Gebelikte vitamin ve minerallere dikkat
Prof.Dr. Bülent Berker, gebelikte vitamin ve minerallere dikkat edilmesi konusunda uyardı.
Prof.Dr. Bülent Berker, gebelikte vitamin ve minerallere dikkat edilmesi konusunda uyardı.
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof.Dr. Bülent Berker, 'İnsan yaşamında beslenmenin çok önemli ve çok özel olduğu devrelerden biri olan gebelik, anneye topluma sağlıklı bireyler kazandırma sorumluluğunu vermiştir. Anne iyi ve doğru beslenmezse ölü doğum, erken doğum, düşük ağırlıklı doğum, bedensel ve zihinsel özürlü doğumlar gibi tehlikelerle karşılaşabilir. Kendisinde de kansızlık, tansiyon problemleri, vücutta su tutulması, yorgunluk, diş ve kemik problemleri olabilir. Hamile olduğunu yeni öğrenen kadınların pek çoğunda, en çok ilgi çeken konulardan birisi beslenme şeklinin nasıl olması gerektiğidir. Çoğu kadın bebeğinin gelişimi için doğru ve dengeli beslenemediğini düşünür. Hatta ilk aylarında kilo alamayan gebeler endişelenebilirler. Aslında tüm bu endişeler çoğu zaman gereksizdir. Çünkü bulantı ve kusmalar ile iştahsızlık problemleri ilk aylarda kilo almayı doğal olarak engelleyebilir' dedi.
Kimi zaman hastaların eline çeşitli diyetler verildiğini ve belli beslenme programlarına zorlanmakta olduğunu ifade eden Dr. Berker, 'Bazı gebeliğin özel durumları haricinde bu tür yaklaşımların hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Kadınları korkutarak sevmedikleri veya tolere edemedikleri gıda maddelerini tüketmeye zorlamak kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu tür diyetler ancak konunun uzmanı diyetisyenler tarafından hastanın durumu göz önüne alınarak, doktorunun önerileri doğrultusunda ve kişiye özel olarak hazırlanabilir. Ancak yine unutulmamalıdır ki bebeğin büyümesi, sağlıklı olması, ruhsal, fiziksel, zihinsel yönden iyi gelişmesi annenin sağlığı ve dengeli beslenmesiyle orantılıdır. Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek, annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için gerekeni seçip alarak, büyür beslenir' diye konuştu.
Normal bir gebelik sürecinde annenin kendi gereksinimine ek olarak tükettiklerinin bebeğe aktarılması için annenin yaklaşık 10-12 kg almasının yeterli olduğunu kaydeden Dr. Berker, 'Bu artışı sağlayabilmek için gebelik öncesine göre bir gebe ek olarak günlük 20 gr. protein, 15-20 mg. demir, 500 mg. kalsiyum ve ortalama 300 kalorilik enerji alması gereklidir. Geçmişteki deneyimler, diğer yönlerden sağlıklı bir gebede beslenmenin gebelik sonucuna etkisinin, ancak açlık sınırında beslenmesi olan kadınlarda görüldüğü yönündedir (1944'de Hollanda'da, 2. Dünya Savaşı sırasında görüldüğü gibi). Gebeliğin geç dönemlerinde doğum ağırlığı, uzun süreli açlık dönemlerinden etkilenmekte ve azalmaktadır, ancak perinatal mortalite hızı değişmemektedir. Malformasyon insidansı da değişmez. Ayrıca fetusun ilerdeki mental performansı da etkilenmemektedir. Gebelikte maternal kilo alımı infantın doğum ağırlığını da etkilemektedir. Zayıf ve gebelikte az kilo alan kadınlar düşük doğum ağırlıklı infantlar doğururken, kilolu kadınlar ya da gebelikte fazla kilo alanlar ortalamadan daha iri bebek doğurmaktadırlar. Gebelikte ortalama kilo alımı yaklaşık 13-15 kg kadardır. Maternal kilo alımı doğum ağırlığı ile pozitif korelasyon gösterir ve düşük doğum ağırlıklı infant (2500 gr dan az) doğurma riski en yüksek olan kadınların, gebeliği süresince 8 kilodan daha az alanlar olduğu görülmüştür. Gebelik öncesi vücut kütle indeksi normal olan gebelerde 11,5-16 kg arasında kilo alımını önerilmektedir. Normal fizyolojik kanıtlar, bunun 9 kg'nın fetus, plasenta, amniotik sıvı, uterin ve meme hipertrofisi, kan volümü, ekstraselüler ve ekstravasküler sıvıya; geri kalan 3,5 kg'nın çoğunluğunun maternal yağ depolarına ait olduğunu göstermektedir. Doğumdan sonra, doğum süresince alınan kiloların hepsi kaybolmuyor. Hamileliğinde 12,5 kg alan normal bir kadının postpartum döneminde yaklaşık 4,4 kg fazla kilo fazlası olur. Emzirmenin maternal kilo kaybı üzerindeki etkisi çok azdır' ifadelerini kullandı.
Dr. Berker, gebelikte şu önerilerde bulundu:
'Gebe ve emzirenler de dahil olmak üzere kadınlar için en son öneriler beslenme önerileri tablo 1'de özetlenmiştir. Önerilen günlük miktarlar erişkinlere uygulansın diye değil toplum ve grupların ihtiyaçları belirlensin diye verilmiştir çünkü bireylerin gereksinimleri kişiden kişiye büyük değişkenlik göstermektedir. Belli prenatal vitamin - mineral destek preparatları içerdikleri bazı maddelerin fazlaca alınmasına sebep olabilir. Üstelik, aşırı miktarda destekleyici preparat kullanımı (örneğin; günlük önerilen dozun 10 katı), ki bu toplum genelindeki bir bölümün ilaçları kendi kendilerine kullanması sonucunda söz konusu olabilir, gebelik esnasında gıda zehirlenmeleriyle ilgili endişelerimizin artmasına sebep olmuştur. Demir, çinko, selenyum ve vitamin A, B6, C ve D gibi gıda bileşenlerinin potansiyel olarak toksik etkileri olabilir. Gebelik esnasında, tablo 1'de gösterilen önerilen günlük diyetle alım dozunun 2 katından fazlasının alınmasından kaçınılmalıdır' açıklamalarında bulundu.
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof.Dr. Bülent Berker, 'İnsan yaşamında beslenmenin çok önemli ve çok özel olduğu devrelerden biri olan gebelik, anneye topluma sağlıklı bireyler kazandırma sorumluluğunu vermiştir. Anne iyi ve doğru beslenmezse ölü doğum, erken doğum, düşük ağırlıklı doğum, bedensel ve zihinsel özürlü doğumlar gibi tehlikelerle karşılaşabilir. Kendisinde de kansızlık, tansiyon problemleri, vücutta su tutulması, yorgunluk, diş ve kemik problemleri olabilir. Hamile olduğunu yeni öğrenen kadınların pek çoğunda, en çok ilgi çeken konulardan birisi beslenme şeklinin nasıl olması gerektiğidir. Çoğu kadın bebeğinin gelişimi için doğru ve dengeli beslenemediğini düşünür. Hatta ilk aylarında kilo alamayan gebeler endişelenebilirler. Aslında tüm bu endişeler çoğu zaman gereksizdir. Çünkü bulantı ve kusmalar ile iştahsızlık problemleri ilk aylarda kilo almayı doğal olarak engelleyebilir' dedi.
Kimi zaman hastaların eline çeşitli diyetler verildiğini ve belli beslenme programlarına zorlanmakta olduğunu ifade eden Dr. Berker, 'Bazı gebeliğin özel durumları haricinde bu tür yaklaşımların hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Kadınları korkutarak sevmedikleri veya tolere edemedikleri gıda maddelerini tüketmeye zorlamak kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu tür diyetler ancak konunun uzmanı diyetisyenler tarafından hastanın durumu göz önüne alınarak, doktorunun önerileri doğrultusunda ve kişiye özel olarak hazırlanabilir. Ancak yine unutulmamalıdır ki bebeğin büyümesi, sağlıklı olması, ruhsal, fiziksel, zihinsel yönden iyi gelişmesi annenin sağlığı ve dengeli beslenmesiyle orantılıdır. Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek, annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için gerekeni seçip alarak, büyür beslenir' diye konuştu.
Normal bir gebelik sürecinde annenin kendi gereksinimine ek olarak tükettiklerinin bebeğe aktarılması için annenin yaklaşık 10-12 kg almasının yeterli olduğunu kaydeden Dr. Berker, 'Bu artışı sağlayabilmek için gebelik öncesine göre bir gebe ek olarak günlük 20 gr. protein, 15-20 mg. demir, 500 mg. kalsiyum ve ortalama 300 kalorilik enerji alması gereklidir. Geçmişteki deneyimler, diğer yönlerden sağlıklı bir gebede beslenmenin gebelik sonucuna etkisinin, ancak açlık sınırında beslenmesi olan kadınlarda görüldüğü yönündedir (1944'de Hollanda'da, 2. Dünya Savaşı sırasında görüldüğü gibi). Gebeliğin geç dönemlerinde doğum ağırlığı, uzun süreli açlık dönemlerinden etkilenmekte ve azalmaktadır, ancak perinatal mortalite hızı değişmemektedir. Malformasyon insidansı da değişmez. Ayrıca fetusun ilerdeki mental performansı da etkilenmemektedir. Gebelikte maternal kilo alımı infantın doğum ağırlığını da etkilemektedir. Zayıf ve gebelikte az kilo alan kadınlar düşük doğum ağırlıklı infantlar doğururken, kilolu kadınlar ya da gebelikte fazla kilo alanlar ortalamadan daha iri bebek doğurmaktadırlar. Gebelikte ortalama kilo alımı yaklaşık 13-15 kg kadardır. Maternal kilo alımı doğum ağırlığı ile pozitif korelasyon gösterir ve düşük doğum ağırlıklı infant (2500 gr dan az) doğurma riski en yüksek olan kadınların, gebeliği süresince 8 kilodan daha az alanlar olduğu görülmüştür. Gebelik öncesi vücut kütle indeksi normal olan gebelerde 11,5-16 kg arasında kilo alımını önerilmektedir. Normal fizyolojik kanıtlar, bunun 9 kg'nın fetus, plasenta, amniotik sıvı, uterin ve meme hipertrofisi, kan volümü, ekstraselüler ve ekstravasküler sıvıya; geri kalan 3,5 kg'nın çoğunluğunun maternal yağ depolarına ait olduğunu göstermektedir. Doğumdan sonra, doğum süresince alınan kiloların hepsi kaybolmuyor. Hamileliğinde 12,5 kg alan normal bir kadının postpartum döneminde yaklaşık 4,4 kg fazla kilo fazlası olur. Emzirmenin maternal kilo kaybı üzerindeki etkisi çok azdır' ifadelerini kullandı.
Dr. Berker, gebelikte şu önerilerde bulundu:
'Gebe ve emzirenler de dahil olmak üzere kadınlar için en son öneriler beslenme önerileri tablo 1'de özetlenmiştir. Önerilen günlük miktarlar erişkinlere uygulansın diye değil toplum ve grupların ihtiyaçları belirlensin diye verilmiştir çünkü bireylerin gereksinimleri kişiden kişiye büyük değişkenlik göstermektedir. Belli prenatal vitamin - mineral destek preparatları içerdikleri bazı maddelerin fazlaca alınmasına sebep olabilir. Üstelik, aşırı miktarda destekleyici preparat kullanımı (örneğin; günlük önerilen dozun 10 katı), ki bu toplum genelindeki bir bölümün ilaçları kendi kendilerine kullanması sonucunda söz konusu olabilir, gebelik esnasında gıda zehirlenmeleriyle ilgili endişelerimizin artmasına sebep olmuştur. Demir, çinko, selenyum ve vitamin A, B6, C ve D gibi gıda bileşenlerinin potansiyel olarak toksik etkileri olabilir. Gebelik esnasında, tablo 1'de gösterilen önerilen günlük diyetle alım dozunun 2 katından fazlasının alınmasından kaçınılmalıdır' açıklamalarında bulundu.