Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Tunceli'de

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 'Allah'a çok şükür ki bizler Müslüman olarak Müslüman bir anne, babadan doğduk ve Müslüman olarak hayatımızı devam ettiriyoruz. Rabbimiz son nefesimize kadar Müslüman kalmayı, Müslüman olarak ölmeyi bize nasip eylesin.' dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Tunceli'de
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Dişleri Başkan Yardımcısı Selim Argun, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Kadir Dinç, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Haydar Bekiroğlu ile Tunceli Valiliğini ziyaret eden Erbaş, Valilik önünde Vali Tuncay Sonel, Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ubeyde İpek, İl Müftüsü Aşır Durgun tarafından çiçekle karşılandı.

Daha sonra Vali Tuncay Sonel ile makamında görüşen Erbaş, Tunceli'de bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, Vali Sonel'e kente yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür etti.

Vali Sonel de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın destekleriyle kente yaptıkları hizmet ve yatırımlarla huzur ve barışın hakim olduğunu belirterek, Erbaş'a, sunum halinde Tunceli'ye yapılan yatırımları ve yörenin doğal güzellikleri ile yöresel ürünlerini anlattı.

Sunumun ardından Erbaş, "çok güzel hizmetler yapılmış, valimizi alkışlıyoruz" diyerek Vali Sonel'i beraberindekilerle alkışladı.

HUTBE VERDİ, CUMA NAMAZINI KILDIRDI

Beraberindekilerle Valilik ziyaretinin ardından kent merkezindeki Paşalar Camisi'ne geçen Erbaş, minbere çıkarak "İslam" ve "Müslümanlık" temalı hutbe verdi.

Erbaş, cuma hutbesinde,  Yüce Allah'ın, Hazreti Peygamber'e bütün insanlığı aydınlatması için Kur'an-ı Kerim'i gönderdiğini söyledi.

Hazreti Peygamber'in o günün şartlarında hem Mekke döneminde, hem de Medine'ye hicret ettikten sonra Kur'an-ı Kerim ile bütün insanlığı aydınlatma vazifesini başlattığını ifade eden Erbaş, şöyle konuştu:

"İslam insanlığa verilen en büyük nimettir. İslam, Yüce Rabbimiz'in bütün insanlığın yolunu aydınlatmak için, bütün insanlığı huzur, barış içerisinde yaşamalarını sağlamak için gönderdiği bir dindir. Hazreti Adem'den, Hazreti Muhemmed Mustafa'ya kadar bütün peygamberlerin getirdiği dinin, mesajın ortak adıdır İslam. O yüzden, bir Müslümana 'en büyük nimet nedir' diye sorulduğunda vereceği cevap 'benim Müslüman olmuş olmamdır' ifadesidir. Allah'a çok şükür ki bizler Müslüman olarak Müslüman bir anne, babadan doğduk ve Müslüman olarak hayatımızı devam ettiriyoruz. Rabbimiz son nefesimize kadar Müslüman kalmayı, Müslüman olarak ölmeyi bize nasip eylesin."

"SELAM VE MÜSLÜMANLIK KELİMESİ AYNI KÖKTEN GELİYOR"

Hazreti Peygamber'in Müslüman kelimesini 'Müslüman şudur; diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir' ifadesiyle anlattığına işaret eden Erbaş, Müslümanlar olarak kardeşlerine karşı sevgi, saygı, sadakat, selamet içerisinde olmaları gerektiğini aktardı.

Müslümanların birbirlerine elle selam vermesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, "Çünkü selam da barış, huzur demektir. Bütün Ashab-ı Kiram'a baktığımız zaman kendi aralarında selamlaşıyorlar. Esselamu Aleyküm demek 'Allah'ın selamı, güveni üzerine olsun, benden sana zarar gelmez' demektir. Demek ki selam kelimesiyle Müslüman kelimesi aynı kökten gelmektedir. Kelimenin manası bir emniyet içermektedir, tıpkı Hazreti Peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya daha peygamber olmadan önce Mekkelilerin verdiği Muhammedul Emin ismi gibi. " ifadelerini kullandı.

Hazreti Peygamber'in, hayatında hiç kimseye zararı dokunmadığını, yalan söylemediğini,  verdiği sözü yerine getirdiğini kaydeden Erbaş, herkes ondan emin olduğu için kendisine 'Muhammedul Emin' ismi verdiğini hatırlattı.

"İSLAM'IN GİTTİĞİ YERLERDE EMNİYET OLMASI OLMASI GEREKİYOR"

İsmi ne olursa olsun, herkesin isminin ardına "Emin" ya da "Emine" sıfatının eklemesi gerektiğini ifade eden Erbaş, şunları kaydetti:

"İşte bu topraklarda, Peygamberimizin daha vefatından 10 yıl geçtikten sonra İslam, bu emniyeti getirmek için yayılmıştır. İslam'ın gittiği yerlerde emniyet olması gerekiyor. Çünkü Mümin, emin olunan insan demektir. Müslim, kendisinden emin olunan, kendisinden zarar gelmeyen insan demektir. 640'lı yıllarda Peygamberimizin vefatından 8 yıl sonra Diyarbakır'dan, Hakkari'den, Bitlis'ten, Şırnak'tan işte Tunceli, buralardan İslam yayılmaya başladı. Peygamberimizi görmüş Ashab-ı Kiram yoluyla bu topraklarda İslam yayıldı ve elhamdülillah bu günlere kadar ecdadımız sayesinde geldi. İnşallah kıyamete kadar İslam, bu topraklarda bu emniyeti sağlamak için, müminlerin kendi aralarında sadakat, sevgi, saygı ve emniyet duygularıyla ilelebet devam edecektir."

HUTBENİN ARDINDAN ERBAŞ, CEMAATE CUMA NAMAZINI KILDIRDI.

Cuma namazı çıkışında vatandaşlar ve çocuklarla da bir süre sohbet eden Erbaş, beraberindekilerle İl Müftülüğünü ziyaret etti.