'Ekonominin nasıl batırılacağına dair kitap yazılmamıştı'

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 'Sayın Erdoğan, 'Ekonominin kitabını yazdık' diyor. Şimdiye kadar, ekonominin nasıl yönetileceğine dair, binlerce kitap yazıldı. Ama, ekonominin nasıl batırılacağına dair, hiçbir kitap yazılmamıştı.' dedi.

'Ekonominin nasıl batırılacağına dair kitap yazılmamıştı'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:

'Sözlerimin başında, bizim için büyük önem taşıyan, bir dış politika başlığına, Türk Dünyası’ndaki gelişmelere değinmek istiyorum. Milletimizden yetkiyi aldığımızda Türkiye’de, ivedilikle bir Türk Dünyası Bakanlığı kurarak, dağınık ve koordinasyonsuz, tüm kurum ve kuruluşları, tek çatı altında toplayacağız.'

'Geçtiğimiz hafta, bir cani, genç bir kadını, Başak Cengiz’i, aramızdan aldı. Başımız sağ olsun. Yüce Allah, kederli ailesine ve sevdiklerine sabırlar versin. Eğer o psikopatla karşılaşmamış olsaydı; Eğer ülkemizde, bir kadını öldürmek, bu kadar kolay olmasaydı; Başak kızımız, şimdi aramızda olabilirdi. O kadar acı ki, bu katil, daha önce psikolojik tedavi görmüş. Ailesi, durumunu biliyor. Doktorlar durumunu biliyor. Resmi işlemler yapılmış. Yani devlet de durumunu biliyor. Yani bir anlamda, herkes her şeyi biliyor, ama bu cani, 28 yaşındaki bir evladımızın karşısına çıkıncaya kadar, kimse parmağını oynatmıyor. Ve bu büyük acının, belki de en kahredici yanı ne biliyor musunuz? Bu cani, Başak’ı, “Savunmasız” diye hedef alıyor. “Kadın kendini savunamaz.” diyor. O bir kadın, ve savunmasız. Bir psikopatın bile, Türkiye’de kadınların durumuyla ilgili vardığı kanaate bakar mısınız?'

'Kadınların adalete olan inancını da yok ettiniz. Kürsülerden nutuk atmakla olmuyor Sayın Erdoğan. Bu zalimlik, ne zaman bitecek? Bu haksızlığa, ne zaman dur denecek? Bu ülkede kadınlar, ne zaman huzurla yaşayabilecek?'

'Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde, kendisi bana 'ahlak yoksunu' demişti. Hızını alamayıp, dün de, artık suyumuzun kaynadığını söyleyip, bizi tehdit etti. Bitlere fısıldayan adamı, durdurabilene aşk olsun. Yalnız bu sefer, 'Bağyan' dememiş, 'bu kadın' demiş. Yani küçük de olsa, en azından bir ilerleme var.'

'Dün, Fırat’ın kenarında kaybolan kuzudan bile, sorumlu olacağına inanan Tayyip Erdoğan nerede; Bugün, rakibinin suyunu kaynatmakla tehdit eden, Tayyip Erdoğan nerede? Yazıklar olsun. Düştüğün bu ibretlik durumda, artık sen bize, ahlak konusunda, ahkam kesecek durumda değilsin. Çünkü senin, kendine hayrın yok. Elindeki patlak ampülle, aklın sıra, güneşi aydınlatmaya çalışıyorsun.'

'Ülkemizin içinde bulunduğu, bu acı tablo içerisinde, “Asrın hatası” Sayın Erdoğan, şimdi de şuursuzca çıkmış; “Biz ekonominin kitabını yazdık” diyor. Şimdiye kadar, ekonominin nasıl yönetileceğine dair, binlerce kitap yazıldı. Ama, ekonominin nasıl batırılacağına dair, hiçbir kitap yazılmamıştı. Onu yazmak da, sana nasip oldu Sayın Erdoğan.'

'Tarımdaki çözümlerimizi, her fırsatta paylaşıyoruz. Çiftçimizin, köylümüzün içine düştüğü durumu, bizzat kendilerine, bu kürsüyü açarak dile getiriyoruz. Ama maalesef, bizim bütün bu uyarılarımıza rağmen, çiftçimizi görmezden gelen, yanlış tarım politikaları, ve Tarım Bakanı’nın bizzat kendisi; ülkemiz için bir kalkınma ve millî güvenlik problemi haline geldi.'

'Akademi’ye, mevcut Tarımsal Araştırma Enstitülerini ekleyip, teknoparklar ile de bağlantısını sağlayarak, bölge coğrafyasının en üst düzey, tarımsal araştırma, bilgi ve bilişim merkezini kuracağız. Akademi’yle ilgili çalışmaları, 5 yıl içinde tamamlayarak, gelecekteki, “gıda güvenliğimizi” güvence altına alacağız. Yani Akademi’yi, bir millî güvenlik unsuru olarak göreceğiz. Bunun yanında; ülkemizde hâli hazırda, tarımsal alanda bulunmayan, büyük veri altyapısını, Tarım Bilimleri Akademisi bünyesinde oluşturacağız.'

'Milletimiz, bu beceriksiz yönetime, “Artık yeter” diyor. Artık Millet, Bizi Çağırıyor. Milletimiz artık bizi, iktidara çağırıyor. Herkes içini ferah tutsun. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok. Vizyonumuzla, çözümlerimizle, projelerimizle geliyoruz. Arkamızda milletimizin desteği, omuzlarımızda zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’yi inşa etmenin, büyük sorumluluğuyla geliyoruz. Az kaldı. Sandık, her geçen gün, daha da yaklaşıyor. O kutlu gün gelecek ve Allah’ın izniyle bu çile bitecek.'