Fay hattındaki zemin sıvılaşması havadan görüntülendi
Elazığ'da 17 Şubat'ta meydana gelen 4,6 büyüklüğündeki depremin ardından suların çekildiği Keban Baraj Gölü sahasındaki yaklaşık 20 kilometrelik fay hattında yarıklar oluşturan zemin sıvılaşması dron ile görüntülendi.
Merkeze bağlı Yolüstü ile Uzunova köyleri sınırları içinde yer alan Uluova Fay Zonu'nda 17 Şubat'ta meydana gelen 4,6 büyüklüğündeki depremin ardından fay hattı üzerinde parçalı uzanan, yer yer 1 metre genişliğe sahip yarıklar oluşturan zemin sıvılaşması, bölgede tekne avcılığı yapan balıkçılar tarafından fark edildi.
Daha önce bölgede yer almayan yarıkların deprem sonrası oluşan fay kırıkları olabileceğini tahmin eden balıkçı Emrah Bayram, Fırat Üniversitesi (FÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy ile irtibata geçerek alanda inceleme yapmasını istedi.
Bunun üzerine yarıkları inceleyen Aksoy, çamur çatlaklarıyla kaplı baraj sahasında yaklaşık 20 kilometrelik fay hattında parçalı olarak uzanan ve her iki yanı 3 metre genişliğinde ince kumla sıvanmış yarıkların deprem sonrası zemin sıvılaşması olduğunu tespit etti.
"Zemin sıvılaşmasının çok güzel bir örneğini burada görüyoruz"
Aksoy, Uluova Fay Zonu'nun oluşturduğu 4,6 büyüklüğündeki depremin etkisiyle meydana gelen yarıkların zemin sıvılaşması olduğunu belirtti.
Keban Baraj Gölü sahasında kuraklık nedeniyle suların çekildiği alanda doğu-batı doğrultusunda uzanan fay hattı üzerinde meydana gelen jeolojik olayın bilimsel açıdan önemli olduğunu ifade eden Aksoy, şu değerlendirmede bulundu:
"İncelemeler sonucunda yarıkların zemin sıvılaşmasıyla ilgili olduğunu gözlemledik. Gözlem yapılan nokta Uzunova köyü mevkisinde Keban Baraj Gölü sularının kuraklık nedeniyle çekildiği alan, yani suya doygun bir zemin.
Bir zamanlar su altında olan bu fay hattı suların çekilmesiyle üzerinde yürünebilir durumda ama altında su olduğunu biliyoruz. Yani sıvılaşmaya uygun bir zemin ve kum boyu malzeme var. Deprem dalgaları zemin içinde ilerlerken özellikle p dalgaları yani primer (birincil) dalgalar zemini sıkıştırır ve genleştirir, bu şekilde bir yayılım sunarlar.
İşte bu zemini sıkıştırmaları sırasında birim hacimdeki boşluk suyu basıncındaki artışa bağlı olarak zeminin taneleri arasındaki bağlantı bir an için kopar ve zemin sıvılaşması ortaya çıkar.
Dolayısıyla bu sıvılaşmaya bağlı olarak kum volkanları meydana gelebilir ya da bu örnekte gördüğümüz gibi belirli hatlar boyunca sıvılaşan kısım yüzeye çıkar ve o kumlar yüzeye yayılır."
"En son depremlerde de zemin sıvılaşmasının örneklerini gördük"
Aksoy, fay hattında görülen zemin sıvılaşmasının bina inşa edilecek alanlarda zemin etüdü yapılmasının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdiğine dikkati çekti.
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler sonrası afetten etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunduğunu, Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesinde, Mimar Sinan Mahallesi'ndeki 5 katlı Kayı Apartmanı'nın yan yatmasının da depremin oluşturduğu zemin sıvılaşmasından kaynaklandığını gördüğünü belirten Aksoy, şunları kaydetti:
"Zemin sıvılaşması olayının deprem sırasındaki en kötü örneği 1999 Marmara Depremi'nde ve 1998 Ceyhan Depremi sırasında yaşandı. Bu depremlerde binalar yıkılmadı ancak birkaç katı derine doğru battı veya bina sağlam olmasına rağmen düşey durumundan saptı ve yan yattı.
En son depremlerde de zemin sıvılaşmasının örneklerini gördük. Kahramanmaraş merkezli depremlerde bu zemin sıvılaşmasına en yakın örnek Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesindeydi. Gölbaşı'nda, bir binada herhangi bir kolon kesmesi veya yıkılma yok, sağlam yapılmış ama buradaki sorun zemin.
Zeminde yer altı su seviyesi yüksek olduğu ve zemin özelliğinden dolayı sıvılaşma olayı meydana gelmiş ve yapı yıkılmamasına rağmen yan yatarak kullanılamaz duruma gelmiştir.
Bunu önlemek için yapılacak iş zemin etüdünün iyi yapılması ve bu tip zeminlerde zemine uygun yapı tipinin seçilmesi veya zeminin iyileştirilmesidir. "Yörede balıkçılık yapan Bayram ise baraj gölü sahasındaki yarıkların depremden sonra oluştuğunu fark ederek buranın incelenmesi ve bilimsel literatüre kazandırılması için Prof. Dr. Aksoy ile irtibata geçtiğini belirtti.