DESAM Başkanı Avcı: 'Lojmanlar satılmalı ve kira yardımı yapılmalıdır'
Devlete ait 249 bin lojman ve tatil-sosyal tesisin 5 yılı aşkın süredir satılacağı yönünde yapılan resmi açıklamaların bir türlü hayata geçmediği aksine kiralama ve yeni satın almalarla lojman sayısının her geçen gün daha da arttığını belirten Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Başkanı Gürkan Avcı, önerilerde bulundu.
Devlete ait 249 bin lojman ve tatil-sosyal tesisin 5 yılı aşkın süredir satılacağı yönünde yapılan resmi açıklamaların bir türlü hayata geçmediği aksine kiralama ve yeni satın almalarla lojman sayısının her geçen gün daha da arttığını belirten Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Başkanı Gürkan Avcı, önerilerde bulundu.
Lojmanların satılması gerektiğini ifade eden Avcı, şu açıklamalarda bulundu:
'2000'li yıllara kadar lojmanların yapılış amacı ve o günkü şartlar dhilinde şehirlerimizin ve taşranın durumu ve memurların karşılaştığı ciddi konut ihtiyacına çözüm bulma politikaları dikkate alındığında çok doğru bir uygulamaydı. Ancak günümüzde şehirlere göçün artması, ulaşım imknları dikkate alındığında ayrıca bir lojman tahsisi ciddi bir israfa ve haksızlığa sebep olmaya başlamıştır. Lojman ve tatil - sosyal tesisi sayısı aksine her geçen yıl artmaktadır. Ayrıca mevcut uygulamada, lojman olayı, devlette kayırmacılığı ve adaletsizliği beraberinde getirmektedir. Herkese lojman sağlanamadığı için kamu görevlileri arasında eşitsizlik yaratılmış olmaktadır. Yıllardır lojmanlarla ilgili olarak bir takım düzenlemeler yapılmasına rağmen bir taraftan lojmanların satılması için yasal düzenlemeler yapılırken bir taraftan da yeni lojmanların yapılmasını büyük bir tezat oluşturmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar dikkate alındığında şu anda kamu kurum ve kuruluşlarına lojman tahsis edilmesinin ve yeni lojman yapılmasının, kiralamaların israf olduğu aşinadır. Şehirlerin en merkezi ve nezih semtlerinde ve genelde yöneticilere tahsis edilen bu lojmanlar hem kurum içinde deki personel arasında hem de halk arasında ciddi bir adaletsizlik oluşturmaktadır. Özellikle bu dönemde kamudaki belirli kesimlerin sefa ve menfaatleri veya rahatı yerine tüm vatandaşların çıkarları ön planda tutulmalı ve tüm kamu çalışanlarının ve tüm vatandaşların yaşam standartlarını artırmaya yönelik kararlar alınmalıdır. Lojmanların yapım, tamir, bakım ve işletme giderlerine harcanan paralar üretime ve halkın refahını artıracak yatırımlara ayırmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kamu lojmanlarını satarak, bunun yerine memurlara 500 TL kira yardımı yapmasını öneriyoruz. Kamu hizmetine mahsus stratejik öneme haiz kimi makam ve kurum görevlilerine lojman tahsis edilmelidir. Devletin lojmanlardan topladığı kira gelirleri lojmanların bakım, onarım, tadilat, kapıcı, güvenlikçi, personel giderleri ve müteahhitlik masraflarını dahi karşılamaya yetmemektedir. Bu haliyle sayısı her geçen yıl artan kamu lojmanlarının devletin sırtında tam bir yük olduğu unutulmamalıdır. Lojmanların ve kamu sosyal tesislerinin satılmasıyla devlet yöneticilerinin ve kamu görevlilerinin halkla kaynaşması da sağlanmış olacaktır. Lojman yaşamı günümüzde çağcıl bir yaşam anlayışı olmaktan çıkmıştır. Kamu yöneticilerinin halktan yalıtılmış bir hayat sürmesinin, kendi toplumunu tanımamasında, güvensiz olmasında çok etkili olduğu bilinmektedir. Bunun yanında lojmanda oturan kamu görevlilerinin sosyalleşme meknının ordu evleri, polis evleri, hkim evleri, hekim evleri, öğretmen evleri olması, lojman sakinlerinin çocuklarının lojmanların yakınındaki aynı okullarda okuması bu yalıtılmışlığı arttırmaktadır. Yani toplumsal kaynaşma alanları akrabalık ilişkileriyle sınırlı kalmaya mecbur edilmektedir. Bu durum askeri lojmanlarda oturanlarda daha bariz olmak üzere kendi içine kapalı bir dünyada yaşamaya yol açmaktadır. Devletin ve kamu kurumlarının halkla buluşması, kaynaşması için lojman hayatına son verilmesi gerekmektedir. Lojman ve sosyal tesis açısından son derece zengin olan devletimiz tüm bu giderleri vatandaşından aldığı vergilerle karşılamaktadır. Her lojmanın bakım ve onarımı, yapım ve tamir masrafı tek tek 75 milyon vatandaşın cebinden çıkmaktadır. Böylesi müthiş bir israf ve savurganlığa dur denilmelidir. Milletvekili lojmanlarını satarak lojman saltanatı konusunda büyük bir duyarlılık örneği gösteren Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın bu müsrifliğe, adaletsizlikçe bu israf ve saltanata son vermesi beklenmektedir. Maliye Bakanlığı 5 yıl önce çok olumlu bir uygulama başlatmış lojman ve sosyal tesisleri satışa çıkaracağını açıklamıştı. Lakin 5 yıl zarfında satılan lojman (takribi 155 adet) ve sosyal tesislerin sayısı yeni alınan, yapılan ve kiralanan lojman ve sosyal tesis sayısının yanında hiçbir önem arz etmemektedir. Böylesine mühim bir konu bakanlıkların inisiyatifine bırakıldığında net sonuçlar alınamamaktadır ki bu nedenle konunun Cumhurbaşkanlığı tarafından takip ve planlamasının yapılması elzem hale gelmiştir. Genelde bürokrat ve yönetici konumundaki yüksek maaş alan kamu görevlilerinin faydalandığı lojman sefası devlette adaletsizliği ve kayırmacılığı daha da arttırmaktadır. Her kamu görevlisine lojman sağlanamadığı için kamu görevlileri arasındaki eşitliksizlik ve adaletsizlik artmaya devam etmektedir. Mevcut lojmanların ikamesi ve yeni lojmanların yapımı gibi herhangi bir ekonomik katkı sağlamayacak, tam aksine israf ve haksızlığı artıracak her türlü yatırım durdurulmalıdır. Devletteki lojman saltanatına ve sosyal tesis sefasına son vermelidir. Köy ve mezra okullarının lojmanları dışındaki Milli Eğitim Bakanlığı lojmanlarında ve diğer hemen her bakanlığın lojman ve sosyal tesislerinde ve özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerdeki lojmanlarda büyük oranda bürokrat ve üst düzey yöneticiler oturmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı sayısı 50 bine dayanan lojmanların, sosyal tesislerin ve öğretmen evlerinin de satılması' hususunda örnek olmalıdır. Devletteki savurganlığı ve israfı ortadan kaldırmanın tek bir reçetesi vardır: lojmanları ve makam araçlarını satmak. Hizmetlerin özelliği gereği sadece çok sınırlı bazı personele lojman ve araç tahsis edilebilmelidir. Devletin elindeki 249 bin lojman ve sosyal tesis Cumhurbaşkanlığı nezaretinde oluşturulacak bir birim maharetiyle piyasa rayicine yakın bir bedelle evi, arabası olmayan memur ve vatandaşlara satılmalıdır. Devletin sahip olduğu tatil kampları, eğlence ve dinlenme tesisleri, misafirhaneler, kafeteryalar en kısa zamanda satılmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarının matbaa ve basımevleri ve benzeri işletmecilikleri dahi satılmalıdır. Kamu yönetiminde büro tefrişatı için yapılan gereksiz ve lüks harcamalara son verilmelidir. Hizmet özelliği gereği Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Bakanlar, Kuvvet komutanları, vali, rektör, emniyet müdürü, başsavcı, kaymakam gibi sadece çok sınırlı bazı makam ve kamu yöneticilerine ancak lojman tahsis edilmelidir. Türkiye lojman ve makam aracı sayısıyla dünya rekorunu elinde bulundurmaktadır. Türkiye bu kadar zengin bir ülke midir? Cumhurbaşkanına bir kere daha kamudaki lojman saltanatına ve araç sefasına son verme çağrısında bulunuyoruz. Memurun, işçinin, emeklinin maaşından, çocuklarımızın geleceğinden kısarak kimsenin sefa sürmesine, saltanat yaşamasına izin vermemeliyiz. Sayısı 249 bine dayanan devletteki lojman ve misafirhane saltanatına ve tatil kabilinden yapılan yurtiçi-yurtdışı gezi ve yolluk israfı son bulmalıdır.'
Lojmanların satılması gerektiğini ifade eden Avcı, şu açıklamalarda bulundu:
'2000'li yıllara kadar lojmanların yapılış amacı ve o günkü şartlar dhilinde şehirlerimizin ve taşranın durumu ve memurların karşılaştığı ciddi konut ihtiyacına çözüm bulma politikaları dikkate alındığında çok doğru bir uygulamaydı. Ancak günümüzde şehirlere göçün artması, ulaşım imknları dikkate alındığında ayrıca bir lojman tahsisi ciddi bir israfa ve haksızlığa sebep olmaya başlamıştır. Lojman ve tatil - sosyal tesisi sayısı aksine her geçen yıl artmaktadır. Ayrıca mevcut uygulamada, lojman olayı, devlette kayırmacılığı ve adaletsizliği beraberinde getirmektedir. Herkese lojman sağlanamadığı için kamu görevlileri arasında eşitsizlik yaratılmış olmaktadır. Yıllardır lojmanlarla ilgili olarak bir takım düzenlemeler yapılmasına rağmen bir taraftan lojmanların satılması için yasal düzenlemeler yapılırken bir taraftan da yeni lojmanların yapılmasını büyük bir tezat oluşturmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar dikkate alındığında şu anda kamu kurum ve kuruluşlarına lojman tahsis edilmesinin ve yeni lojman yapılmasının, kiralamaların israf olduğu aşinadır. Şehirlerin en merkezi ve nezih semtlerinde ve genelde yöneticilere tahsis edilen bu lojmanlar hem kurum içinde deki personel arasında hem de halk arasında ciddi bir adaletsizlik oluşturmaktadır. Özellikle bu dönemde kamudaki belirli kesimlerin sefa ve menfaatleri veya rahatı yerine tüm vatandaşların çıkarları ön planda tutulmalı ve tüm kamu çalışanlarının ve tüm vatandaşların yaşam standartlarını artırmaya yönelik kararlar alınmalıdır. Lojmanların yapım, tamir, bakım ve işletme giderlerine harcanan paralar üretime ve halkın refahını artıracak yatırımlara ayırmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kamu lojmanlarını satarak, bunun yerine memurlara 500 TL kira yardımı yapmasını öneriyoruz. Kamu hizmetine mahsus stratejik öneme haiz kimi makam ve kurum görevlilerine lojman tahsis edilmelidir. Devletin lojmanlardan topladığı kira gelirleri lojmanların bakım, onarım, tadilat, kapıcı, güvenlikçi, personel giderleri ve müteahhitlik masraflarını dahi karşılamaya yetmemektedir. Bu haliyle sayısı her geçen yıl artan kamu lojmanlarının devletin sırtında tam bir yük olduğu unutulmamalıdır. Lojmanların ve kamu sosyal tesislerinin satılmasıyla devlet yöneticilerinin ve kamu görevlilerinin halkla kaynaşması da sağlanmış olacaktır. Lojman yaşamı günümüzde çağcıl bir yaşam anlayışı olmaktan çıkmıştır. Kamu yöneticilerinin halktan yalıtılmış bir hayat sürmesinin, kendi toplumunu tanımamasında, güvensiz olmasında çok etkili olduğu bilinmektedir. Bunun yanında lojmanda oturan kamu görevlilerinin sosyalleşme meknının ordu evleri, polis evleri, hkim evleri, hekim evleri, öğretmen evleri olması, lojman sakinlerinin çocuklarının lojmanların yakınındaki aynı okullarda okuması bu yalıtılmışlığı arttırmaktadır. Yani toplumsal kaynaşma alanları akrabalık ilişkileriyle sınırlı kalmaya mecbur edilmektedir. Bu durum askeri lojmanlarda oturanlarda daha bariz olmak üzere kendi içine kapalı bir dünyada yaşamaya yol açmaktadır. Devletin ve kamu kurumlarının halkla buluşması, kaynaşması için lojman hayatına son verilmesi gerekmektedir. Lojman ve sosyal tesis açısından son derece zengin olan devletimiz tüm bu giderleri vatandaşından aldığı vergilerle karşılamaktadır. Her lojmanın bakım ve onarımı, yapım ve tamir masrafı tek tek 75 milyon vatandaşın cebinden çıkmaktadır. Böylesi müthiş bir israf ve savurganlığa dur denilmelidir. Milletvekili lojmanlarını satarak lojman saltanatı konusunda büyük bir duyarlılık örneği gösteren Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın bu müsrifliğe, adaletsizlikçe bu israf ve saltanata son vermesi beklenmektedir. Maliye Bakanlığı 5 yıl önce çok olumlu bir uygulama başlatmış lojman ve sosyal tesisleri satışa çıkaracağını açıklamıştı. Lakin 5 yıl zarfında satılan lojman (takribi 155 adet) ve sosyal tesislerin sayısı yeni alınan, yapılan ve kiralanan lojman ve sosyal tesis sayısının yanında hiçbir önem arz etmemektedir. Böylesine mühim bir konu bakanlıkların inisiyatifine bırakıldığında net sonuçlar alınamamaktadır ki bu nedenle konunun Cumhurbaşkanlığı tarafından takip ve planlamasının yapılması elzem hale gelmiştir. Genelde bürokrat ve yönetici konumundaki yüksek maaş alan kamu görevlilerinin faydalandığı lojman sefası devlette adaletsizliği ve kayırmacılığı daha da arttırmaktadır. Her kamu görevlisine lojman sağlanamadığı için kamu görevlileri arasındaki eşitliksizlik ve adaletsizlik artmaya devam etmektedir. Mevcut lojmanların ikamesi ve yeni lojmanların yapımı gibi herhangi bir ekonomik katkı sağlamayacak, tam aksine israf ve haksızlığı artıracak her türlü yatırım durdurulmalıdır. Devletteki lojman saltanatına ve sosyal tesis sefasına son vermelidir. Köy ve mezra okullarının lojmanları dışındaki Milli Eğitim Bakanlığı lojmanlarında ve diğer hemen her bakanlığın lojman ve sosyal tesislerinde ve özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerdeki lojmanlarda büyük oranda bürokrat ve üst düzey yöneticiler oturmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı sayısı 50 bine dayanan lojmanların, sosyal tesislerin ve öğretmen evlerinin de satılması' hususunda örnek olmalıdır. Devletteki savurganlığı ve israfı ortadan kaldırmanın tek bir reçetesi vardır: lojmanları ve makam araçlarını satmak. Hizmetlerin özelliği gereği sadece çok sınırlı bazı personele lojman ve araç tahsis edilebilmelidir. Devletin elindeki 249 bin lojman ve sosyal tesis Cumhurbaşkanlığı nezaretinde oluşturulacak bir birim maharetiyle piyasa rayicine yakın bir bedelle evi, arabası olmayan memur ve vatandaşlara satılmalıdır. Devletin sahip olduğu tatil kampları, eğlence ve dinlenme tesisleri, misafirhaneler, kafeteryalar en kısa zamanda satılmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarının matbaa ve basımevleri ve benzeri işletmecilikleri dahi satılmalıdır. Kamu yönetiminde büro tefrişatı için yapılan gereksiz ve lüks harcamalara son verilmelidir. Hizmet özelliği gereği Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Bakanlar, Kuvvet komutanları, vali, rektör, emniyet müdürü, başsavcı, kaymakam gibi sadece çok sınırlı bazı makam ve kamu yöneticilerine ancak lojman tahsis edilmelidir. Türkiye lojman ve makam aracı sayısıyla dünya rekorunu elinde bulundurmaktadır. Türkiye bu kadar zengin bir ülke midir? Cumhurbaşkanına bir kere daha kamudaki lojman saltanatına ve araç sefasına son verme çağrısında bulunuyoruz. Memurun, işçinin, emeklinin maaşından, çocuklarımızın geleceğinden kısarak kimsenin sefa sürmesine, saltanat yaşamasına izin vermemeliyiz. Sayısı 249 bine dayanan devletteki lojman ve misafirhane saltanatına ve tatil kabilinden yapılan yurtiçi-yurtdışı gezi ve yolluk israfı son bulmalıdır.'