Miyom problemi kansızlığa sebep oluyor
Prof.Dr. Bülent Berker, miyom probleminin kansızlığa neden olduğunu söyledi.
Prof.Dr. Bülent Berker, miyom probleminin kansızlığa neden olduğunu söyledi.
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof.Dr. Bülent Berker, 'Miyom, hastada hiçbir şikyet yapmayacağı gibi çok çeşitli şikayetler de yapabilir. Bunlardan bir tanesi de kansızlıktır. Miyom eğer rahim kavitesini itiyorsa veya rahim kavitesi içine yerleşmişse rahim iç zarını bozacağı için adet sırasında rahimin kasılarak damarları kapatmasına engel olacağı için ya da damarların fazla miktarda artmış olmasına sebep olacağı için adet miktarını arttırabilir, ara kanama yapabilir veya adet süresinin uzamasına sebep olabilir. Guatr hastalığı olduğu zannedilebilir. Bu gibi durumlarda bazen çarpıntısı olduğu için kendisinde guatr hastalığı olduğunu zannedebilir ya da bende niye demir eksikliği var niye ben halsizim, niye kendimi dinç hissetmiyorum gibi düşünebilir ve kadın doğum doktoru dışında başka bir hekime gidebilir ve yapılan araştırmalarda görülür ki demir düzeyi düşük, hemoglobin düzeyi düşük ve istenen radyolojik görüntülerde de bakılır ki rahim içerisinde miyom var o zaman kansızlığın sebebi ortaya konmuş olur. Eğer bu tür tetkikler yapılmadıysa hastaya kan yapıcı ilaçlar verilecek ve asıl sebep orada durduğu için hastanın kansızlığı bir süre sonra tekrarlayacak' dedi.
Kansızlığı olan hastalarda miyomun varlığının çok dikkatli araştırılmasının gerektiğini ifade eden Dr. Berker, 'Çünkü bu hastalarda tedavi de çok kolay. Eğer miyomu ortadan kaldırırsak ki bu çok basit küçük bir ameliyat ile gerçekleştirilebilir, özellikle rahim boşluğu içerisindeyse histeroskopi dediğimiz rahim içerisinde kapalı ameliyat yapıyoruz onunla çok rahatlıkla kaldırılabilir. Yine bazı miyomlarda miyom rahim duvarında olsa bile rahim kavitesindeki itmeden dolayı iç zar yüzeyini arttırdığı için kanama kanamaya sebep olabiliyor. Hastalar bazen o kadar çok kansız olabiliyorlar ki bu hastalara ameliyat etmeden önce kan nakli yapmak gerekiyor. Bazen bunu tercih etmiyoruz, GnRH analogları dediğimiz bir takım iğneler var, aylık iğneler yaparak miyomun boyutunu küçültüyoruz miyomun bu arada kanama miktarını azaltmış oluyoruz, hastada kanama azalınca kansızlığı da azalacağı için bir süre sonra demir depoları doluyor ve hastanın kan düzeyi normale geliyor ama sebep orada olduğu için hasta normale gelmiş bile olsa sıkıntı oluşturmaya devam ediyor. Bazı hastalar soruyor ''iğne ile tedavi olmuyor mu?'' diye, iğne ile tedavi yapılamaz ama miyomun küçültülmesi söz konusu. Miyom küçülünce de daha küçük bir ameliyat ile hastanın kansızlığının sebebi ortadan kaldırılmış oluyor' diye konuştu.
Birçok kadının rahimlerini korumak istediklerini kaydeden Dr. Berker, 'Hastalarımızın tercihlerine saygılı olunarak tüm tedavi seçenekleri hastaya ayrıntılı olarak sunulmalı ancak hastanın üreme kapasitesini koruma isteği de varsa, miyomektomi dediğimiz sadece rahimdeki urun alındığı yani rahmin korunduğu ameliyat yapılmalıdır. Tabiiki de burada cerrahın deneyimi ön plana çıkmaktadır. Miyomektomi ameliyatını hastanın ve myomun durumuna göre karından, vajinal yolla, laparaskopi ile veya histeroskopi ile yapıyoruz' açıklamalarında bulundu.
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof.Dr. Bülent Berker, 'Miyom, hastada hiçbir şikyet yapmayacağı gibi çok çeşitli şikayetler de yapabilir. Bunlardan bir tanesi de kansızlıktır. Miyom eğer rahim kavitesini itiyorsa veya rahim kavitesi içine yerleşmişse rahim iç zarını bozacağı için adet sırasında rahimin kasılarak damarları kapatmasına engel olacağı için ya da damarların fazla miktarda artmış olmasına sebep olacağı için adet miktarını arttırabilir, ara kanama yapabilir veya adet süresinin uzamasına sebep olabilir. Guatr hastalığı olduğu zannedilebilir. Bu gibi durumlarda bazen çarpıntısı olduğu için kendisinde guatr hastalığı olduğunu zannedebilir ya da bende niye demir eksikliği var niye ben halsizim, niye kendimi dinç hissetmiyorum gibi düşünebilir ve kadın doğum doktoru dışında başka bir hekime gidebilir ve yapılan araştırmalarda görülür ki demir düzeyi düşük, hemoglobin düzeyi düşük ve istenen radyolojik görüntülerde de bakılır ki rahim içerisinde miyom var o zaman kansızlığın sebebi ortaya konmuş olur. Eğer bu tür tetkikler yapılmadıysa hastaya kan yapıcı ilaçlar verilecek ve asıl sebep orada durduğu için hastanın kansızlığı bir süre sonra tekrarlayacak' dedi.
Kansızlığı olan hastalarda miyomun varlığının çok dikkatli araştırılmasının gerektiğini ifade eden Dr. Berker, 'Çünkü bu hastalarda tedavi de çok kolay. Eğer miyomu ortadan kaldırırsak ki bu çok basit küçük bir ameliyat ile gerçekleştirilebilir, özellikle rahim boşluğu içerisindeyse histeroskopi dediğimiz rahim içerisinde kapalı ameliyat yapıyoruz onunla çok rahatlıkla kaldırılabilir. Yine bazı miyomlarda miyom rahim duvarında olsa bile rahim kavitesindeki itmeden dolayı iç zar yüzeyini arttırdığı için kanama kanamaya sebep olabiliyor. Hastalar bazen o kadar çok kansız olabiliyorlar ki bu hastalara ameliyat etmeden önce kan nakli yapmak gerekiyor. Bazen bunu tercih etmiyoruz, GnRH analogları dediğimiz bir takım iğneler var, aylık iğneler yaparak miyomun boyutunu küçültüyoruz miyomun bu arada kanama miktarını azaltmış oluyoruz, hastada kanama azalınca kansızlığı da azalacağı için bir süre sonra demir depoları doluyor ve hastanın kan düzeyi normale geliyor ama sebep orada olduğu için hasta normale gelmiş bile olsa sıkıntı oluşturmaya devam ediyor. Bazı hastalar soruyor ''iğne ile tedavi olmuyor mu?'' diye, iğne ile tedavi yapılamaz ama miyomun küçültülmesi söz konusu. Miyom küçülünce de daha küçük bir ameliyat ile hastanın kansızlığının sebebi ortadan kaldırılmış oluyor' diye konuştu.
Birçok kadının rahimlerini korumak istediklerini kaydeden Dr. Berker, 'Hastalarımızın tercihlerine saygılı olunarak tüm tedavi seçenekleri hastaya ayrıntılı olarak sunulmalı ancak hastanın üreme kapasitesini koruma isteği de varsa, miyomektomi dediğimiz sadece rahimdeki urun alındığı yani rahmin korunduğu ameliyat yapılmalıdır. Tabiiki de burada cerrahın deneyimi ön plana çıkmaktadır. Miyomektomi ameliyatını hastanın ve myomun durumuna göre karından, vajinal yolla, laparaskopi ile veya histeroskopi ile yapıyoruz' açıklamalarında bulundu.