Belediye MHP’nin Olmalı...!

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Elazığ Milletvekili Enver Erdem, 2014 Mart ayında yapılacak yerel seçimlerle ilgili olarak açıklama yaptı...

Belediye MHP’nin Olmalı...!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

14 EYLÜL’DE ELAZIĞ’DA KARDEŞLİK MİTİNGİ
“Şubat ayından beri devam eden milli değerleri koru ve yaşat adı altında her bir miting değişik bizim önemli bulduğumuz değerlere vurgu yapmak amacıyla bu değerler çerçevesinde mitingler oluşturuldu. 14 Eylülde de Elazığ’da kardeşlik mitingi olacak. Kardeşlik 1000 yıllık kardeşliğimiz varya, bu açılım süreci, bölünme süreci dediğimiz bu süreç üzerine vurgu yapmamız gereken noktalardan birisi. Biz Türklük kavramına özellikle anayasada değiştirilmek istenen bu milletin diliyle üniter yapısıyla, milli birlik ve beraberliğiyle ilgili konularda Türk kelimesinin  anayasadan çıkarılmasıyla ilgili bir düşüncenin olduğunu biliyoruz. Bu anlamda Türk kavramının nasıl anlaşıldığına ilişkin ciddi değerlendirmeler üretiliyor.
Biz Türk kavramını binlerce yıllık tarihiminiz içerisinde Türklüğü oluşturan değerler ve Türklerin oluşturmuş olduğu değerlerin tamamı olarak olaya bakıyoruz. Yani orta Asya’dan balkanlara,  Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya kadar bu bölge içerisinde yaşayan ortak inançları Müslümanlık olan insanların müşterek değeri olan sosyolojik bir kavram olarak ifade ediyoruz. Bu bağlamda kardeşlik vurgusunun da bu bağlamda etnik bir ayrım anlamına gelmeyen kültürel bir milliyetçilik kavramı çerçevesinde değerlendirecek bir kavram olarak değerlendirip bunun üzerine vurgu yapacağımız bir miting olacak.
Şubat ayında bu mitingler genel başkanımız tarafından 9 ilde yapılacağı duyurulmuştu. Bununla ilgili olarak 5 Eylülde genel merkezimizden genel başkan yardımcılarımız, genel sekreterimiz, Milletvekillerimiz, MYK üyelerimiz gelecekler. Çevre illerle beraber hem mitingimize davet edeceğiz hem içinde bulunduğumuz siyasi koşulları, Suriye, Mısır büyük Ortadoğu projesi, Arap baharı, açılım süreci gibi önemli konular değerlendirilerek vatandaşlarımızı bilinçlendirmeye çalışacağız. 14 Eylülde de inşallah genel başkanımızın teşrifleriyle Elazığ’da bu mitingi yapmış olacağız.”
 
“MHP’NİN BELEDİYEDE İKTİDARI ALMASI LAZIM”
“Son iki dönemdir AK Parti belediye başkanları tarafından getirmiş olduğu şartlar ortamında Elazığ çok ciddi olarak hizmetlerde geri gidiyor. Ciddi yolsuzluklar, usulsüzlükler var. Bundan dolayı vatandaşımız da bıkmış usanmış durumda. İşin dorusu, normal bir seçimde, normal iradelerini kullanan insanların sokakta bizlere de söylediği gibi belediyeyi AK Parti’den alıp Milliyetçi Hareket partisine vermek gibi bir niyetlerinin olduğunu ifade ediyorlar. Bu bağlamda seçim zor ve sıkıntılı bir iş. Tek bir faktör belirlenmiyor. Ama bizde gerek adayımız gerekse çalışmalarımızla belediyeyi almayı hak etmemiz lazım. Vatandaşta öyle bir temayül var. Bunun altını doldurarak artık Elazığ’ın kaybetmiş olduğu günleri telafi edecek bir ortamın oluşması için MHP’nin belediyede iktidarı alması lazım. Bunun mücadelesi içerisinde olmamız gerekiyor. Aday belirleme süreci devam ediyor. Aday belirlendikten sonra inşallah çalışmalara devam edeceğiz.”
 
SURİYE’DEKİ İÇ ÇATIŞMA
“Suriye ile olan ilişkilerde bu sorunların iki yıl öncesine döndüğümüz zaman şunu göreceğiz. MHP olarak biz hep Suriye’de yürütülen politika, bu politika neticesinde burada bağımsız kürdistana giden batı kürdistan olarak adlandırılan bir yapının oluşturulması çabasının olacağını ifade etmiştik. Buna mevcut iktidar şiddetle karşı çıkmıştı. Buna müsaade etmeyeceklerini söylemişlerdi. Şimdi Suriye ile alakalı yapılan her değerlendirme veya gerilimin temel nedenin aslında MHP’nin üzerinde durduğu o bölgede kürt özerk bölgesinin oluşturulması. Buna Türk milletinin müsaade etmeyeceğini ve bunun milletin gündeminden uzaklaştırmak, kaçırmak ve ve orada kurulmuş olan kürt devletinin biraz daha mesafe almasını sağlamak için milletin dikkatleri farklı noktalara çekilmek isteniyor.
Suriye ile olan ilişkilerimizi değerlendirdiğimiz zaman, Suriye 80-90 yıl öncesine kadar 400 seneden fazla bizim yönetimimizde kalmış, bizimle aynı inançları paylaşan hatta akrabalıklarımızın da olduğu bir ülke. 900 Km sınırımız var. Bölgede şuana kadar Amerika’nın, AB’nin ve İsrail’in uyguladığı bölgesel politikaların hiçbirinin bizim menfaatine olmadığını, bölge halkının menfaatine  görüyoruz: Gerek İran Irak savaşı, gerek körfez savaşları gerekse mısırda olan olaylar ve Suriye’deki durum ne o bölge insanının haklarının lehine, ne de Türk milletinin lehine olmuştur. Lehine olma ihtimali de yoktur. Surilyie ilgili olarak en çarpıcı nokta oraya Amerika saldıracak mı Türkiye destek verecek midir bunlar ayrı şeyler ama en önemli nokta orada kürt özerk bölgesi oluşturulmuştur. Bunu Türk milletinin asla kabul etmeyeceği ortadadır, bunun gözden uzak tutulması için hükümet milletin dikkatini farklı noktalara çekmeye çalışmaktadır.”
 
“TÜRKİYE’DE ÇATIŞMA ORTAMI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR”
“Türkiye dış politika noktasında gerçekten zemin kaybetmiş durumda. İran’la, Irak’la, Suriye, Mısırla, İsrail’le savaşacak konuma getirilmiştir. Bütün bunların sonucunda iktidarın aslında süresini doldurduğunu, ekonomide gelinen nokta da göz önünde bulundurulduğu zaman mutlaka iktidardan gitmesi gerektiği konusunda bir noktaya gelindi. Bölgeyle ilgili, burası çok önemli bence, bölgeyle ilgili uygulanan bölgesel politikalara baktığımız zaman benim gördüğüm husus şu, bölgede uygulanan büyük Ortadoğu projesi, arap baharı bu politikaların sonucunda ülkeler ikiye bölünmek isteniyor. Güç olarak bölünmek isteniyor. Bunun bir tarafında siyasi güç olabilir, diğer tarafında askeri güç olabilir. Gezi eylemlerinde olduğu gibi toplum tamamen ikiye bölünmek suretiyle bölgedeki önemli ekonomik, askeri veya altyapıyla ilgili bu güçlerin ortadan kaldırılması isteniyor. Yani İsrail’e engel teşkil edebilecek sorun çıkarabilecek herhangi bir devlet, askeri güç, potansiyel ekonomik güç ortada kalmaması gerekiyor. Bunun için de ikiye hatta üçe bölünmesi lazım. Irakta yapılanlar da öyle. Irak körfez savaşından sonra durulmadı. Hala oradaki hem insan unsuruna,  hem ekonomik yapısına hem de üst yapısına yönelik ciddi saldırılar var. Günde yüzlerce insan öldürülüyor, hala ırak zayıflatılıyor. Suriye’de yine iki farklı yapı oluşturuldu. Bir tarafta muhalifler, diğer tarafta Esed. Şimdi bunlar birbiriyle çatıştırılıyor. Her iki gücünde tamamen yok olması, yahut da işlevsiz hale gelmesi için gerekli politikalar üretiliyor. Bir benzer uygulama da Mısırda yapıldı. Bu cümleye şuradan gelmiştik, Türkiye’de Ak parti iktidarı miadını doldurdu ama hala elde tutuluyor. Elde tutulmaya da devam edilecek. Siyasi olarak daha da güçlendirilerek karşısına başka yapılar oluşturulmak suretiyle bunların birbiriyle çakıştırılması için en uygun ortamında bu ortam olacağını görmemiz gerekiyor. Türkiye’de uygulanan politikalar, Büyük Ortadoğu projesi ve Arap baharı kapsamında değerlendirildiği zaman süreç olarak aynı süreçtir. Değişik bir model uygulanmaktadır. Görünürde şuan için daha az kan akan daha az sorunlu gibi yürütülen bir projedir. Aynı süreçleri aynı yapılar kontrol ettiği için Ak partinin Türkiye’de iktidar olması da böyle bir projenin ürünüdür. Şuana kadar yüklenen misyonu yerine getirmiştir. Bundan sonra da yüklenecek misyonları yerine getirmek için çaba harcayacaktır.”
 
“EKONOMİK KURULTAYLARI YAPILMALI”
“Elazığ bizim doğduğumuz, öldükten sonra da defnedileceğimiz bir yer. Burayla hizmet etmemiz lazım. Herkes kendi alanıyla ilgili bildiği kadarıyla kentine hizmet etmesi gerekmektedir. 10 yıl önce yapılan ekonomik kurultayın, kurultayda yapılan konuşmalar, değerlendirmeler hepsini bir kitapçık haline getirmiştir. En son Akgün otelinin de yapılması o kurultayda kararlaştırılmıştı. Daha sonra benzer bir çalışmayı Elazığ buluşuyor adı altında bir projeyle yapmaya çalışmıştık.  Herkes anladığı kadar Elazığ’a hizmet etmesi lazım. Bu çalışmaların faydalı olacağına inanıyorum. Ama bunlar lokal çalışmalar değil de sistematik, periyodik ve Elazığ’ın faydasına olacak şekilde planlı programlı bir şekilde yapılmalı. Mutlaka ya bunu anlayacak zekada, misyonda ve misyonda idareciler ve siyasetçilerle bu işin beraber yapılabilmesi yahut da tam anlayamıyorlarsa bile böyle bir hayırlı çalışmaya gerekli bütçeyi ayırarak yerel yöneticilerin mutlaka buna destek vermesi lazım.”