Diyarbakırlı kızlar çamura hayat veriyor
Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayi Destekleme Vakfı (MEKSA) tarafından Avrupa Birliği'ne sunulan ve kabul edilen Düşten Gülüşe Mutlu Bir Hayata İlk Adım projesi kapsamında açılan seramik işlemeciliği kursuna kadınlar yoğun ilgi gösterdi. Evde boş vakit geçirmek ve erken yaşta evlilikle karşılaşmak istemeyen kızların da katıldığı kursta kadınlar, eğitimin sonunda kendilerine ait atölye açarak, yaptıkları ürünleri burada satacak.
Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayi Destekleme Vakfı (MEKSA) tarafından Avrupa Birliği’ne sunulan ve kabul edilen Düşten Gülüşe Mutlu Bir Hayata İlk Adım projesi kapsamında açılan seramik işlemeciliği kursuna kadınlar yoğun ilgi gösterdi. Evde boş vakit geçirmek ve erken yaşta evlilikle karşılaşmak istemeyen kızların da katıldığı kursta kadınlar, eğitimin sonunda kendilerine ait atölye açarak, yaptıkları ürünleri burada satacak.
Kalkınma Bakanlığı ve Diyarbakır Valiliği tarafından desteklenen, AB tarafından kabul edilen Düşten Gülüşe Mutlu Bir Hayata İlk Adım projesi kapsamında açılan kurslar başladı. Bölgedeki kadınları iş hayatına yönlendirmeyi amaçlayan proje sayesinde açılan seramik işlemeciliği kursuna şu ana kadar 20 kadın başvurdu. Evde boş vakit geçirmek ve erken yaşta evlilikle karşılaşmak istemeyen kızların da katıldığı kursta kadınlar, seramik işlemeciliğinin her anında bulunuyor. Kil ve toprakları çuvallardan taşıyan kadınlar, suyla harmanladıktan sonra çamuru kalıplara dolduruyor. Bir süre kalıplarda bekletilen çamur, daha sonra kabından çıkarılarak kaftan, kedi, maske gibi çeşitli objeler elde ediliyor. Bir süre dinlendirilen ürünler, daha sonra kursiyer kadınların elinden rötuşlanarak fırına gönderiliyor. Fırınlanan ürünler, daha sonra boyanarak işlem tamamlanıyor.
“Kadınlar ayaklarının üzerinde durmalı”
Seramik işlemeciliği kursuna katılan 20 yaşındaki turizm otelcilik öğrencisi Nisa Ezgi Ay, yakınının yönlendirmesi üzerine annesi ile birlikte kursa geldiğini söyledi. Ay, “Annem aşçılık kursuna yazıldı, ben de seramik işlemeciliği kursuna katıldım. Çamurumuzu hazırlıyoruz, ardından kalıplara döküyoruz. Kalıplar kendini çekince tekrardan dolduruyoruz. Kuruduktan sonra açıyoruz, rötuşladıktan sonra kurumaya bırakıyoruz tekrar. Ardından fırınlamaya gönderiyoruz. Fırından geldikten sonra boyuyoruz ve ürünümüz hazır olmuş oluyor. Burası çok güzel, evde oturmaktansa buraya gelip arkadaş ediniyoruz, ortam çok güzel. Eğlenceli vakitler geçiriyoruz. Bize iş imkanı da sağlıyor. Kızlara çağrım, evlenip de kendilerini eve kapatmamalılar. Kadınlara ayaklarının üzerinde durmalarını tavsiye ediyorum” dedi.
“Kadınlarla el ele verip atölye açmayı düşünüyoruz”
İki çocuk annesi Çiğdem hanım ise, asıl mesleğinin kuaförlük olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Evde canım sıkılıyordu. Benim asıl mesleğim kuaförlük. İki tane çocuğum var. Kızımı okula gönderdikten sonra öğlene kadar vaktim boş olduğu için buraya geliyorum. Şu an kuaförlükten soğumuş seramiğe gönül vermiş bir öğrenciyim. Allah kısmet ederse kursumuz biterse, burada sıkıntıda olan arkadaşlarımızla el ele verip seramik üzerine bir atölye açmayı düşünüyoruz. Sadece eğitmekle kalmıyor, girişimcilik belgesi ile de hem iş açma olanağı hem hibelerden yararlanma olanağı da sunuyor.”
“Kızlarımız evlilikten önce kendi ayakları üzerinde durmayı istiyorlar”
El sanatları eğitmeni Dilek Alper, şu an 20 kursiyerin eğitime katıldığını söyledi. Kadınları, meslek edindirme kursu olduğu için bunun devamını çok istediğine dikkat çeken Alper, şöyle konuştu:
“Kadınlar, kendilerine ait bir şeyler üretebilmek, evleri için bir şeyler yapabilmek onları rahatlatıyor. Buraya geldikleri zaman birçok yeni arkadaş ediniyorlar. KOSGEB şansları var ve kursiyerlerimizin çoğu bunu düşünüyor. Kendilerine ait bir dükkan, boyayıp da satma imkanı olacakları atölye açmayı düşünüyorlar. Küçük yaşta evlilik var Güneydoğu böyle bir durumda, genç kızlarımız şu an evliliği pek düşünmüyor, sadece çalışıp kendilerinin de artık bir işe yaradığının gösterme çabasındalar.”