Memur-Sen Malatya İl Temsilcisi Kerem Yıldırım:
Memur-Sen Malatya İl Temsilcisi, başta Hollanda olmak üzere Avrupa devletlerinin Türkiye'ye karşı tutumunu sert bir dille eleştirerek, Hollanda demek sömürgecilik demek, Hollanda demek koloni demek. Zengin Hollanda resminin temelinde sömürülen ve katledilen milyonların kanı, ahı ve gözyaşı var dedi.
Memur-Sen Malatya İl Temsilcisi, başta Hollanda olmak üzere Avrupa devletlerinin Türkiye'ye karşı tutumunu sert bir dille eleştirerek, 'Hollanda demek sömürgecilik demek, Hollanda demek koloni demek. Zengin Hollanda resminin temelinde sömürülen ve katledilen milyonların kanı, ahı ve gözyaşı var' dedi.
Türkiye'nin demokratik bir dönüşüm yaşadığını ifade eden Yıldırım, 'Ancak ses ne hikmetse batıdan geliyor. Türkiye, iktidarıyla muhalefetiyle kendi iradesini test edeceği 16 Nisan'a doğru yol alırken, Almanya'dan, Hollanda'dan ve diğer bazı Avrupa ülkelerinden oligarşik kakafoni yükseliyor. En son Hollanda'da yaşananlar neresinden tutarsanız tutun, batının ikiyüzlülüğünün tezahürüdür. Aile ve Sosyal politikalar bakanımız Fatma Betül Sayan KAYA hanımefendiye ve oradaki vatandaşlarımıza yapılan düşmanca ve ırkçı saldırıyı lanetliyoruz. Irkçılık, Avrupa'yı baştan aşağıya kuşatmış görünüyor. Kendilerince, manüplasyon araçlarıyla Türkiyeyi tecrit etmeye kalkıyorlar. Uzun zamandır 'Türkiye yalnızlaşıyor' nakaratıyla ülkemizi hizaya getirmeye çalışıyorlar. Türkiye yalnızlaşmıyor. Yeni açılımlarla, alternatifler oluşturuyor kendine. Onun için telaşa kapılıyorlar. Onun için Türkiye'ye karşı bu küçük politikaları uyguluyorlar' diye konuştu.
Hollanda'nın yıllarca Dünya üzerinde sömürgecilik yaptığını ifade eden Yıldırım, 'Hollanda demek sömürgecilik demek, Hollanda demek koloni demek. Zengin Hollanda resminin temelinde işte bu koloniler var, sömürülen ve katledilen milyonların kanı, ahı ve gözyaşı var. Avrupa demokrasisi, çıkar ve ırkçılık üzerine inşa edilmiştir. İşte görüyoruz; az bir sallandıkları zaman neler yaptıklarını. Irkçılık yükseliyor, yabancı düşmanlığı kültürlerini şekillendiriyor. Daha doğrusu, güçten azıcık düştüklerinde, kültürel kodlarının derinliklerinde bulunan yabancı düşmanlığı birden ortaya çıkıveriyor. Avrupa demokrasileri uzun zamandır kriz içinde. Biz irademize her türlü sahip çıktık toplum olarak; çıkmaya da devam edeceğiz. Ülkemizden değerlerimizden kopuk bazıları Avrupa'nın 'yalnızlaşıyoruz' tezviratına katılıp, aynı nakaratı tekrar ediyor. Çünkü onların yüzü batıya dönüktü. Onlar batılıların ezberlerini tekrar ederek ahkam kesiyorlardı. Oysa yeni bir dünya doğuyor. Yeni bir dünya kurulurken, bizde değerlerimizce söz söyleyeceğiz. Değerlerimize yabancı olmayan bir sistem oluşturacağız. Eğer bunu başarabilirsek; kartların yeniden karıldığı, yeni ittifakların oluşturulmaya çalışıldığı bir dünyada masaya daha güçlü oturmuş olacağız. Türkiyesiz denklem mümkün değildir' ifadelerini kullandı.
Yıldırım, son olarak, 'Memur-Sen ailesi olarak, Biz güçlü bir Türkiye için tüm gücümüzü ortaya koyuyoruz. Özgürlükleri daha fazla geliştireceğiz. Yeni ilişkiler kurmak zorundayız. Yani sistemimizi değerlerimizle yeniden inşa ederken, o kadim aklımızı inançlarımızla yeniden ihya ederek farklı arayışlar gerçekleştirmek zorundayız. Çok şükür bunu kısmenbaşardık. Yolumuz açık, ufkumuz açık. Yeter ki kendimiz olalım. Yeter ki, inancımıza ve tarihimize kulak verelim. Onlar oyun oynayacaktır. Biz yeter ki, aklımızı ihya edip, sakin bir şekilde bu oyunları karşılayıp, kendi oyunumuzu kuralım. Biz bu sebepten, önümüzdeki 16 Nisan'da çıkacak 'evet' in çok önemli olduğunu düşünüyor, biliyor ve 'evet' için çalışıyoruz' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin demokratik bir dönüşüm yaşadığını ifade eden Yıldırım, 'Ancak ses ne hikmetse batıdan geliyor. Türkiye, iktidarıyla muhalefetiyle kendi iradesini test edeceği 16 Nisan'a doğru yol alırken, Almanya'dan, Hollanda'dan ve diğer bazı Avrupa ülkelerinden oligarşik kakafoni yükseliyor. En son Hollanda'da yaşananlar neresinden tutarsanız tutun, batının ikiyüzlülüğünün tezahürüdür. Aile ve Sosyal politikalar bakanımız Fatma Betül Sayan KAYA hanımefendiye ve oradaki vatandaşlarımıza yapılan düşmanca ve ırkçı saldırıyı lanetliyoruz. Irkçılık, Avrupa'yı baştan aşağıya kuşatmış görünüyor. Kendilerince, manüplasyon araçlarıyla Türkiyeyi tecrit etmeye kalkıyorlar. Uzun zamandır 'Türkiye yalnızlaşıyor' nakaratıyla ülkemizi hizaya getirmeye çalışıyorlar. Türkiye yalnızlaşmıyor. Yeni açılımlarla, alternatifler oluşturuyor kendine. Onun için telaşa kapılıyorlar. Onun için Türkiye'ye karşı bu küçük politikaları uyguluyorlar' diye konuştu.
Hollanda'nın yıllarca Dünya üzerinde sömürgecilik yaptığını ifade eden Yıldırım, 'Hollanda demek sömürgecilik demek, Hollanda demek koloni demek. Zengin Hollanda resminin temelinde işte bu koloniler var, sömürülen ve katledilen milyonların kanı, ahı ve gözyaşı var. Avrupa demokrasisi, çıkar ve ırkçılık üzerine inşa edilmiştir. İşte görüyoruz; az bir sallandıkları zaman neler yaptıklarını. Irkçılık yükseliyor, yabancı düşmanlığı kültürlerini şekillendiriyor. Daha doğrusu, güçten azıcık düştüklerinde, kültürel kodlarının derinliklerinde bulunan yabancı düşmanlığı birden ortaya çıkıveriyor. Avrupa demokrasileri uzun zamandır kriz içinde. Biz irademize her türlü sahip çıktık toplum olarak; çıkmaya da devam edeceğiz. Ülkemizden değerlerimizden kopuk bazıları Avrupa'nın 'yalnızlaşıyoruz' tezviratına katılıp, aynı nakaratı tekrar ediyor. Çünkü onların yüzü batıya dönüktü. Onlar batılıların ezberlerini tekrar ederek ahkam kesiyorlardı. Oysa yeni bir dünya doğuyor. Yeni bir dünya kurulurken, bizde değerlerimizce söz söyleyeceğiz. Değerlerimize yabancı olmayan bir sistem oluşturacağız. Eğer bunu başarabilirsek; kartların yeniden karıldığı, yeni ittifakların oluşturulmaya çalışıldığı bir dünyada masaya daha güçlü oturmuş olacağız. Türkiyesiz denklem mümkün değildir' ifadelerini kullandı.
Yıldırım, son olarak, 'Memur-Sen ailesi olarak, Biz güçlü bir Türkiye için tüm gücümüzü ortaya koyuyoruz. Özgürlükleri daha fazla geliştireceğiz. Yeni ilişkiler kurmak zorundayız. Yani sistemimizi değerlerimizle yeniden inşa ederken, o kadim aklımızı inançlarımızla yeniden ihya ederek farklı arayışlar gerçekleştirmek zorundayız. Çok şükür bunu kısmenbaşardık. Yolumuz açık, ufkumuz açık. Yeter ki kendimiz olalım. Yeter ki, inancımıza ve tarihimize kulak verelim. Onlar oyun oynayacaktır. Biz yeter ki, aklımızı ihya edip, sakin bir şekilde bu oyunları karşılayıp, kendi oyunumuzu kuralım. Biz bu sebepten, önümüzdeki 16 Nisan'da çıkacak 'evet' in çok önemli olduğunu düşünüyor, biliyor ve 'evet' için çalışıyoruz' şeklinde konuştu.