ERAKDAY Başkanı Hülya Saltuklu: 'İktisadi sıkıntı geçicidir'
Erzurum Aktif İş Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği (ERAKDAY) Başkanı emekli öğretmen Hülya Saltuklu, ülkenin içerisinde bulunduğu iktisadi sıkıntıların geçici olduğunu açıkladı.
Erzurum Aktif İş Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği (ERAKDAY) Başkanı emekli öğretmen Hülya Saltuklu, ülkenin içerisinde bulunduğu iktisadi sıkıntıların geçici olduğunu açıkladı.
Milli Mücadele'den sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti'nin maddi zenginlik değil, sıkıntılar içerisinde kurulduğunu hatırlatan Saltuklu, 'Kurulduğunda üç önemli kongre yapmıştır. Maarif kongresi, İzmir İktisat Kongresi ve Tıp Kongresidir. Devletin bu üç kongredeki hedefi her bakımdan bağımsız bir devlet olmasını sağlamak ve dışa bağımlılığı kesmekti. Devlet başkanı milletine güveniyordu, milleti de devlet başkanına güveniyordu. Türk milletinin sofrasında yediği çok sınırlıydı. Milli mücadele yıllarında Kayseri hiç düşman istilası görmediği halde halkın sofrasında yediği şuydu: 'Günde iki öğün sofra kurulur. Sabahları mercimek veya tarhana çorbası, akşamları mantı, makarna yenirdi. Gıdaları mercimek, buğday, buğday unu ve bu undan elde edilen makarna, erişte, tarhana, yufka gibi yiyeceklerden oluşmaktaydı. Halkın ayağına giydiği çarığından, çorabına, sırtına giydiği mintanından ceketine, başına aldığı yazmasından ve örtündüğü ehramına kadar her şey yamalıklaydı.' dedi.
'İşte ülkenin durumu buydu. Herkes şuna inanmıştı: Sanatsız, zanaatsız, ilimsiz, üretmeden, tasarruf etmeden, yerli mallarına değer vermeden tam bağımsız olunamazdı.' diyen Hülya Saltuklu, şunları söyledi: 'Ülkenin öncelikle ihtiyaçlarına göre yatırım yapılmalıydı. Bez, şeker ve un öncelikliydi. Kömür, demir ve neft (petrol ve ürünleri özellikle de gaz yağı) tedarik edilmeliydi. Devlet hemen her şeyi millileştirmişti. Devlet kalkınmayı ve medeni milletler seviyesinin üzerinde olmayı ülkü edinmişti. Biz dernek olarak bu bilinçle hareket ediyor ve bu ülküye inanıyoruz.'
Saltuklu, 'İktisaden bağımsız olmayanların, dışarıdan borç paralarla kalkınmayı umanlar emir alırlar. Türk kadınının dün vatanın kurtuluşunda olduğu gibi, bugün de iktisadi sıkıntıları atlatarak gelişmesinde üzerine düşeni yapacağına inanıyorum. Dün fedakrlıklarla evinde kullandığı halısını, kilimini, hasırını, cicimini (Erzurum yöresel ifadesiyle cecimini) ve ehramını dokuyordu. Eriştesini, mantısını, makarnasını, yufkasını ve ekmeğini kendi üretiyordu. Yağını, peynirini, kavurmasını ve kurutunu kendi yapıyordu. Evinde ellerini neye atsa onun üzerinde alnının teri ve ellerinin emeği vardı. Üretiyordu, tasarruf ediyordu, satıp asker oğlunun harçlığı gönderiyordu, çocuk okutuyordu, yerli mallarını tercih ediyordu ve dahası olanla yetinerek yaşıyordu. Çok zengin değildi ama ihtiyaçlı komşusunu da gözetiyor, her yaptığı üründen az da olsa ona pay veriyordu. Bu asil ve çalışkan milletin annesinin geçmişi buydu.' ifadelerini kullandı.
'Maddi açıdan yeterli olmasa da manevi açıdan zengin bir geçmişe sahip milletin temel karakterini doğru okuyarak ve doğru anlayarak şereflice, onurluca dış güçlere el açmadan iktisaden ve siyaseten bağımsız yaşayabiliriz.' diyen ERAKDAY Başkanı Saltuklu, sözlerini şöyle tamamladı: 'Yeter ki her kademede ülke yönetiminde sorumluluk alanlar bu hassasiyeti göstersinler. Yaşantılarında örnek olsunlar. Biz bu bilinçte ERAKDAY olarak kadınlarımızı meslek sahibi yaparak, kendilerinin daha değerli olmalarını sağlayarak, emeğin ve alın terinin ne kadar değerli olduğu bilincini aşılayarak, tasarrufun evden başladığını, imknların sınırlı ama isteklerimizin sınırsız olmadığı bilinciyle faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Kendimize ve birbirimize güvendiğimiz sürece geleceğimiz daha iyi olacaktır.'
Milli Mücadele'den sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti'nin maddi zenginlik değil, sıkıntılar içerisinde kurulduğunu hatırlatan Saltuklu, 'Kurulduğunda üç önemli kongre yapmıştır. Maarif kongresi, İzmir İktisat Kongresi ve Tıp Kongresidir. Devletin bu üç kongredeki hedefi her bakımdan bağımsız bir devlet olmasını sağlamak ve dışa bağımlılığı kesmekti. Devlet başkanı milletine güveniyordu, milleti de devlet başkanına güveniyordu. Türk milletinin sofrasında yediği çok sınırlıydı. Milli mücadele yıllarında Kayseri hiç düşman istilası görmediği halde halkın sofrasında yediği şuydu: 'Günde iki öğün sofra kurulur. Sabahları mercimek veya tarhana çorbası, akşamları mantı, makarna yenirdi. Gıdaları mercimek, buğday, buğday unu ve bu undan elde edilen makarna, erişte, tarhana, yufka gibi yiyeceklerden oluşmaktaydı. Halkın ayağına giydiği çarığından, çorabına, sırtına giydiği mintanından ceketine, başına aldığı yazmasından ve örtündüğü ehramına kadar her şey yamalıklaydı.' dedi.
'İşte ülkenin durumu buydu. Herkes şuna inanmıştı: Sanatsız, zanaatsız, ilimsiz, üretmeden, tasarruf etmeden, yerli mallarına değer vermeden tam bağımsız olunamazdı.' diyen Hülya Saltuklu, şunları söyledi: 'Ülkenin öncelikle ihtiyaçlarına göre yatırım yapılmalıydı. Bez, şeker ve un öncelikliydi. Kömür, demir ve neft (petrol ve ürünleri özellikle de gaz yağı) tedarik edilmeliydi. Devlet hemen her şeyi millileştirmişti. Devlet kalkınmayı ve medeni milletler seviyesinin üzerinde olmayı ülkü edinmişti. Biz dernek olarak bu bilinçle hareket ediyor ve bu ülküye inanıyoruz.'
Saltuklu, 'İktisaden bağımsız olmayanların, dışarıdan borç paralarla kalkınmayı umanlar emir alırlar. Türk kadınının dün vatanın kurtuluşunda olduğu gibi, bugün de iktisadi sıkıntıları atlatarak gelişmesinde üzerine düşeni yapacağına inanıyorum. Dün fedakrlıklarla evinde kullandığı halısını, kilimini, hasırını, cicimini (Erzurum yöresel ifadesiyle cecimini) ve ehramını dokuyordu. Eriştesini, mantısını, makarnasını, yufkasını ve ekmeğini kendi üretiyordu. Yağını, peynirini, kavurmasını ve kurutunu kendi yapıyordu. Evinde ellerini neye atsa onun üzerinde alnının teri ve ellerinin emeği vardı. Üretiyordu, tasarruf ediyordu, satıp asker oğlunun harçlığı gönderiyordu, çocuk okutuyordu, yerli mallarını tercih ediyordu ve dahası olanla yetinerek yaşıyordu. Çok zengin değildi ama ihtiyaçlı komşusunu da gözetiyor, her yaptığı üründen az da olsa ona pay veriyordu. Bu asil ve çalışkan milletin annesinin geçmişi buydu.' ifadelerini kullandı.
'Maddi açıdan yeterli olmasa da manevi açıdan zengin bir geçmişe sahip milletin temel karakterini doğru okuyarak ve doğru anlayarak şereflice, onurluca dış güçlere el açmadan iktisaden ve siyaseten bağımsız yaşayabiliriz.' diyen ERAKDAY Başkanı Saltuklu, sözlerini şöyle tamamladı: 'Yeter ki her kademede ülke yönetiminde sorumluluk alanlar bu hassasiyeti göstersinler. Yaşantılarında örnek olsunlar. Biz bu bilinçte ERAKDAY olarak kadınlarımızı meslek sahibi yaparak, kendilerinin daha değerli olmalarını sağlayarak, emeğin ve alın terinin ne kadar değerli olduğu bilincini aşılayarak, tasarrufun evden başladığını, imknların sınırlı ama isteklerimizin sınırsız olmadığı bilinciyle faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Kendimize ve birbirimize güvendiğimiz sürece geleceğimiz daha iyi olacaktır.'