'Seni okuldan alıp sanayiye göndereceğiz' lafı öğrencinin psikolojisini bozuyor
Dicle Üniversitesinde görevli Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, velilerin okula giden çocuklarını sanayiye göndermekle tehdit etmemeleri gerektiğini belirterek, Okula gitmeyen çocuklarda suça bulaşma oranları, madde kullanım oranları, cinsel istismara uğramaları, evden kaçma oranları, kendine zarar verme oranlarının fazla olduğunu biliyoruz. Çocuklarınızı korumak istiyorsanız onları sanayiye göndermeyin, okula gönderin dedi.
Dicle Üniversitesinde görevli Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, velilerin okula giden çocuklarını sanayiye göndermekle tehdit etmemeleri gerektiğini belirterek, 'Okula gitmeyen çocuklarda suça bulaşma oranları, madde kullanım oranları, cinsel istismara uğramaları, evden kaçma oranları, kendine zarar verme oranlarının fazla olduğunu biliyoruz. Çocuklarınızı korumak istiyorsanız onları sanayiye göndermeyin, okula gönderin' dedi.
Okulların açılmasına az bir zaman kala Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Nasıroğlu, ailelerin ve çocukların yaptıkları yanlışlar ile çocukların karşılaştıkları sorunlara ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Her çocuğun okula devam etmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Nasıroğlu, bunun için gerekirse psikiyatri desteğinin de alınması gerektiğini söyledi. Nasıroğlu, 'Asla bizim çocuk okula hazır değilmiş, okuldan korkuyormuş, biraz daha büyüsün önümüzdeki sene okula rahat bir şekilde gitsin demeyin. Bu yapabileceğiniz en büyük hata olur. Fakirlikten kurtulmanın yolu, özellikle 3 yaşından sonra başlayan eğitimdir ve çocuğun sosyal becerilerini, zeka seviyesini arttıran bir faktördür. Bu nedenle biz eğitimin 1. sınıftan itibaren değil, 3 yaşından itibaren başlamasını öneriyoruz' diye konuştu.
'Okula gönderilmeyen çocuklarda suça bulaşma riski artıyor'
Velilerin sıklıkla çocuklarına 'okula gitmezsen seni sanayiye göndeririz' dediğini duyduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Nasıroğlu, şöyle devam etti:
'Öncelikle ailelerin okulun sadece ders verilen bir yer olmadığını bilmeleri gerekiyor, mesele orada Türkçe, matematik öğrenmeleri değil, orada bir sosyalleşme, sosyal beceri edinme ağı oluşuyor. Çocukların birçok ruhsal sorundan, patalojiden kurtulmaları açısından da okulun önemi biliniyor. Okula gitmeyen çocuklarda suça bulaşma oranları, madde kullanım oranları, cinsel istismara uğramaları, evden kaçma oranları, kendine zarar verme oranlarının fazla olduğunu biliyoruz. Çocuklarınızı korumak istiyorsanız onları sanayiye göndermeyin, okula gönderin.'
'Çocuklarınıza keyfi olmayan sınırlar koyun'
Velilerin çocuklarıyla aralarına sınır koyma ile ilgili sorunları da olduğunu dile getiren Nasıroğlu, şunları söyledi:
'Son dönemlerde bebeklere de, çocuklara da birer yetişkinmiş gibi davranmak ya da biz çocuklarımızla arkadaşız yaklaşımı söz konusu. Ben çocuklarımızla arkadaşız meselesini önermiyorum. Çünkü siz çocuklarınızın arkadaşı değilsiniz, onların arkadaşları okulda ve sokaktadır. Siz onların anne ve babasısınız. Çocuklarınızla arkadaş gibi dönem dönem konuşabilirsiniz ama ben senin arkadaşınım demeniz doğru değil. Böyle bir durumda şu sorunlar ortaya çıkıyor; sınır konulmuyor çocuklara. Keyfi olmayan bir sınır konulmadığı zaman bu çocuk aynı sınırsızlığı ve keyfiliği bir şekilde okulda da görmek istiyor. Öğretmenin sözünü dinlemiyor, okul içerisinde arkadaşları ile uyum problemi yaşamaya başlıyor. Bu nedenle de çocuklarınıza keyfi olmayan bir sınır koymanız gerekir. Çünkü sınır koymak çocukları koruyan bir faktördür. Çocuklar bir belirsizlik ve kaos ortamına girdiklerinde güvence isterler.'
'0-3 yaş arasındaki çocuklara sıfır ekran diyoruz'
Bazı çocukların okumayı geç sökebileceğine vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Nasıroğlu, 'Evet bazı çocuklar okumayı geç sökebilir. Bunların değerlendirilmesi açısından bir çocuk ve ergen psikiyatristin görmesi gerekiyor. Örneğin 3. sınıfa giden bir çocuk hala okuma yazma bilmiyorsa, 2. sınıfa giden bir çocuk hala harfleri bilmiyorsa bu bir sorundur. Bunun dışında son zamanlarda yaşadığımız en büyük sorunlardan bir tanesi tablet bilgisayar ve cep telefonu meselesi. Çok küçük çocuklarda bile çocuklar sadece sussunlar diye ya da yemek yesinler diye ellerine tablet veriliyor. Çocuklar bu tabletlerle uzun süre oynuyorlar. Zaten 0-3 yaş Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiyesiyle sıfır ekran diyoruz. Ekran maruziyeti çocuklarda hem dil bozukluklarına neden oluyor hem de davranış sorunlarına. Nasıl bir çocuğun elinde alkol gördüğünüzde, madde gördüğünüzde çocuğun bunu içmesine izin vermeyecekseniz aynı şekilde tableti ve televizyonu da izlediğinde, evde bir cep telefonu olduğunda da ona dur deyip, o telefonu ondan alabilecek otoriteye sahip olmanız gerekmektedir. Özellikle 16 yaş öncesi akıllı telefonları da çok fazla önermiyoruz. Şöyle riskler var; dışarıdan çocuklara cinsel istismarda bulunabilecek kişiler, telefonla büyük tehlikelere açık hale bırakıyorsunuz. İnternet ve sosyal medya, kötülüklerin evinizin içine girmesine neden olabilir. Çocukları istismardan korumak için bilgisayarların evin içinde herkesin görebileceği bir yerde olmasında fayda var' dedi.
Çocukların uyku düzeninin de başarılarında önemli olduğuna değinen Nasıroğlu, 'Özellikle yaz dönemlerinde gece 1-2'lere kadar uyanık kalabiliyorlar. Bu da ruh sağlığı açısından olumsuz ve okula uyum sorununa neden olabilir. Kış dönemlerinde çocuğun 9-10 gibi uyumasında ve sabah erken saatlerde kalkmasında yarar var. Geç saatte uyumak çocuğun uyku ritmini bozup gelişimine de engel olabilir' diye konuştu.
Okulların açılmasına az bir zaman kala Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Nasıroğlu, ailelerin ve çocukların yaptıkları yanlışlar ile çocukların karşılaştıkları sorunlara ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Her çocuğun okula devam etmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Nasıroğlu, bunun için gerekirse psikiyatri desteğinin de alınması gerektiğini söyledi. Nasıroğlu, 'Asla bizim çocuk okula hazır değilmiş, okuldan korkuyormuş, biraz daha büyüsün önümüzdeki sene okula rahat bir şekilde gitsin demeyin. Bu yapabileceğiniz en büyük hata olur. Fakirlikten kurtulmanın yolu, özellikle 3 yaşından sonra başlayan eğitimdir ve çocuğun sosyal becerilerini, zeka seviyesini arttıran bir faktördür. Bu nedenle biz eğitimin 1. sınıftan itibaren değil, 3 yaşından itibaren başlamasını öneriyoruz' diye konuştu.
'Okula gönderilmeyen çocuklarda suça bulaşma riski artıyor'
Velilerin sıklıkla çocuklarına 'okula gitmezsen seni sanayiye göndeririz' dediğini duyduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Nasıroğlu, şöyle devam etti:
'Öncelikle ailelerin okulun sadece ders verilen bir yer olmadığını bilmeleri gerekiyor, mesele orada Türkçe, matematik öğrenmeleri değil, orada bir sosyalleşme, sosyal beceri edinme ağı oluşuyor. Çocukların birçok ruhsal sorundan, patalojiden kurtulmaları açısından da okulun önemi biliniyor. Okula gitmeyen çocuklarda suça bulaşma oranları, madde kullanım oranları, cinsel istismara uğramaları, evden kaçma oranları, kendine zarar verme oranlarının fazla olduğunu biliyoruz. Çocuklarınızı korumak istiyorsanız onları sanayiye göndermeyin, okula gönderin.'
'Çocuklarınıza keyfi olmayan sınırlar koyun'
Velilerin çocuklarıyla aralarına sınır koyma ile ilgili sorunları da olduğunu dile getiren Nasıroğlu, şunları söyledi:
'Son dönemlerde bebeklere de, çocuklara da birer yetişkinmiş gibi davranmak ya da biz çocuklarımızla arkadaşız yaklaşımı söz konusu. Ben çocuklarımızla arkadaşız meselesini önermiyorum. Çünkü siz çocuklarınızın arkadaşı değilsiniz, onların arkadaşları okulda ve sokaktadır. Siz onların anne ve babasısınız. Çocuklarınızla arkadaş gibi dönem dönem konuşabilirsiniz ama ben senin arkadaşınım demeniz doğru değil. Böyle bir durumda şu sorunlar ortaya çıkıyor; sınır konulmuyor çocuklara. Keyfi olmayan bir sınır konulmadığı zaman bu çocuk aynı sınırsızlığı ve keyfiliği bir şekilde okulda da görmek istiyor. Öğretmenin sözünü dinlemiyor, okul içerisinde arkadaşları ile uyum problemi yaşamaya başlıyor. Bu nedenle de çocuklarınıza keyfi olmayan bir sınır koymanız gerekir. Çünkü sınır koymak çocukları koruyan bir faktördür. Çocuklar bir belirsizlik ve kaos ortamına girdiklerinde güvence isterler.'
'0-3 yaş arasındaki çocuklara sıfır ekran diyoruz'
Bazı çocukların okumayı geç sökebileceğine vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Nasıroğlu, 'Evet bazı çocuklar okumayı geç sökebilir. Bunların değerlendirilmesi açısından bir çocuk ve ergen psikiyatristin görmesi gerekiyor. Örneğin 3. sınıfa giden bir çocuk hala okuma yazma bilmiyorsa, 2. sınıfa giden bir çocuk hala harfleri bilmiyorsa bu bir sorundur. Bunun dışında son zamanlarda yaşadığımız en büyük sorunlardan bir tanesi tablet bilgisayar ve cep telefonu meselesi. Çok küçük çocuklarda bile çocuklar sadece sussunlar diye ya da yemek yesinler diye ellerine tablet veriliyor. Çocuklar bu tabletlerle uzun süre oynuyorlar. Zaten 0-3 yaş Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiyesiyle sıfır ekran diyoruz. Ekran maruziyeti çocuklarda hem dil bozukluklarına neden oluyor hem de davranış sorunlarına. Nasıl bir çocuğun elinde alkol gördüğünüzde, madde gördüğünüzde çocuğun bunu içmesine izin vermeyecekseniz aynı şekilde tableti ve televizyonu da izlediğinde, evde bir cep telefonu olduğunda da ona dur deyip, o telefonu ondan alabilecek otoriteye sahip olmanız gerekmektedir. Özellikle 16 yaş öncesi akıllı telefonları da çok fazla önermiyoruz. Şöyle riskler var; dışarıdan çocuklara cinsel istismarda bulunabilecek kişiler, telefonla büyük tehlikelere açık hale bırakıyorsunuz. İnternet ve sosyal medya, kötülüklerin evinizin içine girmesine neden olabilir. Çocukları istismardan korumak için bilgisayarların evin içinde herkesin görebileceği bir yerde olmasında fayda var' dedi.
Çocukların uyku düzeninin de başarılarında önemli olduğuna değinen Nasıroğlu, 'Özellikle yaz dönemlerinde gece 1-2'lere kadar uyanık kalabiliyorlar. Bu da ruh sağlığı açısından olumsuz ve okula uyum sorununa neden olabilir. Kış dönemlerinde çocuğun 9-10 gibi uyumasında ve sabah erken saatlerde kalkmasında yarar var. Geç saatte uyumak çocuğun uyku ritmini bozup gelişimine de engel olabilir' diye konuştu.