Mükemmeliyetçilik zararlı mı? yararlı mı?
Psikolog Dr.Feyza Bayraktar, mükemmeliyetçi insanlarda depresyon, kaygı, yeme bozuklukları ve ilişki problemleri daha yaygın görülebildiğini söyledi.
Psikolog Dr.Feyza Bayraktar, mükemmeliyetçi insanlarda depresyon, kaygı, yeme bozuklukları ve ilişki problemleri daha yaygın görülebildiğini söyledi.
Psikolog Dr.Feyza Bayraktar, mükemmeliyetçilik ile ilgili en büyük yanılgının; mükemmeliyetçi insanların, hayatlarındaki her şeyi mükemmel yapabilmek için yoğun çaba harcadıkları ve çoğunlukla da yaptıkları işlerde oldukça başarılı olduklarına dair yapılan genelleme olduğunu ifade ederek. 'Bu yanılgı yüzünden, çoğu insan, kendi mükemmeliyetçiliğinin farkına varamaz. Oysa, bir sınava hiç çalışmamak ve sonucunda sınavdan düşük not almak, bir diyete başlayıp sonunda kendini daha fazla yerken bulmak; 'sağlıksız mükemmeliyetçiliğin' belirtileri olabilir.
İnsanların kendileri için yüksek hedefler koymaları, bu hedefleri gerçekleştirmek için çok çalışıp ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaları olağandır. Bu noktada, sağlıklı olan mükemmeliyetçilikle sağlıksız olan mükemmeliyetçiliği birbirinden ayırt etmek gerekir. Sağlıklı olan mükemmeliyetçilikte; kişi, kendisi için yüksek hedefler koyar, bu hedefleri gerçekleştirmek için elinden geleni yapar; fakat sonunda mükemmel olmayacağını bilir, hata yapabileceğini kabul eder ve hatalarından öğrenip daha iyisini yapabilmek için çaba harcar. 'Kaybetmenin, kazanmanın bir parçası' olduğunu bilir. Kişi, koyduğu hedeflere ulaşmak için çalışır, yaptığı hatalardan kendisine ders çıkartır ve daha iyisini yapmaya çalışır. Tüm bunları yaparken, kazananların mükemmel olmadığını bilir. Kendilik değerini de koyduğu bir hedefe ulaşmak, bir işte istediği sonucu elde etmek üzerinden belirlemez' diye konuştu.
Psikolog Dr.Feyza Bayraktar, sağlıksız olan mükemmeliyetçilikte ise kişi hata yapmaya tolerans gösteremediğini belirterek, 'Çoğu zaman, kaybetme ihtimalinden dolayı bir işi hiç yapmamayı tercih eder. Hata yaptığı zaman ya da istediği sonuca ulaşamadığı zaman; 'Ben, hep kaybedeceğim.', 'Asla kazanamayacağım.', 'Hata yapmamam gerekirdi.' gibi düşünceler zihnini işgal eder. Sağlıksız olan mükemmeliyetçilikte; kişi kendilik değerini, koyduğu bir hedefe ulaşmak veya yaptığı işte istediği sonucu almak üzerinden belirler. Bu sebeple de gösterdiği çabanın sonucunda, beklentisinin altında bir performans sergilemesi, ona kendisini değersiz ve yetersiz hissettirir. Kişi, çalışıp da istediği sonucu elde edememektense, kaçınmayı ya da diğer uca gidip kendisini sabote etmeyi tercih edebilir; diyeti istediği gibi yapamayacağını düşündüğü zaman hiç başlamaması ya da diyeti tam uygulayamadığı zaman aşırı yemeye yönelmesi gibi... 'Çalışmadığı, üzerinde durmadığı, uğraşmadığı' bahanesi; farkında olmadan, kişi için çok daha rahatlatıcı olabilir.
Sağlıksız olan mükemmeliyetçilik, kişinin hedef koymasını, koyduğu hedeflere ulaşmasını ya da hedeflerine çok yaklaşsa bile bunun tadını çıkartabilmesini engeller; çünkü hiçbir şey tam istediği gibi, diğer bir deyişle mükemmel olmaz. Oysa, mükemmel diye bir şey yoktur. Dolayısıyla, kişi, gerçekçi olmayan bir hedefe ulaşamama kaygısından dolayı çoğu zaman hareket edemez, kendisini farkında olmadan sabote edebilir ve bu sebeple de kendisini hep değersiz ve yetersiz hissedebilir.
Sağlıksız olan mükemmeliyetçilik; çoğunlukla, yeme bozuklukları, depresyon, kaygı bozuklukları ile birlikte seyreder. Yoğun performans kaygısı, onaylanmama, kabul görmeme endişesi; kişinin yapacağı bir çok işi ertelemesine de sebep olabilir. Sağlıksız, kişiye zarar veren mükemmeliyetçilikte; kişi, çoğunlukla bir işi yapmaya başlamak için 'mükemmel' anı bekler. Zihnen, bedenen mükemmel performans sergileyebileceği zaman gelmedikçe yapacağı işi de geciktirir. O an hiçbir zaman gelmeyeceği için, son dakikaya sıkıştırılan işlerde, normalde göstereceği performansın çok daha altında bir performans sergiler. Bu tutum, kısa vadede onu rahatlatıyor olsa bile; orta ve uzun vadede yeme bozukluğu davranışını, depresif ruh halini, kaygıyı daha da tetikler. Böylece, kişi farkında olmadan bir kısır döngü içine girer. Bu döngünün kırılabilmesi için; kişinin yapmaktan kaçındığı şeylerin ufak adımlarla üzerine gidip yapmaya çalışması, yapmayı ertelediği işleri ertelemekten vazgeçip mükemmel anı beklemeden o işi yapmaya başlaması, her insan gibi hata yapabileceğini ve kaybetmenin de kazanmanın bir parçası olduğunu kabul etmesi gerekir. Tabii ki bu değişim de her değişim gibi kolay olmaz. Bu süreçte, kişi duygusal iniş çıkışlar yaşayabilir, kaygı artabilir. Bu noktada, psikolojik destek almak oldukça kritiktir.' şeklinde konuştu.
Psikolog Dr.Feyza Bayraktar, mükemmeliyetçilik ile ilgili en büyük yanılgının; mükemmeliyetçi insanların, hayatlarındaki her şeyi mükemmel yapabilmek için yoğun çaba harcadıkları ve çoğunlukla da yaptıkları işlerde oldukça başarılı olduklarına dair yapılan genelleme olduğunu ifade ederek. 'Bu yanılgı yüzünden, çoğu insan, kendi mükemmeliyetçiliğinin farkına varamaz. Oysa, bir sınava hiç çalışmamak ve sonucunda sınavdan düşük not almak, bir diyete başlayıp sonunda kendini daha fazla yerken bulmak; 'sağlıksız mükemmeliyetçiliğin' belirtileri olabilir.
İnsanların kendileri için yüksek hedefler koymaları, bu hedefleri gerçekleştirmek için çok çalışıp ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaları olağandır. Bu noktada, sağlıklı olan mükemmeliyetçilikle sağlıksız olan mükemmeliyetçiliği birbirinden ayırt etmek gerekir. Sağlıklı olan mükemmeliyetçilikte; kişi, kendisi için yüksek hedefler koyar, bu hedefleri gerçekleştirmek için elinden geleni yapar; fakat sonunda mükemmel olmayacağını bilir, hata yapabileceğini kabul eder ve hatalarından öğrenip daha iyisini yapabilmek için çaba harcar. 'Kaybetmenin, kazanmanın bir parçası' olduğunu bilir. Kişi, koyduğu hedeflere ulaşmak için çalışır, yaptığı hatalardan kendisine ders çıkartır ve daha iyisini yapmaya çalışır. Tüm bunları yaparken, kazananların mükemmel olmadığını bilir. Kendilik değerini de koyduğu bir hedefe ulaşmak, bir işte istediği sonucu elde etmek üzerinden belirlemez' diye konuştu.
Psikolog Dr.Feyza Bayraktar, sağlıksız olan mükemmeliyetçilikte ise kişi hata yapmaya tolerans gösteremediğini belirterek, 'Çoğu zaman, kaybetme ihtimalinden dolayı bir işi hiç yapmamayı tercih eder. Hata yaptığı zaman ya da istediği sonuca ulaşamadığı zaman; 'Ben, hep kaybedeceğim.', 'Asla kazanamayacağım.', 'Hata yapmamam gerekirdi.' gibi düşünceler zihnini işgal eder. Sağlıksız olan mükemmeliyetçilikte; kişi kendilik değerini, koyduğu bir hedefe ulaşmak veya yaptığı işte istediği sonucu almak üzerinden belirler. Bu sebeple de gösterdiği çabanın sonucunda, beklentisinin altında bir performans sergilemesi, ona kendisini değersiz ve yetersiz hissettirir. Kişi, çalışıp da istediği sonucu elde edememektense, kaçınmayı ya da diğer uca gidip kendisini sabote etmeyi tercih edebilir; diyeti istediği gibi yapamayacağını düşündüğü zaman hiç başlamaması ya da diyeti tam uygulayamadığı zaman aşırı yemeye yönelmesi gibi... 'Çalışmadığı, üzerinde durmadığı, uğraşmadığı' bahanesi; farkında olmadan, kişi için çok daha rahatlatıcı olabilir.
Sağlıksız olan mükemmeliyetçilik, kişinin hedef koymasını, koyduğu hedeflere ulaşmasını ya da hedeflerine çok yaklaşsa bile bunun tadını çıkartabilmesini engeller; çünkü hiçbir şey tam istediği gibi, diğer bir deyişle mükemmel olmaz. Oysa, mükemmel diye bir şey yoktur. Dolayısıyla, kişi, gerçekçi olmayan bir hedefe ulaşamama kaygısından dolayı çoğu zaman hareket edemez, kendisini farkında olmadan sabote edebilir ve bu sebeple de kendisini hep değersiz ve yetersiz hissedebilir.
Sağlıksız olan mükemmeliyetçilik; çoğunlukla, yeme bozuklukları, depresyon, kaygı bozuklukları ile birlikte seyreder. Yoğun performans kaygısı, onaylanmama, kabul görmeme endişesi; kişinin yapacağı bir çok işi ertelemesine de sebep olabilir. Sağlıksız, kişiye zarar veren mükemmeliyetçilikte; kişi, çoğunlukla bir işi yapmaya başlamak için 'mükemmel' anı bekler. Zihnen, bedenen mükemmel performans sergileyebileceği zaman gelmedikçe yapacağı işi de geciktirir. O an hiçbir zaman gelmeyeceği için, son dakikaya sıkıştırılan işlerde, normalde göstereceği performansın çok daha altında bir performans sergiler. Bu tutum, kısa vadede onu rahatlatıyor olsa bile; orta ve uzun vadede yeme bozukluğu davranışını, depresif ruh halini, kaygıyı daha da tetikler. Böylece, kişi farkında olmadan bir kısır döngü içine girer. Bu döngünün kırılabilmesi için; kişinin yapmaktan kaçındığı şeylerin ufak adımlarla üzerine gidip yapmaya çalışması, yapmayı ertelediği işleri ertelemekten vazgeçip mükemmel anı beklemeden o işi yapmaya başlaması, her insan gibi hata yapabileceğini ve kaybetmenin de kazanmanın bir parçası olduğunu kabul etmesi gerekir. Tabii ki bu değişim de her değişim gibi kolay olmaz. Bu süreçte, kişi duygusal iniş çıkışlar yaşayabilir, kaygı artabilir. Bu noktada, psikolojik destek almak oldukça kritiktir.' şeklinde konuştu.