'Elazığ afete maruz bölge ilan edilsin, ek kanunlar çıkarılsın'
Mecliste konuşan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Erzincan depreminde olduğu gibi Elazığ'ında afete maruz bölge ilan edilerek ek kanunlar çıkarılmasını istediklerini söyledi.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) söz olarak depremle ilgili konuşma yaptı.
Deprem gecesi devletin Elazığ'da olduğunu anımsatan Milletvekili Gürsel Erol," Devlet 81 il, 82 milyon yurttaşımız, Hükumetimiz, siyasi parti ayrımı yapmaksızın siyasi partilerin bütün genel başkanları, Türkiye genelinde parti ayrımı yapmaksızın tüm belediye başkanları, milletvekili arkadaşlarımız, kamu kuruluşları, Jandarma, emniyet, herkes Elazığ'daydı. O gece Elazığ'ın acısı Türkiye'de 82 milyon yurttaşımızı bir araya getirdi ve acıda ortak kıldı. Şimdi, Elazığ gerçekten bir afeti, bir felaketi atlattı. Gerçekten, 6,8 büyüklüğündeki bir depremin şiddetinden kaynaklı Elazığ'ın bugünkü haline biz şükreder olsak da aslında yeni bir afet beklemekte. Nedir bu afet. Bakın, ilk günden beri gerçekten Hükumet oraya 3 bakanını görevlendirdi. Vali, tüm belediye başkanları oradaydı. Ayrım yapmaksızın ilimizin 5 milletvekilinin 5'i de sokaklardaydı. Gerçekten, hepimiz vatandaşın acısını dindirmek için, onlara umut olmak için elimizden gelen bütün insani katkıyı vermeye çalıştık ve sükunete davet ettik insanları 'Devlet burada, korkmayın, devlet sizi açıkta bırakmaz. Devlet sizi çaresiz bırakmaz. Devlet sizin çocuklarınızın mağduriyetini görmezden gelmez' dedik. İhmal yok. Aksaklıklar olabilir, eksiklikler olabilir ama ihmal yok"diye konuştu.
"AFETE MARUZ BÖLGE İLAN EDİLSİN, EK KANUNLAR ÇIKARILSIN"
Elazığ'ın ikinci felaketi yaşama riskine değinen Erol," Bu siyasi bir talep değil. Egemenliğin kayıtsız ve şartsız milletin olduğunu, bugün bu mecliste hep birlikte gösterme şansımız var. Talebimiz, Elazığ'da genel hayata etkililik alanı ilan edilmiştir 7269 nolu kanuna göre ama bu yeterli değildir. Afete maruz bölge ilan edilmesi gerekir. Yani halkın dilinde, halkın arasında kullanılan ifade 'afet bölgesi' ilan edilmesi lazım. Bu da tek başına yeterli değildir. Geçmişte bununla ilgili devletimizin 'baba devlet' olduğu ve vatandaşa babalık yaptığı bir örneği var. Erzincan depremi. Bakanlar kurulu kararıyla Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel depremden sonra bu bölge afete maruz bölge ilan edilmiş ve arkasından bu kanun da yetersiz olduğu için, depremin yaralarını sarmadığı için 3838 sayılı Kanun ve ek kanunlar çıkarılmış. Demiş ki, 'Ben devletim, sen benim yurttaşımsın. Sosyal hukuk devleti olma sorumluluğuyla sana karşı sorumluluklarımı yerine getireceğim.' ve bunları çözmüş.Şimdi, bizim talebimiz afete maruz bölge ilan edilir, ek kanunlar çıkarılırsa vatandaşın talepleri ve beklentileri var. Elazığ felaketten döndü. Şu anda 4 bin konutun yıkım kararı var ve yıkım başladı. Bu deprem on saniye daha sürseydi, inanın, belki 100 bin ölümüz olacaktı, Allah korudu bizi. 4 bin bina şu anda, daha köyler yok. Bu bina, konut değil. Her binada 10 daire olsa 40 bin konut. Her evde 3 kişi yaşasa 120 bin mağdur insan. Yazık, günah. gelin orada görün, hangi şartlarda ve koşullarda isin önünde, ateşin önünde yaşadıklarını görün"ifadelerini kullandı.
"KOMİSYON KURULSUN ELAZIĞ'A GELSİN"
Depremin herşeyde olduğu gibi ihtiyaç sahiplerini vurduğunu anımsatan Erol;"Onlara umut, çare olmak bizim siyasi ve ahlaki sorumluluğumuz. Bakın, yıkılan evlerle ilgili vatandaşın beklentisi var. Vatandaş sanıyor ki, 'Benim evimi devlet yıkacak ama yerine bana ev yapacak'doğru, devlet yıkacak ama yerine yeni ev yaptığı zaman vatandaşı borçlandıracak. Bu olmaz, bu doğru değil. Bununla ilgili 14 maddelik bir önergemiz ve teklifimiz var, detayına girmek istemem. Geçmişte, Marmara depreminde bu meclis başarmış. Marmara depreminde, 17/2/2000 tarihinde bu Meclis Marmara depreminin sonuçlarını araştırmak üzere bir komisyon kurmuş ve komisyon incelemelerini yapmış, rapor olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş. Şimdi sizden isteğim şu komisyon kurulsun, Elazığ'a gelsin halkı dinlesin, halkın talepleri, istekleri neyse bu mecliste kanunlaştıralım. Bir kentin umudunu, geleceğini, çocukların hayalini yok etmeyelim diyorum"diyerek sözlerini tamamladı.