Milletvekili Balık, TBMM Genel Kurulu'nda konuştu

AK Parti Elazığ Milletvekili Sermin Balık, TBMM Genel Kurulu'nda konuştu.

TAKİP ET

AK Parti Elazığ Milletvekili Sermin Balık, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçesi üzerine TBMM Genel Kurulu'nda konuşma gerçekleştirdi.

"BEN MİLLÎ VE MANEVİ DEĞERLERİNE BAĞLI, DEVLETÇİ, MİLLİYETÇİ VE MUHAFAZAKAR BİR ŞEHRİN MİLLETVEKİLİYİM"

Milletvekili Balık, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Hepinizin bildiği gibi, afet riski çok yüksek coğrafyalardan birinde yaşıyoruz. Ne yazık ki bu afetlerden biri de 24 Ocakta 41 vatandaşımızı kaybettiğimiz Elâzığ depremiydi. Ben millî ve manevi değerlerine bağlı, devletçi, milliyetçi ve muhafazakar bir şehrin Milletvekiliyim. Bizde çocukluğumuzdan itibaren 2 şey öğretilir: Biri, vatan anadır; toprağında büyüyüp filizlendiğin, kökleriyle bağlı olduğun, korumak ve gözetmek zorunda olduğun topraktır vatan ana. Devlet de babadır, bütün evlatlarına eşit oranda kol kanat geren; bütün evlatlarını koruyan, gözeten; hepsini eşit oranda seven ve evlatlarının da sırtını hiç korkmadan dağ gibi dayayacağıdır devlet baba.

"BİZ DEVLETİN BABALIĞINI TAM ANLAMIYLA 24 OCAK ELÂZIĞ DEPREMİNDE GÖRDÜK"

Biz devletin babalığını tam anlamıyla 24 Ocak Elâzığ depreminden sonra gördük. Sayın Cumhurbaşkanımızdan bakanlarımıza, bakanlarımızdan ilgili kurumlara, tamamı Elâzığ'dalardı.

“Nereden nereye!” demeden edemeyeceğim. Hepinizin hatırladığı, 1999 Marmara depreminde afetzedelerin, vatandaşın devletini uyandıramadığı, sıcak yatağından çıkaramadığı.

Devletin afetzedelerini enkazın altında bıraktığı; bırakın yardım etmeyi, yurt dışından ve yurt içinde toplanan yardımlarla ancak memurunun birikmiş maaşını ödeyen; “Nerede bu devlet!” denen günlerden, devlet babanın olduğu günlere geldik.

Yaşanan her afette olduğu gibi, şu arka sıralarda gördüğünüz insanların tamamı büyük bir fedakârlıkla Elâzığ'dalardı. Öncelikle, deprem anından itibaren sayın bakanlarımız ve Cumhurbaşkanımız Elâzığ'dalardı. Dudaklarda dualar, enkazlardan vatandaşlarımızı çıkarabilmek; bir tek nefes, bir tek ses alabilmek için, canhıraş, deyim yerindeyse, dişleriyle tırnaklarıyla, dondurucu soğuğa rağmen, insanüstü bir güçle çalıştılar.

Aslına bakarsanız, hepimiz afetzedeydik çünkü topraktan çıkardığımız her can, defnettiğimiz her can ya akrabamız ya komşumuz ya bir yakınımızdı. Ailelerimizden haber alamıyorduk, hakikaten çok acı bir tabloydu ve AFAD personeli bizim depremde yeşeren ümidimiz ve kahramanımız oldu. Sonrasında, her cenazemize Bakanlarımız katılmaya çalıştı. Cenazelerimizden sonra, ailesinde kaybı olanlar, bilabedel, tamamı devlet tarafından karşılanan güvenli evlerine yerleştirildiler. Arkasından -ayni ve nakdî yardımlar, muazzam bir çalışma, çok çabuk kurulan konteyner kentler ve daha sonrasında- şehrimin inşa ve ihya süreci başladı.

"BİZ YALNIZCA KONUT YAPMIYOR, VATANDAŞLARIMIZ İÇİN YENİ BİR ŞEHİR VE YENİ MAHALLELER KURUYORUZ"

AFAD ve kentsel dönüşüm aracılığıyla TOKİ'nin yaptığı, benim şehrimde, 25 bine yakın konut… 25 bin konuttan bahsediyoruz, çok az bir rakam değil. Benim şehrimin yapı stokunun üçte 1'ini oluşturuyordu bu 25 bin konut.

Biz yalnızca konut yapmıyoruz, bakın, yeni bir şehir, yeni mahalleler, bu yeni mahallelerle birlikte okullar, camiler, spor tesisleri, parklar, sosyal tesisler, sağlık ocakları, 112'ler, eczaneler, fırınlar, marketler, otobüs ve minibüs seferleri, banka ATM'leriyle yeni bir şehir oluşturuyoruz. Bu kadar çok şey yapılırken “Hiç sorun yok.” demek mümkün mü? Elbette ki değil.

Ufak tefek sorunlarımızı da çözdükten sonra, emin olun ki bu sorunlar çözüldüğünde belki daha mutlu değil ama çok daha güvenli, çok daha iyi bir şehirde vatandaşlarımız yaşayacaklar.

"TERÖR YANDAŞLARININ KORKUSU SAYIN SÜLEYMAN SOYLU BAKANIMI EKİBİNİN BAŞINDA FEDAKARCA ÇALIŞARAK GÖREBİLİRSİNİZ"

Bırakın Türkiye'yi, dünyanın neresinde bir afet olursa olsun ki ekiplerimiz hâlâ Pakistan'dalar. AFAD çadırını, AFAD konteynerini mavi turuncu kıyafetleriyle AFAD'ın umut olan personelini ve terör yandaşlarının korkusu, muhalefetin hiç sevmediği gözüne, gönlüne batan çizmeleriyle ve yağmurluğuyla Sayın Süleyman Soylu Bakanımı ekibinin başında fedakârca çalışarak görebilirsiniz. Ben bütçemizin hayırlı olması temennisiyle afetlerde çok duyduğumuz bir cümleyle konuşmamı sonlandırmak istiyorum: Allah devletimize zeval vermesin!”

Bakmadan Geçme