TPAO'nun Diyarbakır ve Adıyaman'da petrol arayacak
Dicle Üniversitesi (DÜ) Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şefik İmamoğlu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) Diyarbakır ve Adıyaman'da petrol aramak için ruhsat başvurusunda bulunmasının sevindirici olduğunu belirtti. İmamoğlu,
Dicle Üniversitesi (DÜ) Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şefik İmamoğlu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) Diyarbakır ve Adıyaman'da petrol aramak için ruhsat başvurusunda bulunmasının sevindirici olduğunu belirtti. İmamoğlu,
son teknoloji ile terk edilmiş olan bazı sahalarda güzel şeylerin bulunacağını umduğunu anlatarak, olumlu sonuçlar beklediklerini kaydetti.
TPAO Diyarbakır ve Adıyaman'da petrol aramak için ruhsat başvurusunda bulundu. DÜ Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şefik İmamoğlu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Arabistan plakasının bir devamı niteliğinde olduğunu söyledi. Bölgenin genel olarak petrol içeren birimlerin olduğu bir alanda olduğunu ifade eden İmamoğlu, 'Ama bu petrol belli bir yerde 'kapan' dediğimiz alanlarda sıkışıyor veya fay denetimli alanlarda sıkışıp kalıyor ve kapanlanıyor. Bizim kuzeye doğru olan kısımda fay kapanları da devreye giriyor' diye konuştu.
'Petrol kapanları Birinci Dünya savaşında tespit edildi'
Özellikle Birinci Dünya Savaşında pek çok değişik görünümler adı altında konunun uzmanı adamlar tarafından bölgenin tarandığını aktaran İmamoğlu, 'Osmanlı döneminde bütün petrol kapanlarının nerelerde olduğunu tahmin edip savaş sırasında da bütün o tarafları ona göre almaya çalıştılar. Sınıra doğru devam ettiğimiz zaman biraz daha iri kapanlara doğru gidiyoruz. Tam Suriye sınırında mayınlı arazilerimizin olduğu alanlarda o mayınlar temizlenip petrol aramaları yapılacaktı. Tahmin edersem bir kısmı yapıldı. Bir kısmı da sınıra yakın yerlerde hala devam ediyor. Yapı olarak baktığımız zaman günümüz teknolojisi ile olumlu sonuçlar elde edileceğine inanıyorum. Orada kuzeye göre biraz daha sığdır. Orada deprem oluşturacak faylardan uzak olduğu için biraz daha korunmuştur. Bunlar korunmuş Antiklinal olduğu için oranın içindeki petrolün akışkanlığı daha fazla ve daha rahat yüzeye çekilebiliyor. Derinliği daha az ve daha akışkandır. Tektonizma açısından değerlendirildiğinde durum böyle' ifadelerini kullandı.
'TPAO'nun yaptığı çalışmalar sevindirici'
TPAO'nun yaptığı çalışmaların sevindirici olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları kaydetti:
'Bütün sahalar farklı farklı şirketler tarafından kapatılmıştı. Bazılarının sözleşme süreleri bittiği için onlar devletin elinde kaldı ve TPAO'da şuanda bir kısmında çalışmalar yapıyor. Son teknoloji ile terk edilmiş olan bazı sahalarda daha güzel şeyler bulunur diye umuyorum. Yer altındaki bir sahayı bulma çok detaylı ön araştırmalar gerektiriyor. Çok ciddi bir şekilde jeofizik çalışmalar gerektiriyor. Petrol sondajları çok maliyetlidir. Bütün bunlar incelendikten sonra karar veriliyor ve ondan sonra çalışma yapılıyor. İnşallah olumlu sonuçlar da bekliyoruz. Petrol hareketli yapıları sevmiyor. Depremin olduğu alanları sevmiyor. Daha sakin alanları seviyor. Çünkü petrol belli bir yerde sıkışıp kaldığı zaman en üstünde petrol gazları var, onun altında petrolü oluşturan yağlı kesim bunun altında da petrolün içinde meydana gelen eski tuzlu deniz suyu kalıntısı vardır. O tuzlu suların olduğu alan üzerindeki küçük kıvrımlarda hem çok derine doğru gidiyor hem de bizim bu dar alanlarda olduğu için üzerinde petrol bulsak dahi bazı şeylerde belli bir müddet sonra su gelmeye başlıyor. Petrol bulunduktan sonra TPAO bu konuda elinden geleni yapmaya çalışıyor. Daha sondaja başlamadan önce arazinin çok detaylı bir fizibilitesi yapılıyor. Bizim bölgede bulunan petrol yatakları güneyimize göre çok daha derindedir. Örneğin oralarda bin metreler civarında iken bizim buralarda yer yer 3 bin metreyi bulan derinlikler oluyor. O açıdan maliyetler de ona göre artmış oluyor. Kalite olarak bazen çok iyi oluyor bazen de bazı yerlerde gazları uçtuğu için biraz daha ağdalı bir hal alıyor ve yüzeye çekilmesi biraz daha zor oluyor. Öyle bir şey olabiliyor ki bazı bölgelerde tamamen gazları uçtuğu için aşağılarda asfaltite dönüşmüş kesimler dahi olabiliyor. Örnek olarak Şırnak-Silopi tarafındaki asfaltitlerimiz de eski petrol yatağından sızan petrolün yukarı çıkıp katılaşması şeklinde oluyor.'
son teknoloji ile terk edilmiş olan bazı sahalarda güzel şeylerin bulunacağını umduğunu anlatarak, olumlu sonuçlar beklediklerini kaydetti.
TPAO Diyarbakır ve Adıyaman'da petrol aramak için ruhsat başvurusunda bulundu. DÜ Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şefik İmamoğlu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Arabistan plakasının bir devamı niteliğinde olduğunu söyledi. Bölgenin genel olarak petrol içeren birimlerin olduğu bir alanda olduğunu ifade eden İmamoğlu, 'Ama bu petrol belli bir yerde 'kapan' dediğimiz alanlarda sıkışıyor veya fay denetimli alanlarda sıkışıp kalıyor ve kapanlanıyor. Bizim kuzeye doğru olan kısımda fay kapanları da devreye giriyor' diye konuştu.
'Petrol kapanları Birinci Dünya savaşında tespit edildi'
Özellikle Birinci Dünya Savaşında pek çok değişik görünümler adı altında konunun uzmanı adamlar tarafından bölgenin tarandığını aktaran İmamoğlu, 'Osmanlı döneminde bütün petrol kapanlarının nerelerde olduğunu tahmin edip savaş sırasında da bütün o tarafları ona göre almaya çalıştılar. Sınıra doğru devam ettiğimiz zaman biraz daha iri kapanlara doğru gidiyoruz. Tam Suriye sınırında mayınlı arazilerimizin olduğu alanlarda o mayınlar temizlenip petrol aramaları yapılacaktı. Tahmin edersem bir kısmı yapıldı. Bir kısmı da sınıra yakın yerlerde hala devam ediyor. Yapı olarak baktığımız zaman günümüz teknolojisi ile olumlu sonuçlar elde edileceğine inanıyorum. Orada kuzeye göre biraz daha sığdır. Orada deprem oluşturacak faylardan uzak olduğu için biraz daha korunmuştur. Bunlar korunmuş Antiklinal olduğu için oranın içindeki petrolün akışkanlığı daha fazla ve daha rahat yüzeye çekilebiliyor. Derinliği daha az ve daha akışkandır. Tektonizma açısından değerlendirildiğinde durum böyle' ifadelerini kullandı.
'TPAO'nun yaptığı çalışmalar sevindirici'
TPAO'nun yaptığı çalışmaların sevindirici olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları kaydetti:
'Bütün sahalar farklı farklı şirketler tarafından kapatılmıştı. Bazılarının sözleşme süreleri bittiği için onlar devletin elinde kaldı ve TPAO'da şuanda bir kısmında çalışmalar yapıyor. Son teknoloji ile terk edilmiş olan bazı sahalarda daha güzel şeyler bulunur diye umuyorum. Yer altındaki bir sahayı bulma çok detaylı ön araştırmalar gerektiriyor. Çok ciddi bir şekilde jeofizik çalışmalar gerektiriyor. Petrol sondajları çok maliyetlidir. Bütün bunlar incelendikten sonra karar veriliyor ve ondan sonra çalışma yapılıyor. İnşallah olumlu sonuçlar da bekliyoruz. Petrol hareketli yapıları sevmiyor. Depremin olduğu alanları sevmiyor. Daha sakin alanları seviyor. Çünkü petrol belli bir yerde sıkışıp kaldığı zaman en üstünde petrol gazları var, onun altında petrolü oluşturan yağlı kesim bunun altında da petrolün içinde meydana gelen eski tuzlu deniz suyu kalıntısı vardır. O tuzlu suların olduğu alan üzerindeki küçük kıvrımlarda hem çok derine doğru gidiyor hem de bizim bu dar alanlarda olduğu için üzerinde petrol bulsak dahi bazı şeylerde belli bir müddet sonra su gelmeye başlıyor. Petrol bulunduktan sonra TPAO bu konuda elinden geleni yapmaya çalışıyor. Daha sondaja başlamadan önce arazinin çok detaylı bir fizibilitesi yapılıyor. Bizim bölgede bulunan petrol yatakları güneyimize göre çok daha derindedir. Örneğin oralarda bin metreler civarında iken bizim buralarda yer yer 3 bin metreyi bulan derinlikler oluyor. O açıdan maliyetler de ona göre artmış oluyor. Kalite olarak bazen çok iyi oluyor bazen de bazı yerlerde gazları uçtuğu için biraz daha ağdalı bir hal alıyor ve yüzeye çekilmesi biraz daha zor oluyor. Öyle bir şey olabiliyor ki bazı bölgelerde tamamen gazları uçtuğu için aşağılarda asfaltite dönüşmüş kesimler dahi olabiliyor. Örnek olarak Şırnak-Silopi tarafındaki asfaltitlerimiz de eski petrol yatağından sızan petrolün yukarı çıkıp katılaşması şeklinde oluyor.'