Güllaç aşkı 16 yıllık işinden etti
Zincir bir marketin unlu mamüller bölümünde çalışan işçi, ücretini ödemeden evine güllaç ve ekmek götürdüğü iddiasıyla tazminatsız işten kovuldu.
Mahkemenin ‘tazminat ödenmeli' kararı Bölge Adliye Mahkemesi'nden döndü. Tam 6 sene süren davaya son noktayı Yargıtay koydu.
İşe giriş ve çıkışlarda güvenlik görevlilerinin işçilerin üzerini aradığı işyerinden güllaç ve ekmek götürdüğü iddia edilen 16 yıllık işçi, ‘hırsızlık' suçlamasıyla işten çıkartıldı. Ücreti ödenmeden usulsüz bir şekilde güllaç ve ekmek götürdüğü gerekçesiyle ‘işverenin güvenini kötüye kullanmak ve hırsızlık yapmak' gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışları sebebiyle tazminatsız kovulduğunu belirten işçi, İş Mahkemesi'nin kapısını çaldı.
‘Hırsızlık' suçundan hakkında yapılan şikayet üzerine yürütülen Savcılık soruşturmasından 'Kovuşturmaya yer yoktur' kararı aldığını belirten davacı işçi, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer alacaklarının davalıdan tahsilini talep etti.
Davalı şirket avukatı ise şikayet üzerine yapılan araştırma neticesinde mağazalara sevk edilen ürünler arasına davacının kendisine hazırladığı tatlı, pasta ve bununla ilgili malzemeler ile güllaç ve ekmeklerin ücretini ödemeden ürünleri gizlice çıkarıp evine bıraktırdığının tespit edildiğini iddia etti.
İşçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi gerektiğine hükmeden Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Dinlenen davacı tanıklarınca işyerine giriş ve çıkışlarda güvenlik görevlilerinin arama yaptığını ve içeriden malzeme çıkarmanın mümkün olmadığının ifade edildiğini, dosyada bu hususta başkaca delil bulunmadığından davalı işverenin davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğine dair iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ile (hafta tatili alacağı dışında) diğer taleplerin kısmen kabulüne karar verildi.
Davalı avukatı, mahkemenin kararına karşı, istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi, davacı ve arkadaşlarının her ne kadar bir kısım belgeleri baskıyla imzaladıkları ileri sürülmüş olsa da , iş yerinden malzemeleri sipariş teslim edecek gibi dışarı çıkardıkları ve evlerine götürdüklerini savunma yazılarında söylediklerine dikkat çekti.
İş Mahkemesi'nin kararının ortadan kaldırılmasına hükmeden Bölge Adliye Mahkemesi, davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verdi. Kararı, davacı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin sıralandığına dikkat çekilen Yargıtay kararında; yasadaki hallerin sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanıdığı hatırlatıldı.
Kararda şöyle denildi: “Somut uyuşmazlıkta; davacının mağazalara sevk edilen ürünler arasına kendisine hazırladığı tatlı, pasta ve bununla ilgili malzemeler ile güllaç ve ekmeklerin ücretini ödemeden ürünleri gizlice çıkarıp evine bıraktırdığının tespit edildiği ve konunun disiplin kurulunca değerlendirilmesi sonucu iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği bildirilmiştir. Dosyaya delil olarak sunulan şikayet dilekçelerinde ekip halinde çalışan işçilerin adları açıkça zikredilmiştir. Davacının adı şikayet dilekçelerinde geçmediği gibi Savcılık evrakında da davacı hiçbir şekilde suçlamaları kabul etmediğine, diğer şüphelilerin eylemlerini kabul ettiğine dair imzalı yazılar sunduklarına yer verilmiştir. Ayrıca tanık beyanlarında iş yeri araçlarının dışarıya mühürlü olarak çıkartıldığı, kişi olarak dışarı çıkışlarda ise güvenlik tarafından üst ve eşya araması yapıldığı beyan edilmiş olup işverenin haklı fesih iddiasının ispatına yönelik dosyada başkaca delil bulunmadığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne dair verilen İş Mahkemesi kararı isabetli ve dosya içeriğine uygundur. Bu durumda, İş Mahkemesi kararına karşı ileri sürülen istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”