Marmara açıklarında 4.6 büyüklüğünde deprem
Marmara Denizi açıklarında 4.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin ardından 15 artçı sarsıntının kaydedildiği bildirildi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Türkiye saati ile 11.00'de merkez üssü Marmara Denizi Silivri açıkları olan 4.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
İstanbul ve çevre illerde hissedilen yerin 5,36 kilometre derininde oluşan depremin en yakın yerleşim birimi olan Silivri'ye bağlı Muratköy'e uzaklığının 20 kilometre 52 metre olduğu belirlendi.
Türk Kızılay da Twitter'da yaptığı paylaşımda "İstanbul Silivri'de meydana gelen ve ilk belirlemelere göre 4,6 büyüklüğündeki deprem sonrası gelişmeler Kızılay ekiplerimiz tarafından yakından takip edilmektedir." denildi.
İSTANBUL VALİLİĞİNDEN AÇIKLAMA
İstanbul Valiliği, Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen depremin ardından şu ana kadar herhangi bir hasar ihbarı yapılmadığını bildirdi.
Valilikten yapılan açıklamada, "Deprem sonrasında ilimizdeki AFAD, AKOM, 112, 155, 156 ihbar hatlarına şu ana kadar herhangi bir hasar ihbarı yapılmamıştır." ifadelerine yer verildi.
Öte yandan, depremin merkez üssüne yakın bazı bölgelerde, öğrenciler tedbir amacıyla okulların bahçesine çıkarıldı.
AFAD: 15 ARTÇI DEPREM MEYDANA GELDİ
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu da AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4,6 büyüklüğündeki depremin Kuzey Anadolu Fayı üzerinde orta çukurlukta, Silivri'ye yaklaşık 20 kilometre kadar uzaklıktaki fay üzerinde yaşandığını kaydetti.
Bu fay hattında 17 Ağustos 1999'daki gibi depremler yaşandığını, 1963 yılında da bu faya yakın yerde 6,3 büyüklüğün deprem meydana geldiğini, yine Tekirdağ tarafında da 7,4 ila 6,2 büyüklüklerinde depremler görüldüğünü vurgulayan Nurlu, "Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen depremin 15 artçısı var. En büyüğü 3,4 en küçüğü 1,2 büyüklüğünde. Depremden öncede 3 büyüklüğünde bir deprem var ancak öncü olup olmadığına ilişkin bir şey söyleyemeyiz." diye konuştu.
Denizde yaşanan 4,6 büyüklüğündeki depremin bu fay hattında biriken enerjinin de boşaltılmasına yardımcı olduğunu belirten Nurlu, "Türkiye deprem ülkesi. Türkiye'de yılda 23-24 bin deprem yaşanıyor. Birey olarak depreme hazırlıklı olmak zorundayız. AFAD Başkanlığının il müdürlükleri var. Vatandaşlarımız buralardan gerekli eğitim ve farkındalık konusunda gerekli destekleri alabilir. Ailemizle birlikte bir araya gelip deprem planlarımızı gözden geçirmek zorundayız." ifadelerini kullandı.
Nurlu, bölgedeki ölçüm istasyonlarından elde edilen bilgiye göre, depremin etkilediği yerlerde herhangi bir hasarın söz konusu olmadığını kaydetti.
"DEPREM KRİTİK BİR YERDE"
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır ise Silivri açıklarında meydana gelen depremin beklenen deprem kuşağında gerçekleştiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Deprem, Marmara depreminde olması beklenen fay zonu içerisinde ve çevresinde olmuş durumda. Silivri açıklarında meydana gelen bu deprem kritik bir yerde gerçekleşti. Son zamanlarda burada bir deprem olmuyordu, yani deprem olmayan bir zon içerisinde olduğu için de biraz tehlikeli. Yapacak bir şey yok, beklemek gerekiyor."
Prof. Dr. Çakır, şunları kaydetti:
"Biz o bölgedeki fayın daima kilitli olduğunu düşünüyoruz. Hem sismoloji verilerinde hem de deniz tabanı gözlemlerimizde fay zonu burada kilitli, dolayısıyla herkesin görüş birliği içerisinde olduğu bir depremde kırılmasını beklediğimiz segmenttir. Bu bir öncü olabilir, bilemeyiz ama beklenen kırıntısına girdiğimiz fay içerisinde olduğu için fay üzerindeki gerilmeyi arttırmış olabilir. Mekanizmasını bilmiyorum, bakmak lazım ama dediğim gibi kritik bir yerde gerçekleşti, bu nedenle öncü bir deprem olabilir fakat diğer yandan da kesinlikle öncü bir deprem diyemem, kimse diyemez. Şu an meydana gelen depremin bir öncü olduğunu söylemek dünyanın hiçbir yerinde mümkün değil maalesef. Diğer yandan bu deprem, İstanbul merkezine uzak bir yerde gerçekleşti diye biliniyor ama ben daha yakında olduğunu düşünüyorum. Kötü zemin üzerine yapılmış, fabrika ve binalar maalesef büyük risk altında olduğu için yapılacak tek şey bu binaları sağlamlaştırmak ve kentsel dönüşümü hızlandırmaktır."