Malatyalı STK'lardan 'Zeytin Dalı Harekatı'na destek
Malatya'da 'Ortak Değerler Platformu' adı altında birleşen yaklaşık 50 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri, 'Zeytin Dalı Harekatı'na destek verdiklerini açıkladı.
Malatya'da 'Ortak Değerler Platformu' adı altında birleşen yaklaşık 50 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri, 'Zeytin Dalı Harekatı'na destek verdiklerini açıkladı.
Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında sivil toplum kuruluşları temsilcileri adına açıklama yapan Ortak Değerler Platformu Basın Sözcüsü Hüseyin Polat, operasyonun Kürtlere yönelik olmadığını vurgulayarak, 'Suriye halkının 50 yıla yakın bir süredir, kan, gözyaşı ve akla hayale gelmeyecek her türlü zulmü kendilerine tattıran Esed hanedanının sonu olması, bahara çıkmaları umuduyla başlattıkları kıyam, küresel emperyalistler ve kısa vadeli hesapların peşinde olan çıkar grupları tarafından şimdilik akamete uğratıldı. Suriye halkının arzusu kursağında bırakıldı, bahar umutları kışa çevrildi. Demokrasi, insan hakları havarisi evrensel güç odakları önceden umutlandırdıkları Suriyelilerin iradelerini hiçe sayarak, zalim Esed'in füzeleriyle, en modern silahlarıyla karşı karşıya getirip yüz üstü bıraktılar. Sonunda on binlerce ölü,yaralı, sürgün ve taş üstünde taş kalmamış, yerle bir olmuş bir Suriye. Önce, Esed'in devrileceğini, devrilmesi gerektiğini söyleyen müstekbirler, sonradan görüşlerini değiştirerek, asıl önceliklerinin, kendi elleriyle Suriye ve Irak topraklarına yerleştirdikleri DAEŞ'i yok etmek olduğunu söylemeye başladılar. DAEŞ terör örgütünü ortadan kaldırmak için en uygun yöntemin ise başka bir terör örgütü olan PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'yi desteklemek olduğunu iddia ettiler. Bu bahaneyle, belki de birçok devlette bulunmayan, bir devlete yetecek kadar, en gelişmiş binlerce tır ve kargo uçağı dolusu silahı terör örgütüne aktardılar. Suriye'de yaşananlar, Türkiye açısından bir güvenlik ve beka meselesi idi. Sözde stratejik müttefikleri olan Amerika ve Avrupa tarafından defalarca aldatılan Türkiye'nin artık kendi göbeğini kendi kesmesi gerekiyordu. İşte bundan dolayı, bütün siyasi, diplomatik, hukuki ve askeri hazırlıklar yapılarak önce Cerablus'a, Fırat Kalkanı ve ardından 10 gün önce, Afrin'e 'Zeytin Dalı Operasyonu' başlatıldı. Aslında operasyon, Afrin'e değil, Afrin'in ve Afrinlilerin başına musallat olmuş, emperyalistlerin taşeronu, dış destekli, özelde Türkiye, genelde İslam ümmeti için ciddi bir tehdit haline gelmeye başlamış, terör örgütlerine karşı başlatılmıştır. Bu bölgede yaşayan her kes de bilmektedir ki; yapılan her iki operasyon da, kesinlikle bölgede yaşayan herhangi bir halka yönelik değildir' ifadelerini kullandı.
Operasyonun, emperyalistlerin planlarını boşa çıkarmaya ve bozmaya yönelik olduğunu aktaran Polat, 'Bu hakikati görmeyip, Türkiye'nin sürdürdüğü operasyonu eleştirmeye çalışanlar, isimleri ne olursa olsun, aydın, sanatçı, akademisyen, doktor, mimar, mühendis, avukat fark etmez, bu olayı doğru okuyamaz, anlayamaz ve yaptıkları değerlendirmenin kıymet-i harbiyesi yoktur. Bunlar, kendilerini nasıl görürlerse görsünler, bilerek veya bilmeyerek düşmanın kılıcını sallamakta, emperyalistlerin değirmenine su taşımaktadırlar. Herkes müdahale etsin ama Türkiye müdahale etmesin, Türkiye her zaman müstekbirlerin, emperyalistlerin arzularına göre şekillensin demek, hangi mantıkla izah edilebilir. İşte buradan hareketle biz, Malatya'da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu Ortak Değerler Platformu olarak, yürütülen bu operasyonların haklı ve ciddi nedenlere dayandığını görerek desteklediğimizi belirtmek istiyoruz. Bununla birlikte, herhangi bir yanlışlığa mahal vermeden, sivillerin zarar görmemelerine azami dikkat ve itina göstererek, başarılı bir şekilde tamamlanması için daima dua ettiğimizi, Rabbimize niyazda bulunduğumuzu buradan ifade etmek isteriz. Hiç kimse, ülkemizin, Dünyanın diğer ucundan gelip bölgemizi istediği gibi dizayn etmesine sessiz kalmasını beklemeye hakkı yoktur. Bizler, bu bölgenin sakinleri ve sahipleriyiz. Emperyalistlerin bölgemiz hakkında ne düşündüklerini, bize ne unutulmaz acıları reva gördüklerini 100 yıldır bizzat yaşayarak gördük. Kesinlikle sessiz veya seyirci kalınmasının doğru olmadığına inanıyoruz. Ülkemizin seyirci kalmasını istemek, eğer hıyanet değilse büyük bir gaflettir. Kendilerine aydın diyenlerin, artık kuklanın arkasındaki kuklacıyı görmesi, kuklanın da ne duruma düştüğünü, kuklacıların kendisini nasıl yolda bıraktığını görerek kukla olmaya razı olmaması gerekiyor. Rabbimiz, Müslümanların güvenliği, huzur ve selameti için çalışan askerlerimize sabır, sebat, başarı ve zafer nasip eylesin. Her türlü, tehlikeden, kötülükten, yanlışlardan, başarısızlıktan muhafaza buyursun. Düşmanlarımızı mahvu perişan etsin, her türlü planlarını başlarına geçirsin, boşa çıkarsın. Bize bu planları çözme feraseti, basireti ve boşa çıkarma gücü nasip etsin' diye konuştu.
Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında sivil toplum kuruluşları temsilcileri adına açıklama yapan Ortak Değerler Platformu Basın Sözcüsü Hüseyin Polat, operasyonun Kürtlere yönelik olmadığını vurgulayarak, 'Suriye halkının 50 yıla yakın bir süredir, kan, gözyaşı ve akla hayale gelmeyecek her türlü zulmü kendilerine tattıran Esed hanedanının sonu olması, bahara çıkmaları umuduyla başlattıkları kıyam, küresel emperyalistler ve kısa vadeli hesapların peşinde olan çıkar grupları tarafından şimdilik akamete uğratıldı. Suriye halkının arzusu kursağında bırakıldı, bahar umutları kışa çevrildi. Demokrasi, insan hakları havarisi evrensel güç odakları önceden umutlandırdıkları Suriyelilerin iradelerini hiçe sayarak, zalim Esed'in füzeleriyle, en modern silahlarıyla karşı karşıya getirip yüz üstü bıraktılar. Sonunda on binlerce ölü,yaralı, sürgün ve taş üstünde taş kalmamış, yerle bir olmuş bir Suriye. Önce, Esed'in devrileceğini, devrilmesi gerektiğini söyleyen müstekbirler, sonradan görüşlerini değiştirerek, asıl önceliklerinin, kendi elleriyle Suriye ve Irak topraklarına yerleştirdikleri DAEŞ'i yok etmek olduğunu söylemeye başladılar. DAEŞ terör örgütünü ortadan kaldırmak için en uygun yöntemin ise başka bir terör örgütü olan PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'yi desteklemek olduğunu iddia ettiler. Bu bahaneyle, belki de birçok devlette bulunmayan, bir devlete yetecek kadar, en gelişmiş binlerce tır ve kargo uçağı dolusu silahı terör örgütüne aktardılar. Suriye'de yaşananlar, Türkiye açısından bir güvenlik ve beka meselesi idi. Sözde stratejik müttefikleri olan Amerika ve Avrupa tarafından defalarca aldatılan Türkiye'nin artık kendi göbeğini kendi kesmesi gerekiyordu. İşte bundan dolayı, bütün siyasi, diplomatik, hukuki ve askeri hazırlıklar yapılarak önce Cerablus'a, Fırat Kalkanı ve ardından 10 gün önce, Afrin'e 'Zeytin Dalı Operasyonu' başlatıldı. Aslında operasyon, Afrin'e değil, Afrin'in ve Afrinlilerin başına musallat olmuş, emperyalistlerin taşeronu, dış destekli, özelde Türkiye, genelde İslam ümmeti için ciddi bir tehdit haline gelmeye başlamış, terör örgütlerine karşı başlatılmıştır. Bu bölgede yaşayan her kes de bilmektedir ki; yapılan her iki operasyon da, kesinlikle bölgede yaşayan herhangi bir halka yönelik değildir' ifadelerini kullandı.
Operasyonun, emperyalistlerin planlarını boşa çıkarmaya ve bozmaya yönelik olduğunu aktaran Polat, 'Bu hakikati görmeyip, Türkiye'nin sürdürdüğü operasyonu eleştirmeye çalışanlar, isimleri ne olursa olsun, aydın, sanatçı, akademisyen, doktor, mimar, mühendis, avukat fark etmez, bu olayı doğru okuyamaz, anlayamaz ve yaptıkları değerlendirmenin kıymet-i harbiyesi yoktur. Bunlar, kendilerini nasıl görürlerse görsünler, bilerek veya bilmeyerek düşmanın kılıcını sallamakta, emperyalistlerin değirmenine su taşımaktadırlar. Herkes müdahale etsin ama Türkiye müdahale etmesin, Türkiye her zaman müstekbirlerin, emperyalistlerin arzularına göre şekillensin demek, hangi mantıkla izah edilebilir. İşte buradan hareketle biz, Malatya'da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu Ortak Değerler Platformu olarak, yürütülen bu operasyonların haklı ve ciddi nedenlere dayandığını görerek desteklediğimizi belirtmek istiyoruz. Bununla birlikte, herhangi bir yanlışlığa mahal vermeden, sivillerin zarar görmemelerine azami dikkat ve itina göstererek, başarılı bir şekilde tamamlanması için daima dua ettiğimizi, Rabbimize niyazda bulunduğumuzu buradan ifade etmek isteriz. Hiç kimse, ülkemizin, Dünyanın diğer ucundan gelip bölgemizi istediği gibi dizayn etmesine sessiz kalmasını beklemeye hakkı yoktur. Bizler, bu bölgenin sakinleri ve sahipleriyiz. Emperyalistlerin bölgemiz hakkında ne düşündüklerini, bize ne unutulmaz acıları reva gördüklerini 100 yıldır bizzat yaşayarak gördük. Kesinlikle sessiz veya seyirci kalınmasının doğru olmadığına inanıyoruz. Ülkemizin seyirci kalmasını istemek, eğer hıyanet değilse büyük bir gaflettir. Kendilerine aydın diyenlerin, artık kuklanın arkasındaki kuklacıyı görmesi, kuklanın da ne duruma düştüğünü, kuklacıların kendisini nasıl yolda bıraktığını görerek kukla olmaya razı olmaması gerekiyor. Rabbimiz, Müslümanların güvenliği, huzur ve selameti için çalışan askerlerimize sabır, sebat, başarı ve zafer nasip eylesin. Her türlü, tehlikeden, kötülükten, yanlışlardan, başarısızlıktan muhafaza buyursun. Düşmanlarımızı mahvu perişan etsin, her türlü planlarını başlarına geçirsin, boşa çıkarsın. Bize bu planları çözme feraseti, basireti ve boşa çıkarma gücü nasip etsin' diye konuştu.