Sonbaharda su içmeyi ihmal etmeyin
Mevsim değişikliğinin hem bedenen hem de ruhen kişiyi çok etkilediğini belirten Diyetisyen Elif Yıldız, sonbaharda su içmeye ve dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Diyetisyen Elif Yıldız, “Günlük hayatta beslenmemize antioksidan besinler yiyerek dikkat edebiliriz. Antioksidan besinler, koruyucudurlar. Direncimizi arttıran, hasara uğramış hücreleri koruyan, hastalıklara karşı savaşan (hatta kansere karşı ) besinlerdir. Antioksidanlar ağırlıklı olarak daha çok sebze ve meyvelerde bulunurlar. Bunlardan bazılarını; A,C,E vitamini, selenyum, kuversetin, kapsaisin, resveratrol diyerek sıralayabiliriz. A vitamini; balık yağında, yumurtada ve havuçta; C vitamini özellikle greyfurt, portakal, biber, brokolide; resveratrol üzüm, yaban mersini gibi meyvelerde; polifenol yeşil çayda, elma ve erikte bulunur. Bu listeyi uzatmak mümkündür. Ancak antioksidan besinlerin hepsinden faydalanmak için günlük beslenmemizde besin çeşitliği sağlamak (her renk sebze ve meyveden yemek) ve yeterli-dengeli beslenmek gerekir” dedi.
SAĞLIKLI SİNDİRİM SİSTEMİ = KUVVETLİ BAĞIŞIKLIK
Probiyotiklerin, sindirim sisteminin çalışmasını sağlayan bakteriler olduğunu kaydeden Yıldız, “Bu bakteriler, vücut için zararlı bakterilerin çoğalmasını durdurmaya yardım eder. İshal, mide rahatsızlığı, şişkinlik, hazımsızlık ve diğer barsak sorunlarını önlemeye yardımcıdır. Solunum yolları enfeksiyonlarının gelişme riskini düşürürler. Probiyotik içeren besinler; yoğurt, kefir, ayran, süzme peynir gibi günlük hayatta rahatlıkla bulabileceğimiz besinlerdir” ifadelerini kullandı.
SUYU İHMAL ETMEYİN
Yıldız, “Havalar soğudukça su içmeyi unutabiliyoruz çoğu zaman. Yazın havanın sıcaklığı bize suyu nasıl unutturmuyorsa, sürekli su içme ihtiyacı duyuyorsak, kışın da tam tersi olabilir. Serin havalar yaklaştıkça, içimizi ısıtacak sıcak bir şeyler içmek isteriz. Çaya kahveye sarılırız. Suyu farkında olmadan ikinci plana atarız. Bu sebeple yapmamız gereken güne 2 veya 2.5 L su içemeye özen göstermektir” dedi.
Sonbaharda, sıcaklık düştükçe kişinin canı tatlı ve karbonhidrat daha çok isteyebildiğini ifade eden Yıldız, “Hem hareketimiz azalır dışarıya daha az çıkabildiğimiz için hem de aldığımız kalori yukardakiler yüzünden artabilir. Güneşin kaybolup yerini bulutlara bırakması ile enerjimiz de düşer. Düşen enerjiyle bizde tatlılara, karbonhidrata yönelmeye başlarız. İşte bu noktada en önemli alternatif kuru meyveler ve yemişlerdir: Yaban mersini, dut kurusu, kuru üzüm, çiğ badem, ceviz, çiğ fındık… Bu besinler hem antioksidan açısından zengin hem de tok tutup bize enerji verirler. Fakat herşeyin fazlası zarar= kilo demek tabiri caizse yerinde olacaktır. Yapmamız gereken bir ara öğünde bunlardan yaptığımız karışımdan 1 avuç almamız sadece. Diyabeti olanlar kuru meyveleri doktor /diyetisyenine danışarak tüketmelilerdir” diye konuştu.
SPOR ZİNDELİKTİR SAĞLIĞA DESTEKTİR
Sürekli dışarılarda gezerken, havuzdan-denizden çıkmazken şimdi yavaş yavaş evlerde ve kapalı alanlarda vakit geçirmeye başlanıldığına dikkat çeken Diyetisyen Elif Yıldız, “Soğukta dışarı çıkmak belki de içimizden gelmeyecek. Ama spor yapmak isteyene çözüm çok!!! Birinci çözüm: sıkıca kalın kıyafetlerimizi giyinip her hava şartına rağmen yürüyüş yapmak. Burada önemli olan evden çıkana kadar ki süredir. Evden çıkma isteğimiz azalır. Ama çıktıktan sonra da iyi ki de dışarı çıkıp spor yapmışım dersiniz. Bir diğer yol evde ya da spor salonunda koşu bandı ya da bisiklete binmektir. Sporsuz kalmamak adına spor tesislerde alternatifler çok. Herhangi bir spor türünden faydalanabiliriz. Yüzme olsun, pilates zevkle yapabileceğimiz sporlardır. Gene de evden çıkamam derseniz açın müziği dans edin. 45-50 dk müzik eşliğinde hareket edin. Bu yol da size iyi gelebilir. Alternatif çok bahane yok. Haftada en az 3-4 gün 45 dk egzersiz yapın. Sağlığınıza sağlık katın” şeklinde konuştu.