Memur-Sen Malatya Kadın Kolları Başkanı Nurhan Bilici:
Memur-Sen Malatya Kadın Kolları Başkanı Nurhan Bilici, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Geleceğimizin gerçek mimarı kadınlarımız olacaktır dedi.
Memur-Sen Malatya Kadın Kolları Başkanı Nurhan Bilici, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 'Geleceğimizin gerçek mimarı kadınlarımız olacaktır' dedi.
8 Mat Dünya Kadınlar Gününün, kadınların haklarını aramak, çalıştıkları işin karşılığı olan ücreti alabilmek için başlattıkları mücadele mirasının yıl dönümü olduğunu ifade eden Bilici, 'Bu mücadelenin 1857 yılında başladığı dikkate alındığında, aradan geçen zaman zarfında kadının yaratılış gayesi çerçevesinde hak ettiği değer, toplumsal görev, sosyal inşa ve geleceği ihya ekseninde yeterli gelişmenin olmadığı aşikardır. Emeğin, alın terinin hak ettiği karşılığı bulması, insanın inandığı değerlere uygun yaşamasını sağlamak noktasında mücadele etmeyi amaç ve ilke edinen bir sivil toplum örgütü olarak, bütün kadınlarımızın gününü kutluyor, kendilerine sağlık, huzur ve başarı diliyoruz. Kadınlar, toplumların temel taşı, direğidir. Başarılı olmak, aydınlık bir gelecek kurmak, huzurlu bir ortam tesis etmek istiyorsak, o direği sağlam tutmalıyız' dedi. Kadının toplum için öneminden bahseden Bilici, 'Bugün modern toplumların yaşadıkları sosyal, psikolojik, kültürel bunalımların temelinde, hayatın özünü oluşturan ailede merkezi rol üstlenen kadının ontolojik konumundan edilmesi yer almaktadır. Pragmatizmin siyasi, sosyal, ahlaki bütün sınırları çiğneyip geçtiği dönemlerde, parasal kazancı 'put' edinen kapitalizm, çıkar alanını genişletmek için, üretimin hizmetinde tüketime köle yaptığı kadını gelenekten, kültürel değerlerden uzaklaştırmış, tasarlanan yeni dünyanın kışkırtıcı figürü durumuna getirmiştir. İslam coğrafyasında ve Batı modernizmine teslim olmamış diğer toplumlarda, toplumsal değişimlerin, hatta ülkemizde 28 Şubat sürecinde görüldüğü şekliyle siyasi dayatmaların kadın üzerinden sürdürülmesi, rastlantısal olmayan toplum mühendislikleri gereği olarak baştan sona planlı, programlı operasyonlardır. Operasyon yapanların kadının özgürleşmesi gibi bir dertleri asla olmamış, ancak onlar, kadınlarını kendi ideolojileri doğrultusunda şekillendiremedikleri toplumları etkisizleştiremeyeceklerini anlamışlardır. Bizim değer dünyamızda kadın hiçbir ideolojinin ne aracı ne de oyuncağıdır. Kadın, hayatın ana ögesi, kurucu ve koruyucu unsuru, bir bütünün diğer yarısı olarak bütünlüğün tamamlayıcısıdır. Evde, sosyal ve kültürel hayatta kadın her türlü kültürel varlığın yüklenicisi olmuştur. Modern hayat anlayışında ise, kadın olsun erkek olsun, insan, manasız bir yaşam içinde boş hayallerle avunmaktadır. İnsan, anlam derinliğini, asaletini kaybetmek üzeredir. Kapitalizm, kurnazca sürdürdüğü algı operasyonlarıyla iliklerine kadar sömürüye ve pazarlamaya elverişli hale getirdiği kadını 'özgürlük' yalanıyla aldatmayı sürdürebilmektedir. Son tahlilde kadına tüketim kültürünün bir nesnesi olmanın ötesinde anlam yükleyemeyenler, ona tarihinde en aşağılık muameleyi reva görmüşlerdir. Kadının maddi-manevi tüm varlığı, istismar, yağma, talan ve kazanç alanına dönüştürülerek hiçleştirilmiş, aşağılanmıştır' dedi.
Bilici, kadını korumanın toplumu korumak olduğunu belirterek, 'Sosyal, kültürel değişimin karmaşık toplum yapısı içinde bir mihenk taşı olarak kadının hayat içinde konum ve saygınlığını muhafaza etmek elzemdir. Dışarıda iş kadını, çalışan, içeride evinin hanımı, çocuğunun annesi olarak kadın, toplum düzenimizin en saygın varlığıdır. 'Cennet annelerin ayakları altındadır' anlayışıyla kadına sevgi, saygı ve hürmetle yaklaşırız. Kadınlarını zelil eden toplumlar, zillete düşer.Bize göre, kadın hayatın her kademesinde yer almalı, hayati görevi göz ardı edilmeksizin desteklenmeli ve korunmalıdır. Çünkü kadını korumak aileyi, dolayısıyla toplumu korumaktır. Kadınıyla erkeğiyle hepimiz el ele, omuz omuza vererek, bize unutturulmak istenen medeniyet değerlerimizi tekrar canlı kılmanın mücadelesini veriyoruz' diye konuştu.
8 Mat Dünya Kadınlar Gününün, kadınların haklarını aramak, çalıştıkları işin karşılığı olan ücreti alabilmek için başlattıkları mücadele mirasının yıl dönümü olduğunu ifade eden Bilici, 'Bu mücadelenin 1857 yılında başladığı dikkate alındığında, aradan geçen zaman zarfında kadının yaratılış gayesi çerçevesinde hak ettiği değer, toplumsal görev, sosyal inşa ve geleceği ihya ekseninde yeterli gelişmenin olmadığı aşikardır. Emeğin, alın terinin hak ettiği karşılığı bulması, insanın inandığı değerlere uygun yaşamasını sağlamak noktasında mücadele etmeyi amaç ve ilke edinen bir sivil toplum örgütü olarak, bütün kadınlarımızın gününü kutluyor, kendilerine sağlık, huzur ve başarı diliyoruz. Kadınlar, toplumların temel taşı, direğidir. Başarılı olmak, aydınlık bir gelecek kurmak, huzurlu bir ortam tesis etmek istiyorsak, o direği sağlam tutmalıyız' dedi. Kadının toplum için öneminden bahseden Bilici, 'Bugün modern toplumların yaşadıkları sosyal, psikolojik, kültürel bunalımların temelinde, hayatın özünü oluşturan ailede merkezi rol üstlenen kadının ontolojik konumundan edilmesi yer almaktadır. Pragmatizmin siyasi, sosyal, ahlaki bütün sınırları çiğneyip geçtiği dönemlerde, parasal kazancı 'put' edinen kapitalizm, çıkar alanını genişletmek için, üretimin hizmetinde tüketime köle yaptığı kadını gelenekten, kültürel değerlerden uzaklaştırmış, tasarlanan yeni dünyanın kışkırtıcı figürü durumuna getirmiştir. İslam coğrafyasında ve Batı modernizmine teslim olmamış diğer toplumlarda, toplumsal değişimlerin, hatta ülkemizde 28 Şubat sürecinde görüldüğü şekliyle siyasi dayatmaların kadın üzerinden sürdürülmesi, rastlantısal olmayan toplum mühendislikleri gereği olarak baştan sona planlı, programlı operasyonlardır. Operasyon yapanların kadının özgürleşmesi gibi bir dertleri asla olmamış, ancak onlar, kadınlarını kendi ideolojileri doğrultusunda şekillendiremedikleri toplumları etkisizleştiremeyeceklerini anlamışlardır. Bizim değer dünyamızda kadın hiçbir ideolojinin ne aracı ne de oyuncağıdır. Kadın, hayatın ana ögesi, kurucu ve koruyucu unsuru, bir bütünün diğer yarısı olarak bütünlüğün tamamlayıcısıdır. Evde, sosyal ve kültürel hayatta kadın her türlü kültürel varlığın yüklenicisi olmuştur. Modern hayat anlayışında ise, kadın olsun erkek olsun, insan, manasız bir yaşam içinde boş hayallerle avunmaktadır. İnsan, anlam derinliğini, asaletini kaybetmek üzeredir. Kapitalizm, kurnazca sürdürdüğü algı operasyonlarıyla iliklerine kadar sömürüye ve pazarlamaya elverişli hale getirdiği kadını 'özgürlük' yalanıyla aldatmayı sürdürebilmektedir. Son tahlilde kadına tüketim kültürünün bir nesnesi olmanın ötesinde anlam yükleyemeyenler, ona tarihinde en aşağılık muameleyi reva görmüşlerdir. Kadının maddi-manevi tüm varlığı, istismar, yağma, talan ve kazanç alanına dönüştürülerek hiçleştirilmiş, aşağılanmıştır' dedi.
Bilici, kadını korumanın toplumu korumak olduğunu belirterek, 'Sosyal, kültürel değişimin karmaşık toplum yapısı içinde bir mihenk taşı olarak kadının hayat içinde konum ve saygınlığını muhafaza etmek elzemdir. Dışarıda iş kadını, çalışan, içeride evinin hanımı, çocuğunun annesi olarak kadın, toplum düzenimizin en saygın varlığıdır. 'Cennet annelerin ayakları altındadır' anlayışıyla kadına sevgi, saygı ve hürmetle yaklaşırız. Kadınlarını zelil eden toplumlar, zillete düşer.Bize göre, kadın hayatın her kademesinde yer almalı, hayati görevi göz ardı edilmeksizin desteklenmeli ve korunmalıdır. Çünkü kadını korumak aileyi, dolayısıyla toplumu korumaktır. Kadınıyla erkeğiyle hepimiz el ele, omuz omuza vererek, bize unutturulmak istenen medeniyet değerlerimizi tekrar canlı kılmanın mücadelesini veriyoruz' diye konuştu.