Otizmde iletişim önemli
Uzman Psikolog Didem Çakmakçı, otizmde iletişimin önemli olduğunu belirtti.
Uzman Psikolog Didem Çakmakçı, otizmde iletişimin önemli olduğunu belirtti.
Duyu Evi Fizyoterapi Hizmetleri Uzman Psikoloğu Didem Çakmakcı, aile için en zor zamanın otizm tanısının ilk konulduğu zaman olduğunu belirterek, 'Aile bu süreçte 'şimdi ne yapmalıyız' 'neden biz'' 'çocuğuma nasıl davranmalıyım'' hangi tedaviler uygulanmalı' gibi kritik ve hayati sorularla karşı karşıya kalmaktadır. Tanılanma sürecinin ardından ailenin bu durumu ve önlerindeki uzun süreci kabullenme karşısındaki direncinin kırılması ve bu süreçte artan sorumluluklar karşısında ailenin bilinçlenmesi çok önemlidir' dedi.
Kabullenmenin ertelenmesinin sorunu ortadan kaldırmayacağı gibi kısa vadede ivedi bir şekilde başlanılması gereken yoğun eğitimi geciktireceğini kaydeden Uzman Psikolog Didem Çakmakçı, 'Öncelikle otizmin ne olduğunu öğrenip otizmli çocuğun özelliklerini öğrenip diğer ailelerle iletişimde bulunulmalı. Çocukların sevgiyle desteklenip toplumdan soyutlanmadan yoğun eğitime ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Otizmli çocuklarda eğitimin en önemli parçası olan öğrenilenlerin hayatın içinde genellemesinin yapılabilmesi için çocukların sosyal hayatın içerisinde olması gerekmektedir' diye konuştu. Uzman Psikolog Didem Çakmakcı sözlerine şöyle devam etti:
'Otizm Spektrum Bozukluğu OSB tanılı çocukların aileleri için özellikle davranışsal sorunların ve çocuğun kendine özgü güçlüklerinin de etkisi ile oldukça zor bir uyum süreci söz konusu olmaktadır. Bu süreçte aile bireyleri kaygı, gelecek endişesi gibi olumsuz duygularla baş etmeye çalışmaktadır. Belirsizlik karamsarlığa yol açar. Belirsizlik sorularına cevap alabilme depresyon düzeylerinin azalması ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesi aile terapist ve çocuk için iletişimde çok önemlidir.
Grup terapilerinde yapılan her türlü bilgi duygu deneyimsel paylaşım kişilere yalnız olmadıklarını benzer sorunları yaşayan aileler olduğunu gösterir. Aile içi iletişim ve sosyal hayattaki destek kişilerin yalnız olmadıklarını ve diğer bireyler tarafından anlaşılmanın verdiği hissiyat yaşanılan sorunu sahiplenmeye sebep olur.'
Duyu Evi Fizyoterapi Hizmetleri Uzman Psikoloğu Didem Çakmakcı, aile için en zor zamanın otizm tanısının ilk konulduğu zaman olduğunu belirterek, 'Aile bu süreçte 'şimdi ne yapmalıyız' 'neden biz'' 'çocuğuma nasıl davranmalıyım'' hangi tedaviler uygulanmalı' gibi kritik ve hayati sorularla karşı karşıya kalmaktadır. Tanılanma sürecinin ardından ailenin bu durumu ve önlerindeki uzun süreci kabullenme karşısındaki direncinin kırılması ve bu süreçte artan sorumluluklar karşısında ailenin bilinçlenmesi çok önemlidir' dedi.
Kabullenmenin ertelenmesinin sorunu ortadan kaldırmayacağı gibi kısa vadede ivedi bir şekilde başlanılması gereken yoğun eğitimi geciktireceğini kaydeden Uzman Psikolog Didem Çakmakçı, 'Öncelikle otizmin ne olduğunu öğrenip otizmli çocuğun özelliklerini öğrenip diğer ailelerle iletişimde bulunulmalı. Çocukların sevgiyle desteklenip toplumdan soyutlanmadan yoğun eğitime ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Otizmli çocuklarda eğitimin en önemli parçası olan öğrenilenlerin hayatın içinde genellemesinin yapılabilmesi için çocukların sosyal hayatın içerisinde olması gerekmektedir' diye konuştu. Uzman Psikolog Didem Çakmakcı sözlerine şöyle devam etti:
'Otizm Spektrum Bozukluğu OSB tanılı çocukların aileleri için özellikle davranışsal sorunların ve çocuğun kendine özgü güçlüklerinin de etkisi ile oldukça zor bir uyum süreci söz konusu olmaktadır. Bu süreçte aile bireyleri kaygı, gelecek endişesi gibi olumsuz duygularla baş etmeye çalışmaktadır. Belirsizlik karamsarlığa yol açar. Belirsizlik sorularına cevap alabilme depresyon düzeylerinin azalması ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesi aile terapist ve çocuk için iletişimde çok önemlidir.
Grup terapilerinde yapılan her türlü bilgi duygu deneyimsel paylaşım kişilere yalnız olmadıklarını benzer sorunları yaşayan aileler olduğunu gösterir. Aile içi iletişim ve sosyal hayattaki destek kişilerin yalnız olmadıklarını ve diğer bireyler tarafından anlaşılmanın verdiği hissiyat yaşanılan sorunu sahiplenmeye sebep olur.'