Eğitim Bir- Sen'in eğitime bakış 2018 raporu
Eğitim Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz, Eğitim Bir-Sen'in 2018 yılı eğitime bakış raporunu açıkladı.
Eğitim Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz, Eğitim Bir-Sen'in 2018 yılı eğitime bakış raporunu açıkladı.
Başkan Ali Deniz, eğitim, eğitim sistemine ilişkin izleme ve değerlendirme raporları hazırladıklarını bu çerçevede, 2016 yılından itibaren milli eğitimin, 2017'den itibaren de yükseköğretim sistemini kapsamlı bir şekilde inceleyen eğitime bakış ve yükseköğretime bakış raporlarını yayınlamaya başladıklarını söyledi.
Başkan Deniz, 'Raporda sadece durum tespiti yapılmamış, yeni politika geliştirilmesi ve incelenmesi gereken alanları belirtmiş ve göstergelerdeki tartışmalardan hareket ederek, eğitim sisteminin iyileştirilmesi için politika önerileri geliştirmiştir.
Mevcut atama ve yer değiştirme usulleri, Türkiye'deki bölgeler ve iller arasındaki farkları azaltmak yerine daha da artırma yönünde işlev görmektedir. Öğretmenlerin bölgelere ve illere daha dengeli bir şekilde dağılımını destekleyecek insan kaynakları politikaları üretilmelidir. Öğretmenleri şikayet mekanizması haline gelen, öğretmenin motivasyonunu tüketen Alo 147'nin kaldırılmasını, öğretmene yönelik performans değerlendirme çabalarının sona erdirilmesini öğretmene güvenen ve öğretmene güven veren hamleler olarak görüyoruz. Sözleşmeli öğretmenlikteki 3+1 değişimini de öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmaya dönük doğru fakat eksik bir adımdır. Bakanlık, eksik adımı tamamlamalı ve sözleşmeli öğretmen istihdamını sonlandırmalı, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçiş sürecini de ivedilikle başlatmalıdır. Öğretmenler açısından gereksiz bir ehliyet tartışmasına, kamu personel sistemi açısından da adalet duygusunun aşınmasına neden olan öğretmen atamalarındaki mülakat uygulamasına yönelik itirazlarımızı giderecek, tekliflerimizi hayata geçirecek bir hamleyi de olabilecek en kısa sürede bekliyoruz' dedi.
Okul müdürü ve öğretmenlerin yetkilerinin arttırılması gerektiğini de belirten Başkan Deniz, 'Türkiye, OECD içerisinde en katı merkeziyetçi eğitim sistemine ve dolayısıyla en güçsüz okul yapısına sahip ülkedir. Türkiye'deki aşırı merkeziyetçi idare anlayışı dolayısıyla okul müdürü ve öğretmenlerin yetkileri oldukça kısıtlanmıştır. Eğitim sisteminde verimliliği artırmak ve daha kaliteli bir eğitim sunabilmek için, okul müdürleri ve öğretmenleri güçlendirecek bir yetki devri reformu yapılmalıdır. Bugüne kadar okul müdürü ve öğretmenini yetkilendirmeyen Türkiye'nin, aynı anlayışı takip ederek, 21. yüzyılın bilgi temelli küresel rekabet ortamında başarılı olması mümkün görünmemektedir' şeklinde konuştu.
Öğretmen arz ve talebi arasındaki uyumsuzluğu giderecek sahici politikaların üretilmesi gerektiğinden de bahseden Başkan Ali Deniz, 'Halen 400 binler bandında olan KPSS eğitim bilimleri testi aday sayısının önümüzdeki yıllarda 600-800 binlere doğru hızla artacağı dikkate alındığında, öğretmen arz ve talebi arasındaki uyumsuzluğu giderecek sahici politikalar üretilmelidir. Bu çerçevede, YÖK'ün arz ve talep arasındaki uçurumu daha da açan politikaları terk etmesi gereklidir. Zira, bugünden sonra öğretmenliğe kaynaklık teşkil eden hiçbir yükseköğretim programına öğrenci alınmasa dahi, eski mezunlar ve halen üniversitede okuyan adaylar için gerçekçi alternatif kariyer imkanları sağlanmalıdır' ifadelerini kullandı.
İkili eğitim ve taşımalı eğitimin sorunlar çıkardığına değinen Başkan Ali Deniz, 'Türkiye'de son on yılda toplam derslik sayısı yüzde 54 oranında, şube sayısı ise yüzde 37 oranında artmıştır. Aynı dönemde tüm kademelerdeki öğrenci sayısının artışı ise yüzde 16,5 civarındadır. Bu veri, derslik ve şube başına düşen öğrenci sayısı ile ikili eğitim yapan okul sayısının azaldığını göstermesi açısından önemli görülmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde görece dağınık yerleşim yerlerinde az sayıdaki öğrencinin eğitime erişimi için uygulanan taşımalı eğitim, mevcut haliyle pedagojik birçok sorunu içermektedir. Bu nedenle taşımalı eğitim uygulamasını en aza indirmek için etkin alternatif politikaların geliştirilmesi gerekmektedir' diye konuştu.
Başkan Ali Deniz, eğitim, eğitim sistemine ilişkin izleme ve değerlendirme raporları hazırladıklarını bu çerçevede, 2016 yılından itibaren milli eğitimin, 2017'den itibaren de yükseköğretim sistemini kapsamlı bir şekilde inceleyen eğitime bakış ve yükseköğretime bakış raporlarını yayınlamaya başladıklarını söyledi.
Başkan Deniz, 'Raporda sadece durum tespiti yapılmamış, yeni politika geliştirilmesi ve incelenmesi gereken alanları belirtmiş ve göstergelerdeki tartışmalardan hareket ederek, eğitim sisteminin iyileştirilmesi için politika önerileri geliştirmiştir.
Mevcut atama ve yer değiştirme usulleri, Türkiye'deki bölgeler ve iller arasındaki farkları azaltmak yerine daha da artırma yönünde işlev görmektedir. Öğretmenlerin bölgelere ve illere daha dengeli bir şekilde dağılımını destekleyecek insan kaynakları politikaları üretilmelidir. Öğretmenleri şikayet mekanizması haline gelen, öğretmenin motivasyonunu tüketen Alo 147'nin kaldırılmasını, öğretmene yönelik performans değerlendirme çabalarının sona erdirilmesini öğretmene güvenen ve öğretmene güven veren hamleler olarak görüyoruz. Sözleşmeli öğretmenlikteki 3+1 değişimini de öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmaya dönük doğru fakat eksik bir adımdır. Bakanlık, eksik adımı tamamlamalı ve sözleşmeli öğretmen istihdamını sonlandırmalı, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçiş sürecini de ivedilikle başlatmalıdır. Öğretmenler açısından gereksiz bir ehliyet tartışmasına, kamu personel sistemi açısından da adalet duygusunun aşınmasına neden olan öğretmen atamalarındaki mülakat uygulamasına yönelik itirazlarımızı giderecek, tekliflerimizi hayata geçirecek bir hamleyi de olabilecek en kısa sürede bekliyoruz' dedi.
Okul müdürü ve öğretmenlerin yetkilerinin arttırılması gerektiğini de belirten Başkan Deniz, 'Türkiye, OECD içerisinde en katı merkeziyetçi eğitim sistemine ve dolayısıyla en güçsüz okul yapısına sahip ülkedir. Türkiye'deki aşırı merkeziyetçi idare anlayışı dolayısıyla okul müdürü ve öğretmenlerin yetkileri oldukça kısıtlanmıştır. Eğitim sisteminde verimliliği artırmak ve daha kaliteli bir eğitim sunabilmek için, okul müdürleri ve öğretmenleri güçlendirecek bir yetki devri reformu yapılmalıdır. Bugüne kadar okul müdürü ve öğretmenini yetkilendirmeyen Türkiye'nin, aynı anlayışı takip ederek, 21. yüzyılın bilgi temelli küresel rekabet ortamında başarılı olması mümkün görünmemektedir' şeklinde konuştu.
Öğretmen arz ve talebi arasındaki uyumsuzluğu giderecek sahici politikaların üretilmesi gerektiğinden de bahseden Başkan Ali Deniz, 'Halen 400 binler bandında olan KPSS eğitim bilimleri testi aday sayısının önümüzdeki yıllarda 600-800 binlere doğru hızla artacağı dikkate alındığında, öğretmen arz ve talebi arasındaki uyumsuzluğu giderecek sahici politikalar üretilmelidir. Bu çerçevede, YÖK'ün arz ve talep arasındaki uçurumu daha da açan politikaları terk etmesi gereklidir. Zira, bugünden sonra öğretmenliğe kaynaklık teşkil eden hiçbir yükseköğretim programına öğrenci alınmasa dahi, eski mezunlar ve halen üniversitede okuyan adaylar için gerçekçi alternatif kariyer imkanları sağlanmalıdır' ifadelerini kullandı.
İkili eğitim ve taşımalı eğitimin sorunlar çıkardığına değinen Başkan Ali Deniz, 'Türkiye'de son on yılda toplam derslik sayısı yüzde 54 oranında, şube sayısı ise yüzde 37 oranında artmıştır. Aynı dönemde tüm kademelerdeki öğrenci sayısının artışı ise yüzde 16,5 civarındadır. Bu veri, derslik ve şube başına düşen öğrenci sayısı ile ikili eğitim yapan okul sayısının azaldığını göstermesi açısından önemli görülmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde görece dağınık yerleşim yerlerinde az sayıdaki öğrencinin eğitime erişimi için uygulanan taşımalı eğitim, mevcut haliyle pedagojik birçok sorunu içermektedir. Bu nedenle taşımalı eğitim uygulamasını en aza indirmek için etkin alternatif politikaların geliştirilmesi gerekmektedir' diye konuştu.