Elazığ'da aile içi cinayet hakkında sır ortaya çıktı

Elazığ'da, 18 Ekim 2021'de cansız bedeni naylona sarılı olarak gömülmüş halde bulunan Kızılay Mahalle muhtarı Muhammet Bahçeci olayına ilişkin duruşma görüldü.

TAKİP ET

Olay, 8 Ekim 2021 gecesi 3 çocuk babası Muhammet Bahçeci arkadaşıyla birlikte çocuklarının kaldığı merkeze bağlı Koruyucu köyüne geldi. Burada bir süre kalan Bahçeci, birlikte gittiği arkadaşına 'Beni al' diye mesaj attıktan sonra bir daha kendisine ulaşılamadı. Olayla ilgili Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri detaylı çalışma başlattı. Cinayet şüphesi üzerinde duran polis, teknik ve fiziki takip sonucu başta eşi Dilay Bahçeci kayınbabası, kayınvalidesi, kayınbiraderi ve eniştesi olmak üzere toplamda 13 şüpheliyi tespit etti. Düzenlenen şafak operasyonuyla gözaltına alınan şüpheliler cezaevine gönderildikten sonra ilk duruşması dün Elazığ Adliyesi 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşti. Kasten öldürme suçundan yargılanan şüpheliler, Dilay Bahçeci mahkeme heyeti karşısında hazır olurken kayınbirader Özkan D. ve enişte Rıfat Y. duruşmaya SEGBİS üzerinden katıldı.

''KARDEŞİM ÖZKAN, OLAY ORTAYA ÇIKARSA BEN ÜSTLENECEĞİM SENİN 3 TANE ÇOCUĞUN VAR DEDİ''

Mahkeme heyeti karşısında ifade veren maktulün eşi Dilay Bahçeci, ''Daha önceki savunmalarını tekrar ediyorum. Maktul benim eşim olurdu. Eşim uyuşturucu madde bağımlısıydı. Çocuklarıma işkence yapıyordu, beni aldatıyordu. Daha önceden de babamın evine gitmişliğim olmuştu. Olay gününden öncede aramızda yaşadığımız tartışma sonucunda çocuklarımı da alarak babamın evine gittim. 2 ay falan babamlarda kaldım o sürede gecem gündüzüm bir olmuştu. Eşim sürekli evin olduğu bölgeye gelerek silahlı saldırı yapıyordu. Köy meydanında silah sıkıyordu evin bahçesinde geziyordu. Beni aradığı zaman ben telefonunu açmıyordum sadece mesaj ile cevap veriyordum. Mesaj attığında beni ailemle tehdit ediyordu, küfürler savuruyordu.

Olay günü herkes evdeydi. Muhammet 22.00 gibi babamı arayarak ben gelip karım ve çocuklarımı alacam dedi. Babam da bana sordu bende yok dedim. Babam da kızımı vermiyorum çocuklarını istiyorsan gel al dedi, O da telefonda babama küfür etti. Abilerimi de tehdit etti. Telefon hoparlörde olduğu için duyuyordum. Ya onlar beni öldürecek ya da ben çocuklarını öldüreceğim bu husumet bitsin dedi. Babam da telefonu suratına kapattı. Babam telefonu kapattıktan sonra abilerimi ve kardeşini uyardı Muhammet tehdit etti diye. Ben Muhammet'in birine mutlaka zarar vereceğini biliyordum. Annemin telefonundan mesajlaşmaya başladım. Maksadım onu oyalamaktı. Sabah abilerim işe gideceği için onlara bir şey yapmasın diye konuşmaya başladım. Sabah saat 05.00 gibi telefona mesaj geldi ben köye geldim. Yattığım odadan balkona çıkarak gelip gelmediğini kontrol ettim. 5 dakika sonra havuzun başına doğru geldi. Bende aşağı inerek yanına gidip konuşarak sakinleştirmek istedim. Bana gel gidelim dedi bende bu saatte değil daha sonra geleceğimi söyledim o da tamam dedi. O sıra telefonu çaldı mı kendisi mi aradı bilmiyorum maktul telefonda gel beni al dedi. Tam gidecekken aşağı evin ışığı yanıyordu yani Rıfat'ın kaldığı evin mutfağının lambasının yandığını görünce siz aynı evde mi kalıyorsunuz dedi. Halbuki onun evi alt tarafta bizim ev üst tarafta. Bağırarak küfür etmeye başladı ve belindeki silahı çıkararak Rıfat'ın olduğu eve doğru koşmaya başladı. Bende korkuyla odama döndüm. 7-8 dakika falan sonra silah sesi duydum. Sesi duyunca salondaki dolabın içindeki tüfeği aldım. Tüfek doluydu. Tüfeği alıp kapıya çıktım havuzun başına geldim. Rıfat'ın olduğu evin kapısını açık gördüm. Maktul beni görünce silahını bana doğru uzattı. Bende tüfeği ona doğru tutup sıktım. Maktul yere düştü. Kendimi korumak amaçlı yaptım. Çünkü o da silahını bana doğrultmuştu. O sıra da yere düştüm şok geçiriyordum. Eniştem yanıma gelerek bacım ne yaptın sen dedi. 5 dakika falan sonra da Özkan arkasından da annem ve babam geliyordu. Özkan beni şok içinde görünce eve doğru çıkardı annem ve babama gelmeyin diye seslendi. Balkonda sakinleştirdiler. Annem ve Özkan jandarmaya haber verelim dediler bende çocuklarım babasız kaldılar anasız kalmasınlar dedim. Babam ısrarla arayalım dedi ama ben izin vermedim. Daha sonra ne olduğunu hatırlamıyorum.

Bundan 3-4 gün sonra jandarma ekipleri gelerek maktulü sormaya başladılar. Cesedi ne yaptıklarını bilmiyorum. Olaydan sonra da hiç sormadım. Olay bu şekilde olmuştur, beraatımı istiyorum. Ben çocuklarım için sakladım. Olay ortaya çıkmadaydı saklamazdım çünkü vicdan azabı çekiyordum. Ben karakola haber vermeyin dedikten sonra kimseye cesedi saklayın tarzında bir şey demedim. Özkan bana olay anından sonra bacım bu olay ortaya çıkarsa ben üstleneceğim. Senin 3 tane çocuğun var babasız kaldılar anasız kalmasın dedi. Özkan bana öyle dedi fakat her ne kadar karakolda gizledim de vicdanım rahat değildi. Ben daha önce tüfekle ateş etmiştim. Köyde yaşadığımız için tabanca da kullandım tüfek de kullanmıştım. Tüfeğin evde kime ait olduğunu bilmiyorum” dedi.

''DİLAY, 'ENİŞTE BENİM 3 TANE ÇOCUĞUM VAR ONLAR BU CESEDİ BURADA GÖRMESİNLER BENİ KATİL BİLMESİN' DEDİ'

Mahkemede konuşan enişte Rıfat Y. de ''Muhammet köye geldi belinden çıkardığı tabanca ile bana ateş etmeye çalışınca bende çıkardığım tabanca ile ateş ettim. Muhammet'in o an vurulup vurulmadığını fark edemedim. Hemen evin içerisinde bulunan mutfağa giderek kapıyı kapattım. Silahı tekrar doldur boşalt yaptığını duydum. Akabinde küfürler ediyordu. Vuramadım öldüremedim diyordu. Evin dışına çıkarak mutfağın penceresinden silahı içeri doğrulttu bana küfürler etmeye başladı. O benim içeride nerede olduğumu göremiyordu. Ben onu görüyordum benim silahım da 4-5 tane mermi vardı öldürmek isteseydim ateş edip öldürürdüm. Çünkü ben öldürmek istemiyordum. Canımı korumak için sıkmıştım. O esnada kayınbiraderim Özkan, enişte ne oldu diye bağırdı. Ben ses veremedim maktul halen pencerenin orada bekliyordu. Muhammet sesi duyunca Dilay'a da küfürler etti. Ondan sonra o tarafa doğru iki üç adım yürüdü bende bulunduğum yerden uzaklaşarak dışarıya doğru baktım. Dilay'ın elinde pompalı tüfek vardı. Dilay'a doğru namluyu doğrultarak bir el sıktı. Dilay'da elindeki tüfekle maktule doğru ateş etti Muhammet yere düştü. Ben dışarı çıktım. Dilay'a 112'yi arayalım dedim. Dilay o sırada şoka girerek Allah'ım ben ne yaptın dedi. Bende maktule dokundum hareket etmiyordu öldüğünü fark ettim. Dilay, 'Enişte benim 3 tane çocuğum var onlar bu cesedi burada görmesinler beni katil bilmesin' dedi. O esnada Özkan yanımıza geldi. Ne yaptınız diyerek konuştuk. Hepimiz ne yaptığımızı bilmiyorduk. Dilay bana enişte çocuklar bunu görmesin buradan kaybedelim dedi. Maktulü olduğu yerden kaldırdım. Kapının önünde bulunan aracın bagajına koydum. Özkan'a sür dedim. O an ne yaptığımızı bilmiyorduk. 2 kilometre uzağa gittikten sonra aracı durdurduk maktulü araçtan indirdim. Özkan sadece araçta bekliyordu. Özkan'a araçla yanımdan ayrılmasını söyledim. Maktulü aldım daha önce definecilerin kazmış olduğu çukurlar vardı maktulü o çukurların birine attım üzerini kürekle kapatarak geri geldim. Sonra eve döndüm ve hiçbir şey yapmadım. Olaydan önce 2 defa maktul bana saldırarak ateş etmişti. Bu tasarlama olamaz. Bu olay olmadan eşinin ailesine saldırılarda bulunuyordu. Maktul köye her geldiğinde yanında arkadaşlarıyla geliyordu. Ben mağdurum. Bu adam madde bağımlısı 15 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz etmiştir. Beraatımı istiyorum. Benim kendisiyle bir husumetim yok. Daha önce bana neden saldırdı bilmiyorum. Maktulü gömdükten sonra maktulün öldüğü yeri suyla yıkadım ve temizledim. Olaydan sonra durumu Özkan, Dilay ve ben biliyordum. Emniyet öğrenince aile içerisinde konuştuk. Olay gecesi sadece Özkan ile Dilay'ı gördüm diğer tanıklardan kimseyi görmedim. Özkan bacım cezaevine girmesin. Onun 3 tane çocuğu var diyerek suçu üstüme alacam sende öyle ifade ver dedi. Bende ondan dolayı ilk ifademde öyle demiştim. Dilay ben öyle bir şey kabul etmiyorum neyse onu söyleyin dedi. Benim suçumu kardeşim çekemez dedi” diye konuştu.

''MAKTULÜN EŞYALARINI BARAJ SUYUNA ATTIM''

Önceki savunmalarını tekrar eden kayınbirader Özkan D., ''Maktul benim eniştem oluyordu. Maktul kız kardeşime işkence yapıyordu. Kız kardeşimi polis zoruyla onun elinden alarak eve getirdik. Kız kardeşim önce abim Serkan ve Fikrinin yanında kalıyordu. Can güvenliğinden dolayı Dilay'ı babamın evine getirdik. Maktul o zamanlar Fikri ve Serkan'ın evine pompalı tüfekle saldırmıştı. Muhammet cezaevinden çıktıktan sonra Dilay'ı istedi babam da maddeyi bırak eşini de çocuklarını da al götür dedi. Kardeşim gitmek istemese de babam eşi olduğu için zorla gönderdi. Aradan iki hafta falan geçti kız kardeşimden haber alamadık. Yabancı bir numara beni aradı Dilay olduğunu fark ettim. Dilay bana kocam beni öldürecek beni kurtarın dedi. Bu durumu annem ve babama anlattım. Ertesi gün annem ve babamla Elazığ merkeze geldik. Kardeşimin olduğu eve gittik ancak kapıyı açan olmadı. Geri geldik abim Muhammet Bahçeciyi aradı. Kardeşimi almaya geliyorum dedi maktul de vermiyorum dedi. Polisi aradık ve kardeşimi alarak eve getirdik. Kız kardeşim ve çocukları babamın evine geldi. Maktul bizi rahatsız etmeye başladı. Sosyal medya üzerinden paylaşım yaparak tehdit ediyordu. Aynı zaman da köydeki evimize gelerek silah mermisi bırakıyordu. 2-3 defa bizim oraya gelerek ateş etti. Olay günü, evde değildim dışarıdaydım. Gece babam beni aradı maktul bizi aradı tehdit etti sende eve gel dedi. Bende telefonlarına neden cevap veriyorsunuz dedim. Maktul sürekli tehditlerde bulunduğu için ciddiye almadım. Yaklaşık bir saat sonra tekrar telefonum çaldı kız kardeşlerimden birisiydi. Bu saate kadar neden dışarı da olduğumu sordu. Bende kapatın geliyorum dedim. Eve gittiğimde herkes uyuyordu. Sabaha karşı bir ses duydum. Ancak sesin ne olduğunu anlamadım. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Bir süre bekledikten sonra tüfek sesi geldi. Sesi duyunca ruhsatlı tabancamı aldım dışarı çıktım. Evden çıkarken babam da odanın kapısından çıkarak o ses ne dedi. Bende cevap vermeden dışarı çıktım. Evden çıktığımda kardeşim Dilay'ı elinde tüfekle yerde oturur halde gördüm. Kardeşimin yanına koştum yanına vardığımda maktulü yerde gördüm. Maktulün başında eniştem Rıfat'ta vardı. Maktule bakmadım kardeşim şok içerisindeydi onu kendine getirmeye çalıştım. O sırada babam ve annemin de yanımıza geldiğini gördüm ve buraya gelmeyin dedim. Ben Dilay'ı kolundan tutarak babamların yanına giderek eve götürdüm. Dilay kendinde değildi. Babam 112 ve jandarmayı arayacağım dedi. Eniştem Rıfat gelerek maktulün öldüğünü söyledi. O sıra biz babama aramaması gerektiğini söyleyerek müsaade etmedik. Annem ve babam içeri gitti ben Dilay ve Rıfat eniştem balkondaydık. Eniştem Rıfat bana götürüp gömelim deyince ben elimi süremeyeceğimi söyledim. Eniştem maktulü kaldırarak araca getirdi. Bende aracı sürdüm. Rıfat maktulü aracın bagajına koydu. Köyden yaklaşık 3 kilometre doğru dağa gittik. Oraya vardığımızda Rıfat arabanın bagajındaki cesedi aldı bende oradan hemen ayrılarak eve döndüm. Eve döndüğümde maktulün eşyalarını gördüm. Silahı telefonu ve poşeti yerdeydi. Telefonu çalınca fark ettim. Malzemeleri alarak götürüp baraj suyuna fırlatarak eve döndüm. Bir saat kadar durdum daha sonra orada duramayınca Elazığ merkeze gittim. Evde olduğum sürede eşimle olay hakkında konuşmadım. Suçsuzum beratımı istiyorum. Arabamda kan yoktu bu nedenle temizlik yapmadım. Cesedi olduğu gibi almadım Rıfat cesedi naylona sardı o şekilde araca bindirdi. Kardeşim Dilay ile konuşarak senin çocuğun var sen sus ben halledeceğim dedim. O da yok olmaz dedi. Enişteme ben söylemiştim olay gecesi Özkan ve Dilay dışında kimseyi görmediğini söylemesini ben istemiştim. Olay benim dediğim gibi olmuştu'' şeklinde konuştu.

Yapılan savunma ve avukatların ifadelerinin ardından mahkeme heyeti, kararı açıklamadan önce duruşmaya ara verdi. Aranın ardından, öldürülen muhtarın eşi Dilay B., kocasını kendisinin öldürdüğü ifade etmesine rağmen mahkeme heyeti, kardeşi Özkan D. ve eniştesi Rıfat Y.'yi korumak için ifade verdiğini tespit ederek kayınbirader Özkan ve enişte Rıfat'a 'Tahrik altında öldürmek' suçundan 13'er yıl hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti, diğer tüm sanıkların ise beraatına karar verdi.

Bakmadan Geçme