendisi de 12 saat sonra enkaz altından yaralı olarak çıkartılan Meriç Dişli o günü anlattı.
Elazığ depreminde 6,5 aylık hamile eşi ile 13 yaşındaki oğlunu kaybeden ve kendisi de 12 saat sonra enkaz altından yaralı olarak çıkartılan baba Meriç Dişli, "Dua ettim. Hz. İbrahim'i ateşin içerisine sen koydun sen çıkardın, Hz. Yusuf'u kuyunun içerisine sen koydun sen çıkardın, beni buraya sen koydun sen çıkar dedim. Dememle o telefon çaldı. Yukardakiler o telefonun sesini duydu ve oranın üzerine yoğunlaşıp beni çıkardı. Allah'tan istersen her şey olur" dedi.
24 Ocak'ta meydana gelen 6.8'lik depremde Elazığ'da 37, Malatya'da 4 olmak üzere 41 kişi hayatını kaybetmiş ve 2 şehirde 25 binden fazla konut ağır hasar görmüştü. Depremde kent merkezindeki binaların yanı sıra Maden ilçesi Gezin köyünde Tılhem Caddesi üzerinde bulunan 6 katlı Mavi Göl Apartmanı çökmüştü. O enkazda, 6,5 aylık hamile Pınar ve 13 yaşındaki oğlu Miraç'ın cansız bedenleri çıkartılırken baba Meriç Dişli (43) ise 12 saatlik çalışmanın ardından ekipler tarafından yaralı olarak kurtulmuştu. Ailesini depremde kaybeden baba Dişli yaşadıklarını anlattı.
"HEPİMİZ YİNE DE O ENKAZIN İÇERİSİNDEYİZ"
Anlatılacak çok şey olduğunu belirten Meriç Dişli, "Sanki halen rüyadayım. Kendime bir tokat atıyım uyanıyım diyorum. Acı, stres, bunalım, her şey var. Elazığ depremi 22 saniye sürdü ama 22 saniye de birçok ailenin hayatı allak bullak oldu. Anlatılacak o kadar çok hikaye var ki, ne anlatalım. Allah kimsenin başına vermesin, kimseyi evladı ile sınamasın. Her şeyimizi kaybettik. Eşim, çocuğum ve doğmamış çocuğumu kaybettim. Anlatmak ile bitmez. Bir senedir anlatıyoruz hiç bitmiyor. Eşim hamileydi onu ve oğlumu kaybettim. Ben kurtuldum. Daha çekeceğimiz sınav var. Keşke bizde çıkmasaydık. Bu hayat değil ki. 24 Ocak geldi, Allah bize yardım etsin. Ben o günü nasıl geçireceğini düşünüyorum. Ben ne yapacağım, kafamı hangi taşa vuracağım. Saat dokuza beş kala mezarlıkta onların yanında olayım diyorum. Yaşıyorsun ama yok. 24 Ocak günü biz de o enkazın içerisinde kaldık. Hepimiz yine de o enkazın içerisindeyiz. Tek ben değil. Elazığ'da evleri yıkılan, yakınlarını kaybeden insanlar var. Hepimiz o depremin içerisindeyiz. Hiç birimiz de kurtulmadık. Allah sonumuza hayır getirsin” dedi.
"DEPREMDEN ÖNCE OĞLUM, 'BABA BENİ ANNEMLE BİRLİKTE GÖMÜN'DEDİ"
Deprem gecesini anlatan Dişli, "O gece yemek yedik. Haberleri izliyorduk. O sırada televizyonda Manisa depremini gösteriyordu. Oğlum ‘depremde insanlar çok ölürse ne olur' dedi. Bende insanlar çok öldüğü zaman büyük bir mezar kazılır, içerisine konur dedim. Eşim ‘dinimizde günahtır, oğlum ise ‘ baba beni annemle birlikte gömün' dedi. Bunlar daha deprem olmadan önce konuşuluyor. Güldüler ve bende ne oluyor bu gece size dedim. Mutfağa gittim geldim. Kanepeye oturmadım, sallanmaya başladı. Oda kapısından zor çıktık. Benim , eşimi üzerime ve oğlumu yanıma fırlattı. Aradan 5 dakika geçti eşimle dua ve Ayet-el Kürsi'yi okuduk, vefat etti” şeklinde konuştu.
"BİR TELEFON BENİ KURTARDI, O TELEFON ALLAH TARAFINDAN ÇALIŞTI"
12 saat boyunca hayatını kaybeden eşi ve çocuğu ile enkaz altında kaldığını aktaran Dişli, "İnsanlara çok bağırdım. Herkesin sesi geliyordu. İçimden bir ses bana dedi ki, sen niye insanlardan istiyorsun, Allah'tan iste. Ben cenabı Allah'tan istedim. Bana bir hayat verdi. Canı gönülden istedim verdi, sesimi duydu. Bir telefon beni kurtardı. O telefon Allah tarafından çalıştı. Allah'ım hangi taraf diyorsan ben hazırım dedim. Artık kaldıramıyorum dedim. Dua ettim. Hz. İbrahim'i ateşin içerisine sen koydun sen çıkardın, Hz. Yusuf'u kuyunun içerisine sen koydun sen çıkardın, beni buraya sen koydun sen çıkar dedim. Dememle o telefon çaldı. Yukardakiler o telefonun sesini duydu ve oranın üzerine yoğunlaşıp beni çıkardılar. Allah'tan istersen her şey olur” diye kaydetti.